Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tedavi Yöntemleri

Kapsül Haber Ajansı - Tedavi Yöntemleri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tedavi Yöntemleri haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Varise Karşı 8 Etkili Önlem! Haber

Varise Karşı 8 Etkili Önlem!

Acıbadem Kadıköy (Dr. Şinasi Can) Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, bu dönemin, varis hastalığının da tedavisinde en uygun zaman dilimi olduğunu belirterek “Çünkü sıcak havaların etkisinin azalması, hem tedavi sürecinin konforunu hem de iyileşme hızını olumlu yönde etkiliyor” diyor. Ülkemizde ve dünya genelinde kadınlarda 4 kat daha fazla varis hastalığı görüldüğünü ve son yıllarda sorunun hızla yaygınlaştığını vurgulayan Dr. Özgen, varise karşı etkili önlemleri anlattı, tedaviye yönelik önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. Bacak toplardamarlarındaki kapakçıkların görevini yerine getirememesi sonucu damar yapısının bozulup genişlemesiyle oluşan varis hastalığı, hem ağrıya yol açması hem de estetik açıdan rahatsız edici görünümü nedeniyle tıbbi ve kozmetik bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Acıbadem Kadıköy (Dr. Şinasi Can) Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen “Varis toplardamarlarda oluşan ciddi bir fonksiyon bozukluğudur. Bacaklarda damarlarda belirginleşme, ağrı, şişlik, yanma, kaşıntı ve gece krampları gibi belirtilerle kendini gösterir. Tedavisi geciktirildiğinde damar yapısındaki bozulma ilerleyerek bacaklarda geri dönüşü olmayan ödem, ciltte renk değişikliği ve venöz ülser olarak bilinen lezyonlar meydana gelebilir. Bu nedenle erken dönemde teşhis ve tedavi çok önemlidir” diyor. Sonbahar ve kış ayları tedavide avantaj sağlıyor Özellikle sonbahar ve kış dönemlerinin varis tedavisi açısından son derece ideal olduğunu vurgulayan Dr. Özgen, şöyle konuşuyor: “Sonbahar ve kış ayları hem hastaların yaşam konforunu bozmadan tedavi yapmamıza olanak tanıyor, hem de daha hızlı sonuç almamızı sağlıyor. Bu fırsatı değerlendirmek, sağlıklı ve estetik bacaklara giden ilk adımdır. Lazer, köpük (skleroterapi) ve radyofrekans gibi modern varis tedavi yöntemleri sonrası bir süre varis çorabı kullanılması gerekir. Ayrıca varis işlemleri sonrası hastanın cilt yapısına da bağlı olarak ciltte iyileşme süresini de unutmamak gerekir. Soğuk havalarda bu süreç, hem daha konforlu geçer hem de damarlar sıcağa göre daha hızlı toparlanır. Ayrıca güneş ışığının azaldığı bu mevsimlerde ciltte leke riski de minimuma iner.” Bu belirtiler varsa… KVC Uzmanı Dr. Ayça Özgen, bacaklarında görünür damarlar, dolgunluk hissi veya ağrı gibi belirtileri olan kişilerin zaman kaybetmeden bir kalp ve damar cerrahisi uzmanına başvurmaları gerektiğini belirterek, varisin sadece görsel bir sorun olarak görülmesinin büyük bir hata olduğunu, tedavi edilmediğinde ciltte renk değişiklikleri, yaralar ve hatta pıhtı oluşumu gibi ciddi komplikasyonlar gelişebildiğini vurguluyor. Varise karşı 8 etkili önlem! Varisin genetik yatkınlıktan kaynaklansa da günlük yaşam alışkanlıklarımızın da bu sorunu belirgin şekilde tetikleyebildiğini vurgulayan Dr. Özgen, kaçınılması gereken hataları ve alınması gereken önlemleri şöyle sıralıyor; Uzun süre ayakta kalmayın Özellikle uzun süre sabit pozisyonda ayakta çalışmak bacak damarlarını sürekli basınç altında bırakır. Bu da varis riskini artırır. O nedenle uzun süre ayakta kalmamaya özen gösterin. Fırsat buldukça bacaklarınızı kalp seviyesinin üstüne kaldırarak dinlendirin. Hareketsizlikten kaçının Masa başında uzun süre, kesintisiz oturulduğunda bacak kasları yeterince çalışmaz, kan dolaşımı yavaşlar. Bu nedenle ara sıra mutlaka dolaşarak bacaklarınızı birkaç dakika hareket ettirin. Günlük yaşam alışkanlıklarınız arasına mutlaka düzenli yürüyüşü ekleyin. Bacak bacak üstüne atmayın Bu alışkanlık damarların sıkışmasına yol açar ve kan akışını zorlaştırır. Uzun süreli oturuşlarda bacak bacak üstüne atmaktan kaçının. İdeal kilonuza ulaşın Fazla kilo, bacak damarlarına ek yük bindirir ve kanın yukarı taşınmasını zorlaştırır. Bu nedenle fazla kilolarınızdan spor ve diyetle sağlıklı bir şekilde kurtularak, ideal kilonuza ulaşın. Su tüketimine dikkat edin Su tüketimi damar sağlığını doğrudan etkileyen unsurlardan biridir. Günde ortalama 1,5-2 litre su tüketmek varis hastalığından korunmada önemli bir rol oynar. Bu nedenle su tüketimine dikkat edin. Yüksek topuklu ayakkabıyı sık giymeyin Yüksek topuklu ayakkabılar sık kullanıldığında baldır kaslarının pompa etkisini azaltır, bu da kanın bacaklarda birikmesine neden olur. Hamam ve saunadan uzak durun Aşırı sıcak, damarların genişlemesine neden olarak varislerin belirginleşmesine yol açar. Bu nedenle aşırı sıcaklardan, hamam ve saunadan varis hastalarının kaçınması gerekir. Sigaradan kaçının Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen “Sağlığımız açısından sayısız riski olduğu yapılan çalışmalarda kanıtlanan sigara, başta atar damar hastalıklarına neden olduğu gibi varise de zemin hazırlar. Sigara kullanımı damar duvarlarını zayıflatarak dolaşımı olumsuz etkiler ve bu da varis riskini artırır” diyor.

Diş Eti Çekilmesinin En Büyük Sebebi Diş Taşı! Haber

Diş Eti Çekilmesinin En Büyük Sebebi Diş Taşı!

Diş taşı temizliği yapıldıktan ve diş etleri sağlığına kavuştuktan sonra tedavi planlamasının yapılabileceğini aktaran Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, “En temel tedavi ağzın başka bir bölgesinden bir miktar diş eti alarak diş eti çekilmesi olan yere yama yapmaktır.” dedi. Yama yapılan bölgenin iyileşmesi için hastaların yaklaşık 10 gün boyunca bölgeyi kullanmamaları gerektiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Güler, PRF denilen biyomateryal ile parça alınan yara bölgesinin korunarak iyileşmenin desteklendiğini vurguladı. Üsküdar Üniversitesi Diş Hastanesi Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, diş eti çekilmelerinin nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Diş taşı temizliğinden sonra çekilen diş eti eski haline gelmez! Diş eti çekilmelerinin çeşitli nedenlerle karşımıza çıktığını dile getiren Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, “Farklı nedenleri olsa da en temel sebebi diş taşı birikimidir.” dedi. Diş taşlarının birikmesiyle diş etinin yavaş yavaş aşağı doğru çekildiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Güler, “Diş taşı temizliğinden sonra ise çekilen diş eti eski haline gelmez.” uyarısında bulundu. Tedavi, diş etleri sağlığına kavuştuktan sonra planlanır! Diş taşı temizliği yapıldıktan ve diş etleri sağlığına kavuştuktan sonra tedavi planlamasının yapılabileceğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Güler, “En temel tedavi ağzın başka bir bölgesinden bir miktar diş eti alarak o diş eti çekilmesi olan yere yama yapmaktır. Bunun için genellikle damak bölgesinden bir parça kullanılır. Diş eti çekilmesinin boyutuna göre, yani ne kadar parça gerekli ise damak bölgesinden o kadar parça kesilir ve hazırlanan bölgeye çeşitli dikişlerle tutturulur.” şeklinde tedavi yöntemini açıkladı. Çekilmenin tamamı her zaman kapatılamayabilir! Müdahalenin ardından hastanın, tedavinin uygulandığı bölgeye mümkün olduğunca iyi bakması gerektiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, “Bölge temiz tutulmalı ve çok kullanmaktan kaçınılmalı. 1 hafta ile 10 gün arasında yama yapılan doku alttaki dokulardan da beslenerek yerine yapışır ve iş eti çekilmesi tedavi edilmiş olur.” dedi. Yüksek miktarda diş eti çekilmesinin olduğu durumlarda ise her zaman çekilmenin tamamının kapatılamayabileceğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Güler, “Ancak önemli olan sıkı, yapışık ve dişin hareket etmesini önleyecek güzel bir dokunun oluşmasıdır. Bu da yapılan ‘serbest diş eti grefti’ denilen damaktan diş eti alınarak yama yapılan tedavilerle mümkün olur. İşlem sonrasında ise ağrı ve enfeksiyon oluşmaması için hastaya antibiyotik ve ağrı kesici reçete edilir.” açıklamasında bulundu. Dikişler alındıktan sonra hasta normal düzenine dönebiliyor! Damaktan alınan parçanın yerinde oluşan yara bölgesine de çeşitli uygulamalar yapıldığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Güler sözlerini şöyle tamamladı: “Damakta oluşan yara bölgesi için hastanın kanından elde edilen ve PRF denilen yara bandı benzeri bir biyomateryal oluşturulur ve parçanın alındığı yaralı bölgeye tutturulur. Yeme içme sırasında bu bölgedeki biyomateryal etkilenmez. Bu tedavi süresinde hastalardan beklenen yaklaşık 10 gün kadar yama yapılan bölgeyi kullanmamalarıdır. Bu sürenin sonunda dikişler alınır ve hasta normal yeme içme düzenine dönebilir.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

  İdrar Kaçırmayı Azaltan 6 Önemli Kural Haber

  İdrar Kaçırmayı Azaltan 6 Önemli Kural

Genellikle 50 yaşından sonra görüldüğü düşünülen bu durum aslında hemen her yaştaki kişilerin kapısını çalabiliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Burak Özkan, tüm dünyada oldukça yaygın rastlanan idrar kaçırmanın görülme sıklığının ülkemizde de özellikle nüfusun yaşlanmasıyla birlikte daha da arttığını belirterek, “Öyle ki toplum bazlı çalışmalarda kadınların yüzde 9-43’ünde, erkeklerin ise yüzde 7-27’sinde idrar kaçırma sorununa rastlanmaktadır. Bu hastalık aile, sosyal ve iş hayatını olumsuz yönde etkileyebilecek şiddette olabilmektedir. Dolayısıyla, tedavisine erken başlanması, hastalığın daha kolay yöntemlerle kontrol altına alınması ve hastanın hayat kalitesinin artması için çok önemlidir. Günümüzde, idrar kaçırmanın tipine ve şiddetine göre başvurulan yöntemlerle sorun genellikle ortadan kalkmakta, bazı hastalarda ise en azından hayat kalitesi büyük oranda artmaktadır” diyor. Birkaç farklı türü mevcut İdrar kaçırma; hastanın kontrolünde olmadan veya idrar yapımı için uygun şartlar oluşmadan idrarın istemsiz olarak kaçması şeklinde tanımlanıyor. Yaşam kalitesini oldukça düşürebilen idrar kaçırmanın birkaç farklı türü bulunuyor. Ani idrar isteğiyle birlikte oluşan sıkıştırma tarzında idrar kaçırmanın yanı sıra karın içi basıncının arttığı durumlar olan öksürmek, hapşırmak ve yerden ağır bir cisim kaldırmakla gerçekleşen stres tipi idrar kaçırma en sık görülen tiplerini oluşturuyor. Bazı hastalarda bu iki mekanizmanın beraber görülebildiğini vurgulayan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Burak Özkan, “Bunların dışında geçici bazı durumlara bağlı olan idrar kaçırma, nörolojik hastalıklara bağlı idrar kaçırma, fistüllere bağlı idrar kaçırma veya hastanın idrar yapamadığı için taşma tarzında idrar kaçırma tipleri de mevcuttur” bilgisini veriyor. Pek çok sebep neden olabiliyor! İdrar kaçırmaya pek çok sebep yol açabiliyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Burak Özkan, en sık görülen etkenleri; “Doğumlar, yüksek bebek ağırlığı, menopoz, fazla kilo, geçirilmiş cerrahiler, üriner sistem enfeksiyonları, kullanılan bazı ilaçlar, depresyon, zihinsel fonksiyonlarda bozukluk, nörolojik rahatsızlıklar, kabızlık, sigara kullanımı ve genetik yatkınlık” olarak sıralıyor. Tedaviyle kontrol sağlanabiliyor İdrar kaçırmanın tedavisinde hedef hastayı tekrar idrar kontrolünü sağlayabilir hale getirmek ve buna bağlı olarak hayat kalitesini arttırıp, idrar kaçırmanın getirdiği ek problemlerden kurtarmak. Tedavi, idrar kaçırmanın tipine, hastanın yaşına, eşlik eden diğer hastalıklarına, genel sağlık durumuna ve altta yatan bir sebep olup olmamasına bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Burak Özkan, idrar kaçırmanın tıbben çözülebilir bir hastalık olduğuna işaret ederek, “Son yıllarda gelişen tedavi yöntemleri ve yaşam alışkanlıklarında alınan önlemler sayesinde hastaların büyük bir kısmında kontrol tamamen sağlanabilmektedir” diye konuşuyor. İdrar kaçırmayı azaltan 6 önemli kural! İdrar kaçırma tedavisinden başarılı sonuç alınmasında altta yatan etkenin tespit edilmesi kritik bir rol üstleniyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Burak Özkan, idrar kaçırmanın altında idrar yolu enfeksiyonu, mesane tümörleri, prostat hastalıkları, üreter veya mesane taşları gibi bir patoloji saptanırsa, öncelikle bu sorunun tedavi edilmesi gerektiğini vurguluyor. Prof. Dr. Burak Özkan, yaşam alışkanlıklarında yapılacak olan düzenlemelerin de son derece önemli olduğunu belirterek, dikkat edilmesi gereken 6 önemli kuralı, “Kilo verilmesi, idrar kontrol mekanizmalarını güçlendiren pelvik taban egzersizlerinin yapılması, orta seviyede egzersiz programlarının uygulanması, tetikleyici faktörler olan kahve ile çay tüketiminin sınırlandırılması ve sigaranın bırakılması, içilen sıvı miktarının ayarlanması ve kabızlık sorununun giderilmesi için beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi” olarak sıralıyor. Prof. Dr. Burak Özkan, yaşam alışkanlıklarının düzenlenmesinin yanı sıra idrar kaçırmanın tipine ve şiddetine göre ilaç tedavisine, girişimsel yöntemlere veya cerrahi müdahaleye de başvurulabildiğini sözlerine ekliyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Nilüfer’de Göz Hastalıkları Ve Tedavileri Anlatıldı Haber

Nilüfer’de Göz Hastalıkları Ve Tedavileri Anlatıldı

Nilüfer Belediyesi, halkı sağlık konusunda bilinçlendirmeye yönelik düzenlediği “Sağlık Buluşmaları” programında bu kez göz sağlığını ele aldı. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi’nde gerçekleştirilen ve vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği söyleşiye, TEV Hayri Tokaman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri de katıldı. Etkinliğin konuğu olan Op. Dr. Adnan İpçioğlu, göz hastalıkları, güncel tedavi yöntemleri ve göz bakımı hakkında önemli bilgiler paylaştı. Gözlerin dünyaya açılan pencereler olduğunu vurgulayan Op. Dr. İpçioğlu, bu değerli organların öneminin genellikle görme duyusu azaldığında fark edildiğini belirtti. Göz hastalıklarını üç ana kategoride inceleyen İpçioğlu, en yaygın sorunun kırma kusurları olduğunu açıkladı. DOĞRU SANILAN YANLIŞLAR Miyop, hipermetrop ve astigmatın uzakta bulanıklığa yol açtığını, presbiyopinin ise yakını net görememe sorunu yarattığını anlatan İpçioğlu, toplumda yaygın bir yanlış bilgiyi de düzeltti. İpçioğlu, “Gözlük kullanımının numaranın artmasını engellediği ya da gözlük kullanmamanın numarayı artırdığı doğru değil. Gözlük sadece görmeyi düzeltir” diye konuştu. Katarakt hastalığının yaşla birlikte arttığını belirten İpçioğlu, 50 yaş üstü bireylerin yarısında bu rahatsızlığın görüldüğünü söyledi. Sarı nokta hastalığının ise 55 yaş sonrası, sigara içenlerde ve yetersiz beslenenlerde daha sık rastlandığını, tedavi edilmezse görme kaybına neden olabileceğini aktardı. Tedavi yöntemleriyle ilgili bilgi veren Op. Dr. İpçioğlu, kırma kusurlarının lazer tedavisi, gözlük veya lens ile düzeltilebileceğini, kataraktın protez merceklerle başarıyla tedavi edildiğini, sarı nokta hastalığında ise enjeksiyon ve ilaç tedavilerinin uygulandığını açıkladı. Op. Dr. Adnan İpçioğlu, söyleşinin sonunda katılımcıların sorularını da yanıtladı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.