Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Teknik

Kapsül Haber Ajansı - Teknik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Teknik haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Baharat Sektöründe Güçler Birleştirildi Haber

Baharat Sektöründe Güçler Birleştirildi

Baharat ihracatının yüzde 61’i Ege’den yapıldı Türkiye’nin Türkiye’nin 2025 yılının ocak – ekim döneminde gerçekleştirdiği 181 milyon dolarlık baharat ihracatının 111 milyon dolarlık büyük diliminin Ege İhracatçı Birlikleri üyelerince yapıldığını belirten Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, kekik ve defne ihracatında da dünya lideri olduğumuzun altını çizdi. Kekik üretiminin yoğun olduğu Denizli’de Denizli İl Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğinde Tavas, Kale, Pamukkale ve Buldan ilçelerinde kekik üreticileriyle EMKOÜİB üyesi ihracatçı firmaların bir araya geldikleri sohbet toplantıları gerçekleştirdiklerini ifade eden Gürle, "EİB Baharat Teknik Komitesi" önümüzdeki süreçte üreticilerle daha yoğun iş birlikleri gerçekleştirecek. Dünya genelinde sağlıklı gıdaya olan talebin zirve yaptığı bir dönemdeyiz. Tüketicilerin talepleri doğrultusunda üretim yapmak zorundayız. Tarım ve Orman Bakanlığımızın il ve ilçe müdürlükleriyle birlikte üreticilerimizle koordineli bir şekilde üretimde toplam kaliteyi artırarak ihraç pazarlarımızda ürünlerimizi gönül rahatlığıyla pazarlayacağız. "EİB Baharat Teknik Komitesi" Sektörel Koordinasyon, Bilgi Toplama ve Paylaşım, Regülasyon Takibi ve Görüş Oluşturma, Avrupa Baharat Birliği ve Amerika Baharat Birliği başta olmak üzere Uluslararası platformlarda temsil, Sorun Tespiti ve Çözüm Önerileri, Bilgi Akışı Sağlamak, Mevzuat Uyum ve İzleme konularında görev yapacak. Komite ayrıca, sektörel teknik çalışmaların yanı sıra tanıtım, sürdürülebilirlik, analiz altyapısının geliştirilmesi ve veri temelli strateji oluşturulmasına da katkı sağlayacak” ifadelerini kullandı. Kekik ve defne baharat ihracatının yüzde 54’ünü oluşturuyor Türkiye, 2025 yılının ocak – ekim döneminde 181 milyon dolarlık baharat ihraç ederken, kekik 56,5 milyon dolarla ilk sırada yer aldı. Defne 41,6 milyon dolarla kekiği takip ederken iki ürün toplam baharat ihracatımızdan yüzde 54 pay aldılar. Tatlı kırmızı bibel 17 milyon dolarlık döviz getirisi sağlarken, sumak ihracatından 10 milyon dolar, adaçayından 9,3 milyon dolar döviz geliri elde ettik. Bu ürünleri 7,3 milyon dolarla kimyon ve 5,3 milyon dolarla biberiye izledi. Baharat ihracatında Amerika Birleşik Devletleri 26,6 milyon dolarla ilk sıradaki yerini korurken, Türkiye, Almanya’ya 10,9 milyon dolaklık baharat ihraç etti. Polonya 3,5 milyon dolarlık baharat talebiyle üçüncü sıranın sahibi oldu.

12. Zeki Yurtbay Tasarım Yarışması Ödül Töreni Gerçekleşti Haber

12. Zeki Yurtbay Tasarım Yarışması Ödül Töreni Gerçekleşti

Yurtbay Seramik tarafından bu sene 12. kez düzenlenen ve ana teması “Düzine” olarak belirlenen Zeki Yurtbay Tasarım Yarışması’nın kazananları, düzenlenen ödül töreni ile ödüllerine kavuştu. Türkiye’de 12 yıldır istikrarlı bir şekilde düzenlenen tek tasarım yarışması olma özelliğini taşıyan Zeki Yurtbay Tasarım Yarışması, bu yıl da genç tasarımcıları yaratıcı fikirleriyle bir araya getirdi. Hayatın ve doğanın simetrik düzeninden ilham alan bu yolculukta, tasarımın gücü yaratıcılıkla buluştu ve bir döngü, bir “Düzine” tamamlandı. 24 Ekim 2025 Cuma günü Dedeman İstanbul’da gerçekleşen bu buluşmaya Yurtbay Seramik Yönetim Kurulu, jüri üyeleri, tasarımlarıyla ödüle değer gören öğrenciler ve yakınları katıldı. Yarışmanın sektör ve gençler için önemine vurgu yapıldı Yurtbay Şirketler Grubu Kurucusu Sn. Zeki Yurtbay tarafından “Gençler hayal etsinler, hayal çok güzel bir şeydir. Gerçekleştirilebilir olan hayaller kursunlar. Onları gerçekleştirmek için çalışsınlar. O hayaller gerçekleştikçe, daha da büyür.” ifadeleriyle temelleri atılan ve her sene farklı bir tema ile düzenlenen yarışmanın ödül töreni Yurtbay Seramik Yönetim Kurulu Üyesi Melis Yurtbay’ın açılış konuşması ile başladı. Konuşmasına merhum Zeki Yurtbay’ı saygı, sevgi ve özlemle anarak başlayan Melis Yurtbay; her yıl daha da güçlenerek büyüyen bu iş birliğinin, sadece tasarım dünyasına değil, sanayi ve eğitim alanında da örnek bir sosyal sorumluluk modeli oluşturduğuna değindi. Yarışmanın Türkiye’de endüstri–akademi iş birliği açısından öncü rolüne vurgu yaparak, gelecekte bu tür sosyal sorumluluk temelli projelerin artarak devam edeceğine dair umutlarını dile getirdi. Melis Yurtbay; şahsı, kurumu ve Emel-Zeki Yurtbay Sağlık ve Eğitim Vakfı Başkanı Emel Yurtbay adına teşekkürlerini sunarak ödül almaya hak kazanan öğrencileri tebrik etti. Daha sonra yarışmanın jüri üyelerinden seramik sanatçısı ve İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevim Çizer konuşmasını gerçekleştirdi. Zeki Yurtbay Tasarım Ödülleri Yarışması’nın sektör ve gençler için önemine değinen Sevim Çizer; özgün fikirleriyle yarışmalarda yer almanın altını çizdi. Alanında en uzun soluklu yarışmanın jüri üyeleri arasında olmaktan dolayı büyük bir mutluluk ve gurur duyduğunu ifade eden Sevim Çizer, daha nicelerinde birlikte olmayı dileyerek öğrencileri tebrik etti. Bu sene 138’in üzerinde farklı üniversiteden 352 öğrencinin tasarımları jüri üyeleri tarafından büyük bir özveriyle değerlendirildi. Tören, her sene farklı disiplinlerden bir araya gelen jüri üyelerinin proje değerlendirme süreci videosu ile devam etti. Genç yetenekler, ödüllerine kavuştu Konuşmalar ve sunumların ardından; Cumhuriyet’in ilkeleriyle yetişmiş çağdaş Türk gençliğinin, tasarım yoluyla geleceğe yön veren yaratıcılığını bir kez daha gözler önüne seren tasarımların sahiplerine, düzine teması kapsamında tarihten bugüne kullanılan araçların, gündelik hayatımızı şekillendiren döngülerin, doğada bulunan farklı simetrik oluşumların yansımalarını estetik, özgünlük ve teknik gibi detayları göz önünde bulundurarak ödülleri takdim edildi. Abdullah Gül Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğrencisi Mustafa Berat Demir ikincilik ödülünü Yurtbay Seramik Yönetim Kurulu Üyesi Melis Yurtbay’ın elinden aldı. Eş değer Üçüncü Ödül’ün sahibi olan Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümünden İclal Sabire Gör ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğrencileri Asel Sude Aydın, Yiğit Kantarcı ve Nisa Gezer eşdeğer üçüncülük ödülerini Yurtbay Seramik Pazarlama Genel Müdürü Hasan Bülent Şamlı’dan aldılar. Eş değer mansiyona değer görülen İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğrencisi Ayşe Bakırtaş ve eğitimini yurt dışında sürdürmesi sebebiyle törene ailesinin katıldığı İstanbul Kültür Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğrencisi Nil Yıldırım’a ödüllerini Sevim Çizer takdim etti. Yapı Medya İletişim’in organizasyonu ile düzenlenen yarışmanın ödül töreni toplu fotoğraf çekimi ve öğrencilerin bir arada vakit geçirdiği kokteyl ile sona erdi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Rolls-Royce’dan 100 Yıllık Efsanesine Özel Koleksiyon  Haber

Rolls-Royce’dan 100 Yıllık Efsanesine Özel Koleksiyon 

100 yıldır Phantom, dünyanın en etkili isimleri tarafından tercih edilen, başarı ve seçiciliğin nihai sembolü olarak tanınıyor. Efsanevi Phantom’un 100. yılı kutlanırken, Rolls-Royce Motor Cars Phantom Centenary Private Collection ile saygı duruşunda duruyor ve sadece 25 adet ile sınırlı bu özel koleksiyonu kutluyor. Rolls-Royce Bespoke (kişiselleştirme) Collective’in tasarımcı, mühendis ve ustaları, tüm uzmanlıklarını ve yaratıcılıklarını bir araya getirerek, markanın başyapıtı olarak nitelendirilebilecek bu eşsiz koleksiyonu hayata geçirdi. Rolls-Royce Bespoke ekibi, 1920’lerden günümüze Phantom’un her neslinin ruhunu ve kimliğini detaylı bir şekilde inceleyerek, modelin dünyasına tam anlamıyla nüfuz etti. Bespoke ekibi, Phantom’un önemli sahiplerini, Rolls-Royce’un kilit isimlerini, modelin tasarlanıp üretildiği mekanları ve dönemin ruhunu yansıtan önemli olayları detaylı bir şekilde araştırdı. Bu ilham kaynakları, önce 77 el çizimi motif olarak tasarlandı ve ardından Phantom Centenary Private Collection’a özenle işlenmiş arşiv referanslarıyla yansıtıldı. Ortaya çıkan bu özel koleksiyon, Phantom’un geçmişine saygı duruşunda bulunurken, bugününü tanımlıyor ve önümüzdeki 100 yıl boyunca modelin mirasını şekillendirecek prensipleri ortaya koyuyor. Her tarihi an, bu nadir ve koleksiyon değeri taşıyan saygı duruşu için özel olarak geliştirilen ileri düzey zanaatkarlık teknikleri ile hayata geçiriliyor. İç mekânda, couturier tasarımı tekstiller, çizim stilinde nakışlar, lazerle işlenmiş deri ve öncü ahşap işçiliği – üç boyutlu marküteri, altın varak ve üç boyutlu mürekkep katmanlama dahil – Phantom’un hikayesini çarpıcı ve detaylı bir şekilde anlatıyor. Dış tasarımda, kaput benzersiz bir Spirit of Ecstasy figürü ile taçlandırılıyor. Bu figür, Phantom’un ilk modelinde ilham alınarak yeniden yorumlandı ve bu özel yıldönümünü anmak için saf altından üretildi. Dış tasarım: Zarif ve özel Bespoke ifadesi Siyah – beyaz bir film yıldızının zamansız zarafetini yansıtan Phantom Centenary Private Collection’ın dış tasarımı, Phantom’un galalarda boy gösterdiği, sinema ikonlarını taşıdığı ve dönemin ışıltısının simgesi haline geldiği Hollywood’un altın çağını anımsatıyor. Araç, Bespoke iki tonlu boya ile tamamlanıyor ve uzun yüzeylerdeki bu uygulama, 1930’lu yılların Phantom modellerinin akıcı silüetine saygı duruşu niteliğinde. Yan gövde, Arctic White üzerine Super Champagne Crystal kaplamasıyla sunulurken, üst gövde siyah üzerine Super Champagne Crystal ile tamamlanıyor. Özel olarak geliştirilen bu kaplama, dış yüzeye olağanüstü bir metalik parlaklık kazandırıyor. Bu etki, şeffaf verniğe ince öğütülmüş cam parçacıklarının eklenmesiyle sağlanıyor. Bu özel kutlama Private Collection için, Rolls-Royce boya uzmanları, şeffaf parçacıkları şampanya rengi partiküllerle değiştirerek miktarını iki katına çıkardı ve böylece büyüleyici bir derinlik elde etti. Bu zamansız kaplama, Spirit of Ecstasy’nin benzersiz bir yeniden yorumlanmasıyla taçlandırılıyor. Phantom’a takılan ilk Spirit of Ecstasy figürünü referans alan tasarımcılar, bu ikonik figüre bir saygı duruşu niteliğinde tasarım ortaya çıkardı; önce 18 ayar saf altın ile dökülen figür, ardından 24 ayar altın kaplama ile tamamlanarak kusursuz ve kararmaya dayanıklı bir yüzey sunuyor. Parça, Londra’daki Hallmarking & Assay Office’e sunularak, özel olarak geliştirilen “Phantom Centenary” damgasını aldı. Rolls-Royce tarihinde bir ilk; altın ve beyaz mineli “RR” Figürün tabanı, el dökümü beyaz cam mine ile tamamlanıyor ve koleksiyonun adı özenle işlenerek kazınıyor. Rolls-Royce tarihinde bir ilk olarak, aracın ön, arka ve yan taraflarında yer alan “RR” Onur Rozeti, koleksiyona özel 24 ayar altın ve beyaz mine ile sunuluyor. Dış tasarımın tamamlayıcısı olarak, her biri 25 çizgiyle işlenmiş Phantom jantları yer alıyor. Bu detay, koleksiyondaki 25 araca saygı duruşu niteliğinde olup, toplamda 100 çizgi ile Phantom’un 100. Yılı kutlanıyor. İç tasarım: Phantom efsanesine yolculuk Phantom’un bir asırlık hikayeleri, Private Collection’ın iç mekandaki birçok yüzeyde zarif bir şekilde hayat buluyor; bazıları hemen fark edilen, bazıları ise zamanla keşfedilen görkemli arşiv referanslarıyla anlatılıyor. Geçmiş Phantom modellerine bir saygı duruşu olarak, Phantom Centenary’in iç mekânı tekstil ve deriyi bir araya getiriyor; bu tasarım, markanın ilk yıllarını anımsatıyor; şoför koltuğu dayanıklı deri ile arka kabin ise lüks kumaşlarla kaplanıyordu. Bu zarif kontrast, Phantom’un her zaman sürüşteki otorite ile yolcu kabinindeki mutlak huzuru mükemmel bir dengeyle bir araya getirdiğini gözler önüne seriyor. Arka koltuklar: Ustalığın zirvesi Phantom Centenary’in arka koltukları, 1926 yapımı ünlü “Phantom of Love” modelinden ilham alıyor. O dönemlerde, koltuklar el dokuması Aubusson halılarıyla özel olarak tasarlanmıştı. Koltuklardaki sanat eserleri, üç farklı hikâye katmanı üzerinden anlatılıyor. İlk katman, yüksek çözünürlüklü baskı ile tasarlanan arka plan, Phantom’un tarihine ait önemli mekanları ve objeleri gözler önüne seriyor. Bu detaylar, Londra’daki markanın ilk adresi Conduit Street’ten, Henry Royce’un Güney Fransa’yı konu alan yağlı boya tablolarına kadar uzanıyor. İkinci katman, yüksek çözünürlüklü baskı ile tasarlanmış olup, geçmişin ikonik Phantom modellerini ince detaylarla gözler önüne seriyor. Üçüncü ve en üst katman, Phantom’un her neslinden yedi önemli sahibi soyut bir şekilde temsil eden özenle işlenmiş nakışlarla oluşturuluyor. Bu özel kumaş, bir moda atölyesi ile iş birliği içinde 12 ay süren titiz bir çalışma sonucunda geliştirildi ve haute couture dünyasının ötesinde ilk kez Phantom Centenary için kullanıldı. Rolls-Royce’un yüksek standartlardaki dayanıklılık, dokunsal kalite ve estetik beklentilerini karşılamak üzere, yüksek çözünürlüklü baskı süreci Phantom Centenary Private Collection için özel olarak geliştirilmiş mürekkepler ve tekniklerle mükemmelleştirildi. Rolls-Royce tarihinin en detaylı koltuk kompozisyonu Yüksek çözünürlüklü baskılı kumaş, benzersiz bir el çizimi görünümü sunan özenle tasarlanmış nakışlarla tamamlanıyor. Bespoke Collective tarafından “iplikle eskiz yapmak” olarak tanımlanan bu özel nakış tekniği, bir kalem çizgisinin ifadesini tekstil üzerinde kusursuz bir şekilde yansıtıyor. Her bir görseli öne çıkarmak ve tanımlamak üzere ustalar, Golden Sands ipliği ile eskiz tarzında düzensiz dikişler uyguladı. Bu teknik, çizgilerin yüzeyin üzerinde hafifçe süzülüyormuş gibi görünmesini sağlıyor. Doku ve derinlik, Seashell ipliği ile yüksek yoğunluklu dikişler uygulanarak sağlandı. Tüm kompozisyon boyunca bu özenli işçilik, toplamda 160.000’den fazla dikişten oluşuyor. Tamamlanan eser, her biri tam hassasiyetle hizalanmış ve koltukların kıvrımlarına uyacak şekilde yerleştirilmiş 45 ayrı panelden oluşuyor. Bu süreç, Savile Row terzilik tekniklerinden ilham alınarak gerçekleştirildi ve sonuç olarak Rolls-Royce tarihinin en detaylı koltuk kompozisyonu ortaya çıktı. Arka koltukların, el dokuması bir halının çağdaş yorumu olarak tasarlandığını belirten Celina Mettang (Bespoke Colour and Material Designer, Rolls-Royce Motor Cars) sözlerine şöyle devam etti: “Phantom’un hikayesi, özenle seçilmiş detaylar aracılığıyla tekstil ve nakışlarla gözler önüne seriliyor. Her bir nakış detayı, ustalar tarafından dijital olarak yeniden tasarlanarak işlendi ve her çizgi için özel dikiş teknikleri titizlikle seçildi. Örneğin, at motifinde saç dokusunu canlandırmak için aralıklı dikişler, kasları ve hatları belirginleştirmek için ise yoğun dikişler uygulandı. Bu ince detayların kusursuz bir şekilde uygulanabilmesi için olağanüstü bir hassasiyet gerekiyordu; bir motif, istenilen mükemmelliğe ulaşana kadar 24 kez revize edildi. Bu süreç, Phantom’un adını onurlandıran özel bir saygı duruşu yaratırken hissettiğimiz derin kişisel gururu ve bu ikonik mirası gelecek nesillere taşıma sorumluluğunu gözler önüne seriyor.” Ön koltuklar: Sürüş kabininde tasarımın zirvesi Ön koltuklardaki deri, Bespoke tasarımcı tarafından el çizimi olarak hazırlanan çalışmalar temel alınarak lazerle işlenmiş olup, çizerin ustalığını ve detaycılığını yansıtıyor. Motifler arasında, Phantom’un 100 yıllık mirasının olağanüstü ağırlığını zarif bir şekilde taşıyan sembolik detaylar yer alıyor. Bunlar arasında, 2003’teki Rolls-Royce yeniden lansmanının kod adı olan “Roger Rabbit”e gönderme yapan bir tavşan ve 1923 Phantom I prototipinin kod adı olan martı yer alıyor. Anthology Gallery: 100 yıldır anlatılan seçilen bir hikâye Phantom Centenary Private Collection’ın merkezinde, Anthology Gallery yer alıyor. Bu etkileyici kompozisyon, dikey olarak fırçalanmış 50 adet 3D baskılı alüminyum “kanatçıktan” oluşuyor ve bir kitabın sayfaları gibi zarif bir şekilde iç içe geçiyor. Her bir kanatçık, her iki tarafından da okunabilen oyma harflerle tasarlanmış olup, Phantom’un bir yüzyıl boyunca basında yer alan övgü dolu alıntılardan oluşuyor. Heykel, düşen havai fişeklerin ışıltısını çağrıştıran değişken ışıklandırmalarla zarif bir şekilde aydınlatılıyor. Her bir kanatçığın fırçalanmış kenarları, izleyicinin bakış açısına göre değişen yansıma ve ışık oyunları oluşturuyor. Ahşap işçiliği: Heykelsi bir ifade Phantom Centenary Private Collection, Rolls-Royce tarihinde yaratılmış en karmaşık ve detaylı ahşap işçiliğini içeriyor. Bir yıl süren bir çalışma sonucunda geliştirilen ve Blackwood ile renklendirilmiş kapı panelleri, Phantom’un en önemli ve dönüm noktası niteliğindeki yolculuklarını gözler önüne seriyor. Her bir kompozisyonda, coğrafi haritalar, kıvrımlı yollar, geniş manzaralar, bitkisel detaylar ve deneysel araba tasvirleri, Phantom’un mirasını yansıtan yaşayan bir sanat eseri yaratacak şekilde bir araya getiriliyor. Arka kapılar, Sir Henry Royce’un kış aylarını geçirdiği St. Tropez yakınlarındaki Le Rayol-Canadel-sur-Mer kıyı şeridini betimliyor. Ön yolcu kapısında, Sir Henry Royce’un yazlık konutunun bulunduğu West Wittering’in manzarası yer alıyor. Burası, günümüzde Rolls-Royce’un merkezi olan tesise yalnızca sekiz mil uzaklıkta bulunuyor. Sürücü kapısında, Goodwood döneminin ilk Phantom’ının Perth’ten başlayarak Avustralya kıtasını kat ettiği destansı 4.500 millik yolculuk anlatılıyor. Her bir kompozisyonda, derinlik ve doku yaratmak amacıyla 3 boyutlu çok yönlü marküteri, lazer kazıma, 3 boyutlu mürekkep katmanlama ve altın varak teknikleri bir araya getiriliyor. Haritalar, manzaralar, çiçekler ve ağaçlar gibi motifler, lazer kullanılarak ahşaba üç farklı derinlikte işleniyor. Bu yolculukları temsil eden yollar, 0.1 mikrometre kalınlığındaki altın varak karelerinden işlenmiş 24 ayar altınla parlatılıyor. Her bir yol özenle hazırlanıyor, kesiliyor ve yerleştiriliyor. Arka kapılarda, Güney Fransa’ya özgü çam, servi, eğrelti otu ve palmiye gibi bitki örtüleri de yer alıyor. Arka yolcu kapısının bir bölümü ise Sir Henry Royce’un bölgeye ait orijinal yağlı boya tablolarından birini, tuvalden ahşaba aktararak yeniden canlandırıyor. Royce’un evlerinin tam konumları – Güney Fransa’daki Villa Mimosa ve West Wittering’deki Elmstead – 2.76 mm çapında tek bir altın varak noktasıyla özenle işaretleniyor. Phantom’un hikayesinin farklı yönlerini bir araya getiren kompozisyonu oluşturmak için orijinal metinler, günlükler, fotoğraflar ve tablolar gibi eşsiz bir kaynak yelpazesinden yararlandıklarını belirten Katrin Lehmann (Bespoke Colour and Material Designer, Rolls-Royce Motor Cars) sözlerine şöyle devam etti: “Bu proje için geliştirilen yeni teknolojiler, özellikle 3 boyutlu mürekkep katmanlama, daha önce mümkün olmayan ölçekte detayların eklenmesine olanak sağladı – bazıları yalnızca 0.13 mm yüksekliğinde; denizde yelken açan bir tekneden haritadaki konum isimlerine kadar her detay titizlikle işlendi. Phantom’un tarihindeki anları, bu ismi taşıyan modelin hak ettiği detay ve titizlikle hayata geçirebilmek büyük bir ayrıcalık.” Kapılardaki ahşap yüzeyler, özenle işlenmiş deri panellere dönüştürülüyor. 24 ayar altın “yollar”, altın iplik işlemeler olarak devam ediyor; haritalar ve manzaraların detayları siyah iplikle işlenerek kapıların kaplamalı bölümündeki kazınmış detayları yansıtıyor. Ahşap işçiliği, 1925 model orijinal Phantom I ve günümüz Phantom VIII’in tasvirleriyle tamamlanıyor; her biri arka piknik masalarına özenle kazınmış olarak sunuluyor. Modeller, piknik masalarının deri kaplı arka yüzeylerindeki işlemelerde de yansıtılıyor; bu, geçmiş ile günümüzü bir araya getiren bir diğer ince detay olarak öne çıkıyor. Piano Black kaplama, merkezi döner düğmeyi yansıtan altın tozu ile zenginleştirilmiş; söz konusu düğme de 24 ayar altın kaplamaya sahip olarak sunuluyor. Altın bir miras 6,75 litrelik V12 motor gibi muazzam bir mühendislik harikası, Arctic White ile tamamlanmış özel tasarım bir kapakla öne çıkarılıyor. Kapak, Phantom’un modern efsanesini ve başarısını şekillendiren kusursuz gücü onurlandırmak için 24 ayar altın detaylarla süsleniyor. Starlight (Yıldız tavan) altında Phantom’un hikayesi Hafif animasyonlu ve işlemeli Starlight tavan döşemesi, Phantom’un tarihindeki önemli anları 440.000 dikişle yansıtıyor. Tasarım, Henry Royce’un Wittering’deki bahçesinde, iki yakın meslektaşı – markanın Baş Motor Tasarımcısı Charles L. Jenner ve Rolls-Royce’un deneysel departmanının baş test sürücüsü Ernest Hives – ile birlikte dut ağacının altında fotoğraflandığı anı yansıtacak şekilde tasarlandı. Bespoke Collective, bu andan ilham alarak, Starlight tavan döşemesinin altında oturan müşterilerin Royce’un bir zamanlar yaşadığı gibi kendi hayal gücü ve olasılık kıvılcımlarını deneyimleyebileceği bir ilham atmosferi yaratmayı amaçlıyor. Sahne, markanın Goodwood’daki merkezinin avlusundaki karakteristik kare taçlı ağaçları da içerecek şekilde tasarlanıyor. Bal arıları – Rolls-Royce Arıcılığı’ndaki 250.000 sakinine atıfta bulunan bir detay – uçuş halinde tasvir ediliyor; muhtemelen yalnızca Rolls-Royce’un merkezinde yetiştirilen Phantom Rose’a doğru ilerliyorlar. Takımyıldızlarının arasında, geçmişin önemli Phantom modellerine sessiz övgüler yer alıyor; bunlar arasında, Sir Malcolm Campbell’in “Bluebird” olarak bilinen Phantom II’sini temsil eden bir kuş motifi de bulunuyor. Dut yapraklarının arasında, Goodwood döneminin ilk Phantom’unun tasarlandığı gizli 1990’lar tasarım stüdyosu “The Bank’teki” kasa kapısı kilit mekanizmasına ince bir gönderme yer alıyor. Hareket halinde unutulmaz bir miras Phantom Centenary Private Collection’ı hayata geçiren tasarımcılar, mühendisler ve zanaatkarlar için bu araç, nesilde bir kez üstlenebilecek türden özel bir sorumluluk anlamına geliyor. Ortaya konan bu eser, Phantom’un doğuşuna ilham veren aynı ruhu yansıtıyor: markanın mükemmelliğe olan sarsılmaz bağlılığını ve dünyanın en iyi aracını yaratma tutkusunu simgeliyor. Rolls-Royce Phantom Centenary Private Collection, dünyanın en saygın lüks ürününün 100 yıllık mirasına adanmış bir saygı duruşu olarak sunulduğunu belirten Chris Brownridge (Chief Executive, Rolls-Royce Motor Cars) sözlerine şöyle devam etti: “Bu ödünsüz sanat eseri, özenle tasarlanmış Phantom VIII’i bir tuval olarak kullanarak Phantom’un olağanüstü yaşam öyküsünü ve onu şekillendiren insanları anlatıyor; Rolls-Royce’daki vizyonerlerden, efsanesinin oluşmasına katkıda bulunan sahiplerine kadar tüm hikayeyi kapsıyor. Bir yüzyıldır, Phantom isim plakası, Rolls-Royce’un yeteneklerinin zirvesini simgeliyor. Bu mirası onurlandırmak amacıyla hazırlanan son derece iddialı Private Collection, yeni teknikler sunuyor ve 40.000 saatten fazla emeğin ürünü olarak ortaya çıktı. Bu araç, Phantom’un hırs, sanatsal yaratıcılık ve tarihi ağırlık simgesi olarak statüsünü yeniden teyit ediyor.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.