Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tüketici

Kapsül Haber Ajansı - Tüketici haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tüketici haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Mobilya Sektörü, Destek Bekliyor   Haber

Mobilya Sektörü, Destek Bekliyor  

213 ülkeye ihracat yapan ve 2024 yılını 4 milyar 459 milyon dolar ihracatla kapatan mobilya sektörü, ihracatını artırmaya devam ediyor. Sektör, ekim ayında ihracatını, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 2,6 oranında artırdı. Ekim ayında 425,5 milyon dolar ihracat gerçekleştiren sektör, ihracatını sırasıyla en çok Irak’a, Almanya’ya, Birleşik Devletler’e, Fransa’ya ve Romanya’ya yaptı. Yılın ilk 10 ayına bakıldığı zaman da sektör, geçen yılın aynı dönemine göre ihracatını yüzde 1,72 artırarak 3 milyar 797 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Mobilya ihracatının önemli bir kısmını gerçekleştiren MODOKO’nun Başkanı Koray Çalışkan, “Yıllık 12 milyar dolarlık üretim hacmi yakalayan, 213 ülkeye ihracat yapan ve 500 bin kişinin çalıştığı mobilya sektörü ihracat konusunda pek çok sektöre göre iyi bir performans sergiliyor. İhracatta devam eden artışın yıl sonuna kadar devam etmesini bekliyoruz. Bu anlamda yılı yaklaşık 5 milyar dolar ihracatla kapatmayı hedefliyoruz. Ancak şunu belirtmek gerekiyor ki kur artışından dolayı ihracatta bir artış gözükse de adetsel bazda bir gerileme mevcut. Mobilya sektörü, girdinin en az olduğu en fazla cari fazla veren sektörlerden bir tanesi. Mobilya sektörünün ayrıcalıklı sektör olarak kabul edilip sektöre verilen kredilerde destekler artırılmalı. Aynı zamanda Türkiye’de yaklaşık 45 bin tane mobilya üreticisi var. Bunlardan 39 bin tanesinde bir kişi çalışıyor, yani firma sahibi aynı zamanda çalışan. Burada bir düzenleme yapılıp mobilya sektöründeki haksız rekabetin önüne geçilebilirken sektör hızla büyüyüp 20 milyar dolarlık bir üretim hacmine ulaşabilir. Destekler verilmezse tekstil sektöründe olduğu gibi yatırımların yurt dışına taşınması ve şirket kapanmaları gündeme gelebilir” dedi. Taksit sayısı artmalı İç pazardaki hareketliliğin sağlanması için de indirim kampanyası başlattıklarını ifade eden Çalışkan, “Evlenecek çiftlerin, evini yenileyenlerin 50 yılı aşkın süredir ilk uğradıkları yer MODOKO oluyor. Hem güvenilir hem de kaliteli ürünün adresi olan MODOKO’da taksitlerin azaldığı bir ortamda evlenecek çiftlerin ya da mobilya almak isteyen kişilerin alım güçlerini kolaylaştırabilmek için özel bir kampanya başlattık. ‘MODOKO Sanal Çadır Günleri’yle 2 ay boyunca yüzde 50’ye varan bir indirim fırsatı sunuyoruz. Üretici ve tüketici enflasyon rakamlarına baktığınız zaman dahi zararına satışlar yaptığımızı söyleyebiliriz. Aynı zamanda bunu online kanalda gerçekleştirdiğimiz için İstanbul dışında Türkiye’nin her yerine de ulaşabiliyoruz. Bu kampanyayla sektörümüze bir nebze olsun can suyu vereceğimizi düşünüyoruz” açıklamalarında bulundu. İç pazardaki daralmayı hareketlendirecek adımlardan en önemlisinin taksit sayısının artırılması gerektiğinin altını çizen Çalışkan, “Taksit sayısının 12’ye çıkarılması gerekiyor. Son yönetmelikle birlikte sayı 9’a düşürülmüştü. Ancak firmalar, sermaye yapılarından dolayı ve bankalardan geç ödeme aldıkları için 9 taksit yapmakta zorlanıyorlar. Bu yüzden eskiden olduğu gibi 2 taksite ek bankaların da artı 5 ya da 7 taksit yapmaları, sektörün finansman yükünü hafifletip sektöre can suyu olacaktır. Çünkü şu anda en fazla konkordato ilan eden 5. sektör konumundayız” dedi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Arçelik, “Türkiye’nin Lovemark’ları” Araştırmasında 17. Kez Zirvede Haber

Arçelik, “Türkiye’nin Lovemark’ları” Araştırmasında 17. Kez Zirvede

Arçelik Pazarlama ve Stratejiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ragıp Balcıoğlu, “70 yıldır ‘Teknolojiyle Hayatın Kalbinde’ yer alan bir marka olarak, insanların yaşamını kolaylaştırma sorumluluğuyla hareket ediyoruz. Bizi her gün yeniden motive eden en büyük güç, tüketicilerimizin bize duyduğu güven ve verdikleri değer. Onlardan gelen her geri bildirim, ürün ve hizmetlerimizi geliştirme yolculuğumuzda bize yol gösteriyor. Bizi bir kez daha Türkiye’nin Lovemark’ı seçen tüketicilerimize teşekkür ediyoruz. Bu güveni korumak ve her temas noktasında daha iyi bir deneyim sunmak, en temel önceliğimiz olmaya devam ediyor. Onların beklentilerini dikkatle dinliyor, hayatlarına gerçek anlamda dokunacak çözümler geliştirmek için çalışıyoruz. Tüketicilerin artık yalnızca ürün değil, anlam ve değer aradığı bir dönemde, bizim için ‘en sevilen marka’ olmanın ölçütü; teknolojiyi, sürdürülebilirliği ve güveni bir arada sunabilmek. Değişen tüketici beklentilerine uyum sağlayarak, yaşamı kolaylaştıran ve değer katan çözümler üretmek her zaman önceliğimiz oldu. Güven duygusunu her gün yeniden inşa ederek Lovemark unvanını 17 yıl boyunca koruyabilmemiz, tüketicilerimizin markamıza duyduğu güvenin ve gönül bağının en güçlü göstergesi. En sevilen marka olmanın sorumluluğunu ve yolculuğumuzun ruhunu, geçmişten aldığımız ilhamla geleceğe taşımaya devam edeceğiz” diye konuştu. Türkiye’nin lider ev teknolojileri markası Arçelik, MediaCat öncülüğünde Ipsos tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’nin Lovemark’ları” araştırmasında bu yıl da beyaz eşya kategorisinin birincisi seçildi. Tüketiciyle kurduğu güçlü bağın bir göstergesi olarak “17 yıldır üst üste” Türkiye’nin en sevilen markası olmayı başaran Arçelik, tüm kategorilerde 17 yıldır Lovemark olmayı başaran tek marka oldu. Arçelik’in Türkiye’de milyonlarca haneyle uzun yıllara yayılan bu güven ilişkisinin her zaman yenilik, ilkler ve güven üzerine inşa edildiğini vurgulayan Arçelik Pazarlama ve Stratejiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ragıp Balcıoğlu, “70 yıllık yolculuğumuz boyunca en çok değer verdiğimiz şey, tüketicilerimizle kurduğumuz güçlü ve samimi ilişki oldu. Türkiye’nin en sevilen markalarından biri olmamızın temelinde, insanların hayatına dokunan, güven veren ve bu güveni her gün yeniden inşa eden bir anlayış yatıyor. ‘Teknolojiyle Hayatın Kalbinde’ yer alan bir marka olarak, insanların yaşamını kolaylaştırma sorumluluğuyla hareket ediyoruz. Bizi her gün yeniden motive eden en büyük güç, tüketicilerimizin bize duyduğu güven ve verdikleri değer. Onlardan gelen her geri bildirim, ürün ve hizmetlerimizi geliştirme yolculuğumuzda bize yol gösteriyor. Bizi bir kez daha Türkiye’nin Lovemark’ı seçen tüketicilerimize teşekkür ediyoruz. Bu güveni korumak ve her temas noktasında daha iyi bir deneyim sunmak, en temel önceliğimiz olmaya devam ediyor. Onların beklentilerini dikkatle dinliyor, hayatlarına gerçek anlamda dokunacak çözümler geliştirmek için çalışıyoruz. Tüketicilerin artık yalnızca ürün değil, anlam ve değer aradığı bir dönemde, bizim için ‘en sevilen marka’ olmanın ölçütü; teknolojiyi, sürdürülebilirliği ve güveni bir arada sunabilmek. Değişen tüketici beklentilerine uyum sağlayarak, yaşamı kolaylaştıran ve değer katan çözümler üretmek her zaman önceliğimiz oldu. Güven duygusunu her gün yeniden inşa ederek Lovemark unvanını 17 yıl boyunca koruyabilmemiz, tüketicilerimizin markamıza duyduğu güvenin ve gönül bağının en güçlü göstergesi. 17 yıl üst üste ‘Lovemark’ unvanına layık görülmemiz, bu başarıyı bizim için çok daha değerli kılıyor. Biz teknolojiyi, evlerin ritmine uyum sağlayan, günlük yaşamı kolaylaştıran ve aile içinde paylaşılan değerli anları güçlendiren bir deneyim olarak tasarlıyoruz. Dayanıklılık, tasarım, kullanıcı deneyimi ve sürdürülebilirliği bir bütün olarak ele alıyor; Türkiye’nin dört bir yanında yaygın bayi ve servis ağımızla ürünlerimizi evlere ulaştırıyoruz. Bu başarı, Arçelik’e gönülden bağlı milyonlarca ailenin sevgisiyle ve işini tutkuyla yapan tüm ekip arkadaşlarımızın emeğiyle mümkün oldu. En sevilen marka olmanın sorumluluğunu ve yolculuğumuzun ruhunu, geçmişten aldığımız ilhamla geleceğe taşımaya devam edeceğiz” diye konuştu. MediaCat ve Ipsos iş birliğiyle yürütülen “Türkiye’nin Lovemark’ları” araştırması, 15–55 yaş aralığında kadın erkek oranı eşit, Türkiye temsili 2000 kişi ile gerçekleştiriliyor. Araştırmada farklı yaş, cinsiyet ve sosyo-ekonomik gruplardan katılımcıların markalarla ilgili algıları, duygusal bağlılıkları, güven düzeyleri ve tercih motivasyonları değerlendiriliyor. Sayısal veriler üzerinden yapılan analizler, markaların tüketici zihnindeki konumunu ve sevgi–güven ilişkisinin gücünü ortaya koyuyor.

Hepsiburada 10. 'Efsane Kasım’da Hanelere 10 Milyar TL Tasarruf Sağlayacak Haber

Hepsiburada 10. 'Efsane Kasım’da Hanelere 10 Milyar TL Tasarruf Sağlayacak

Bu yıl 600 milyon ziyaret ve 50 milyonun üzerinde ürün siparişi ve indirimlerle 10 milyar TL’lik hane tasarrufu hedefleyen Hepsiburada, Efsane Kasım’ın 10. yılında “Peşin Fiyatına 10 Taksit” ile ödeme ve “Daha Ucuzunu Bulursan Farkı İade” garantisiyle fark yaratıyor. Hepsiburada, e-ticaretin en yoğun ayı olan Kasım ayı öncesi, müşterilerin indirimlere olan yaklaşımlarını ve Kasım ayındaki alışveriş planlarını içeren araştırmanın sonuçlarını paylaştı. 18-55 yaş aralığında, 2.228 kişi ile online olarak yapılan araştırma, tüketicilerin Kasım indirim dönemlerine yönelik yaklaşımlarını ve alışveriş planlarını ortaya koyuyor. Efsane Kasım’ın 10 yılına özel kampanyalarını, araştırma sonuçlarının ve 10 yıllık deneyimi ışığında kurgulayan Hepsiburada, “Peşin Fiyatına 10 Taksit” imkanıyla müşterilerin alım gücünü desteklerken “Daha Ucuzunu Bulursan Farkı İade” ile en uygun fiyat garantisi veriyor. “TÜRK KÜLTÜRÜNE UYGUN PLANLI ALIŞVERİŞ DÖNEMİ” 25 yıl önce Türkiye’yi e-ticaretle tanıştıran marka olarak bugün Efsane Kasım’ın 10. yılını kutladıklarını söyleyen Hepsiburada CEO’su Nilhan Onal Gökçetekin, “Hepsiburada hikayesi ile birlikte Türkiye’nin dijital ekonomisinin de en güçlü hikayelerinden birini yazdık. Efsane Kasım bu hikayenin en heyecan verici sayfalarından biri. Bu zamana kadar milyonlarca siparişin, markanın ve hikayenin bir parçası olduk. 2016’da Türkiye’ye kazandırdığımız bu dönemi ‘kara cuma’ anlayışından çıkarıp kültürümüze uygun, planlı, sabırlı ve tasarruf odaklı bir döneme dönüştürdük. Artık Efsane Kasım, sadece bir indirim dönemi değil; ihtiyaçların giderildiği, planlı bir finansal stratejinin uygulandığı bir alışveriş dönemi haline geldi.” dedi. “EFSANE KASIM HERKESİN KAZANDIĞI BİR MODEL” Nilhan Onal Gökçetekin, Efsane Kasım’ın yıllar içinde Türkiye’nin alışveriş kültürünü dönüştürdüğünü belirterek şöyle devam etti: “Hepsiburada olarak Efsane Kasım’ı herkesin kazandığı bir dönem haline getirdik. Tüketici kazansın, üretici kazansın, Türkiye kazansın istedik. Bu yıl da 4 milyon kupon ve sepet indirimleriyle, 50 milyondan fazla ürünün sipariş edilmesini, 600 milyondan fazla ziyaretin gerçekleşmesini, hane bütçelerine de 10 milyar TL’lik tasarrufun yansımasını bekliyoruz. Aynı zamanda 3,5 milyon Hepsiburada Premium müşterimize Efsane Kasım’da daha fazla fayda sağlayacağız. 5.500 kuryemiz, 6.500 araçlık filomuz, 100 bini aşkın iş ortağımız, 280 milyon ürün çeşidimiz ve 30’dan fazla kategorimizle Türkiye’nin dört bir yanındaki iş ortaklarımızı müşterilerimizle buluşturmak için hazırız.” Hepsiburada CEO’su Nilhan Onal Gökçetekin, Efsane Kasım’ın Türkiye’de yalnızca tüketiciler için değil, aynı zamanda KOBİ’ler ve girişimciler için de büyük bir fırsat dönemi olduğuna dikkat çekerken, “Hepsiburada ekosisteminin kalbinde KOBİ’ler, kadın girişimciler, kooperatifler ve yerel üreticiler var. Her biri Türkiye’nin dört bir yanında büyüyen dijital ekonominin kahramanları. Efsane Kasım’ın 10. yılında onların başarısını daha da büyütmek için yanlarındayız.” dedi. “ARTIK EFSANE KASIM, ALIŞVERİŞ DEĞİL TASARRUF DÖNEMİ” Araştırmanın bulguları hakkında değerlendirmede bulunan Hepsiburada Ticari Grup Başkanı Ender Özgünise, “10 yıl önce Efsane Kasım’ı Türkiye’ye getirdiğimizde sadece indirim dönemi bitti demiştik. Çünkü biz Kasım’ı, planlı alışverişin ve finansal farkındalığın ayına dönüştürmeyi hedefledik. Bugün geldiğimiz noktada Efsane Kasım, geçici bir kampanya değil; kalıcı bir alışveriş refleksi, hatta tasarruf dönemi haline geldi. Türk kültüründeki tasarruf ve planlama anlayışını dijital dünyaya taşıdık. Artık müşteriler duygusal değil, analitik alışveriş yapıyor. Ekim’de sepete ekliyor, Kasım’da fırsatı bekliyor. Biz bu davranışı ‘Kasım sabrı’ olarak tanımlıyoruz.” diye konuştu. “TÜKETİCİLERİN %90’I KASIM AYINDA ALIŞVERİŞ YAPMAYI PLANLIYOR” Hepsiburada’nın gerçekleştirdiği Efsane Kasım 2025 Araştırması sonuçlarına göre tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarında önemli bir değişim yaşandığını ifade eden Ender Özgün, şöyle devam etti: “Araştırmaya göre tüketicilerin %90’ı Kasım ayında alışveriş yapmayı planlıyor, %75’i indirim görünce beklemeden alışveriş yaptığını, %55’i sık kullandığı ürünleri stokladığını, %45’i ise Kasım dönemini yüksek fiyatlı ürünleri almak için değerlendirdiğini ifade ediyor. “TÜKETİCİYE FİNANSAL RAHATLIK VE GÜVEN SUNUYORUZ” Tüketicilerin alışveriş tercihinde ödeme kolaylıkları ve vade seçenekleri de öne çıkıyor. Ender Özgün, “Efsane Kasım’ın 10. yılına özel sunduğumuz “Peşin Fiyatına 10 Taksit” imkanı müşterilerimizin alım güçlerini destekliyor. Ayrıca bu yıl da Efsane Kasım’da ‘Gerçek İndirim’ Hepsiburada’da demeye devam ediyoruz. “Daha Ucuzunu Bulursan Farkı İade” garantisiyle de müşterilerimiz, Hepsiburada satıcılı ve kampanya işaretli bir ürünün farklı bir pazaryerinde daha uygun fiyata satıldığını belgelemeleri durumunda aradaki fiyat farkını sipariş tarihinden itibaren 30 gün içinde Hepsipara veya nakit olarak iade alabiliyor. ” dedi. “ELEKTRONİKTEN TEMEL TÜKETİME KADAR HER ŞEY E-TİCARET’TEN ALINIYOR” Ender Özgün “Tüketiciler artık 5–6 farklı kategoriden ürün alıyor; elektronikten modaya, temel tüketimde kozmetiğe kadar her alışveriş planlı bir yatırım gibi yapılıyor. Her yıl yeni bir rekora imza attığımız Efsane Kasım döneminde bu yıl; 120 bin cep telefonu, 80 bin laptop, 80 bin robot süpürge, 500 bin cilt bakımı ürünü, 1 milyon çocuk kitabı, 450 bin sweatshirt, 200 bin ayakkabı, 100 bin tencere ve 80 otomobil satışı bekliyoruz.” dedi. EFSANE KASIM “EFSANE PREMIUM GÜNLERİ” İLE BAŞLADI Efsane Kasım’ın 10. yılında ilk kampanya 31 Ekim - 4 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan Efsane Premium Günleri oldu. Hepsiburada Premium üyeleri bu dönemde özel fiyatlar, ücretsiz kargo, Hepsipara kazanımı ve “Peşin Fiyatına 10 Taksit” gibi ayrıcalıklardan yararlanabilecek. Hepsiburada ayrıca “Daha Ucuzunu Bulursan Farkı İade” imkanıyla Kasım ayı boyunca kullanıcılarını milyonlarca üründe gerçek indirimlerle buluşturuyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

4. Gıda İnovasyon Zirvesi’nde Markalaşma Ele Alındı Haber

4. Gıda İnovasyon Zirvesi’nde Markalaşma Ele Alındı

Zirvede konuşan Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, Türkiye’nin hâlihazırda 30 milyar dolara ulaşan gıda ihracatının artması için nitelikli markalaşmaya vurgu yaptı. “Tüketiciyi tanımıyorsanız, ‘inovasyon’ sandığınız şey karşılık bulmaz” diyen Sidar, tüketici alışkanlıklarının belirleyici rolüne ve bilimsel veriye dayalı pazarlama faaliyetlerinin önemine dikkat çekti. Türkiye’nin özgün tarımsal gücünü markalaştırma çağrısı da yapan Kaan Sidar, “Zeytinyağında dökme satışla küresel markalara değer kazandırmak yerine kendi markalarımızı güçlendirmeliyiz. Fındıkta dünya lideriyiz, kayısı ve incirde de üstünlüğümüz var. Bu ürünleri dünya sofralarına taşıyan güçlü pazarlama stratejileri geliştirmeliyiz” ifadelerini kullandı. Gıda sektörü ekosistemini bir araya getiren 4. Gıda İnovasyon Zirvesi, Boğaziçi Üniversitesi’nin tarihi atmosferinde gerçekleşti. Zirve kapsamında gün boyunca düzenlenen panellerle gıda sektöründe inovasyonun, sürdürülebilirliğin ve markalaşmanın geleceği masaya yatırıldı. Katılımcılar, gıda mühendisliğinin sektörün gelişimindeki rolünü, yeni nesil teknolojilerin tedarik zincirinde verimliliği nasıl artırdığını ve dijitalleşmenin üretim süreçlerine kazandırdığı hız ve kaliteyi örneklerle paylaştı. “Marka itibarı korunmalı” “Gıda Sektörünün Ekonomik Dönüşümü ve Küresel Rekabetçilik” başlıklı panelde konuşan Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, “Bu zirveyle birlikte Türkiye’nin gıda sektöründeki inovasyon potansiyelini bir kez daha ortaya koyuyoruz. Sürdürülebilir üretimden markalaşmaya kadar uzanan bu dönüşüm, ülkemizin bölgesinde lider konumunu güçlendiriyor” dedi. Ülkemizde gıda sektörünün gelişmesi ve küresel rekabette yerini alması için daha fazla markanın öne çıkması gerektiğinin altını çizen Sidar, “Bunun için de pazarlama faaliyetlerinin daha hızlı gelişmesi gerekiyor. Marka itibarını korumadan oluşturulan strateji ise sürdürülebilir değildir. Ardından dağıtım operasyonunun ve sahadaki ağın kurulması gerekiyor. Bunu ya kendimiz kurarız ya da ehline teslim ederiz. Ancak bu iki adım sağlam olursa tüketimi sürekli hale getirebilir, alışkanlık yaratabiliriz. Üçüncü adım ise etkili pazarlama; mesajı doğru zamanda ve koordineli biçimde devreye aldığımızda gıda pazarımız daha hızlı gelişim gösterir” ifadelerini kullandı. “İnovasyon tüketicinin işine yaramalı” İnovasyonun da doğru tanımlanması gerektiğini belirten Sidar, “Ambalajda küçük bir makyaj ya da ürün içeriğine rastgele bir ek yapmayı inovasyon gibi sunmak yanıltıcı olur. Tüketiciye pratik bir çözüm, ayırt edici bir lezzet, işlevsellik ya da kullanım kolaylığı gibi gerçek bir fayda sunmak esas hedeftir. Bu da sistematik araştırma, test ve analiz gerektirir. Türkiye’de bu yolda mesafe alan, bölgesel marka konumuna gelmiş çok sayıda gıda şirketimiz var. Ayrıca satın almalar yoluyla küresel markaları bünyesine katıp büyüten başarılı yerli sermaye örnekleri de mevcut” dedi. Türkiye’nin özgün tarımsal gücünü markalaştırma çağrısı da yapan Kaan Sidar, “Zeytinyağında dökme satışla küresel markalara değer kazandırmak yerine kendi markalarımızı güçlendirmeliyiz. Fındıkta dünya lideriyiz, kayısı ve incirde de üstünlüğümüz var. Bu ürünleri dünya sofralarına taşıyan güçlü pazarlama stratejileri geliştirmeliyiz” dedi. Gıda ihracatı 30 milyar dolara ulaştı Türkiye’nin dış ticaret performansını da güncel örneklerle değerlendiren Kaan Sidar, “Hâlihazırda ihracatımız 200 milyar dolar bandında, gıda sektörü ise 30 milyar dolara dayandı ancak bu rakam Avrupa ülkelerinde çok daha yüksek seyrediyor” dedi. İhracat stratejileri kapsamında Çin pazarını ele alarak tüketici alışkanlıklarının belirleyici rolüne dikkat çeken Sidar, marka dilinin kültürel uyumu için de uyarıda bulundu. İsimlendirme hatalarının maliyetine atıfla, pazar testlerinin bilimsel yöntemlerle yapılması gerektiğini vurguladı. “Veriye dayalı inovasyon, küresel rekabetin yeni dili olacak” Sanayi tarafında ise inovasyon ve dijitalleşme gündemini öne çıkaran Sidar, “Endüstri 4.0, otomasyon ve yapay zeka destekli planlama ile lojistik optimizasyonu maliyeti düşürüyor, böylelikle verimliliği artırıyor. Bu yatırımlar için özkaynak yanında uygun teşvikler de sağlanmalı” dedi. Katma değerin, kârlılığı yeniden yatırıma çeviren bir disiplin olduğunun altını çizen Sidar, “Dünya yerinde durmuyor; sadece tüketiciyi derinlemesine anlayan, veriye dayalı inovasyon yapan ve sanayisini teknolojiyle güncelleyen şirketler kalıcı başarıya ulaşabilir” şeklinde konuştu. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.