Hava Durumu

#Türkiye

Kapsül Haber Ajansı - Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

'Türkiye'nin İcra ve İflas Raporu' Yayımlandı, Kriz Büyük! Haber

'Türkiye'nin İcra ve İflas Raporu' Yayımlandı, Kriz Büyük!

İcra ve iflas verilerine ilişkin Toplum Çalışmaları Enstitüsü tarafından hazırlanan raporda yer alan veriler, Türkiye'de giderek derinleşen ekonomik buhranın etkilerini gün yüzüne çıkardı. Hukuk ve Adalet Politikaları Direktörü Dr. Yavuz Selim Günay'ın hazırladığı 'Türkiye'nin İcra ve İflas Raporu'na göre pek çok şirket fiilen iflas etmiş olmasına rağmen, bu durumu resmen ilan etmeksizin faaliyetlerini asgari seviyede sürdürerek 'zombi şirket' niteliği kazandı. Şirketler elde ettikleri kazançlarla faaliyetlerini sürdüremiyor olsa da yeniden finansman, düşük faiz veya kamu desteği gibi desteklerle iflastan kurtuldu. HER 5 ŞİRKETTEN BİRİ ZOMBİ ŞİRKET Raporda, Türkiye'de süregelen yüksek enflasyon, kredi daralması ve reel sektördeki kârlılık erozyonu gibi etkenler göz önüne alındığında, mevcut durumda zombi şirket oranının %20 seviyelerine yaklaştığı görüldü. Veriler, Türkiye'de neredeyse her 5 şirketten birinin faaliyetlerini organik olarak değil, sürekli zarar, borçlanma ve yapay yaşam destekleri ile (teşvikler, sübvansiyonlar, düşük faizli krediler vb.) devam ettirdiğini ortaya koydu. Öte yandan Türkiye, IMF'nin 2023 tarihli "The Rise of the Walking Dead: Zombie Firms Around the World" raporuna göre ülkeler bazında halka açık olmayan şirketler arasında zombi şirket oranlarında yüzde 13 ile hala birinci sırada yer alıyor. Toplum Çalışmaları Enstitüsü'nün raporuna göre Türkiye'de zombi şirketlerin artışı finansal istikrar açısından da önemli bir tehdit oluşturuyor. Özellikle son dönemde devam eden yüksek faiz, KOBİ'ler (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler) açısından uygulanan vergi ve teşvik politikaları gibi birçok sebeple bu şirketlerin oranı gün geçtikçe artıyor. ARTAN KOBİ KREDİLERİ ENFLASYONA EZİLDİ, FİNANSMANA ERİŞİM DÜŞTÜ Raporda dikkat çeken bir başka veri ise KOBİ kredisi kullanım oranları oldu. Buna göre, Türkiye'de işletmelerin finansmana erişimi artmış gibi gözükse de gerçek borçlanma kapasitelerinin zayıfladığı ortaya çıktı. Ocak 2023-Mayıs 2025 arasındaki yaklaşık 2,5 yıllık süre içerinde kullanılan KOBİ kredisi oranı yaklaşık %120 oranında artış gösterdi. Ancak aynı dönem içerisinde kümülatif enflasyon yaklaşık olarak %240 hesaplandığı için, fiyatlar ortalama olarak 3,4 katına çıkarken KOBİ kredilerindeki artış yalnızca 2,2 kat düzeyinde kaldı. Rapor, kullanılan KOBİ kredisi hacminin nominal olarak artmasına rağmen reel anlamda daraldığını, yani enflasyonun çok gerisinde kaldığını ortaya koydu. İCRA DOSYALARINDA REKOR KIRILDI Raporda ayrıca, Türkiye'de icra ve iflas dairelerindeki dosya sayısı da yer aldı. İcra ve iflas dairelerine gelen toplam dosya sayısının 2015'te yaklaşık 26,2 milyon düzeyindeyken, 2023'te 38,3 milyon ile zirve yaptı, 2024'te ise 32,7 milyon seviyesine geriledi. Öte yandan Adalet Bakanlığı verilerine göre icra ve iflas dairelerinde bir dosyanın ortalama işlem süresi 2023 yılında 582 gün iken, 2024 yılında bu süre 918 güne çıktı. Söz konusu %57'lik artış, sistemdeki yavaşlamanın ciddiyetini de ortaya koydu. EKONOMİK SUÇLAR ARTIŞTA Toplum Çalışmaları Enstitüsü'nün raporuna göre Türkiye nüfusu dikkate alındığında, 2024 yılında her 14 kişiden biri ekonomik suçlarla ilişkilendi. Mal varlığına karşı suçlar kapsamında yürütülen ceza soruşturmalarına ilişkin dosya, suç ve şüpheli sayıları incelendiğinde, son yıllarda istikrarlı bir artış eğilimi gözlemlendi. Adalet Bakanlığı verilerine göre 2022 yılında mal varlığına karşı suçlar kapsamında işlem yapılan şüpheli sayısı 5.845.634, 2023 yılında 5.864.585, 2024 yılında 6.044.908 seviyesine ulaştı. Aynı dönemde dosya sayısı, 4.673.836'dan 4.882.291'e; suç sayısı, 8.065.237'den 8.966.686'ya yükseldi.

Dikkat! Hava Isındıkça Yılan Karşılaşmaları Artıyor: Panik Yok, Bilinçli Davranış Hayat Kurtarır! Haber

Dikkat! Hava Isındıkça Yılan Karşılaşmaları Artıyor: Panik Yok, Bilinçli Davranış Hayat Kurtarır!

Sosyal medyada ve yerel haberlerde sıkça paylaşılan yılan görüntüleri, vatandaşlar arasında hem merak hem de endişe yaratıyor. Uzmanlar, bu durumun doğal bir süreç olduğunu belirtirken, panik yerine bilinçli ve dikkatli davranmanın önemini vurguluyor. Neden Bu Kadar Çok Yılan Görüyoruz? Yılanların son günlerde daha sık görünmesinin birkaç temel nedeni bulunuyor: Mevsimsel Aktivite: Bahar aylarının sonu ve yaz başı, yılanların kış uykusundan uyanma, eş arama ve avlanma gibi nedenlerle en aktif oldukları dönemdir. Artan hava sıcaklıkları onları sığınaklarından dışarı çıkarır. Besin Arayışı: Özellikle fare ve böcek popülasyonlarının arttığı bu dönemde, yılanlar da besin arayışıyla insan yaşam alanlarına yaklaşabilir. Habitat Kaybı: Kentleşmenin artması ve doğal yaşam alanlarının daralması, yılanların besin ve barınak bulmak için yerleşim yerlerine daha fazla yaklaşmasına neden olmaktadır. Yılanla Karşılaştığınızda Ne Yapmalısınız? ASLA PANİKLEMEYİN! Bir yılanla karşılaştığınızda yapılması gereken en önemli şey sakin kalmaktır. Yılanlar, genellikle insanlardan uzak durmayı tercih eder ve kendilerini tehdit altında hissetmedikçe saldırmazlar. Mesafeyi Koruyun: Yılanı gördüğünüz anda güvenli bir mesafe bırakın. Asla yaklaşmayın veya üzerine yürümeyin. Kışkırtmayın: Yılanı provoke etmeyin, üzerine cisim atmayın veya yakalamaya çalışmayın. Bu, yılanın kendisini savunmaya geçmesine neden olabilir. Sakinleşin ve Uzaklaşın: Yavaşça geri çekilerek yılanın görüş alanından çıkın. Ani hareketlerden kaçının. Yetkililere Haber Verin: Eğer yılan yerleşim yeri içinde, evinizin yakınında veya tehlike arz eden bir konumdaysa, kendiniz müdahale etmeyin. Hemen 112 Acil Çağrı Merkezi'ni veya yerel belediye birimlerini arayarak yardım isteyin. Türkiye'deki Yılanların Durumu: Çoğu Zararsız! Türkiye'de yaklaşık 60 yılan türü bulunmakla birlikte, bunların çoğunluğu zehirsizdir. Türkiye'deki en zehirli yılan türü Engerek yılanlarıdır. Zehirli yılan türleri de genellikle insanlardan uzak durmayı tercih eder. Ancak tür tespiti konusunda uzman değilseniz, her yılanı potansiyel bir risk olarak görmek ve dikkatli davranmak en doğrusudur. Herhangi bir ısırık durumunda hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak önem taşıyor. Önlem Almak Mümkün Mü? Yılanların yaşam alanlarınıza girmesini engellemek için bazı basit önlemler alabilirsiniz: Çevre Temizliği: Bahçenizi, evinizin etrafını ve kullanılmayan alanları düzenli olarak temiz tutun. Otları biçin, odun yığınlarını kaldırın; bu tür yerler yılanlar için ideal saklanma alanlarıdır. Giriş Noktalarını Kapatın: Evinizin temellerindeki çatlakları, kapı ve pencere altlarındaki boşlukları kapatın. Kanalizasyon ve havalandırma deliklerine sineklik veya tel örgü takın. Doğada Dikkat: Kırsal alanlarda veya ormanlık bölgelerde yürüyüş yaparken kapalı ayakkabılar giyin, otluk ve çalılık alanlara dikkatli basın. Unutmayın, yılanlar ekosistemin önemli bir parçasıdır ve genellikle insanlara zarar verme eğiliminde değildirler. Bilinçli davranarak hem kendinizin hem de yılanların güvenliğini sağlayabilirsiniz.

Türkiye'de Derede Altın Aramak Yasal Mı? İşte Bilmeniz Gerekenler ve Riskler! Haber

Türkiye'de Derede Altın Aramak Yasal Mı? İşte Bilmeniz Gerekenler ve Riskler!

Konuyla ilgili Maden Kanunu ve ilgili mevzuat incelendiğinde, bu konunun sanıldığı kadar basit olmadığı ve belirli yasal düzenlemelere tabi olduğu ortaya çıkıyor. Genel Kural: Ruhsatsız Maden Arama Yasaktır! Türkiye'de yer altı kaynakları, Maden Kanunu'na göre Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bu nedenle, bireysel olarak veya hobi amaçlı dahi olsa, herhangi bir maden (altın dahil) arama veya çıkarma faaliyeti gerçekleştirmek, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) veya Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından verilen bir ruhsat veya izin olmaksızın yasa dışıdır. Bazı yorumlarda "maden arama ruhsatlı alanlar dışındaki derelerde altın aramak yasaldır" gibi ifadeler yer alsa da, bu ifadeler genellikle yanıltıcıdır. Herhangi bir dere yatağında, arazi sahibinden izin alınsa dahi, Maden Kanunu kapsamında resmi bir ruhsat olmadan altın arama faaliyetine girişmek, kaçak madencilik kapsamına girebilir. Define Arama ve Maden Arama Farkı Altın arama konusu, halk arasında sıkça define aramacılığı ile karıştırılmaktadır. Define aramacılığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında ayrı bir yönetmeliğe tabidir ve yine izin gerektirmektedir. Define arama izni, Müze Müdürlükleri tarafından verilir ve belirli şartları (alan büyüklüğü, süre, gözetim vb.) bulunur. Ancak derede altın arama, genellikle "maden arama" kapsamına girdiğinden, ilgili mevzuat Maden Kanunu'dur. Yasal Riskler ve Çevresel Etkiler Ruhsatsız bir şekilde dere yataklarında altın arayan kişiler, para cezalarıyla karşılaşabilecekleri gibi, Maden Kanunu'na muhalefet nedeniyle adli süreçlerle de yüzleşebilirler. Ayrıca, kontrolsüz ve bilinçsiz yapılan arama faaliyetleri, dere yataklarının doğal yapısını bozarak çevresel zararlara yol açabilir, su ekosistemine ve biyolojik çeşitliliğe olumsuz etki edebilir. Uzmanlar, derelerde altın arama hevesi olan vatandaşları, herhangi bir faaliyete girişmeden önce mutlaka ilgili yasal düzenlemeleri ve izin süreçlerini titizlikle araştırmaya davet ediyor. Yasal yollardan izin alınmadan yapılan her türlü maden arama faaliyeti, ciddi yaptırımlarla sonuçlanabilir.

Baran: Finansman Sorunları Çözülürse Türkiye Ekonomisi Gerçek Potansiyeline Ulaşacak Haber

Baran: Finansman Sorunları Çözülürse Türkiye Ekonomisi Gerçek Potansiyeline Ulaşacak

Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, küresel ekonomide durgunluk yaşandığı, risk ve belirsizliklerin sürdüğü, Türkiye ekonomisinde de dezenflasyon sürecinin devam ettiği bir dönemde, 2025 yılı ilk çeyreği için kaydedilen yüzde 2'lik büyümenin, olumlu olarak değerlendirilebileceğini belirterek, "Büyüme rakamlarında, küresel düzeyde yaşanan durgunluk, risk ve belirsizliklerin, içerde de dezenflasyon sürecinin yansımalarını görüyoruz. Dünyanın birçok ülkesi büyümeyi sürdürme sancıları yaşarken, Türkiye'nin 19 çeyrektir büyüme verisi açıklaması, ekonomimizin dayanıklılığını gösteriyor ve geleceğe dair olumlu bir sinyal oluşturuyor. Finansmana erişim başta olmak üzere, reel sektörün dinamizmini etkileyecek sorunlar ortadan kaldırıldığında, Türkiye ekonomisinin gerçek potansiyeline kavuşacağına inanıyoruz" dedi. ATO Başkanı Baran, yazılı bir açıklama yaparak Türkiye İstatistik Kurumu'nun, 2025 yılının ilk çeyreğine ilişkin açıkladığı Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) verilerini değerlendirdi. Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'yı oluşturan faaliyetlere bakıldığında inşaat sektörü, bilgi ve iletişim, mesleki, idari ve destek hizmet ile gayrimenkul faaliyetlerinin bu yılın ilk çeyreğinde büyümeyi sırtladığının görüldüğünü kaydeden Baran, tarım ve sanayi sektöründeki daralmanın da üzerinde dikkatle durulması gerektiğini ifade etti. Baran, "KOBİ'lerimiz başta olmak üzere, işletmelerin finansmana erişimde yaşadığı sorunlar, kredi maliyetlerindeki artış, hammadde ve diğer giderlerin yükselmesi ve ihracat pazarlarındaki sıkıntılar, sanayi üretimimizin zayıflamasına yol açtı. Yönü yeniden ve vakit kaybetmeden büyümeye çevirmek için uygun teşvik politikaları geliştirmek ve üretim ile ihracat odaklı projelere finansman erişimini kolaylaştırmak kritik önem taşıyor" dedi. Baran, açıklamasında şunları söyledi: "Büyüme rakamlarında, küresel düzeyde yaşanan durgunluk, risk ve belirsizliklerin, içerde de dezenflasyon sürecinin yansımalarını görüyoruz. Dünyanın birçok ülkesi büyümeyi sürdürme sancıları yaşarken, Türkiye'nin 19 çeyrektir büyüme verisi açıklaması, ekonomimizin dayanıklılığını gösteriyor ve geleceğe dair olumlu bir sinyal oluşturuyor. Finansmana erişim başta olmak üzere, reel sektörün dinamizmini etkileyecek sorunlar ortadan kaldırıldığında, yapısal dönüşüm gerçekleştirilerek üretim ve ihracatı artıracak uygulamalar, mevcut üretim kapasitelerinin dış pazarlarda oluşacak imkânları kullanmaya dönük olarak artırılmasını destekleyecek teşvikler de hayata geçirildiğinde, Türkiye ekonomisinin gerçek potansiyeline kavuşacağına inanıyoruz" dedi.

Türkiye-Türkmenistan Üniversiteler Forumu Düzenlenecek Haber

Türkiye-Türkmenistan Üniversiteler Forumu Düzenlenecek

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, Türkmenistan Eğitim Bakanı Jumamurad Gurbangeldiyev’in resmî davetlisi olarak 21-23 Mayıs tarihlerinde Türkmenistan’a üç günlük ziyaret gerçekleştirdi. Özvar ve beraberindeki Yükseköğretim Kurulu heyeti, Aşkabat’ta, Türkmenistan Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcısı Bayramgül Orazdurdıyeva ve Eğitim Bakanı Sayın Gurbangeldiyev’le heyetler arası görüşmelere katıldı. Özvar, burada yaptığı konuşmada, Türkiye ve Türkmenistan arasındaki ilişkilerin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Türkmenistan Devlet Başkanı Serdar Berdimuhamedov ve Ulusal Konseyi Halk Maslahatı Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov arasındaki yakın dostluk ve kardeşlik bağlarıyla güçlendiğini ifade etti. Özvar, kendilerinin de ortaya konulmuş olan bu ortak siyasi irade çerçevesinde yükseköğretim alanında üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmek için çalıştıklarını belirtti. Türkiye’nin Türkmenistan’ın bağımsızlığını tanıyan ve Aşkabat’ta Büyükelçilik açan ilk ülke olduğunu hatırlatan Özvar, “Aradan geçen dönemde, Türkmenistan’dan birçok öğrenci kardeşimizi Türkiye’de üniversite öğrenimi almalarını teminen ülkemizde ağırladık. Her bir öğrenciyi, barış elçisi olarak görüyoruz” dedi. Türkmenistan Devlet Başkanı Berdimuhamedov'un 2023 yılında Türkiye’yi ziyaretinde iki ülke arasında yükseköğretim alanındaki iş birliğine dair bir Mutabakat Muhtırası imzalandığını hatırlatan Özvar, iki ülke liderlerinin ortak vizyonu çerçevesinde yapılacak iş birliğiyle, bölgesel ve küresel ölçekte karşılaşılan sınamaların üstesinden dayanışmayla gelinebileceğini dile getirdi. “Görüşmeler çok verimli geçti” Özvar görüşmelerin ardından yaptığı değerlendirmede ziyaretinin çok verimli geçtiğini vurgulayarak şu bilgileri verdi: “Türkiye ile Türkmenistan arasında bilişim, yapay zekâ, akıllı tarım, enerji mühendisliği ve sağlık eğitimi alanlarında ortak diploma ve akademik şube açma konularında iş birliği yapılacak. Üniversitelerin araştırma altyapılarının güçlendirilmesi hususunda bilgi ve tecrübe paylaşımı sağlanacak. Bu yıldan başlamak üzere Türkiye-Türkmenistan Üniversiteler Forumu düzenlenmeye başlayacak. Kalite güvencesi ve akreditasyon konularında deneyim paylaşımı yapılacak.” Özvar, görüşmelerinde mutabık kalınan hususların hayata geçirilmesi için Ortak Çalışma Komitesi’nin bu yıl toplanmaya başlayacağını ifade etti. “Türk Mutfağı Haftası” Özvar ve beraberindeki Yükseköğretim Kurulu heyeti, Türkmenistan ziyareti kapsamında Emine Erdoğan’ın himayelerinde, Aşkabat Büyükelçisi Ahmet Demirok'un ev sahipliğinde gerçekleştirilen Türk Mutfağı Haftası etkinliğine katıldı. Özvar Aşkabat Büyükelçiliğini de ziyaret etti. “Türkmenistan üniversitelerini ziyaret” Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar temasları kapsamında Türkmenistan’daki üniversiteleri de ziyaret etti. Özvar ve beraberindeki heyet, Türkmenistan’ın en büyük üniversitesi Mahtumkulu Türkmen Devlet Üniversitesinde öğrencilerin Türkçe şarkı ve şiirlerle sergiledikleri gösteriyle karşılandı. Mahtumkulu Üniversitesi Rektörü Orazgeldi Kakabeviç Övezsahedov görüşmede Türk ve Türkmen üniversiteleri arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi üzerinde duruldu. Özvar, görüşmede, yükseköğretimin, iki ülke arasında pek çok alanda fevkalade iyi ilerleyen ilişkileri pekiştirecek en önemli unsur olduğunu vurguladı. Özvar ve beraberindeki heyet daha sonra Dovletmammet Azadi Türkmen Milli Dünya Dilleri Enstitüsünü ziyaret etti. Enstitüde Türkçe diğer yabancı dillerin yanında mesleki dil olarak da okutuluyor. Özvar, Enstitü Rektörü Maral Mämmetberdiýewna Kuliýewanyň ile görüşmesinde ihtiyaç duyulması hâlinde Türkçe öğretimi konusunda enstitüye gerekli desteği vereceklerini ifade etti. Türkmenistan temaslarını tamamlayan Özvar, Türkiye’ye döndü. Özvar’a ziyaretinde Yükseköğretim Kurulu Başkan Vekili Prof. Dr. Haldun Göktaş ile Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Prof. Dr. Hüseyin Karaman eşlik etti.

Türkiye Akıllı Turizme Hazır mı? Haber

Türkiye Akıllı Turizme Hazır mı?

NarPOS CEO'su İlyas Akça, sektördeki dijital altyapı eksikliklerinin operasyonel verimliliği ve misafir deneyimini olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulunuyor. Başarılı bir sezon ve sürdürülebilir büyüme için dijitalleşme, ertelenemez stratejik bir yatırım olarak öne çıkıyor. Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden turizmde yeni sezon kapılarını açarken, turizm işletmeleri de yoğun bir döneme hazırlanıyor. Otellerden restoranlara, kafelerden eğlence mekanlarına kadar tüm işletmeler, yerli ve yabancı misafirleri ağırlamak için son hazırlıklarını yapıyor. Günümüzde misafirlerin beklentileri hızla değişirken, teknoloji kullanımı ve dijitalleşme artık bir lüks değil, rekabetin ve misafir memnuniyetinin temel şartı haline gelmiş durumda. Peki, turizm işletmeleri bu yoğun sezona ve dijital çağın gerekliliklerine ne kadar hazır? Sektör profesyonelleri, turizmde başarının sadece iyi hizmet ve konukseverlikle sınırlı kalmayıp, dijital altyapının gücünden de geçtiği konusunda hemfikir. Online görünürlük, hızlı ve kolay rezervasyon süreçleri, işletme içi operasyonların verimliliği, temassız ödeme seçenekleri ve misafirlerle etkileşimde kalma yeteneği, artık misafir deneyiminin ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Ancak sektörün geneline bakıldığında, farklı işletme türleri ve ölçekler arasında dijitalleşme seviyesinin homojen olmadığı gözlemleniyor. Bazı öncü işletmeler en son teknolojileri kullanırken, birçoğu hala temel otomasyon ve dijital araçlardan yoksun. Bu durum, artan misafir trafiğiyle birlikte operasyonel aksaklıklara, personel üzerinde aşırı yüke ve dolayısıyla misafir memnuniyetsizliğine yol açma riski taşıyor. "Dijital hazırlık seviyesindeki eksiklikler sezon başlamadan giderilmeli" Yiyecek-içecek ve konaklama sektörlerine yönelik dijital otomasyon çözümleri sunan NarPOS Kurucu Ortağı ve CEO'su İlyas Akça, yaklaşan turizm sezonu öncesinde işletmelerin dijital hazırlık düzeyinin kritik önem taşıdığını belirtiyor. Akça, küresel pazardaki gelişmelere dikkat çekerek, "Fortune Business Insights verilerine göre, küresel akıllı turizm pazarının 2023 yılında 626,8 milyon dolar olan büyüklüğünün, 2024'te 712,6 milyon dolara ulaştığı görülüyor ve 2032'ye kadar yıllık ortalama %15 büyüme sergileyerek 2,25 milyar dolar hacme ulaşması bekleniyor. Bu veriler, tüm dünyada turizmin dijitalleşme hızının ne kadar yüksek olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Türkiye'deki turizm işletmelerinin, bu küresel dönüşümün gerisinde kalmaması hayati önem taşıyor" dedi. Akça, sektördeki gözlemlerine dayanarak, özellikle sezon yoğunluğu başladığında dijital altyapı eksikliklerinin ciddi sorunlara yol açabileceğini vurguladı: "Manuel sipariş alma süreçleri, stok takibindeki hatalar, ödeme noktalarındaki yavaşlıklar veya online platformlarla entegrasyon eksiklikleri, işletmelerin yoğun sezonun hızına yetişememesine ve misafirlerin bekleme sürelerinin uzamasına neden oluyor. Misafirler artık hızlı, kusursuz ve kişiselleştirilmiş bir deneyim bekliyor. Dijitalleşme, bu beklentiyi karşılamanın yanı sıra, işletmelerin personel yükünü azaltarak onların daha çok misafirle etkileşime girmesine olanak tanıyor ve operasyonel verimliliği artırarak maliyetleri düşürüyor. Bu nedenle, dijitalleşme sadece teknolojik bir yatırım değil, aynı zamanda misafir memnuniyetini ve işletme karlılığını doğrudan etkileyen stratejik bir zorunluluk olarak ele alınmalı." Dijital çözümlerle kusursuz misafir deneyimi Dijital dönüşüm, turizm işletmeleri için pek çok kapıyı aralıyor. Entegre POS sistemleri sayesinde siparişlerin mutfağa anında iletilmesi, stokların gerçek zamanlı takip edilmesi ve fire oranlarının azaltılması mümkün hale geliyor. Karekod menüler ve mobil sipariş uygulamaları, misafirlerin kendi cihazlarından kolayca sipariş vermesini sağlayarak hem bekleme sürelerini ortadan kaldırıyor hem de sipariş hatalarını minimize ediyor. Özellikle turizmde farklı ödeme yöntemlerine ve hızına duyulan ihtiyaç, sanal ve mobil POS gibi dijital ödeme çözümlerini vazgeçilmez kılıyor. Bu sistemler, temassız ve güvenli ödeme imkanı sunarak misafirlerin deneyimini iyileştirirken, işletmelerin tahsilat süreçlerini de hızlandırıyor. Ayrıca işletme yönetimi ve raporlama yazılımları sayesinde yöneticiler anlık verilere ulaşarak operasyonlarını daha etkin planlayabiliyor ve veriye dayalı kararlar alabiliyorlar. Başarılı bir sezonun anahtarı: Dijitalleşme Turizm sektörünün dijital dönüşüm yolculuğunda, sektörün ihtiyaçlarına özel çözümler sunan teknoloji iş ortakları kritik rol oynuyor. 9 ülkede 14 binden fazla işletmeye hizmet veren NarPOS, yiyecek-içecek ve konaklama sektörlerinin ihtiyaç duyduğu uçtan uca dijital otomasyon çözümleriyle öne çıkıyor. Hibrit (bulut ve lokal) altyapısı sayesinde internet bağlantısı olmasa bile kesintisiz hizmet veren NarPOS; sipariş yönetimi, gelişmiş stok takibi, mobil garson/kurye uygulamaları, dijital menü (QR kod), sanal/fiziksel ödeme sistemleri entegrasyonları ve kapsamlı işletme yönetimi modülleri ile işletmelerin tüm operasyonlarını tek bir platformdan yönetmelerini sağlıyor. Otellere özel entegrasyon yetenekleri ile konaklama ve F&B (Yiyecek & İçecek) operasyonlarını kusursuzca birleştiriyor. “Turizmde başarılı bir sezon geçirmek ve gelecekteki rekabete hazır olmak için dijital dönüşüm artık ertelenemez bir adım,” diyen İlyas Akça, "Turizm sektörümüzün rekabet gücünü artırmak için dijitalleşmeyi bir maliyet kalemi olarak değil, verimlilik, misafir memnuniyeti ve sürdürülebilir büyüme için stratejik bir fırsat olarak görmeliyiz. Sezon yoğunluğu başlamadan dijital altyapı eksikliklerini gidermek, hem operasyonel olarak rahat bir nefes alınmasını sağlayacak hem de misafirlere hak ettikleri modern ve hızlı deneyimleri sunarak turizm şirketlerinin marka değerini artıracak. Dijitalleşen işletmeler, sadece bu sezonu değil, turizmin dijitalleşen geleceğini de gönül rahatlığıyla karşılayacak" diye bilgi verdi.

Türkiye ile Suriye arasında ortak üniversite kuruluyor Haber

Türkiye ile Suriye arasında ortak üniversite kuruluyor

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar ve beraberindeki heyet, Suriye Yükseköğretim Bakanı Mervan Halebi'nin davetine icabetle 15-17 Mayıs tarihlerinde Suriye'ye resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor. Özvar'ın ziyaretiyle, Suriye'de yeni dönemde yükseköğretim alanında akademik iş birlikleri geliyor. Suriye'nin yeniden inşasında yükseköğretim alanında verilecek katkılar görüşülüyor. Bu çerçevede Suriye'de Esad rejiminin yıkılmasından sonra iki ülke arasında yükseköğretim alanında ilk iş birliğine yönelik imzalar atıldı. Protokole Yükseköğretim Kurulu Başkanı Özvar ve Suriye Yükseköğretim Bakanı Mervan Halebi imza attı. Protokol çerçevesinde bir dizi çalışma yapılacak ve protokolde geçen konular üç ay içinde tamamlanacak. Protokol bilimsel iş birliğine yönelik bir yol haritası içeriyor. Protokol, Suriye üniversitelerinin altyapısının geliştirilmesi ve bilimsel araştırmalar için uygun ortamın sağlanması; akademik uzmanlıkların paylaşılması ve bilimsel konferanslara katılım; iki ülke arasındaki eğitim kurumları ve programlarının karşılıklı tanınması ve Suriyeli öğrencilerin Türkiye'den dönüşleri sonrasında eğitim hayatına uyumlarının kolaylaştırılması için bazı kararlar alınması ve yasalar düzenlemeler yapılmasını da öngörüyor. -Akademik yeterlilikler tanınacak- Her iki ülke birbirlerinin yükseköğretim kurumları tarafından verilen akademik yeterlilikleri ve yükseköğretim kurumlarını ülkelerinin yürürlükteki iç hukuklarına tabi olmak ve bu hukuka uygun olarak, karşılıklı olarak tanıyacaklar. Türkiye’de eğitimlerini tamamlayıp Suriye’ye dönen öğrencilerin Türk üniversitelerden aldıkları diploma/belge/transkript gibi belgeler doğrudan tanınacak. -Dijital bilgi sistemi üzerinde birlikte çalışılacak- Yükseköğretim Kurulu ile Suriye Yükseköğretim Bakanlığı yükseköğretim dijital bilgi sistemi üzerinde birlikte çalışmaya karar verdi. Türkiye ve Suriye üniversitelerinden alınan belgelerin karşılıklı olarak teyidi için sorgulamaların yapılabilmesini teminen internet ağı temelli bir servis hazırlanacak. Türkiye, Suriye'deki üniversitelerin bilişim altyapılarının iyileştirilmesi için destek verecek. Bu çerçevede Suriye için YÖKSİS benzeri bir sistem kurulacak. Türkiye’de halihazırda eğitimlerine devam eden ara sınıf öğrencileri, Suriye’deki yükseköğretim kurumlarına yatay geçiş yapmak istemeleri halinde, gerekli kolaylıklar sağlanacak. -Ortak diploma programları başlatılacak- Türkiye ve Suriye üniversiteleri arasında lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerinde ortak diploma programları başlatılacak. Bugüne dek 40 bini aşkın Suriyeli öğrenci Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarından mezun oldu. 60 bin öğrenci de halihazırda Türkiye'deki üniversitelerde eğitimlerine devam ediyor. Bu mezunların dönüşünün Suriye'nin yeniden inşa sürecinin temel bir ayağını oluşturuyor. “Türkiye-Suriye Kardeş Üniversiteler Projesi” Türkiye ile Suriye arasında iki ülke arasındaki kardeşlik nişanesinin ve tarihi bağlarının bir göstergesi olarak Suriye'nin yeniden inşasında ihtiyaç duyulan insan kaynağını yetiştirmek için bölgenin en seçkin üniversitelerinden biri olacak nitelikte ortak bir “Türkiye-Suriye Üniversitesi” kurulacak. Türkçe’nin Suriye’deki yükseköğretim kurumlarında eğitim dilleri arasına dahil edilmesi imkanları üzerinde çalışılacak. Her yıl “Türkiye Suriye Üniversiteler Forumu” münavebeli olarak düzenlenecek. Türkiye’de doktora düzeyinde eğitimlerini tamamlayan Suriye uyruklu Türkiye mezunlarının Suriye üniversitelerinde akademisyen olarak istihdam edilmeleri konusunda iş birliği yapılacak. Özvar’ın ziyaretinde Suriye eğitiminde ortaklık ve açıklığa dayalı, akademik kalite ve akreditasyona odaklanan gerçek bir eğitim rönesansı için en büyük desteğin verildiği çalışmalar gerçekleştirildi. Özvar: “İlişkilerimizi çok hızlı bir şekilde çok üst düzeye çıkaracağız” Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, yaptığı değerlendirmede ziyaretlerinde Türkiye ile Suriye arasında yükseköğretime dair ilişkileri etraflıca ele aldıklarını ve bu ilişkilerin daha da öteye taşınması konusunda mutabakata vardıklarını belirtti. Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılmasından duyduğu memnuniyeti ifade eden Özvar, böylece Suriye'nin çok daha hızlı bir şekilde kalkınacağını kaydetti. Özvar, “Türkiye ile Suriye arasında yükseköğretim alanındaki ilişkileri çok hızlı bir şekilde çok üst düzeye çıkaracağız” şeklinde konuştu. -Şam Üniversitesine ziyaret- Özvar ve beraberindeki heyet temasları kapsamında Şam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammad Osama Aljabban'ı ziyaret ederek heyetler arası bir görüşme gerçekleştirdi. Özvar, “Türkiye olarak insani ve ahlaki açıdan ne yapılması gerekiyorsa yaptığımız gibi akademik yönden de gerekli bütün adımları atmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. Şam ile Anadolu’nun ilim yolculuğu geçmişte olduğu gibi bugün de birlikte yürüyecek, üniversitelerimiz arasında kurulacak iş birlikleri sayesinde ortak tarihimizin mirasını geleceğe taşıyacağız.” ifadelerini kullandı. Özvar, Türkiye Cumhuriyeti Şam Geçici Maslahatgüzarı Burhan Köroğlu’nu ziyaret etti. -Hama ve Humus ziyareti- Suriye’deki temaslarına devam eden Özvar ve beraberindeki heyet, Humus Üniversitesini ziyaret ederek, senato toplantısına katıldı. Özvar, Hama ve Humus Valileri ve üniversite yöneticileriyle de bir araya gelecek.

Türkiye-İran Cerrahi İş Birliği Güçleniyor Haber

Türkiye-İran Cerrahi İş Birliği Güçleniyor

Türkiye ile İran arasındaki bilimsel iş birliklerine bir yenisi daha eklendi. Memorial Ankara Hastanesi'nden Prof. Dr. Serkan Durdu ve Doç. Dr. Fatih Gümüş, Tahran'da düzenlenen 10. Uluslararası Katılımlı Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Kongresi'ne, kongre başkanı Dr. Saeed Hoseini’nin özel davetiyle katılarak Türkiye’yi başarıyla temsil etti. İran’ın önde gelen kalp merkezlerinden Shahid Rajaie Heart Center ev sahipliğinde gerçekleşen ve bölgenin en prestijli bilimsel etkinliklerinden biri olarak gösterilen kongre, İranlı üst düzey cerrahlar, kardiyologlar, akademisyenler ve sağlık otoritelerini bir araya getirdi. Prof. Dr. Durdu ve Doç. Dr. Gümüş, kongrede minimal invaziv kalp cerrahisi, robotik destekli koroner bypass teknikleri, hasta konforunu artıran yeni cerrahi yaklaşımlar ve eğitim temelli iş birlikleri konularında toplam 10 farklı oturumda konuşmacı, panelist ve moderatör olarak görev aldı. Bilimsel programın en dikkat çeken anlarından biri, kongrenin son gününde gerçekleştirilen canlı cerrahi yayını oldu. Memorial Ankara Hastanesi ekibi, çoklu damar hastalığı bulunan bir erkek hastaya, göğüs kafesi açılmadan uygulanan minimal invaziv yöntemle üç damar koroner bypass ameliyatı gerçekleştirdi. Video-endoskopik destekli ameliyat, Tahran’daki kongre salonuna canlı yayınla aktarılırken İranlı kalp cerrahlarının ve katılımcıların büyük ilgisini çekti. Özel enstrümanlarla yapılan kapalı cerrahi yöntemin sunduğu avantajlar — daha az kan kaybı, daha kısa yoğun bakım süresi ve hızlı iyileşme — kongrede detaylarıyla paylaşıldı. Bu yüksek düzeyli uygulama, Türkiye’nin minimal invaziv kalp cerrahisindeki tecrübe ve teknolojik kapasitesini uluslararası tıp camiasına bir kez daha gösterdi. Türk hekimleri, daha önce de Ankara’da Memorial Hastanesi’nde 10’u aşkın İranlı kalp cerrahına uygulamalı eğitimler vermişti. Bu kongreyle birlikte iki ülke arasında sağlık alanındaki bilgi alışverişi daha da derinleşti. Kongre sonrası açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Serkan Durdu, “İran’da açık kalp cerrahisinde ciddi bir birikim var. Ancak biz Türkiye’de gelişmiş olan minimal invaziv ve robotik cerrahi tecrübemizi aktararak bu başarıyı daha ileriye taşımayı hedefliyoruz. Bilimsel iş birliğimiz artarak sürecek” dedi. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.