Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Üretim

Kapsül Haber Ajansı - Üretim haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Üretim haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Asırlık Türk Devinin Çin İle Rekabet Formülü Haber

Asırlık Türk Devinin Çin İle Rekabet Formülü

Türkiye'nin 1927'den bu yana faaliyet gösteren köklü üretici firması MISIRLI Underwear and Socks, 18 yıldır yaptığı sürdürülebilirlik yatırımlarıyla elde ettiği verimlilik ile Mısır'da kurduğu stratejik üretim üssünden aldığı maliyet avantajını birleştiren stratejisiyle Çinli üreticilerle rekabet ediyor. Türkiye’de Sürdürülebilirlik, Mısır’da Maliyet Avantajı İstanbul İkitelli, Yozgat ve Kütahya'daki fabrikalarının karbon ayak izini yüzde 96 oranında azaltan MISIRLI Underwear and Socks'ın rekabet gücünün temelinde, 18 yıl önce başlattığı ve bugün enerji ile su maliyetlerini sıfırlayan öncü sürdürülebilirlik yatırımları yatıyor. Yozgat'taki 7 megawatt kapasiteli güneş enerjisi santrali ve yağmur suyu arıtma sistemleri sayesinde elde ettiği verimlilik, Türkiye’de 1200 kişiye istihdam sağlayan MISIRLI Underwear and Socks’ın yüksek standartlara sahip global devler için yüksek kaliteli ve kârlı üretim yapmasını sağlıyor. MISIRLI Underwear and Socks’ın Çin ile rekabet formülünün ikinci sütununu Mısır'da 10 milyon dolar yatırımla kurduğu ve yılda 30 milyon çift ek üretim kapasitesi yaratacak yeni üretim üssü oluşturuyor. MISIRLI Underwear and Socks bu stratejik yatırımla, Türkiye'nin yüksek maliyetler nedeniyle Çin gibi düşük maliyetle üretim yapan ülkelere kaptırdığı fiyat odaklı ürün segmentindeki payını geri kazanmayı ve küresel pazarda her segmentte rekabet etme gücünü artırmayı hedefliyor. 600 kişilik istihdam yaratacak bu yeni tesisle birlikte markanın toplam yıllık üretim kapasitesi 100 milyon çifte yaklaşacak. İnovasyon Kültürüyle Fark Yaratan Asırlık Türk Markası Rekabet formülünü tamamlayan son unsur ise MISIRLI Underwear and Socks'ın DNA'sında yer alan inovasyon kültürü. Gümüş iplikli antibakteriyel ürünler ve pilotlar tarafından tercih edilen kompresyon çorapları gibi fonksiyonel ve katma değerli ürünlerle rakiplerinden ayrışan MISIRLI Underwear and Socks, küresel üretici firmalarla verimliliğin yanı sıra ürün kalitesi ve teknolojik üstünlükle de rekabet ediyor. MISIRLI Underwear and Socks'ın Çin ile rekabet formülü bu üç temel üzerine oturuyor; Türkiye'de sürdürülebilirlik sayesinde elde ettiği operasyonel verimlilik, Mısır'daki stratejik yatırımla kazandığı maliyet avantajı ve inovasyon kültürüyle yarattığı katma değer. MISIRLI Underwear and Socks Yönetim Kurulu Üyesi Murat Eren Taşçı, küresel rekabet stratejilerini şu sözlerle açıkladı: "Tekstil gibi zor bir sektörde ayakta kalmak için sadece maliyet odaklı düşünmek yeterli değil; oyunu farklı kurmanız gerekir. Rekabet gücümüzün temelinde, 18 yıl önce başladığımız ve artırarak devam ettiğimiz sürdürülebilirlik yatırımlarımız var. Türkiye’de üretimimize eklenecek Mısır'daki yatırımımız ise küresel pazar payımızı güvence altına alacak. İnovasyona ve kaliteye olan bağlılığımızla, asırlık markamız küresel ligde iddialı bir oyuncu olmayı sürdürecek." Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Renault Group ve Ford'dan Stratejik Ortaklık Haber

Renault Group ve Ford'dan Stratejik Ortaklık

Ayrıca şirketler, Avrupa'da ticari araç segmentindeki iş birliği fırsatlarını araştırarak, Renault ve Ford markalı seçilmiş hafif ticari araçları ortaklaşa geliştirecek ve üretecek. Bu ortaklık, iki grubun Avrupa’daki uzmanlığını ve endüstriyel ölçeğini bir araya getirerek her iki tarafın rekabet gücünü artıracak. Renault Group ile Ford, Avrupa otomotiv pazarında hızla ivme kazanan elektrikli mobilite alanında güçlerini birleştiren stratejik bir iş birliğine gitti. Bu ortaklık, Ford’un elektrikli araçlarını Avrupalı müşterilere daha geniş ölçekte sunmasını sağlayacak ve her iki şirketin bölgede artan rekabet ortamındaki konumunu önemli ölçüde güçlendirecek. İş birliğinin temel odağında, Ford markası altında geliştirilecek iki yeni elektrikli araç projesi yer alıyor. Bu modeller, Renault Group’un elektrikli araç alanındaki güçlü varlıklarından ve rekabet avantajından yararlanarak Ampere platformunu temel alacak. Üretim ise Renault Group tarafından Kuzey Fransa’da gerçekleştirilecek. Böylece Ampere’nin ElectriCity tesisinin “son teknoloji” üretim kapasitesi ve uzmanlığı somut bir şekilde ortaya konulacak ve bu iş birliği Avrupa’nın elektrikli mobilite dönüşümünde stratejik bir adım olarak öne çıkacak. Ford tarafından tasarlanan ve Renault Group ile ortak geliştirme sürecine alınan iki yeni elektrikli model, markanın kendine özgü sürüş dinamiklerini, otantik Ford DNA’sını ve sezgisel kullanıcı deneyimlerini bir araya getirecek. Bu iki otomobil, Ford’un Avrupa pazarında başlattığı kapsamlı yeni ürün atağının ilk adımı olacak. Söz konusu modellerden ilki, 2028 yılının başlarında showroomlarda yerini alarak tüketicilerle buluşacak. Renault Group ve Ford, elektrikli araç iş birliğinin ötesinde, Avrupa’daki hafif ticari araç segmentinde de potansiyel bir ortaklığa zemin hazırlayan bir Niyet Mektubu (LOI) imzaladı. Bu LOI doğrultusunda taraflar, Renault ve Ford markalı seçilmiş hafif ticari araçların (LCV) ortak geliştirilmesi ve üretilmesi konusunda birlikte çalışma fırsatlarını değerlendirecek. Böylece iki şirket hem binek hem ticari araç tarafında Avrupa’daki gelecek mobilite ihtiyaçlarına yönelik kapsamlı bir iş birliği perspektifi oluşturmuş olacak. İş birliğine ilişkin değerlendirmede bulunan Renault Group CEO’su François Provost, şu ifadeleri kullandı: “İkonik bir otomobil üreticisi olan Ford ile yeni bir stratejik ortaklık başlatmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Bu iş birliği, Avrupa’daki ortaklık deneyimimizin ve rekabet gücümüzün ulaştığı seviyeyi açıkça ortaya koyuyor. Uzun vadede Ford ile güçlerimizi birleştirmek, hızla dönüşen Avrupa otomotiv pazarında bizi daha yenilikçi, daha çevik ve değişime daha duyarlı bir konuma taşıyacak.” Ford Motor Company Başkanı ve CEO’su Jim Farley ise ortaklığa ilişkin değerlendirmesinde şu cümlelere yer verdi: “Renault Group ile kurduğumuz stratejik iş birliği, Ford açısından kritik bir adım niteliği taşıyor ve Avrupa’da yüksek verimli, geleceğe uyumlu bir iş modeli oluşturma stratejimizi destekliyor. Renault Group’un endüstriyel ölçeğini ve elektrikli araç yetkinliklerini Ford’un ikonik tasarımı ve sürüş dinamikleriyle bir araya getirerek, eğlenceli, yetenekli ve ruhunda Ford’a özgü karakter barındıran araçlar geliştireceğiz.” Elektrikli ve hafif ticari araçlarda Renault–Ford iş birliği Avrupa pazarını yeniden şekillendirecek Şirketler, Renault Group'un Ampere platformunun kanıtlanmış yeteneklerinden ve rekabet gücünden, elektrikli araç üretim ekosisteminden ve Kuzey Fransa'daki (ElectriCity) endüstriyel kapasitelerinden yararlanarak iki yeni Ford markalı elektrikli binek aracı üretecek. Renault Grubu ve Ford, Avrupa'nın inovasyon, tasarım, yazılım ve hizmet sunumu alanlarında önde gelen oyuncuları olarak uzmanlıklarını birleştirerek, sektörün karşılaştığı zorlukları aşmayı ve hem perakende hem de ticari araç segmentlerindeki müşterilere daha iyi hizmet vermeyi hedefleyecek. Renault Group ve Ford'un stratejik ortaklığı, hafif ticari araç segmentindeki onlarca yıllık deneyimi, her iki şirketin endüstriyel ölçeğini ve kapsamlı tedarik tabanını bir araya getirerek, Avrupa pazarında inovasyon ve verimliliği artıracak önemli bir güç oluşturacak.

Trouw Nutrition, Sıfır Emisyonlu Fabrikasının Temelini Attı Haber

Trouw Nutrition, Sıfır Emisyonlu Fabrikasının Temelini Attı

Nutreco çatısı altında dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de hayvancılık sektörünün gelişimine yön veren Trouw Nutrition, Türkiye'yi bölgesel üretim ve inovasyon üssü yapacak yeni fabrikasının temellerini attı. Ankara Polatlı Organize Sanayi Bölgesi'nde yükselmeye başlayan yeni üretim tesisi, Türkiye'yi yüksek teknolojili, sürdürülebilir yem katkı üretiminde bölgesel bir merkez haline getirecek. "Türkiye'yi stratejik bir köprü olarak konumlandıracağız" Kapsamlı fizibilite çalışmaları sonucunda alınan yatırım kararına ilişkin değerlendirmede bulunan Trouw Nutrition Türkiye Ülke Müdürü Gonca Altıntaş, "Fabrikamızın temellerini attığımız Polatlı OSB'nin stratejik konumu, lojistik süreçleri verimli bir şekilde yönetmemizi sağlayacak. Bu sayede Türkiye geneline ve Orta Asya ile Kafkasya'daki komşu pazarlara hızlı ve sürdürülebilir erişim sağlayabileceğiz. Hâlihazırda inşaat aşamasında olan tesisimiz, Trouw Nutrition'ın bölgesel büyüme hedeflerinde kritik bir rol oynayacak. Türkiye'yi yeni ihracat pazarlarına açılan stratejik bir köprü olarak konumlandıracak" dedi. Türkiye'nin dinamik nüfusunu, stratejik konumunu ve hayvancılıktaki güçlü potansiyelini küresel ölçekte önemli avantaj olarak gördüklerine dikkat çeken Altıntaş, "Tesisimizdeki tüm üretim süreçleri tam otomasyonla yönetilecek. Böylece ürün homojenliğini üst seviyeye çıkaracağız. Bu yatırım, Trouw Nutrition'ın Türkiye'ye duyduğu güvenin açık bir göstergesi" diye konuştu. Fosil yakıt kullanımı ortadan kalkıyor Yeni tesisleriyle Türkiye'deki yerli üretimi güçlendirme konusunda katkı sağlayacaklarını belirten Altıntaş, "Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) raporları, iklim değişikliği ve artan maliyetler nedeniyle hayvancılık sektörünün sürdürülebilirlik baskısıyla karşı karşıya kalacağını gösteriyor. Türk hayvancılığının karşı karşıya olduğu temel zorluklar göz önüne alındığında bu yatırımın stratejik önemi daha da netleşiyor Fabrikamız faaliyete geçtiğinde yalnızca kapasiteyi artırmakla kalmayacak aynı zamanda dijital çözümler, yapay zekâ destekli sistemler ve ileri otomasyon teknolojileriyle Ar-Ge ve inovasyon kabiliyetimizi güçlendirecek. Tesisimiz, 400 kWp'lik güneş enerjisi santrali, ısı geri kazanım sistemleri ve yüksek verimli HVAC altyapısıyla kendi enerjisini üretecek. Böylece doğalgaz ve dizel gibi fosil yakıtların kullanımını ortadan kaldırarak sıfır toz ve sıfır karbon emisyon hedeflerine katkıda bulunacak" ifadelerini kullandı. Tam otomatik üretim hatlarıyla donatılacak Yeni fabrikalarında Endüstri 4.0 düzeyinde tasarlanmış tam otomatik üretim hatlarının bulunacağını söyleyen Altıntaş, sözlerini şöyle noktaladı: "Sensörler ve akıllı kontrol üniteleri aracılığıyla ham madde akışından paketlemeye kadar tüm süreçleri veri odaklı karar mekanizmalarıyla yöneteceğiz. Fabrikamızdaki MES (Manufacturing Execution System) sistemi, üretim verilerini bulut tabanlı bir ağ üzerinden entegre biçimde izleyerek gerçek zamanlı olarak optimize edecek. Bu sayede formülasyon, stok yönetimi, kalite kontrol ve verimlilik analizleri tek bir platformda yürütülecek; üretimin her adımı ölçülebilir, izlenebilir ve raporlanabilir hale gelecek. Sürdürülebilir başarı, yaşamın tüm unsurlarını korumakla mümkündür. Polatlı'daki yeni tesisimiz, Trouw Nutrition'ın bölgesel büyüme stratejisinde kilit bir rol oynayacak; Türkiye'yi yeni ihracat pazarlarına açılan stratejik bir köprü haline getirirken, hayvancılık sektöründe kalite ve sürdürülebilirlik standartlarını yeniden tanımlayacak." Yaptıkları yatırımın sürdürülebilir büyümeye yönelik uzun vadeli taahhütlerinin bir yansıması olduğuna vurgu yapan Trouw Nutrition CEO'su Eduardo Alberto, ise şu değerlendirmede bulundu: "Bu yeni tesis yalnızca kapasite artışı anlamına gelmiyor. Türkiye'nin kıtalar arası köprü konumuna ve sürdürülebilir hayvan beslenmesinde yenilik merkezi olma potansiyeline duyduğumuz inancı da gösteriyor. Küresel uzmanlığımızı yerel ortaklıklarla birleştirerek gıda üretiminin dayanıklılığına ve geleceğine yatırım yapıyoruz." Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Polisan Kansai Boya’dan Dış Ticarette “Şeffaflık ve Güven” Hamlesi! Haber

Polisan Kansai Boya’dan Dış Ticarette “Şeffaflık ve Güven” Hamlesi!

Şirket, tüm departmanları sürece dahil ederek özel bir ‘Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü Çalışma Komitesi’ kurdu; böylece standartların kontrolünü güçlendirdi, şirket içinde yüksek düzeyde farkındalık yarattı ve sürekli izlenebilirlik ile şeffaflığı kurumsal kültürünün temel unsurları haline getirdi. Polisan Kansai Boya’dan İhracatta Rekabet Gücünü Artıran Stratejik Adım Boya sektörünün lider markalarından ve 250’yi aşkın ürün çeşidiyle sektörün en geniş ürün yelpazesine sahip firmalarından biri olan Polisan Kansai Boya, ihracatta rekabet gücünü artıran önemli bir adım attı. Dış ticarette uluslararası güven göstergesi olarak kabul edilen Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü’ne (YYS) 2016 yılından bu yana sahip olan şirket, bu statünün korunmasına yönelik kapsamlı kriterler nedeniyle yeni bir yapılanmaya da gitti. Şirket genelinde Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü seferberliği Polisan Kansai Boya, mevzuatın gerektirdiği yüksek standartları kurum genelinde karşılamak amacıyla Uluslararası Yetkilendirilmiş Yükümlü Derneği (UYY) üyeliği doğrultusunda bir “Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü Çalışma Komitesi” oluşturdu. Sektörde örnek gösterilen bu yapılanmanın başkanlığına Satın Alma Müdürü Mehtun Öztürk, başkan yardımcılığına ise İhracat Operasyon Yöneticisi Seda Kanbak atandı. Burak Ekmekçioğlu: “Bu statü, itibarı, güvenilirliği ve sürdürülebilirliği simgeleyen bir prestij göstergesi.” Polisan Kansai Boya CEO’su Burak Ekmekçioğlu, kurdukları Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü Çalışma Komitesi ile standartları kontrol altına alarak şirket içinde farkındalık oluşturduklarını ve sürekli izlenebilirlik ile şeffaflık ilkelerini kurumsal kültürünün bir parçası haline getirdiklerini kaydetti. Bu statünün yalnızca bir belge değil; kurumsal itibarı, güvenilirliği ve sürdürülebilirliği simgeleyen önemli bir prestij göstergesi olduğunu vurgulayan Ekmekçioğlu, “İhracat, ithalat ve satın alma departmanlarımızın önderliğinde oluşturulan Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü Çalışma Komitesi ile düzenli olarak iç denetim ve mevzuata uyum ilgili eğitim faaliyetleri yürütüyoruz. Üretim tesisimizde ürün, belge ve süreç güvenliğini, gelişmiş kamera ve bilgi sistemleri ile sürekli olarak kontrol ediyor, kartlı geçiş sistemleri ile fiziksel alanlardaki yetkisiz geçişleri engelliyoruz. Tedarikçi ve taşeronlarla imzalanan taahhütnameler aracılığıyla da ürünlerimizin tedarik zinciri güvenliği sağlıyoruz” değerlendirmesini yaptı. Burak Ekmekçioğlu: “Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü sayesinde hız ve maliyet avantajı ile 7 gün 24 saat ihracat gerçekleştirebiliriz.” 26 ülkeye ihracat yapan ve ‘Turquality’ programına dahil olan markalar arasında yer alan Polisan Kansai Boya’nın Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü belgesi ile rekabet avantajı sağladığı alanlara değinen Ekmekçioğlu, “Gümrük kapılarında bu statüye sahip firmalara tanınan geçiş önceliği sayesinde, müşterilerimize daha hızlı, güvenli ve zamanında teslimat ayrıcalığı sunuyoruz. Böylece sağladığımız operasyonel hız ve maliyet avantajları ile 7 gün 24 saat ihracat gerçekleştirme kapasitesine sahibiz” diye konuştu. Endüstri 4.0 Altyapısı ile 540.000 Tonluk Üretim Kapasitesi GEBKİM’deki 142 bin metrekare arazi üzerine uluslararası standartlarda inşa edilen, EN 1090-2 belgesine sahip üretim tesislerinin çevre dostu ve sürdürülebilir üretim anlayışı doğrultusunda LEED Gold sertifikası ile tescillendiğini hatırlatan Polisan Kansai Boya CEO’su Burak Ekmekçioğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Endüstri 4.0 seviyesinde dijital altyapıya sahip, verimli ve yüksek kapasiteli tesisimizde tek vardiyada yıllık 180.000 ton, üç vardiyada ise toplam 540.000 ton boya üretim kapasitesine sahibiz. Bu üretim potansiyeliyle, yalnızca üç vardiya çalışmasıyla herhangi bir ek yatırım gerekmeksizin Türkiye’nin dekoratif boya ihtiyacının neredeyse tamamını karşılayabilecek düzeyde bir kapasiteye ulaştık. Güçlü dağıtım ağımız ve artan sevkiyat hacmimizle, Amerika’dan, Avrupa’ya uzanan 26 ülkede müşterilerimizin taleplerini karşılamayı sürdürüyoruz”dedi. Burak Ekmekçioğlu: “10.238 adet mevzuat hükmünün takip edilmesi ancak sistematik çalışmayla mümkün.” Sertifikanın kazanımının zor, kaybedilmesinin ise kolay olduğunu kaydeden Ekmekçioğlu, “Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsünü korumak için ise eğitimden denetime ve pek çok güncellemeye kadar 10.238 adet mevzuat hükmünün takip edilmesi ve karmaşık yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekiyor. Bu da ancak kurduğumuz komitedeki gibi kurumsal ve sistematik bir çalışmayla mümkün.” diye konuştu.

Şenpiliç'e, OSB Yıldızları Araştırması’nda 3 Farklı Kategoride Ödül Haber

Şenpiliç'e, OSB Yıldızları Araştırması’nda 3 Farklı Kategoride Ödül

Şenpiliç İnsan Kaynakları Direktörü Meryem Sökmen “Bu başarı, emekleriyle Şenpiliç’i bugün bulunduğu noktaya taşıyan tüm çalışanlarımızın ortak eseridir.” dedi. Türkiye’nin lider piliç üreticisi Şenpiliç, bu yıl beşincisi düzenlenen OSB Yıldızları Araştırmasında üç farklı kategoride ödüle layık görülerek törende öne çıkan şirketlerden biri oldu. Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) tarafından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla gerçekleştirilen törende, organize sanayi bölgelerinde faaliyet gösteren firmalar satış, ihracat, Ar-Ge yatırımları, istihdam ve kadın istihdamı gibi kritik performans göstergeleri üzerinden değerlendirildi. Araştırma kapsamında bu yıl 12 kategoride 120 firma ödüllendirildi. Şenpiliç’e üç kategoride ödül Araştırma sonuçlarına göre Şenpiliç, Türkiye genelinde OSB’lerde faaliyet gösteren firmalar arasında “en çok satış yapan şirketler” arasında üst sıralarda yer alarak üretim gücünü bir kez daha ortaya koydu. Şirket aynı zamanda OSB’lerde “en fazla istihdam sağlayan firmalar” arasında konumunu güçlendirerek bölgesel kalkınmaya ve sanayi istihdamına sağladığı katkıyı tescilledi. Kadın iş gücünü artırma konusundaki kararlı yaklaşımıyla dikkat çeken Şenpiliç, “kadın istihdamı kategorisinde” de Türkiye’nin en başarılı şirketleri arasında yer aldı. ‘Özellikle kadınların iş hayatına katılımına katkı önceliğimiz’ Şenpiliç İnsan Kaynakları Direktörü Meryem Sökmen 3 farklı kategoride ödül alınmasıyla ilgili şunları söyledi: “OSB Yıldızları Araştırması’nda üç farklı kategoride ödül kazanmak, üretimin her aşamasında benimsediğimiz kalite, sürdürülebilirlik ve insan odaklı çalışma kültürümüzün önemli bir yansımasıdır. Türkiye’nin üretim gücüne, istihdamına ve özellikle kadınların iş hayatına katılımına katkı sunmayı stratejik önceliklerimizden biri olarak görüyoruz. Bu başarı, emekleriyle Şenpiliç’i bugün bulunduğu noktaya taşıyan tüm çalışanlarımızın ortak eseridir. Lider üretici kimliğimizi toplumsal fayda ve sürdürülebilir büyüme hedefleriyle güçlendirerek yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz.”

ANTGİAD’dan “Başarı ve Batış Hikayesi” Üzerine Çok Özel Bir Söyleşi Haber

ANTGİAD’dan “Başarı ve Batış Hikayesi” Üzerine Çok Özel Bir Söyleşi

Türkiye’de tekstil sektörünün önemli markalarından biri olan Sevenhill’i henüz 25 yaşında kuran girişimci Hüseyin Özbek’in başarı ve iflas sürecini tüm samimiyetiyle anlattığı söyleşi, salonda büyük ilgi uyandırdı. Program , ANTGİAD Genel Sekreteri Av. Neslihan Yalçın’ın son 1 ayda gerçekleştirilen faaliyeti anlattığı sunuş konuşmasıyla başladı. İstihdama destek projelerinden, kentteki kültür sanat etkinliklerine uzanan geniş bir yelpazede gerçekleşen ANTGİAD faaliyetlerini anlatan Neslihan Yalçın, kentteki tüm dinamiklerle sürekli diyalog içinde olduklarını vurguladı. ANTGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Yavaş’ın, Cumhuriyet’in ekonomik vizyonu ve yerli üretim üzerine yaptığı etkileyici açılış konuşmasıyla devam eden toplantıda Başkan Yavaş şöyle dedi:“Atatürk, sadece bir siyasi deha değil, aynı zamanda bir sanayi devrimcisiydi. Cumhuriyetin ilk 15 yılında açılan 46 fabrika bu milletin küllerinden doğuşunun simgesidir. Bizler o yürüyüşün mirasçılarıyız; üretmeden, istihdam yaratmadan, sanayiye sahip çıkmadan o yürüyüşü tamamlayamayız.” “Sevenhill Markası Nasıl Kuruldu, Neden Battı?” Toplantının söyleşi bölümünde, Ercan Yavaş’ın moderatörlüğünde “Sevenhill markası nasıl kuruldu, neden battı?” başlığı tüm yönleriyle ele alındı. Hüseyin Özbek, üniversite öğrencisiyken Sevenhill markasını kurma motivasyonundan, kısa sürede 100’ün üzerinde mağazaya ulaşan büyüme stratejisine; franchise yönetiminden finansal kırılma noktalarına kadar geniş bir çerçevede deneyimlerini paylaştı. Özbek, girişimcilik yolculuğunu özetlerken şu sözleri kullandı:“Bir markayı kurmak cesaret ister, büyütmek disiplin ister, yaşatmak ise sürekli öğrenmek ister. Ben tüm hatalarımdan öğrendim; bugün danışmanlık yaparken o hataları genç girişimcilerin yapmaması için çalışıyorum. Büyük bir batışı yaşamış bir iş insanı olarak, bir işletmeyi batışa götüren tüm hataları her fırsatta tek tek anlatıyorum. “ Finans yönetimi, borçla büyüme, insan kaynağı verimliliği, dijital dönüşüm ve kriz anayasaları gibi başlıklarda yapılan kapsamlı değerlendirmeler, katılımcılar tarafından dikkatle takip edildi. Katılımcılardan Büyük İlgi: “Bir Yaşamdan Alınan Dersler” ANTGİAD üyeleri, Özbek’in iş hayatındaki kritik dönemeçlerden çıkardığı derslere yoğun ilgi gösterdi. Özellikle “Ciro büyürken kasa daralması” ve “Başarı sarhoşluğu” üzerine paylaşılan tecrübeler, iş dünyasının en sık karşılaşılan risklerine ayna tuttu. Etkinlik sırasında gösterilen Sevenhill’in yükseliş ve düşüş hikâyesini anlatan mini belgesel, salonda duygu dolu anlar yaşattı. Katılımcılar, hem bir başarı öyküsünün arka planını hem de kriz yönetiminde yapılması ve yapılmaması gerekenleri somut örneklerle görme fırsatı buldu. Ercan Yavaş: “Üretim olmadan kalkınma olmaz” ANTGİAD Başkanı Ercan Yavaş, konuşmasının sonunda girişimciliğin ekonomik olduğu kadar toplumsal bir sorumluluk olduğunu vurguladı:“Atatürk’ün kurduğu yerli üretim zincirini daha da güçlendirmek zorundayız.Tekstil gibi emek yoğun sektörleri korumak, kadın istihdamını artırmak ve üretimi desteklemek hepimizin görevi.Üretim olmadan kalkınma olmaz; kalkınma olmadan özgürlük olmaz.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Şenpiliç, Sıfır Atık Belgesi İle Tescillenen Üretim Modelini Tüm Tesislerinde Güçlendiriyor Haber

Şenpiliç, Sıfır Atık Belgesi İle Tescillenen Üretim Modelini Tüm Tesislerinde Güçlendiriyor

“Sıfır atık” yaklaşımını sadece bir hedef değil, kurumsal bir kültür haline getiren Şenpiliç, bu anlayışı tüm süreçlerine entegre ediyor. Çevresel sürdürülebilirliği, uzun vadeli başarının temel koşulu olarak görüyor. Gıda sektöründe örnek teşkil edecek nitelikli bu yaklaşım, şirketin çevreye olan duyarlılığını ve gelecek nesillere karşı taşıdığı sorumluluğu benimsediğini açıkça ortaya koyuyor. Şenpiliç’in sürdürülebilirlik vizyonunu ve sıfır atık yaklaşımını ise Şenpiliç Üretim Genel Müdür Yardımcısı Ertan Üstün, şu sözlerle özetliyor: “İsrafın önlenmesi, kaynakların daha verimli kullanılması, etkin atık toplama sistemlerinin kurulması ve geri dönüştürülmesi gibi kriterlerle hareket ediyoruz. Sıfır atık uygulamalarımız sayesinde hem çevreye hem de gelecek kuşaklara karşı olan sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz.” Geri dönüşüm süreci 4 aşamada yürütülüyor Şirketin atık yönetimi uygulamaları dört ana aşamada yürütülüyor: toplama, türüne göre sınıflandırma, değerlendirme ve yeniden üretim. Bu süreçler sayesinde çevreye verilen etki minimuma indirilirken, enerji ve su tüketimi gibi kritik kaynak kullanımları da daha verimli hale geliyor. Şenpiliç üretim tesislerinde ayrıştırılan başlıca atık türleri arasında cam, kâğıt, plastik, metal, tekstil, organik atıklar, elektronik atıklar ve bitkisel yağlar yer alıyor. Bu atıklar, tesis içerisinde kaynakta ayrıştırma ve lisanslı geri kazanım firmalarıyla iş birliği yöntemleriyle yönetiliyor. Özellikle üretim sırasında ayrıştırılan insani tüketime sunulmayan organik atıklar; Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından onaylı özel bir proseste işlenerek, pet mama sektöründe kullanılan katma değeri yüksek yem hammaddelerine dönüştürülüyor. İşlenmiş ürün tesisinde oluşan bitkisel atık yağlar, biyodizele dönüştürülmek üzere lisanslı firmalara gönderilerek hem ülke ekonomisine hem de insan ve çevre sağlığına önemli bir fayda sağlanıyor. Ambalaj fireleri ve nakliye kayıpları azaltıldı Sıfır atık hedefi doğrultusunda sadece atıklar değil, üretim süreçlerinden doğabilecek fireler de titizlikle yönetiliyor. Koli, tabak, etiket, streç film gibi son ürün ambalajlarında oluşan fireler %15 ila %30 oranında azaltıldı. Hedef, bu oranı %50’nin üzerine taşımak ve operasyonel verimlilikle birlikte kaynak kullanımını daha sürdürülebilir hale getirmek olarak belirtiliyor. Çamur elektriğe dönüşüyor Şenpiliç, su tüketiminde kayıpları azaltmak amacıyla projeler geliştiriyor. Üretim süreçlerinde kullanılan her litre su, enerji ve yardımcı malzeme için elektromanyetik su sayaçlarıyla günlük ölçümlemeler yapılıp kayıt altına alınmaktadır. Belirlenen KPI performans değerleri günlük, haftalık ve aylık olarak takip edilerek gereksiz tüketimlerin önüne geçiliyor. Ayrıca tüm üretim tesislerinde etkin şekilde çalışan atıksu arıtma tesisleri sayesinde kullanılan sular arıtılarak alıcı ortama geri bırakılıyor. Ortaya çıkan yüksek enerji potansiyeline sahip arıtma çamurları, biyometanizasyon tesislerine gönderilerek elektrik enerjisine dönüştürülüyor ve döngüsel ekonomiye kazandırılıyor. Tüm paydaşlar sürece dahil oluyor Şenpiliç’in sürdürülebilirlik yaklaşımı yalnızca kendi üretim tesisleriyle sınırlı kalmıyor; tedarikçi ve üretici ağını da kapsayacak şekilde genişletiliyor. Bu doğrultuda yürütülen denetimlerin çevre odaklı ve farkındalık programları içermesi, değer zincirinin tamamında sürdürülebilir üretim kültürünün yerleşmesini sağlıyor. Üretim sürecinde oluşan bazı atıklar, sosyal sorumluluk kapsamında tedarikçilerle yürütülen palet iade ve yeniden kullanım uygulamaları sayesinde değerlendiriliyor. Bu uygulamalar sayesinde ambalaj atıkları azaltılırken, yerel üreticilerin sürece aktif katılımı sağlanıyor. Böylece hem atıklar yeniden ekonomiye kazandırılıyor hem de topluma doğrudan fayda sağlanıyor. Sürdürülebilir bir gelecek için yatırımlar devam edecek Şirket, yüksek biyogüvenlik ve hijyen standartlarıyla yürüttüğü üretim faaliyetlerini doğaya ve insana saygılı bir yaklaşımla sürdürüyor. Sürdürülebilir üretim hedefiyle karbon ayak izinin azaltılmasından, atıkların yeniden toprağa kazandırılması ve enerji verimliliği konularında yatırımlara devam edileceği vurgulanıyor. Şenpiliç, çevreye duyarlı üretim anlayışıyla hem sektörde öncü olmayı hem de gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir dünya bırakmayı hedefliyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.