Hava Durumu

#Üsküdar Üniversitesi

Kapsül Haber Ajansı - Üsküdar Üniversitesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Üsküdar Üniversitesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

"Bilim Kafe Buluşmaları" ile Bilim Halkla Buluştu Haber

"Bilim Kafe Buluşmaları" ile Bilim Halkla Buluştu

Ceza Adaleti Yüksek Lisans Programı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aylin Yalçın Sarıbey, "Olay yerindeki sessiz tanıkları bilimsel yöntemlerle konuşturarak suçluyu yakalamaya çalışıyoruz, çünkü onlar yalan söylemez." dedi. MESSAGE deneyi Proje Yöneticisi Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan, "Bir deneyi yaklaşık 2 senedir tasarladık. Laboratuvarda hiçbir öğrenci çalışmadı. Robot ürettik, bu robot deneyleri gerçekleştirdi ve öğrencimiz hiç laboratuvara gelmeden evden robota komutlar girerek hücrenin genetiğini değiştirebildik. Buna yapay zeka entegre etmeye çalışıyoruz.” dedi. Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) Mayıs ayının son haftasında Türkiye genelindeki üniversitelerde eş zamanlı olarak başlattığı "Bilim Kafe" etkinlikleri çerçevesinde Üsküdar Üniversitesi, bilim ile halkı bir araya getirdi. Üsküdar Üniversitesi, Ümraniye Belediyesi iş birliğiyle Ümraniye Millet Bahçesi'nde keyifli ve bilgilendirici bir "Bilim Kafe Buluşmaları"na ev sahipliği yaptı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyesi ve Bilim İletişimi Ofisi Koordinatörü Doç. Dr. Cihan Becan, "Yükseköğretim Kurulumuzun öncülüğünde, Mayıs ayının son haftası itibarıyla üniversitelerimizin genelinde (81 ilimizde) başlatılması planlanan Bilim Kafe etkinliklerimizin Üsküdar Üniversitesi ayağını gerçekleştiriyoruz." diye konuştu. Bilim, adli bilimler ve uzayın sırları konuşuldu Üsküdar Üniversitesi Kurumsal İletişim Daire Başkanlığı Medya PR Birim Yöneticisi Şaban Özdemir’in moderatörlüğünü yaptığı etkinlikte Üsküdar Üniversitesi Ceza Adaleti Yüksek Lisans Programı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aylin Yalçın Sarıbey, "Adaletin İzinde: Bir Damla Kanın Peşinde" başlıklı sunumuyla adli bilimlerin ve kanıtların gizemli dünyasına ışık tuttu. Adli bilimlerin suç ve suçluyla mücadeledeki kritik rolünü çarpıcı örneklerle anlatan Prof. Dr. Aylin Yalçın Sarıbey, "Olay yerindeki sessiz tanıkları bilimsel yöntemlerle konuşturarak suçluyu yakalamaya çalışıyoruz, çünkü onlar yalan söylemez." dedi. Adli bilimlerin genellikle öldürme, yaralama ve cinayet gibi toplumun duymak istemeyeceği ancak hayatın bir realitesi olan konularla ilgilendiğini belirten Prof. Dr. Aylin Yalçın Sarıbey, "Bizim amacımız suçluyu bulmak. Suçlular her zaman bizden daha hızlılar, delilleri karartmaya çalışıyorlar. Biz ise bu sessiz tanıkları nasıl konuştururuz, suçluyu nasıl yakalarız diye çabalayan insanlarız." ifadelerini kullandı. Adli bilimlerin temel çıkış noktası "Her temas bir iz bırakır" ilkesi Adli bilimlerin temel çıkış noktasının "Her temas bir iz bırakır" ilkesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sarıbey, "Dokunduğumuz her şeyde bir iz bırakırız. İçtiğimiz şişenin kenarında DNA'mız, masada parmak izlerimiz, yürüdüğümüz yerde ayakkabı izlerimiz kalır. Biz bu izlerden yola çıkarak tanıkları konuştururuz." dedi. Sessiz tanıkların, yani fiziksel delillerin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Sarıbey, "Onlar yalan söylemiyorlar, etki altında kalmıyorlar, objektifler. Yeter ki biz doğru bilimsel yöntemleri ve en yeni ileri teknolojik metodolojiyi uygulayalım." diye konuştu. Tanıkların korku, panik, baskı altında kalma veya bir yakınını koruma isteği gibi nedenlerle yanılabilme ihtimaline değinen Prof. Dr. Sarıbey, "Bilimsel olarak biliyoruz ki, bir kapkaç olayında görgü tanıklarının yüzde 70'i yanlış kişiyi gösterebiliyor. Bu her zaman kasıtlı olmuyor; panikle, korkuyla veya bir benzerlikle yanılabiliyorlar. Ancak olay yerindeki bir parmak izi veya kan lekesi yalan söylemez, yanılmaz. DNA analiziyle o şahsın kim olduğunu biliriz ve bu bizi yanıltmaz." şeklinde konuştu. Adli bilimlerin en temel amacı adaletin sağlanması Adaletin sağlanmasının toplumdaki güven duygusunu güçlendirdiğini belirten Prof. Dr. Sarıbey, "Faili bulduğumuzda ve o kişi cezasını çektiğinde, hem herkes kendini güvende hisseder hem de zedelenen adalet duygusu onarılmış olur. Adli bilimlerin en temel amacı budur." İfadesinde bulundu. Prof. Dr. Sarıbey, en çok bilinen ve en sık kullanılan delilin parmak izi olduğunu belirterek, "Her yerde bırakıyoruz. Suçlular silseler de eldiven taksalar da yok etmeye çalışsalar da hala bugün en fazla olayı parmak iziyle aydınlatabiliyoruz." dedi. Kimliklendirme en hızlı parmak iziyle yapılabiliyor Deprem gibi büyük felaketlerde de kimliklendirmenin en hızlı parmak iziyle yapılabildiğini, vücut bütünlüğü bozulmuş olsa bile parmak izine ulaşıldığında cenazelerin hızlıca kimliklendirilip ailelerine teslim edilebildiğini ifade eden Prof. Dr. Sarıbey, parmak izi bozulan durumlarda ise DNA örneklerinin alındığını ve akrabalardan alınan örneklerle karşılaştırılarak kimliklendirme yapıldığını ekledi. Her ayakkabının izi de farklı! Aynı marka ve numaradaki ayakkabıların desenleri aynı olsa da, kişilerin farklı yollarda yürümesi ve ayakkabıların farklı deformasyonlara uğraması nedeniyle her ayakkabı izinin kendine özgü olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sarıbey, "Benim ayakkabıma bir çivi battı, sizinkini cam kesti. Öbürünün tabanı parçalandı. Farklı yollardan geçtik, hayat gibi. İşte onların izleri de ayakkabı tabanlarımızda kalıyor." diye konuştu. Aynı durumun araç lastik izleri için de geçerli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sarıbey, "Araçlar da aynı yollardan gitmedi, farklı aşınmaları oldu ve o aşınmalar lastikte kişiye özgü bir iz bıraktı. Tıpkı alnımızdaki kırışıklıklar gibi." dedi. MESSAGE Bilim Misyonu nasıl çıktı? Üsküdar Üniversitesi Transgenik Hücre Teknolojileri ve Epigenetik Uygulama ve Araştırma Merkezi (TRGENMER) Müdürü ve MESSAGE deneyi Proje Yöneticisi Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan ise "Uzayda Keşfedilen Uzun Yaşamın Sırrı: Mikro Yerçekimi, Makro Keşifler" konulu konuşmasıyla Türkiye'nin ilk insanlı uzay misyonu MESSAGE'ın heyecan verici hikayesini paylaştı. “Moleküler genetiği biraz uzaya doğru taşıma hikayesi bizim hep hayallerimizde olan hikayeydi." diyerek sözlerine başlayan Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan, insan DNA'sının dünyanın yer çekimini hissedip hissedemeyeceği ve buna karşı nasıl bir tepki verebileceği sorusunun MESSAGE (Microgravity Associated Genetics) Misyonu'nun temelini oluşturduğunu belirtti. Projenin 2021 yılında, o dönem ikinci sınıfta olan üç kız öğrencisiyle başladığını anlatan Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan, Türkiye'nin ilk genetik tedavilerini yapan bir ekibin parçası olarak, bu altyapıyla uzay çalışmasını başlattıklarını, Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'nin ilk uzay misyonunu duyurmasıyla birlikte, zaten fikir ve hipotezleri hazır olan MESSAGE projesinin Türkiye Uzay Ajansı ve TÜBİTAK Uzay tarafından Alper Gezeravcı'nın uzayda yapmasına uygun görüldüğünü anlattı. Uzayda birçok keşifte bulunduk Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan, ilk uzay misyonunu Alper Gezeravcı, ikinci uzay misyonunu da Tuva Cihangir Atasever’in gerçekleştirdiğini hatırlatarak, “Her iki astronotumuz da toplamda 20 proje gerçekleştirdi ve biz böylelikle hem NASA'da hem Avrupa Uzay Ajansında özgün diyebileceğimiz birçok keşifte bulunduk." dedi. Bu keşiflerin şu anda öğrenciler tarafından yüksek lisans tezlerine ve makalelere dönüştürüldüğünü kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan, "Bir bakıma benim moleküler biyoloji ve genetik hikayem, hep merak ettiğim, hepimizin evinde başladığı o küçük deneyleri merak ederek başladı, büyüdü ve şu an ilk defa uzaya kadar gitmiş bulundu" diye konuştu. Yapay zekanın girmediği araştırma alanı kalmadı Yapay zekanın girmediği hiçbir laboratuvar, ekipman veya araştırma alanı kalmadığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan, E-Nabız gibi uygulamalar üzerinden toplanan devasa sağlık verilerinin yapay zeka ile analiz edilerek gelecekte sağlık hizmetlerinde devrim yaratabileceğini söyledi. "Milyonlarca insanın laboratuvar sonuçları, hastalık verileri ve ilaç bilgileri birikiyor. Yapay zeka sayesinde ileride hastaneye gitmeden, sadece semptomlarınızı yazarak, belki de E-Nabız GPT gibi bir uygulamayla etkileşime girerek ilacınızın otomatikman belirleneceği, ne kadar kullanacağınızın ortaya çıkacağı bir döneme girebiliriz." diye konuşan Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan, bu öngörünün hayal olmadığını, geçtiğimiz hafta Çin'de 42 yapay zeka doktoruyla kurulan bir hastanenin faaliyete geçtiğini anlattı. “Artık deneylerimizi deney tüpünde değil, bilgisayar kodları arasında yapıyoruz, orada gizliler…” Kendi laboratuvarlarında da yapay zekayı DNA'ları anlamak, insan vücudunun tepkilerini analiz etmek, kanser riskini ve tedavi yöntemlerini belirlemek gibi birçok alanda kullandıklarını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan, "Bir bakıma artık deneylerimiz deney tüpünde değil, bilgisayar kodları arasında yapıyoruz, orada gizliler. Dünyada da bu yönde bir akış var." dedi. Robot ürettik, bu robot deneyleri gerçekleştirdi! Yakın zamanda Nature dergisinde kabul edilen bilimsel yayınlarından örnek veren Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan, "Bu deneyi yaklaşık 2 senedir tasarladık. Laboratuvarda hiçbir öğrenci çalışmadı. Robot ürettik, bu robot deneyleri gerçekleştirdi ve öğrencimiz hiç laboratuvara gelmeden evden robota komutlar girerek hücrenin genetiğini değiştirebildik. Buna yapay zeka entegre etmeye çalışıyoruz.” şeklinde konuştu. “Uzayda telomer uzunluğunu artırabilirsek yaşam süremizi uzatabiliriz” Türk astronot Alper Gezeravcı ve iki yabancı astronottan alınan örneklerde, DNA'nın uçlarındaki ve uzun yaşamla ilişkilendirilen "telomer" lerin uzayda bulundukları kısa süre içerisinde uzadığını tespit ettiklerini açıklayan Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan, bu keşfin, astronotların daha uzun yaşamaya elverişli bir DNA izine sahip olduklarını gösterdiğini belirtti. Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan, "Hepimizin yaşam ömrü normalde 145 yıl. Ancak sigara, stres, sağlıksız beslenme gibi faktörler bu süreyi kısaltıyor. Uzayda telomer uzunluğunu artırabilirsek, yaşam süremizi uzatabiliriz." diye konuştu. Türkiye'nin uzayda yürüttüğü bu çalışmaların, Türkiye'nin uluslararası uzay arenasında konumunu güçlendirdiğini ve Türk bilim insanlarının ütopik hayaller kurmak yerine somut projelere imza attığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan, gençlere "Sorunuz varsa oturun, o soruyu projeye, bir deneye çevirin." mesajını verdi. Programın kapanışını Üsküdar Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Cumhur Bakır yaptı. Katılımları için herkese teşekkür eden Bakır, YÖK’ün Bilim Kafe uygulamasının bilimi toplumla buluşturmasında güzel bir uygulama olduğunu, Üsküdar Üniversitesi olarak da toplumu bilimle buluşturma çalışmalarının süreceğini söyledi. Samimi ortamda bilimsel sohbetler Saat 17.00'den 19.00'a kadar süren etkinlikte, vatandaşlar merak ettikleri konular hakkında soru sorma imkanı buldu. Çay ve Kahve ikramının da olduğu samimi sohbet ortamı, bilimin gündelik hayatın bir parçası olmasına önemli bir katkı sundu. Buluşma, toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

Yenidoğanlarda topuk delme güvenli bir yöntem mi? Haber

Yenidoğanlarda topuk delme güvenli bir yöntem mi?

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi (İngilizce) Tıbbi Biyokimya Bölümünden Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, yenidoğan ve prematüre bebeklerden kan örneği alma sürecinde en sık başvurulan yöntemlerden biri olan “topuk delme” tekniği hakkında önemli bilgiler verdi. Yenidoğanlarda kan örneği almak zor Yenidoğanlarda ve özellikle de erken doğum bebeklerde (prematüre) kan örnekleri almanın zor ve koşullara göre de zaman zaman kısıtlayıcı bir işlem olabildiğini ifade eden Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, “Bu hastaların damar boyutu ve hacim durumu da venöz erişimi en yetenekli sağlık çalışanı için bile zorluk teşkil edebilir. Kılcal kan örnek alımı, bebeklerden kan örnekleri almak için en sık kullanılan yöntemdir. Kılcal kan örneği için de bazı durumlarda topuk delme tekniği kullanılır.” dedi. Topuk delme, testler için kolay erişilebilir bir yol… Bu tekniğin, küçük kan örnekleri veya tekrarlanan küçük hacimli kan örnekleri için yararlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, “Topuk delme, özellikle yenidoğan taramaları ve glikoz seviyelerinin ölçülmesi gibi çeşitli laboratuvar testlerinde kılcal kan örneği elde etmenin minimal invaziv ve kolay erişilebilir bir yoludur. Ancak, daha küçük örnek hacimleri gerektiren gelişmiş laboratuvar teknikleri ve travmayı ve ağrıyı en aza indiren gelişmiş otomatik topuk delme cihazları sayesinde, topuk delme birçok rutin kan testi için kan elde etmenin uygulanabilir bir yöntemi haline gelmiştir.” diye konuştu. Damar yolundan kan alma bütün bebekler için uygun değil Yenidoğanlarda, damar yolundan kan almanın topuk delmeye göre daha az ağrı ile sonuçlanabileceğine dair bazı kanıtların olduğunu ancak, bu işlemin prematüre bebekler veya çoklu ve sık kan örneklemesi gerektiren bebekler için uygun olmayabileceğini anlatan Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, “Daha yeni, daha etkili ve daha az ağrılı delme cihazlarının geliştirilmesi, topuk delmenin göreceli faydasını artırabilir.” ifadesinde bulundu. Topuk delme genellikle 12 aylık olana kadar kullanılır Topuk delme yönteminin prematüre bebekler, yenidoğanlar ve bebekler için ideal olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, “Topuk delme genellikle 12 aylık olana kadar kullanılır. Topuk kanı örnek alımı, kılcal kanın kabul edilebilir bir kaynak olduğu her zaman için işlevseldir. Bu gibi durumlar şunları içerir; gereken örnek nispeten azdır, başka bir kabul edilebilir kan kaynağı (örneğin, santral venöz kateter, göbek kordonu kateteri, atardamar hattı) halihazırda mevcut değildir, topuktan alınan örnekler genel biyokimya ve karaciğer fonksiyon testleri, tam kan sayımı, yenidoğan taraması, başucu glikoz takibi ve kan gazı analizi için kullanılabilir.” şeklinde konuştu. Lokal anestezi kan örneğinin kalitesini etkileyebiliyor Topuk delme tekniği için standart lokal veya sistemik farmakolojik anestezi gerekmediğini de dile getiren Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, şöyle devam etti: “Aksine, lokal anestezikler kan örneğinin kalitesini etkileyebilir. Ancak bebeği rahatlatmak için ağızdan sakaroz, ortam ışığı düzenlenmesi ve gürültüyü azaltma ve kundaklama önerilebilir. Bebeğin ağırlığına uygun boyutta bir topuk delme cihazı tercih edilmelidir, böylelikle kesinin boyutu kontrol altına alınarak daha az travmatize edilir. Topuk kanı örneği, bebek sırtüstü pozisyondayken en kolay şekilde elde edilir. Uygun yer seçimi ağrıyı en aza indirmek ve kalkaneus kemiğine teması önlemek için önemlidir.”

Türk bilim insanı Prof. Dr. Türker Tekin Ergüzel’e liderlik ödülü Haber

Türk bilim insanı Prof. Dr. Türker Tekin Ergüzel’e liderlik ödülü

Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Hastanesi, psikiyatride küresel Nöro-Teknoloji Konsorsiyumu’nda ortaklık kurduğu ve 10 yılı aşkın süredir katıldığı Beyin Haritalama ve Tedavileri Derneği’nin (SBMT) bu yılki toplantısı 27 Şubat - 2 Mart 2025 tarihleri arasında Los Angeles’da gerçekleştirildi. 3 gün süren “22. Nöro-Teknoloji Kongresi”nde Üsküdar Üniversitesi'nden Prof. Dr. Türker Tekin Ergüzel, sinirbilim alanındaki yenilikçi çalışmaları dolayısıyla ABD merkezli Beyin Haritalama Vakfı (World Brain Mapping Foundation WBMF) tarafından verilen "Golden Axon Leadership" ödülüne layık görüldü. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Kurulu Başkanı psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın psikiyatrik hastalıklarda yapay zeka ile ön tanı, nöroteknoloji uygulamaları, büyük veri analizi, hesaplamalı sinirbilim ve dijital terapötikler (DTx) alanlarında ilham verdiği ve gelişimine katkı sağladığı araştırmacılardan Prof. Dr. Ergüzel, bu ödüle Türkiye'den Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dan sonra layık görülen ikinci bilim insanı oldu. SBMT toplantıları bilimsel gelişime önemli katkılar sağlıyor Prof. Dr. Ergüzel, ödül töreninde yaptığı konuşmada, 10 yıldır katıldığı SBMT toplantılarının, yeni teknolojileri hayat kurtaran teşhis ve tedavi yöntemlerine dönüştürerek toplumun refahını artırmaya ve hasta bakımını iyileştirmeye yönelik araştırmalara ve bilimsel gelişime önemli katkılar sağladığını belirtti. Konuşmasında Prof. Dr. Ergüzel, ödüle layık görülmekten ziyade, bu başarının kendisinin gelişiminde büyük emeği olan Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın ilham veren üretkenliğine, araştırmacılara verdiği desteğe ve uluslararası referanslardan yararlanarak bilimsel araştırma kültürünü ülkemizde de yaşatma tutkusuna katkı sağlayan bir adım olduğuna inandığını belirtti. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.