Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Veri Analitiği

Kapsül Haber Ajansı - Veri Analitiği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Veri Analitiği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sanayinin Geleceğinde Oyunun Kuralları CC-Link IE TSN ile Değiştiriyor Haber

Sanayinin Geleceğinde Oyunun Kuralları CC-Link IE TSN ile Değiştiriyor

Bu dinamik ortamda endüstriyel haberleşme protokollerinin standardizasyonu, verimliliğin yanı sıra sürdürülebilir rekabet için de belirleyici hâle geliyor. Japonya merkezli CLPA (CC-Link Partner Association) ise yeni nesil otomasyon ihtiyaçlarına yanıt veren çözümleri ve dünya çapındaki güçlü iş ortaklığı yapısı ile bu dönüşümün merkezinde konumlanıyor. Endüstriyel CC-Link IE TSN ağ teknolojisini küresel ölçekte yaygınlaştırmayı sürdüren CLPA, işletmelerin dijital dönüşümde hız kazanmasına ve daha akıllı üretim modellerine geçiş yapmasına öncülük ediyor. Sanayide dijital dönüşümün hız kazanmasıyla birlikte fabrikalardaki makinelerin, robotların ve üre tim hatlarının birbirleriyle kurduğu iletişim kritik bir rekabet unsuruna dönüşüyor. Tam da bu noktada CLPA, geliştirdiği CC-Link IE TSN ile endüstriyel iletişim alanındaki liderliğini güçlendirmeye devam ediyor. Günümüzün yüksek bant genişliği ihtiyacına ve karmaşık üretim süreçlerine yanıt verecek şekilde geliştirilen bu teknoloji şirketlerin hız, esneklik ve işlevsellik beklentilerini karşılayan bir altyapı sunuyor. CC-Link ailesinin en yeni üyesi olan CC-Link IE TSN, Zamana Duyarlı Ağ (TSN) teknolojisini temel alarak deterministik veri iletimini garanti ederken, aynı zamanda dünyanın TSN tabanlı ilk açık endüstriyel ağı olma özelliğini taşıyor. Bu sayede şirketlere, veri analitiği ve yapay zekâ uygulamalarının güçlendirdiği yeni nesil üretim modelleri için doğru ve anlık bilgi akışı sağlıyor. CC-Link IE TSN şirketleri Sanayi 5.0'a hazırlıyor BT sistemleri ile üretim saha sı arasındaki kesintisiz bağlantıyı mümkün kılan Ethernet tabanlı CC-Link IE TSN, fabrikalarda insan-makine iş birliğini artıran, veriye dayalı anlık karar alma süreçlerini destekleyen yeni bir üretim mimarisi sunuyor. Gerçek zamanlı performansı sayesinde üretim hatlarında esnekliği artıran teknoloji, yüksek hız gerektiren robotik uygulamalardan çok istasyonlu üretim süreçlerine kadar geniş bir kullanım alanı sağlıyor. Standart Ethernet ile uyumluluğu; farklı markaların cihazlarının sorunsuz entegrasyonunu mümkün kılarak bakım kolaylığı, düşük maliyet ve bütünleşik sistem yönetimi avantajı sunuyor. TCP/IP haberleşmesi ile gerçek zamanlı kontrol verilerinin aynı hatta çalışabilmesi sayesinde BT sistemlerine doğru, hızlı ve güvenli veri aktarımı yapılabiliyor. Bu yapı, yapay zekâ tabanlı kestirimci bakım uygulamalarını destekleyerek duruş sürelerini azaltıyor, otomotivden gıdaya, elektronikten paketlemeye k adar pek çok sektörde üretkenliği üst seviyeye taşıyor. Sanayinin geleceği CC-Link IE TSN teknolojisiyle güçleniyor CLPA Türkiye Müdürü Önder Şenol, endüstriyel haberleşme teknolojilerinde yaşanan dönüşümün şirketler için taşıdığı önemi şu ifadelerle vurguluyor: "Türkiye'de üretim yapan şirketlerin rekabetçiliklerini korumaları için esnek, ölçümlenebilir ve kestirilebilir bir üretim modeline sahip olmaları gerekiyor. CC-Link IE TSN, bu dönüşümün tam merkezinde yer alan bir teknoloji olarak işletmelere gerçek zamanlı kontrol, yüksek hız ve açık ağ yapısıyla büyük avantaj sağlıyor. CLPA olarak amacımız, üreticilerin bu teknolojilere en doğru şekilde erişmesini, entegrasyon süreçlerinde desteklenmesini ve global pazarlara uyumlu bir altyapı ile ilerlemesini mümkün kılmak. CLPA ekosistemi; üreticilerin, makine imalatçılarının ve sistem entegratörlerinin aynı ça tı altında buluştuğu, bilgi paylaşımı ve teknik destek açısından oldukça güçlü bir yapıya sahip. Türkiye'de hem sanayi şirketleri hem de çözüm ortakları ile gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla CC-Link IE TSN teknolojisinin yaygınlaşmasını sağlarken, aynı zamanda işletmelerin dijital dönüşüm yolculuklarında güvenilir bir rehber olmayı sürdürüyoruz. CLPA olarak Türkiye sanayisinin geleceğini güçlendirecek bu teknolojileri daha fazla fabrikayla buluşturmak için çalışıyoruz."

Uluslararası Yandex Cup finalleri İstanbul'da yapıldı Haber

Uluslararası Yandex Cup finalleri İstanbul'da yapıldı

Yandex'in düzenlediği uluslararası programlama şampiyonası Yandex Cup'ın küresel finalleri, 5-7 Aralık 2025 tarihlerinde İstanbul'da yapıldı. Etkinlikte, Türkiye ve 21 farklı ülkeden dünyanın en iyi 196 geliştiricisi, toplam 140.000 dolarlık ödül için yarıştı. Bu yıl 21 bin başvurunun yapıldığı şampiyonaya katılanlar; algoritmalar, makine öğrenimi, backend geliştirme, frontend geliştirme, mobil geliştirme ve veri analitiği olmak üzere altı kategoride mücadele etti. Üstün programlama yetenekleriyle öne çıkan en iyi 61 geliştirici şampiyon ilan edildi. Kapanış törenine, Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkan Yardımcısı Bekir Polat, Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan ile Yandex Arama Uluslararası CEO'su ve Yandex Türkiye Genel Müdürü Alexander Popovskiy katıldı. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan yaptığı açıklamada, “Yandex Türkiye ekibinin bu önemli küresel etkinlik için İstanbul'u tercih etmesinden mutluluk duyuyoruz. Stratejik hedefimiz, Türkiye'yi dijital yeteneklerin ve lider teknoloji şirketlerinin merkezi haline getirmek. Buradaki yatırımları ve büyümeleriyle bu vizyonu gerçeğe dönüştürmeye yardımcı olan Yandex Türkiye gibi ortaklarımızı memnuniyetle karşılıyoruz ve onlara değer veriyoruz.” dedi. “Yandex Cup'ın İstanbul'da düzenlenmesi, Türkiye'nin Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'yı birbirine bağlayan bölgesel bir inovasyon merkezi olarak yükselen rolünü gösteriyor.” diyen Yandex Arama Uluslararası CEO'su ve Yandex Türkiye Genel Müdürü Alexander Popovskiy, “Yandex Türkiye, bu büyümenin uzun vadeli bir ortağı olmaya kararlıdır. Bu kapsamda, Türkiye'nin dijital ekonomisine yatırım yapıyor ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi ile birlikte yürüttüğümüz yapay zekâ yüksek lisans programı gibi eğitim projelerine destek veriyoruz.” şeklinde konuştu. Yarışmanın yanı sıra aralarında Yandex Türkiye tarafından davet edilen ODTÜ'lü öğrencilerin de bulunduğu katılımcılar güçlü bir networking ve öğrenme programından yararlandı. Etkinlik kapsamında, Yandex'in en yeni teknolojilerinin tanıtıldığı demo alanları, tematik stantlar ve teknolojinin geleceğine dair oturumlar düzenlendi. “Başarılı bir ürün geliştirmek: teoriden pratiğe” başlıklı oturumda, teknoloji sektöründeki hızlı değişim ve rekabet ortamı masaya yatırıldı. Mackolik Ürün Müdürü Onur Saygın ve Yandex Arama Türkiye Kıdemli Ürün Yöneticisi Murat Candoğan gibi farklı sektörlerden konuşmacılar, niş uygulamalardan yapay zekâ arama araçlarına kadar birçok konuda ürün geliştirme süreçlerini anlattı; kendi deneyimlerini, değerli ipuçlarını ve yeni başlayan profesyoneller için gelecek vadeden araçları katılımcılarla paylaştı. “Açık kaynak ML ikilemi: üretken yapay zekâ çağında iş birliğine dayalı geliştirme ile kapalı teknolojiler arasındaki yol ayrımında yön bulmak” başlıklı bir diğer oturumda ise makine öğreniminin geleceğinin açık kaynaklı iş birliğinde mi yoksa Batılı büyük şirketlerin giderek daha fazla tercih ettiği kapalı, şirketlere ait teknolojilerde mi olduğu sorusuna yanıt arandı. Panelde; Apple ve Stanford AI'da GenAI Liderliği görevini yürüten Aman Chadha, Huawei'de AI Açık Kaynak Ekosistemi Direktörü Huang Zhipeng ve Teknoloji Yazarı ve Trend Avcısı Serdar Kuzuloğlu gibi Türkiye ve uluslararası teknoloji dünyasının önde gelen isimleri bir araya geldi. Yandex, 2011 yılından bu yana programlama şampiyonaları düzenliyor. 2024 yılında 20.000'den fazla geliştiricinin başvurduğu yarışmaya 18 ülkeden 200 finalist katılmıştı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Sanayinin Geleceğini Şekillendirecek En Önemli 4 Trend Haber

Sanayinin Geleceğini Şekillendirecek En Önemli 4 Trend

Küresel rekabetin sertleştiği, maliyet baskılarının arttığı ve teknolojinin üretim süreçlerine hızla entegre olduğu bir dönemde, Türkiye sanayisi kritik bir eşikten geçiyor. İşletmelerin verimlilik, kalite ve sürdürülebilirlik hedeflerini yeniden tanımlayan bu dönüşüm; robotik sistemlerden veri analitiğine, enerji yönetiminden CNC ekosistemindeki dijitalleşmeye kadar geniş bir alanı kapsıyor. Sanayi yatırımlarında yön belirleyici rol oynayan bu dört trend, 2026 ve sonrasında üretim modellerinin tamamen yeniden şekilleneceğini gösteriyor. Otomasyon ve robotik entegrasyon sanayinin yeni standardı oluyor Üretim hatlarında otomasyon sistemlerinin ve robotik çözümlerin hızla yaygınlaşması hem verimliliği hem de kalite tutarlılığını artıran en kritik faktörlerden biri hâline geldi. Robotik hücreler özellikle tekrarlayan operasyonlarda insan hatasını en aza indirirken, üretim bandının hızını artırarak rekabet gücünü doğrudan etkiliyor. KOBİ’lerin dahi otomasyon yatırımlarına yönelmesi, dönüşümün sadece büyük ölçekli tesislerle sınırlı kalmadığını gösteriyor. Yapay zekâ ve büyük veri, üretim yönetimini tamamen değiştiriyor Akıllı fabrika yaklaşımının merkezinde büyük veri analitiği ve yapay zekâ yer alıyor. Kestirimci bakım uygulamaları, makine duruşlarını azaltıyor; gerçek zamanlı veri analizi ise üretim akışını optimize ederek maliyetleri aşağı çekiyor. Bu dönüşüm; CNC tezgâhlarının performans takibinden enerji yönetimine kadar üretim hattının tüm bileşenlerini daha öngörülebilir, ölçülebilir ve kontrol edilebilir hâle getiriyor. Sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği yatırım stratejilerinin merkezine yerleşiyor Enerji maliyetlerinin artması ve uluslararası regülasyonların sıkılaşması, işletmeleri daha düşük enerji tüketen, çevresel etkisi azaltılmış teknolojilere yönlendiriyor. Modern tesis tasarımları artık karbon ayak izinin azaltılması, geri dönüşüm odaklı süreçler ve enerji verimliliği kriterleriyle şekilleniyor. Bu değişim, sadece çevresel sorumluluk değil; aynı zamanda uzun vadeli rekabet avantajı sağlayan bir yatırım stratejisi olarak görülüyor. İleri üretim teknolojileri ve CNC ekosisteminde dijital dönüşüm hızlanıyor Yeni nesil CNC tezgâhları artık yüksek hassasiyet ve işleme kapasitesini dijital altyapı ile birleştiriyor. Uzaktan izleme, adaptif kontrol, yapay zekâ destekli performans analizi ve dijital ikiz uygulamaları gibi teknolojiler, üretimde sıfıra yakın hata oranı ve daha kısa yatırım geri dönüş süresi sağlıyor. Özellikle otomotiv, savunma, enerji ve kalıp sektörlerinde dijitalleşmiş tezgâhların sağladığı rekabet avantajı giderek belirginleşiyor. “GNC Makina, bu dönüşüme uyum sağlayan değil; sektörde öncülük etmeyi hedefleyen bir oyuncu olarak konumlanıyor” Sanayinin geleceğini şekillendiren önemli trendleri hakkında değerlendirmelerde bulunan GNC Makina Genel Müdürü Gökhan Yıldız, “Sanayide yaşadığımız dönüşüm, yalnızca makine parkını yenilemekten ibaret değil; üretimin tüm katmanlarını etkileyen yapısal bir değişimden söz ediyoruz. Otomasyon, veri odaklı üretim ve sürdürülebilirlik, işletmelerin rekabet gücünü belirleyen en güçlü bileşen hâline geldi. GNC Makina olarak bu dönüşüme sadece uyum sağlamakla yetinmiyor, sektörde öncülük eden oyunculardan biri olmak için yatırımlarımızı ve stratejilerimizi bu doğrultuda şekillendiriyoruz. Türkiye’nin üretim gücü bu teknolojik sıçramayı ne kadar erken benimserse küresel rekabette o kadar güçlü bir konumlanma elde edeceğine inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Şirketlerin Üçte Biri Yapay Zeka Stratejisini Tanımladı Haber

Şirketlerin Üçte Biri Yapay Zeka Stratejisini Tanımladı

Stratejisini yönetim kurulu düzeyinde tanımlayan şirketlerin oranı yüzde 37,6 olurken, kurumların en çok zorlandığı alanlar yetenek (yüzde 58), bütçe (yüzde 57) ve kurum kültürü (yüzde 55) olarak öne çıktı. Üretken yapay zekada en çok kullanılan modeller ise OpenAI (yüzde 80), Microsoft Copilot (yüzde 44) ve Google Gemini (yüzde 42) oldu. Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi’nin (TRAI), Türkiye’deki kurumların yapay zeka yolculuğunu ortaya koyan Yapay Zeka Araştırması 126 kurumun katılımıyla gerçekleştirildi. Türkiye’de şirketlerin yapay zeka stratejilerini, uygulama alanlarını ve karşılaştıkları zorluklara ışık tutan araştırma, Türkiye’de her 6 şirketten birinin yapay zekayı aktif olarak kullandığını beş ve üzeri proje yürüten kurum oranının ise yüzde 32,8 olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre, Türkiye’deki şirketlerin yüzde 37,6’sı yapay zekayı yönetim kurulu düzeyinde onaylanmış bir stratejiyle ele alıyor. Ancak kurumların önemli bir kısmı hâlâ “hazırlık” veya “taslak” aşamasında. Raporda, yapay zekanın stratejik olarak en çok “operasyonel verimliliği artırma”, “maliyet düşürme” ve “karar destek sistemlerini güçlendirme” amacıyla konumlandırıldığı vurgulanıyor. Yapay zekayı organizasyonel yapısına entegre eden şirket sayısı artarken, dedike yapay zeka ekibine sahip kurum oranı yüzde 15,2’ye yükseldi. Bu ekiplerin yüzde 42’si 4 ila 10 kişiden oluşuyor ve çoğu veri analitiği birimleriyle entegre biçimde çalışıyor. Bu tablo, şirketlerin yapay zekayı bireysel inisiyatiflerden çıkararak kurumsal bir uzmanlık alanı haline getirmeye başladığını gösteriyor. Üretken yapay zekada farkındalık yükseliyor TRAI raporu, Türkiye’de üretken yapay zeka (GenAI) alanında önemli bir hareketlilik yaşandığını ortaya koyuyor. Şirketlerin büyük bölümü, içerik üretimi, kurumsal eğitim, müşteri iletişimi, kodlama ve raporlama gibi alanlarda üretken yapay zekayı test ediyor. Kurumların yüzde 80’i OpenAI, yüzde 44’ü Microsoft Copilot, yüzde 42’si ise Google Gemini modellerini tercih ediyor. Bununla birlikte, Anthropic Claude, Meta Llama ve Mistral gibi alternatif modellerin de giderek yaygınlaştığı görülüyor. Bu tablo, Türkiye’de kurumların artık “tek kaynaklı” model anlayışından uzaklaştığını, farklı modellerle hibrit yaklaşımlara yöneldiğini gösteriyor. Rapora göre, üretken yapay zekanın en çok kullanıldığı alanlar arasında chatbotlar ve kurumsal asistanlar, copilotlar ve kodlama destekleri, içerik üretimi ve özetleme araçları, RAG tabanlı çözümler ve kurumsal bilgi yönetimi sistemleri yer alıyor. Ajan tabanlı yapay zeka uygulamaları yükseliyor Araştırmada “bir sonraki dalga” olarak nitelendirilen ajan tabanlı yapay zeka sistemleri, Türkiye’de yeni bir dönemin habercisi olarak öne çıkıyor. Henüz erken aşamada olan bu alanda, şirketlerin yarısından fazlası pilot projeler yürütüyor veya kavramsal kanıt (PoC) çalışmaları gerçekleştiriyor. Kurumların en çok tercih ettiği platformlar arasında Microsoft Copilot Studio, LangChain ve Google AI Agent Builder öne çıkıyor. Uygulama alanlarında ise HR Agent, Finance Agent, CRM Agent ve Doküman Asistanı gibi örnekler dikkat çekiyor. Bu bulgular, Türkiye’de şirketlerin üretken yapay zekadan “düşünen ve aksiyon alan sistemler”e geçiş sürecinde olduğunu, ajan mimarilerin giderek stratejik bir dönüşüm aracı haline geldiğini gösteriyor. Yapay zeka yolculuğunda üç temel engel: yetenek, bütçe ve kültür Araştırma, kurumların yapay zeka dönüşümünde en çok zorlandığı üç alanı yetenek (yüzde 58), bütçe (yüzde 57) ve kurum kültürü (yüzde 55) olarak sıralıyor. Katılımcıların en çok desteğe ihtiyaç duyduğu konular ise “doğru kullanım alanlarını belirleme”, “uygulama ve geliştirme süreçlerini yönetme” ve “organizasyonel adaptasyon” oldu. Ayrıca, kurumların önemli bir bölümü hâlâ veri güvenliği, yönetişim ve etik çerçeveler konusunda gelişim ihtiyacı duyduğunu belirtti. Rapora göre, kurumların büyük çoğunluğu yapay zeka projelerinde Microsoft Azure altyapısını kullanıyor; bunu Google Cloud ve AWS izliyor. Hibrit modellerin artması, bulut tabanlı çözümlerle birlikte yerel altyapıların da etkin biçimde değerlendirildiğini ortaya koyuyor. “Türkiye’nin potansiyeli büyük, ama vizyoner liderliğe ihtiyaç var” Araştırma sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan TRAI Kurucusu Halil Aksu, şunları söyledi: “Yapay zeka artık yalnızca bir teknoloji değil, geleceğin dili, ekonomilerin motoru, rekabetin yeni ölçüsü. Türkiye’de kurumlar bu dönüşümün farkında; ancak strateji, yetkinlik ve kültür dönüşümü alanlarında hâlâ gelişim alanlarımız var. Bu rapor, Türkiye’nin yapay zeka yolculuğuna ayna tutarken, aynı zamanda bir çağrı niteliğinde. Potansiyelimiz büyük ama bu potansiyeli gerçeğe dönüştürmek için vizyoner liderliğe, güçlü iş birliklerine ve kararlı adımlara ihtiyaç var.

Trendyol Depo ve Ofislerinde %100 Yenilenebilir Enerji Haber

Trendyol Depo ve Ofislerinde %100 Yenilenebilir Enerji

Trendyol, 300’ü aşkın ofis, dağıtım ve aktarma merkezinde I-REC sertifikalı tamamen yenilenebilir elektrik kullanımına geçiyor. Böylece, kendi operasyonlarında 2040 yılı için belirlediği karbon nötr hedefinin yaklaşık %70’ine daha erken ulaşmış olacak. Türkiye’nin lider ve dünyanın önde gelen e-ticaret platformlarından Trendyol, sürdürülebilirlik yolculuğunda hızlandırdığı dönüşümün etkilerini ve geleceğe yönelik stratejik önceliklerini ortaya koyan 2024 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’nu açıkladı. Rapor kapsamında Trendyol, 2040 nötr karbon yolundaki hedefleriyle uyumlu ilerlediğini ortaya koydu. Sürdürülebilirlik yolculuğunda önemli bir adım atan Trendyol tüm ofisleri, dağıtım ve aktarma merkezlerini kapsayan 300’ü aşkın lokasyonda tamamen yenilenebilir kaynaklardan üretilen “I-REC sertifikalı” elektrik kullanımına geçtiğini açıkladı. Şirket, hidroelektrik dahil çeşitli kaynakların sertifikalandırılabildiği bu sistemde özellikle güneş ve rüzgar enerjisini tercih ederek operasyonel çevresel etkisini en aza indirmeyi hedefliyor. Bu yaklaşımla Trendyol, kendi operasyonlarında 2040 için koyduğu karbon nötr hedefinin yaklaşık %70’ine daha erken ulaşmış olacak. Sürdürülebilirliğin Trendyol’un temel öncelikleri arasında yer aldığını vurgulayan Trendyol Grubu CEO’su Erdem İnan, şunları söyledi: “Trendyol olarak, 2040 karbon nötr hedeflerimizi içeren sürdürülebilirlik yolculuğumuzda ilk günden bu yana kararlılıkla ilerliyor, teknoloji ve inovasyon gücümüzü, toplum ve dünyada kalıcı değer yaratmak amacıyla kullanıyoruz. Bu yıl itibarıyla sürdürülebilirlik stratejimizin üç yıllık dönüm noktasına ulaştık ve başlangıçta koyduğumuz hedefleri yeniden değerlendirdik. 2024 boyunca veri analitiği, tedarik zinciri verimliliği ve enerji yönetimi gibi alanlarda yapay zekâ destekli çözümleri gündemimize aldık ve sürdürülebilir dönüşüm yolculuğumuzda pozitif adımlar attık. Ulaştığımız seviyeyi bir varış noktası değil, yeni bir başlangıç olarak görüyoruz. Bu yaklaşımın temelinde, sürdürülebilirlik yolculuğunun dinamik bir süreç olduğu ve zaman içinde değişen ihtiyaç ve risklere göre kendimizi sürekli gözden geçirip yeniden hizalama gerekliliği yatıyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde değişen koşullar, paydaş beklentileri ve küresel gereklilikler doğrultusunda stratejimizi düzenli olarak güncellemeyi sürdüreceğiz.” Trendyol’un üçüncü sürdürülebilirlik raporu, şirketin artan operasyon hacmine rağmen son bir yılda karbon verimliliğini koruduğunu ortaya koyuyor. Atıklarının %99’unu geri dönüştüren Trendyol, kargo poşetlerinde en az %50 oranında geri dönüştürülmüş plastik kullanıyor. İkinci el platformu Dolap sayesinde 307 bin ton karbondioksite eşdeğer emisyonun oluşmasını engelleyen şirket, ek olarak 336 milyon metreküp su tasarrufu sağladı. Sürdürülebilir üretim odaklı ürün gamını da hızla büyüten Trendyol, 2024’te Trendyol Care etiketli ürünlerini yüzde 225 genişleterek, 520 bin sürdürülebilir ürünü Türkiye’den Körfez ülkeleri ve Doğu Avrupa’da müşterileriyle buluşturdu. Ayrıca, ikinci el platformu Dolap üzerinden 16 milyondan fazla ürün yeniden dolaşıma kazandırarak döngüsel ekonomiye katkı sağladı. Trendyol ayrıca, çift yönlü önceliklendirme yaklaşımıyla tüm paydaşlarının görüşlerini toplayarak çevresel ve sosyal alanda öne çıkan 20 kritik konuyu belirledi ve sürdürülebilirlik stratejisini buna göre güncelledi. Trendyol, uzun vadeli çevresel yol haritasında da somut taahhütler ortaya koyuyor. Şirket, kendi operasyonlarında 2040’a, tüm iş ortakları ve tedarikçilerini kapsayan değer zincirinde ise 2050’ye kadar karbon nötr olmayı hedefliyor. Ambalaj ve atık yönetiminde tüm lojistik merkezlerinde sıfır atık sertifikasyonu almayı ve perakende ambalaj malzemelerinin tamamını sertifikalı kaynaklardan sağlamayı planlıyor. Sürdürülebilir üretimde ise 2030’a kadar ürünlerin yüzde 20’sinin sertifikalı ve patentli malzemelerden üretilmesi hedefleniyor. GRI 2021 sürdürülebilirlik raporlama standartlarına uygun hazırlanan rapor, karbon azaltımı, sürdürülebilir üretim, atık ve ambalaj yönetimi gibi çevresel başlıkların yanı sıra sosyal etki projeleri ve şirketin sürdürülebilir geleceğe yönelik planlarını kapsamlı şekilde sunuyor.

Google’dan Türkiye’ye 2 Milyar Dolarlık Yatırım: Yeni Google Cloud Bölgesi Kuruluyor Haber

Google’dan Türkiye’ye 2 Milyar Dolarlık Yatırım: Yeni Google Cloud Bölgesi Kuruluyor

Google, Türkiye’de yeni bir Google Cloud bölgesi kurma planlarını, ülke genelinde önümüzdeki 10 yılı kapsayan toplam 2 milyar ABD doları tutarındaki yatırım programı kapsamında duyurdu. Google ve Turkcell arasındaki stratejik iş birliğinin detayları, Google Türkiye ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenen Google Cloud Day etkinliğinde paylaşıldı. Turkcell ile iş birliği içerisinde geliştirilecek dünya standartlarındaki bu dijital altyapı, Türkiye ve bölge genelinde dijital dönüşümü ve bulut inovasyonunu ileri taşıyacak uzun vadeli bir kararlılığı yansıtıyor. Planlanan Google Cloud Türkiye bölgesi; işletmelere yüksek performanslı, güvenli ve kesintisiz bulut hizmetleri sunarak bulut ve yapay zekâ çözümlerine yönelik artan talebi karşılamayı hedefliyor. Türkiye’deki kurumlar; düşük gecikme, güçlü güvenlik kontrolleri ve uluslararası veri koruma standartlarına tam uyumluluk gibi kritik avantajlardan yararlanabilecek. “Bu yatırım, Türkiye’ye duyulan güvenin bir göstergesidir”Google Cloud Day’de konuşan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: “Google Cloud ve Turkcell arasındaki iş birliği, Türkiye’nin dijital dönüşüm yolculuğunu daha da hızlandıracaktır. Bu adım, küresel teknoloji liderlerinin ekonomimizin gücüne, yenilik kapasitesine ve büyüme potansiyeline duyduğu güveni yansıtmaktadır. Gelişmiş veri altyapısı ve yeni nesil bulut teknolojilerinin ekosistemimize entegrasyonu; kamu ve özel sektörde verimliliği artıracak, inovasyonu güçlendirecek ve uzun vadeli vizyonumuz olan Türkiye’yi bölgesel bir teknoloji ve bağlantı merkezi konumuna taşıyacaktır.” “2 milyar dolarlık yatırımla Türkiye'nin ekonomik büyümesini desteklemeye kararlıyız” Google Cloud Day'de Turkcell ile gerçekleşen iş birliğinin altını çizen Google Cloud Ülke Müdürü Önder Güler, şunları söyledi: "Bu 2 milyar dolarlık yatırımla Türkiye ekonomisinin büyümesine destek olma taahhüdümüzü sürdürüyoruz. Turkcell ile kurduğumuz ortaklıkla birlikte hayata geçen bu yeni bölge, birinci sınıf bulut altyapımızı Türkiye'deki kurumlara doğrudan sunarak daha yüksek hız, gelişmiş güvenlik ve mevzuat uyumuyla yeniliklerin önünü açma hedefimizi gerçekleştirmekten mutluluk duyuyoruz.” “Turkcell, 1 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirecek” Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, iş birliğine ilişkin şunları söyledi: “Google Cloud ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği, Türkiye’nin dijital yolculuğunda dönüştürücü bir dönüm noktasını temsil ediyor ve Turkcell’in teknoloji lideri konumunu daha da güçlendiriyor. Bu iş birliği yalnızca bir teknoloji yatırımı değil; ülkemizin geleceğe yönelik vizyonuyla stratejik bir uyum anlamına geliyor. Google Cloud’un küresel uzmanlığından yararlanarak Türkiye’de yapay zekâ ve inovasyon alanında öncü adımlar atıyoruz. Müşterilerimiz son teknoloji araçlara anında erişim sağlayarak Türk şirketlerinin daha hızlı inovasyon yapmasına ve küresel ölçekte rekabet etmesine güç katacak. Bu vizyonu desteklemek için Turkcell, veri merkezleri ve bulut teknolojilerine 1 milyar dolarlık yatırım yapmaya kararlı. Bu yatırımın ülkemizin dijital ekosistemine yıllık 5 milyar dolarlık katkı sağlaması bekleniyor.” Google Cloud Day etkinliğine katılan farklı şirketlerden üst düzey yöneticiler, stratejik iş birliğiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı İlker Kuruöz, şunları söyledi: “Bulut teknolojileri, finans sektöründeki dijital dönüşümün en kritik unsurlarından biri. Google Cloud’un Türkiye’de yeni bir bölge kurma planı, Garanti BBVA’nın operasyonel dayanıklılığını güçlendirirken; yapay zekâ ve gelişmiş veri analitiği çözümlerini güvenli şekilde kullanarak inovasyonu sürdürmesine olanak tanıyor. Bu iş birliği, müşterilerimize güvenilir ve yüksek performanslı dijital hizmetler sunma konusundaki kararlılığımızı pekiştirirken; veri egemenliği, gizlilik ve güvenin tüm çalışmalarımızın merkezinde yer almasını sağlamaya devam ediyor.” Türk Hava Yolları Genel Müdür Yardımcısı Kerem Kızıltunç, şöyle konuştu: “Türkiye’yi dünyaya bağlayan küresel bir havayolu olarak Türk Hava Yolları, yolcularımıza 7/24 kesintisiz bir seyahat deneyimi sunmak için yüksek performanslı ve dayanıklı bir teknoloji altyapısına güveniyor. Google Cloud’un, küresel ağıyla entegre şekilde Türkiye’de yerel bir bölge kurma planı; uçuş operasyonlarımız, yolcu sistemlerimiz ve veri yoğun uygulamalarımız için bir dönüm noktası niteliğinde. Kurumsal ölçekte ölçeklenebilir bulut altyapısının bize çok daha yakın olması; ileri analitikten güçlü siber güvenlik çözümlerine ve gelecekteki yapay zekâ yetkinliklerini hayata geçirmek için ihtiyaç duyulan düşük gecikme seviyesini sağlıyor. Bu gelişme, dijital stratejimizi hızlandırırken üstün hizmet standardına olan bağlılığımızı da daha da güçlendiriyor.” Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Gökhan Özdinç, şöyle konuştu: “Yapı Kredi olarak müşterilerimize sınırsız bir bankacılık deneyimi sunmak amacıyla sürekli inovasyona ve ana bankacılık altyapımızı modernize etmeye odaklanıyoruz. Google Cloud’un Türkiye’de bir bölge kurma planı, ileri yapay zekâ ve siber güvenlik girişimlerimizi hayata geçirmek için ihtiyaç duyduğumuz kurumsal ölçekte ölçeklenebilir ve güvenli bulut altyapısını sağlayacak. Bu yerel varlık, büyüme hedeflerimizi desteklemek için gerekli performansı ve esnekliği önemli ölçüde artırırken; güvenli, dijital-öncelikli yeni nesil finansal ürünler geliştirme yolculuğumuzu da hızlandıracak.” Yeni Google Cloud Türkiye bölgesinin sağlayacağı avantajlar Türkiye bölgesi, Google Cloud’un dünya genelinde 42 bölge ve 127 alandan oluşan geniş küresel ağına katılarak; perakende ve medya sektörlerinden finansal hizmetlere, sağlık ve kamuya kadar tüm sektörlerdeki ve her ölçekteki kuruluşlar için güçlü bir teknoloji altyapısı sunuyor. Google Cloud Türkiye bölgesinin öne çıkan avantajları şöyle özetlenebilir: Gelişmiş teknolojiler ve yetkinlikler: Veri analitiği, siber güvenlik ve dijital iş çözümleri gibi kritik kurumsal hizmetlere yerel erişim sağlanır. Google’ın yapay zekâ alanındaki yenilikleri; işletmelerin ve kamu kurumlarının daha hızlı, daha güvenli ve daha verimli çalışmasına katkı sağlar.Veri güvenliği ve düzenlemelere tam uyum: Verilerin Türkiye içinde saklanması, şifrelenmiş iletim ve depolama, ayrıntılı erişim kontrolleri ve gelişmiş tehdit tespit sistemleri sayesinde en yüksek uluslararası güvenlik ve uyumluluk standartları desteklenir.Yüksek performans ve düşük gecikme: Türkiye ve bölge ülkelerindeki kullanıcılar; düşük gecikmeli, hızlı ve kesintisiz dijital deneyim elde eder. Google’ın küresel altyapısı, büyük veri hacimlerinin verimli transferini kolaylaştırır.Esnek ve ölçeklenebilir altyapı: Google Cloud’un mimarisi, kurumların ihtiyaçlarına göre kaynakların kolayca artırılmasına veya azaltılmasına olanak tanır; büyüme ve dönüşüm hedeflerini destekler. Bu yatırım, Google Cloud’un Türkiye’nin ve daha geniş EMEA bölgesinin dijital dönüşümünü ve inovasyon ekosistemini uzun vadede destekleme konusundaki kararlılığını açık bir şekilde gösteriyor.

Ahmet Çalık Vakfı, İTÜ ile Stratejik Bir İş Birliğine İmza Attı Haber

Ahmet Çalık Vakfı, İTÜ ile Stratejik Bir İş Birliğine İmza Attı

2021 yılında eğitim, bilim, teknoloji, sosyal ve sağlık alanlarında değer üretmek amacıyla kurulan Ahmet Çalık Vakfı, İstanbul Teknik Üniversitesi ile ileri veri analitiği alanında kapsamlı bir eğitim programı başlattı. İş birliği kapsamında geliştirilen program, genç yeteneklerin veri analizi, veri görselleştirme ve yapay zeka destekli değerlendirme konularında yetkinlik kazanmalarını hedefliyor. Programın protokolü ise İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Hasan Mandal ve Ahmet Çalık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık’ın katılımıyla İTÜ’de düzenlenen törenle imzalandı. “Gençlerimizin dijital dünyada daha rekabetçi olmalarına katkı sunuyoruz” Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ahmet Çalık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, “Dijital dönüşüm, teknolojinin ötesine geçerek düşünme biçimimizi, üretim anlayışımızı ve geleceğe yönelik yaklaşımlarımızı köklü biçimde şekillendiren stratejik bir süreç halini aldı. Bu dönüşümün gerektirdiği yetkinlikleri gençlerimize kazandırmak amacıyla hayata geçirdiğimiz bu eğitim programının, onların dijital ekosistemde daha donanımlı, yaratıcı ve rekabet gücü yüksek bireyler olarak yer almalarına katkı sunmasını çok değerli buluyoruz. Ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına destek olmayı, gençlerimizin potansiyeline duyduğumuz inançla onlara yeni fırsatlar sunmayı hem kurumsal hem sosyal sorumluluğumuzun temel bir parçası olarak görüyoruz” diye konuştu. “Kariyer yolculuklarını desteklemede önemli bir rol oynayacağız” İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Hasan Mandal, konuya ilişkin “İTÜ-SEM’in güçlü akademik birikimi ile Ahmet Çalık Vakfı’nın sektörel deneyimini buluşturan bu iş birliğinin; gençlerimizin kariyer yolculuklarını destekleyeceğine, üniversitemizin dijital kapasitesini ileri taşıyacağına ve ülkemize nitelikli insan kaynağı kazandırmada önemli bir rol oynayacağına inanıyorum. Ayrıca, bu iş birliğinin İTÜ’nün gelecekte geliştireceği potansiyel ortaklıklara da zemin hazırlayacağına ve birlikte daha güçlü, daha etkili adımlar atabileceğimiz yeni alanların keşfine kapı açacağını düşünüyorum” dedi. Adaylar, gerçek veri setleri ile uygulamalı projeler geliştirecek Programa üniversitelerin belirlenen mühendislik fakültelerinde öğrenim gören son sınıf öğrencileri ve yeni mezunlar başvuruda bulundu. Yapay zeka destekli değerlendirme modeliyle seçilen adaylar, 40 kişilik gruplar halinde eğitim alacak. Program kapsamında eğitimler, İTÜ Sürekli Eğitim Merkezi (İTÜSEM) akademisyenleri tarafından online olarak gerçekleştirilecek. Katılımcılar, eğitim sürecinde grup şirketlerinden sağlanan gerçek veri setleri ile uygulamalı projeler geliştirme fırsatı bulacak. Katılımcıların ücretsiz yararlanabileceği programın sonunda yapılacak yeterlilik sınavında başarılı olan katılımcılara başarı sertifikası verilecek.

Çelebi Havacılık, Yapay Zekâ ile Apron Güvenliğinde Yeni Bir Dönem Başlatıyor Haber

Çelebi Havacılık, Yapay Zekâ ile Apron Güvenliğinde Yeni Bir Dönem Başlatıyor

Budapeşte Liszt Ferenc Uluslararası Havalimanı’nda başarıyla tamamlanan pilot uygulama, olay tespit süresini 60 saniyenin altına düşürerek güvenlik performansında çığır açan sonuçlar elde etti. Bu sistem yalnızca apron güvenliğini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda veri odaklı, anlık müdahaleye imkân tanıyan güçlü bir güvenlik kültürü inşa ediyor. 65 yılı aşkın tecrübesiyle üç kıtada faaliyet gösteren Çelebi Havacılık, dijitalleşme vizyonunu bir adım ileri taşıyarak CompliAI sistemini uygulamaya aldı. Global Kalite ve Bilgi Teknolojileri ekipleri tarafından geliştirilen sistem, yapay zekâ ve GPS tabanlı veri analitiği ile apron sahasındaki ekipmanların güvenlik kurallarına uyumunu gerçek zamanlı olarak izliyor. Kamera ve sensör ağı aracılığıyla, ekipman mesafe kuralları, araç hareketleri ve uçak yönlendirme (marshalling) prosedürleri gibi kritik güvenlik standartları otomatik biçimde denetleniyor. Sistem, olası risk veya uygunsuzlukları saniyeler içinde tespit ederek operasyon ekiplerine anlık uyarılar gönderiyor. Böylece hatalar oluşmadan düzeltici aksiyon alınabiliyor ve Çelebi’nin güçlü emniyet kültürü daha da pekiştiriliyor. Global Yaygınlaştırma Başlıyor Budapeşte’deki başarılı pilot uygulamanın ardından Çelebi Havacılık, CompliAI sistemini diğer istasyonlarında da devreye almak üzere global yaygınlaştırma sürecini başlattı. Yeni fazda sistemin kapsamı genişletilerek yer hizmetleri SLA metrikleri ve ek operasyonel göstergeleri içerecek. Bu süreç, merkezî bir kurallar kütüphanesi ve sahada görevlendirilecek uygulama ekipleri tarafından desteklenecek. “Sadece bir teknoloji yatırımı değil, sektörün geleceğine yatırım” Çelebi Havacılık Grup CEO’su Dave Dorner, projeye ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi: “Bu proje, Çelebi Havacılık’ın inovasyona, emniyete ve operasyonel mükemmelliğe olan kararlılığını ortaya koyuyor. Gerçek zamanlı verilerle riskleri anında tespit ediyor, önleyici adımları hızla devreye alıyor. CompliAI sistemi ile hem çalışanlarımızın hem müşterilerimizin güvenliğini en üst seviyede koruyoruz. Bu yatırımla birlikte, havacılığın geleceğine yön veren güçlü bir adım atıyoruz.” Havacılıkta Dijital Dönüşümde Yeni Bir Eşik CompliAI, Çelebi Havacılık’ın dijital dönüşüm yolculuğunda önemli bir kilometre taşı. Şirket, veri odaklı yönetim anlayışıyla emniyet, performans ve sürdürülebilirlik hedeflerini birleştirerek küresel operasyonlarında güvenlik ve verimliliği güçlendirmeye devam ediyor. Bu yenilik, Çelebi Havacılık’ın havacılık sektöründe inovasyon ve teknolojiye öncülük etme vizyonunun somut bir göstergesi niteliğinde.

DHL Supply Chain, HappyRobot’un Yapay Zekâ Aracılarıyla Operasyonel Verimliliği ve Müşteri İletişimini İyileştiriyor Haber

DHL Supply Chain, HappyRobot’un Yapay Zekâ Aracılarıyla Operasyonel Verimliliği ve Müşteri İletişimini İyileştiriyor

Dünyanın lider lojistik firması DHL Group bünyesinde faaliyet gösteren DHL Supply Chain, HappyRobot ile adım attığı yeni iş birliğiyle kurumsal yapay zekâ stratejisine ivme kazandırıyor. Bu iş birliği, operasyonel iletişimi kolaylaştırmak, müşteri deneyimini iyileştirmek ve çalışan katılımını artırmak alanlarında yapay zekâ aracılarının kullanımında önemli bir adım olarak dikkat çekiyor. DHL Supply Chain, Happy Robot’un yapay zekâ aracılarını halihazırda randevu planlama, sürücü takip aramaları ve yüksek öncelikli depo koordinasyonu gibi alanlarda, çeşitli bölge ve senaryolarda kullanıyor. Yapay zekâ aracıları, telefon ve e-posta etkileşimlerinin otonom olarak yönetilmesini sağlayarak daha hızlı, tutarlı ve ölçeklenebilir iletişimi mümkün kılıyor. Yapay zekâ, DHL Supply Chain genelinde stratejik bir şekilde kullanılıyor DHL Supply Chain CIO'su Sally Miller, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “DHL Supply Chain olarak yapılandırılmış ve stratejik yapay zekâ yaklaşımımız kapsamında 18 aydan uzun süredir üretken yapay zekâ ve yapay zekâ aracıları teknolojileri için operasyonel kullanım örneklerini belirliyor ve geçerli kılıyoruz. Çalışmalarımızda veri analitiği, robotik süreç otomasyonu ve kendi kendine öğrenen yazılım araçları konusundaki kapsamlı operasyonel deneyimimizi temel alıyoruz. Artık müşterilerimiz için daha yüksek süreç verimliliği sağlamak ve manuel veri girişi, rutin planlama ve standartlaştırılmış iletişim gibi tekrarlayan ve zaman alıcı görevleri otomatikleştirerek operasyonel rolleri çalışanlar için daha ilgi çekici ve ödüllendirici hale getirmek için yapay zekâ aracılarını entegre ediyoruz.” DHL Supply Chain’in halihazırda kullanımda olan uygulamaları, yılda yüz binlerce e-postayı ve milyonlarca dakika görüşmeyi hedefliyor. Yapay zekâ aracıları, randevu planlama, nakliye durumu aramaları ve yüksek öncelikli depo koordinasyonu gibi temel iş akışlarını destekleyerek ekiplerin operasyonel iletişimi büyük ölçekte ve daha tutarlı bir şekilde yönetmelerine yardımcı oluyor. Yeni bir çalışma modeli olarak yapay zekâ aracıları DHL Supply Chain, hayata geçirdiği uygulamalardan şimdiden ölçülebilir etkiler elde etmeye başladı. Manuel çaba önemli ölçüde azalırken, yanıt verme hızı arttı ve ekiplerin daha stratejik görevlere odaklanması sağlandı. HappyRobot’un sundukları gibi yapay zekâ aracıları, yüksek hacimli iletişim iş akışlarını otomatikleştirerek DHL'in daha hızlı ve daha müşteri odaklı hizmetler sunmasına yardımcı olurken, çalışanlar için iş deneyimini iyileştiriyor ve iş gücünün uzun vadeli şekilde elde tutulmasına katkıda bulunuyor. DHL Supply Chain İnsan Kaynakları Başkan Yardımcısı Lindsay Bridges, "DHL Supply Chain'de çalışanlarımız yaptığımız her şeyin merkezinde yer alıyor. Yapay zekâ aracıları, ekiplerimizi tekrarlayan ve zaman alıcı görevlerden kurtarmamıza ve onlara anlamlı, yüksek değerli işlere odaklanmaları için alan sağlamamıza yardımcı oluyor. Bu teknolojiler nitelikli yeteneklerin giderek azaldığı günümüzün dar işgücü piyasalarında mevcut rolleri daha çekici ve sürdürülebilir hale getirirken, yanıt verme hızımızı, müşteri odaklılığımızı ve hizmet tutarlılığımızı korumamıza ve hatta iyileştirmemize olanak tanıyor. Bu sadece operasyonel ilerleme değil, aynı zamanda çalışanlarımız için de bir kazanç," şeklinde konuştu. Dijitalleşme alanında Türkiye’de de başarılı çalışmalar yürüttüklerini belirten DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdürü Buket Cox, “DHL Supply Chain olarak global uygulamaları ülkemizdeki faaliyetlerimize uygulamamızın yanı sıra 2017 yılından bu yana T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından akredite edilmiş Ar-Ge merkezimizdeki çalışmalarımızla da lojistik sektöründe inovasyonu teşvik ediyoruz. Ar-Ge merkezimizle yapay zekâdan yeşil lojistiğe kadar birçok alanda yenilikçi çözümler geliştirerek lojistik sektörünü daha akıllı, güvenli ve sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlıyoruz. HappyRobot iş birliği de son dönemde yükselişte olan yapay zekâ aracıları ile süreçlerimizi nasıl optimize edebileceğimiz konusunda bizi heyecanlandırıyor” dedi. HappyRobot platformu, tamamen otonom yapay zekâ aracılarının telefon, e-posta ve mesajlaşma yoluyla etkileşim kurmasını sağlarken, DHL'in dahili sistemleriyle sorunsuz bir şekilde entegre oluyor. DHL Group, yapay zekâ stratejisini tüm departmanlarında genişletmeye devam ediyor. Mevcut pilot uygulamaların yanı sıra daha fazla kullanım örneği de test ediliyor. HappyRobot CEO'su Pablo Palafox ise, "HappyRobot'ta, yapay zekâ aracılarının küresel tedarik zinciri operasyonlarını koordine edeceğini, yalnızca veri taşımakla kalmayıp aynı zamanda iş akışlarını da aktif bir şekilde yöneteceklerini öngörüyoruz. Çoğu zaman, insanlar sistemleri ve gelen kutularını yönetmekle meşgul oluyor ve özel durumları veya süreçleri iyileştirmek için çok az zamanları kalıyor. DHL, yapay zekâ aracılarının lojistiğe hız, görünürlük ve tutarlılık getiren yeni bir operasyon katmanı olma potansiyelini erken fark etti. Bu vizyonu küresel ölçekte yaygınlaştırmak için böylesine ileri görüşlü ortaklarla iş birliği yapmaktan gurur duyuyoruz" dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.