Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Veri Güvenliği

Kapsül Haber Ajansı - Veri Güvenliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Veri Güvenliği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Google’dan Türkiye’ye 2 Milyar Dolarlık Yatırım: Yeni Google Cloud Bölgesi Kuruluyor Haber

Google’dan Türkiye’ye 2 Milyar Dolarlık Yatırım: Yeni Google Cloud Bölgesi Kuruluyor

Google, Türkiye’de yeni bir Google Cloud bölgesi kurma planlarını, ülke genelinde önümüzdeki 10 yılı kapsayan toplam 2 milyar ABD doları tutarındaki yatırım programı kapsamında duyurdu. Google ve Turkcell arasındaki stratejik iş birliğinin detayları, Google Türkiye ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenen Google Cloud Day etkinliğinde paylaşıldı. Turkcell ile iş birliği içerisinde geliştirilecek dünya standartlarındaki bu dijital altyapı, Türkiye ve bölge genelinde dijital dönüşümü ve bulut inovasyonunu ileri taşıyacak uzun vadeli bir kararlılığı yansıtıyor. Planlanan Google Cloud Türkiye bölgesi; işletmelere yüksek performanslı, güvenli ve kesintisiz bulut hizmetleri sunarak bulut ve yapay zekâ çözümlerine yönelik artan talebi karşılamayı hedefliyor. Türkiye’deki kurumlar; düşük gecikme, güçlü güvenlik kontrolleri ve uluslararası veri koruma standartlarına tam uyumluluk gibi kritik avantajlardan yararlanabilecek. “Bu yatırım, Türkiye’ye duyulan güvenin bir göstergesidir”Google Cloud Day’de konuşan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: “Google Cloud ve Turkcell arasındaki iş birliği, Türkiye’nin dijital dönüşüm yolculuğunu daha da hızlandıracaktır. Bu adım, küresel teknoloji liderlerinin ekonomimizin gücüne, yenilik kapasitesine ve büyüme potansiyeline duyduğu güveni yansıtmaktadır. Gelişmiş veri altyapısı ve yeni nesil bulut teknolojilerinin ekosistemimize entegrasyonu; kamu ve özel sektörde verimliliği artıracak, inovasyonu güçlendirecek ve uzun vadeli vizyonumuz olan Türkiye’yi bölgesel bir teknoloji ve bağlantı merkezi konumuna taşıyacaktır.” “2 milyar dolarlık yatırımla Türkiye'nin ekonomik büyümesini desteklemeye kararlıyız” Google Cloud Day'de Turkcell ile gerçekleşen iş birliğinin altını çizen Google Cloud Ülke Müdürü Önder Güler, şunları söyledi: "Bu 2 milyar dolarlık yatırımla Türkiye ekonomisinin büyümesine destek olma taahhüdümüzü sürdürüyoruz. Turkcell ile kurduğumuz ortaklıkla birlikte hayata geçen bu yeni bölge, birinci sınıf bulut altyapımızı Türkiye'deki kurumlara doğrudan sunarak daha yüksek hız, gelişmiş güvenlik ve mevzuat uyumuyla yeniliklerin önünü açma hedefimizi gerçekleştirmekten mutluluk duyuyoruz.” “Turkcell, 1 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirecek” Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, iş birliğine ilişkin şunları söyledi: “Google Cloud ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği, Türkiye’nin dijital yolculuğunda dönüştürücü bir dönüm noktasını temsil ediyor ve Turkcell’in teknoloji lideri konumunu daha da güçlendiriyor. Bu iş birliği yalnızca bir teknoloji yatırımı değil; ülkemizin geleceğe yönelik vizyonuyla stratejik bir uyum anlamına geliyor. Google Cloud’un küresel uzmanlığından yararlanarak Türkiye’de yapay zekâ ve inovasyon alanında öncü adımlar atıyoruz. Müşterilerimiz son teknoloji araçlara anında erişim sağlayarak Türk şirketlerinin daha hızlı inovasyon yapmasına ve küresel ölçekte rekabet etmesine güç katacak. Bu vizyonu desteklemek için Turkcell, veri merkezleri ve bulut teknolojilerine 1 milyar dolarlık yatırım yapmaya kararlı. Bu yatırımın ülkemizin dijital ekosistemine yıllık 5 milyar dolarlık katkı sağlaması bekleniyor.” Google Cloud Day etkinliğine katılan farklı şirketlerden üst düzey yöneticiler, stratejik iş birliğiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı İlker Kuruöz, şunları söyledi: “Bulut teknolojileri, finans sektöründeki dijital dönüşümün en kritik unsurlarından biri. Google Cloud’un Türkiye’de yeni bir bölge kurma planı, Garanti BBVA’nın operasyonel dayanıklılığını güçlendirirken; yapay zekâ ve gelişmiş veri analitiği çözümlerini güvenli şekilde kullanarak inovasyonu sürdürmesine olanak tanıyor. Bu iş birliği, müşterilerimize güvenilir ve yüksek performanslı dijital hizmetler sunma konusundaki kararlılığımızı pekiştirirken; veri egemenliği, gizlilik ve güvenin tüm çalışmalarımızın merkezinde yer almasını sağlamaya devam ediyor.” Türk Hava Yolları Genel Müdür Yardımcısı Kerem Kızıltunç, şöyle konuştu: “Türkiye’yi dünyaya bağlayan küresel bir havayolu olarak Türk Hava Yolları, yolcularımıza 7/24 kesintisiz bir seyahat deneyimi sunmak için yüksek performanslı ve dayanıklı bir teknoloji altyapısına güveniyor. Google Cloud’un, küresel ağıyla entegre şekilde Türkiye’de yerel bir bölge kurma planı; uçuş operasyonlarımız, yolcu sistemlerimiz ve veri yoğun uygulamalarımız için bir dönüm noktası niteliğinde. Kurumsal ölçekte ölçeklenebilir bulut altyapısının bize çok daha yakın olması; ileri analitikten güçlü siber güvenlik çözümlerine ve gelecekteki yapay zekâ yetkinliklerini hayata geçirmek için ihtiyaç duyulan düşük gecikme seviyesini sağlıyor. Bu gelişme, dijital stratejimizi hızlandırırken üstün hizmet standardına olan bağlılığımızı da daha da güçlendiriyor.” Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Gökhan Özdinç, şöyle konuştu: “Yapı Kredi olarak müşterilerimize sınırsız bir bankacılık deneyimi sunmak amacıyla sürekli inovasyona ve ana bankacılık altyapımızı modernize etmeye odaklanıyoruz. Google Cloud’un Türkiye’de bir bölge kurma planı, ileri yapay zekâ ve siber güvenlik girişimlerimizi hayata geçirmek için ihtiyaç duyduğumuz kurumsal ölçekte ölçeklenebilir ve güvenli bulut altyapısını sağlayacak. Bu yerel varlık, büyüme hedeflerimizi desteklemek için gerekli performansı ve esnekliği önemli ölçüde artırırken; güvenli, dijital-öncelikli yeni nesil finansal ürünler geliştirme yolculuğumuzu da hızlandıracak.” Yeni Google Cloud Türkiye bölgesinin sağlayacağı avantajlar Türkiye bölgesi, Google Cloud’un dünya genelinde 42 bölge ve 127 alandan oluşan geniş küresel ağına katılarak; perakende ve medya sektörlerinden finansal hizmetlere, sağlık ve kamuya kadar tüm sektörlerdeki ve her ölçekteki kuruluşlar için güçlü bir teknoloji altyapısı sunuyor. Google Cloud Türkiye bölgesinin öne çıkan avantajları şöyle özetlenebilir: Gelişmiş teknolojiler ve yetkinlikler: Veri analitiği, siber güvenlik ve dijital iş çözümleri gibi kritik kurumsal hizmetlere yerel erişim sağlanır. Google’ın yapay zekâ alanındaki yenilikleri; işletmelerin ve kamu kurumlarının daha hızlı, daha güvenli ve daha verimli çalışmasına katkı sağlar.Veri güvenliği ve düzenlemelere tam uyum: Verilerin Türkiye içinde saklanması, şifrelenmiş iletim ve depolama, ayrıntılı erişim kontrolleri ve gelişmiş tehdit tespit sistemleri sayesinde en yüksek uluslararası güvenlik ve uyumluluk standartları desteklenir.Yüksek performans ve düşük gecikme: Türkiye ve bölge ülkelerindeki kullanıcılar; düşük gecikmeli, hızlı ve kesintisiz dijital deneyim elde eder. Google’ın küresel altyapısı, büyük veri hacimlerinin verimli transferini kolaylaştırır.Esnek ve ölçeklenebilir altyapı: Google Cloud’un mimarisi, kurumların ihtiyaçlarına göre kaynakların kolayca artırılmasına veya azaltılmasına olanak tanır; büyüme ve dönüşüm hedeflerini destekler. Bu yatırım, Google Cloud’un Türkiye’nin ve daha geniş EMEA bölgesinin dijital dönüşümünü ve inovasyon ekosistemini uzun vadede destekleme konusundaki kararlılığını açık bir şekilde gösteriyor.

Günsan Elektrik’ten Ücretsiz Eğitim Fırsatıyla Elektrikçilere Mesleki Destek Haber

Günsan Elektrik’ten Ücretsiz Eğitim Fırsatıyla Elektrikçilere Mesleki Destek

Toplumsal kapasite geliştirici ve sosyal etki odaklı projeler üreten Habitat Derneği iş birliğiyle gerçekleştirilecek eğitim; Dijital Okuryazarlık, Dijital Güvenlik, Sosyal Medya Hesap Yönetimi ve Dijital Pazarlama konularını kapsayacak. Eğitimi başarıyla tamamlayan katılımcılar sertifika almaya hak kazanırken, eğitim sonunda yapılacak sınavda en yüksek başarıyı gösteren 20 elektrikçi, 5 bin TL değerinde GEP’te (Günsan Elektrikçi Platformu) puan kazanacak Anahtar, priz ve elektrik aksesuarları alanında 17 bin parçalık geniş ürün portföyüyle kaliteli, güvenilir ve ekonomik çözümler sunan Günsan Elektrik, elektrik sektöründeki profesyonellerin dijital dünyada güçlenmesine katkı sağlamak amacıyla yeni bir eğitim programı başlatıyor. 2–5 Aralık tarihleri arasından Habitat Derneği iş birliğiyle ücretsiz düzenlenecek eğitim, ilk başvuran 100 kişiyle sınırlı olacak. Elektrikçilere dijital dünyanın sunduğu fırsatları tanıtmayı hedefleyen eğitim programı, çevrim içi gerçekleştirilecek. Elektrikçiler dijital dünyada daha etkin olacak Eğitim kapsamında katılımcılar, dijital dünyada daha etkin olabilmeleri için dört ana başlıkta bilgi ve beceri kazanacak. Dijital Okuryazarlık modülünde; temel dijital kavramlar, dijital araçların tanıtımı, doğru bilgiye erişim ve bilgi doğrulama yöntemleri ele alınacak. Dijital Güvenlik bölümünde; kişisel ve kurumsal veri güvenliği, güçlü şifre oluşturma, siber tehditlere karşı alınabilecek önlemler ile örnek olay incelemeleri ve etkileşimli testler yer alacak. Sosyal Medya Hesap Yönetimi eğitiminde; farklı platformların özellikleri, etkili içerik stratejileri, örnek uygulamalar ve grup çalışmalarıyla desteklenecek. Dijital Pazarlama modülünde ise; SEO, içerik pazarlaması, dijital reklamcılık, Google My Business yönetimi, işletme bilgisi ekleme, reklam verme süreçleri ve kampanya simülasyonları üzerinde durulacak. 20 elektrikçiye 5 bin TL değerinde GEP puan Eğitimi başarıyla tamamlayan katılımcılar, katılım sertifikası almaya hak kazanacak. Program sonunda yapılacak değerlendirme sınavında en yüksek başarıya ulaşan 20 elektrikçi ise bin TL değerinde GEP puan kazanacak.

Bilim Dünyası Kuantum Yılı’nda Koç Üniversitesi’nde Buluştu  Haber

Bilim Dünyası Kuantum Yılı’nda Koç Üniversitesi’nde Buluştu 

Kuantum dünyasının önde gelen araştırmacılarını, dünya çapında çok değerli akademisyenleri, kamu ve özel sektör temsilcilerini ve öğrencileri bir araya getiren zirve, kuantum bilimi ve teknolojilerinin geleceğine dair uluslararası bir buluşma noktası oldu. Açılış konuşmasında Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Sitti: “Koç Üniversitesi olarak kuantum bilimini yalnızca bir araştırma alanı değil, ‘fiziğin dili ile mümkün olanın sınırları’ arasında bir köprü olarak görüyoruz. Uluslararası Kuantum Yılı’nda düzenlenen bu zirve, üniversitemizin bilginin sınırlarını zorlayan, disiplinlerarası ve küresel ölçekte etkili araştırmalar konusunda kararlılığını yansıtıyor. Amacımız, Türkiye’yi kuantum biliminde bölgesel bir lider, Koç Üniversitesi’ni ise bu alanda ulusal bir merkez haline getirmek” dedi. UNESCO’nun 2025’i “Dünya Kuantum Bilimi ve Kuantum Teknolojileri Yılı” ilan etmesi kapsamında düzenlenen Kuantum Teknolojileri ve İnovasyonun Geleceği Zirvesi, 6 Kasım 2025 tarihinde Koç Üniversitesi’nin Rumelifeneri Kampüsü’nde düzenlendi. Etkinlik bilim, teknoloji ve inovasyonun geleceğini şekillendiren uluslararası bir platform olarak büyük ilgi gördü. Zirve, kuantum dünyasının önde gelen araştırmacıları, dünya çapında çok değerli akademisyenler, kamu ve özel sektör temsilcilerinin katılımıyla kuantum bilimi ve teknolojilerinin toplumsal ve ekonomik dönüşümdeki rolünü çok yönlü biçimde ele aldı. Katılımcılar, kuantum hesaplama, iletişim, sensör teknolojileri, veri güvenliği ve yapay zekâ gibi alanlardaki son gelişmeleri tartıştı. Prof. Dr. Metin Sitti: “Kuantum teknolojileri düşünme biçimimizi dönüştürüyor” Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Sitti, açılış konuşmasında kuantum alanının geleceğe yön veren stratejik bir kırılma noktası olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Bilim insanlığın en birleştirici dili; farklı disiplinleri, kurumları ve kültürleri ortak bir merak etrafında buluşturuyor. Kuantum bilimi de bu birliğin en güçlü örneklerinden biri; mühendisliği, fiziği ve teknolojiyi aynı potada eritiyor. Bu zirve, hayal gücüyle doğruluğun, keşifle iş birliğinin kesiştiği bir dönemin kapılarını aralıyor” dedi. Kuantum Yılı’nın küresel ayağı Türkiye’de UNESCO’nun küresel ölçekte yürüttüğü “Dünya Kuantum Bilimi ve Kuantum Teknolojileri Yılı” girişimi, bilimsel farkındalığı artırmayı ve kuantum teknolojilerinin disiplinlerarası etkisini görünür kılmayı amaçlıyor. Koç Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen zirve, girişimin Türkiye ayağı olarak bilimsel iletişim, uluslararası iş birliği ve inovasyon kültürü açısından önemli bir adım oluşturdu. Zirve kapsamında yapılan oturumlarda, kuantum teknolojilerinin sadece bilimsel değil, ekonomik ve stratejik boyutları da ele alındı. Katılımcılar, enerji verimliliğinden ilaç geliştirmeye, veri güvenliğinden yapay zekâya kadar birçok alanda kuantum tabanlı çözümlerin geleceğe etkisini değerlendirdi. Koç Üniversitesi Fizik Bölümü’nden Prof. Dr. Özgür Müstecaplıoğlu, Koç Üniversitesi’nin kuantum araştırmalarındaki vizyonunu anlattığı konuşmasında, üniversitenin temel bilimlerden mühendisliğe uzanan disiplinlerarası birikiminin Türkiye’nin kuantum teknolojileri ekosistemine yön verecek bir merkez oluşturduğunu vurguladı. “Kuantum biliminde yalnızca teknoloji üretmiyor, aynı zamanda bu teknolojilerin insanlığa fayda sağlayacak etik ve toplumsal yönlerini de tartışıyoruz” dedi. Max Planck Işık Bilimi Enstitüsü Direktör Emeritus’u ve Ottawa Üniversitesi Fizik Bölümü fahri profesörü Gerd Leuchs, kuantum optiğinin geleceğini ele aldığı sunumunda, ışığın doğası ve kuantum gürültüsünün sınırlarını zorlayan yeni ölçüm tekniklerinden söz etti. Kuantum metrolojisi ve fotonik alanındaki gelişmelerin, haberleşmeden tıbba kadar pek çok uygulamayı dönüştüreceğini belirtti. Universidad Complutense de Madrid’te ve Almanya’daki Max Planck Işık Bilimi Enstitüsü’nde görev yapan Prof. Dr. Luis L. Sánchez-Soto, kuantum metrolojisi ve sensör teknolojileri üzerine yaptığı konuşmada, kuantum ilkelerinin doğadaki en küçük değişimleri bile ölçebilme kapasitesine dikkat çekerken; Palermo Üniversitesi ve Queen’s University Belfast’ta görev yapan Prof. Dr. Mauro Paternostro, kuantum bilgi ve hesaplama sistemlerinin sınırlarını anlattığı konuşmasında, kuantum termodinamiği ve bilgi işleme alanlarındaki son gelişmelerin, klasik bilgisayarların ötesine geçen yeni bir çağ başlattığını vurguladı. 2024 Koç Üniversitesi Rahmi M. Koç Bilim Madalyası sahibi ve Cambridge Üniversitesi Cavendish Laboratuvarı Başkanı olan Prof. Dr. Mete Atatüre ise konuşmasında kuantum optiği ve katı hal kuantum sistemlerinde yaşanan son gelişmelerin, kuantum teknolojilerinin gerçek dünya uygulamalarına dönüşmesinde nasıl kritik bir rol oynadığını anlattı ve spin-foton etkileşimleri ve atomik ölçekteki 2D malzemelerin kuantum cihaz tasarımına sunduğu olanaklara değindi. Bilimsel etik ve özgünlük özel oturumda ele alındı Zirvenin öne çıkan bölümlerinden biri, Koç Üniversitesi’nin öncülüğünde düzenlenen “Bilimsel Yayıncılıkta Özgünlük ve Etik” başlıklı özel oturum oldu. Akademik üretimde özgünlüğün, güvenilirliğin ve etik değerlere bağlılığın öneminin vurgulandığı oturum, genç araştırmacılardan deneyimli akademisyenlere kadar geniş bir katılımcı kitlesine hitap etti. Panelde, bilimsel bilginin paylaşımı, yapay zekânın akademik yazım süreçlerindeki rolü ve yayıncılığın geleceğine dair kapsamlı bir tartışma yürütüldü. Bilimsel iş birlikleri ve yeni araştırma alanları için güçlü bir zemin Zirve, yalnızca bilimsel bilgi paylaşımının değil aynı zamanda akademi, sanayi ve kamu arasında etkileşim ve iş birliğini güçlendiren bir platform sundu. Katılımcılar, yeni araştırma alanları ve ortak projeler üzerine görüş alışverişinde bulunarak, Türkiye’nin kuantum teknolojileri alanındaki konumunu güçlendirecek adımlar için önemli temaslarda bulundu. İki gün süren yoğun programın ardından zirve, katılımcılara geleceğin bilimi ve teknolojisine dair ilham verici bir perspektif sundu. Koç Üniversitesi, bilimsel mükemmeliyet ve yenilikçi araştırma vizyonu doğrultusunda, gelecekte de bu alandaki ulusal ve uluslararası iş birliklerini desteklemeyi sürdürecek.

Patel: “Yapay Zekâ, Günlük Ortalama 110 Dakika Tasarruf Sağlıyor” Haber

Patel: “Yapay Zekâ, Günlük Ortalama 110 Dakika Tasarruf Sağlıyor”

Çeyrek asrı aşkın süredir bilişim dünyasını bir araya getiren Bilişim Zirvesi, 2025 üçlemesinin son halkası olan “Bilişim Zirvesi’25-Bulut: The Last of a Trilogy” etkinliğini başarıyla gerçekleştirdi. Bini aşkın sektör profesyonelinin katıldığı, sadece ‘Bulut Teknolojileri’ne odaklanan zirve, sektör gündemini, en güncel trendleri, yenilikçi çözümleri ve çığır açan inovasyonları iş dünyası ile buluşturdu. Zirvenin ana konuşmacısı Adecco SVP & Head of EEMEA Mayank Patel, yapay zekâ odağında yaptıkları araştırmadaki Türkiye’ye özel veriler paylaştı. Bilişim Zirvesi’25 üçlemesinin son halkası olan “Bulut: The Last of a Trilogy” etkinliği, teknoloji ve bilişim dünyasının geleceğine bir kez daha yön verdi. Bini aşkın sektör profesyonelini ağırlayan zirvede bulut teknolojileri, iş süreçlerinden sürdürülebilirliğe kadar her açıdan ele alındı. Bulutun dönüştürücü etkisi ortaya konurken, ilham verici konuşmalar büyük ilgi gördü. Bilişim Zirvesi’26’nın mottosu “Yapay Dünya’nın Dopamini” olacak! Bilişim Zirvesi’25’in açılış konuşmasını yaparak etkinliği başlatan BThaber Başkan Yardımcısı Neslihan Aksun konuşmasında “Bugün burada yaşadığımız çağın mimarisini yeniden yorumluyor ve Yeşil Safir taşı gibi özel bir taşla taçlandırıyoruz. Safir, asaleti ve kalıcılığı simgelerken yeşil tonu ise doğayla uyumu, sürdürülebilirliği, dönüşümü ifade ediyor. Bulut artık yalnızca veri depolamak değildir. Bulut; düşünceye hız verir, sınırları yıkar, kurumları yeniden şekillendirir. Bulut; veriyi dolaşıma sokar, yapay zekâyı besler, güvenliği yeniden tanımlar. Bugün, iş yapma biçimimizi, kurum stratejilerimizi, sürdürülebilirliği yeniden yazan bir bulut çağına merhaba” dedi. Konuşmasında gelecek yılın temasını da açıklayan Aksun, “Bilişim Zirvesi’26’nın mottosu “Yapay Dünya’nın Dopamini” olacak. Teknoloji insanlığın yeni dopamini oluyor; bir yandan dönüştürüyor, diğer yandan büyülüyor. Her yeni buluş, her yeni algoritma beynimizin ödül merkezine bir sinyal gönderiyor: devam et, daha fazlası var. Ama biliyoruz ki bu dopamin etkisi, dengeyi unuttuğumuzda bizi kendi yarattığımız yapay dünyanın içine hapsedebilir. Önümüzdeki yıl; yapay zekâdan buluta, siber güvenlikten analitiğe, sürdürülebilir dijital dönüşüme kadar her başlıkta aynı dengeyi arayacağız” dedi. Türkiye, Avrupa, Asya ve Orta Doğu’nun dönüşümünün kalbinde yer alıyor “Yapay Zekâ Çağında Liderlik: İş Gücünü Geleceğe Hazırlamak İçin Yetenek Stratejilerini Yeniden Tasarlamak” başlıklı sunumunu yapan zirvenin ana konuşmacısı Adecco SVP & Head of EEMEA Mayank Patel, yapay zekânın iş gücü üzerindeki etkilerine ve dönüşen liderlik anlayışına dair önemli öngörüler paylaştı. Patel, sunumunda “Yapay Zekâ artık her yönetim kurulunun gündeminde, ancak birçok şirket bu dönüşümün iş gücü üzerindeki etkisini nasıl yöneteceğini tam olarak bilmiyor. Türkiye, Avrupa, Asya ve Orta Doğu’nun dönüşümünün kalbinde yer alıyor. Genç ve teknolojiye yatkın nüfusuyla dünyanın en dinamik iş gücüne sahip ülkelerinden biri. Üstelik Türkiye, bu dönüşümün sadece bir parçası değil; yapay zekâ mimarisini hayata geçirmeye başlayan öncü ülkelerden biri. Yapay Zekâ, günlük ortalama 110 dakika tasarruf sağlıyor, şirketlerin sadece %43’ü etkisini ölçüyor Tahminlere göre 2025 yılına kadar Türkiye’nin GSYİH’sinin %5’i yapay zekâdan gelecek. Geleceğin Küresel İş Gücü Raporu 2025’te Türkiye’ye özel veriler saptadık. Bu çalışma, 500’den fazla üst düzey yöneticisinin katılımıyla gerçekleştirildi. Sonuçlara göre, Türkiye’de yapay zekâya dair iyimserliği oldukça yüksek. Katılımcıların %78’i yapay zekânın daha fazla iş yaratacağına inanıyor. İnsanlar, AI destekli bir dünyada bile “işimin amacı ne?” diye sorguluyor. %76’sı yapay zekâ ajanlarının bir yıl içerisinde iş akışlarına entegre edileceğini öngörüyor. Ancak yüzde 36’sı işin yeniden tasarlanmasına katılıyor. Liderlerin önündeki en büyük zorluklardan biri: Verimlilik ile insan etkisi arasındaki dengeyi kurmak. Yapay Zekâ, günlük ortalama 110 dakika tasarruf sağlıyor. Ancak şirketlerin sadece %43’ü bunun etkisini ölçüyor. %42’si de veri üzerindeki kontrolünü artırmak istiyor. Küresel ölçekte 37.000’den fazla kişiyi kapsayan araştırmamızda, %78’i yapay zekânın daha fazla iş yarattığını, %53’ü çalışanların anlamlı iş istediğini ve %76’sı yapay zekânın iş gücüne entegre olacağını söylüyor. Yani çalışanlar değişime karşı değil, yeniliğe katkı sağlamak istiyor. Bugün her organizasyonun önündeki en önemli konu: İnsanları yeniden eğitmek ve becerilerini güncellemek. Çünkü geleceğin işi, insan ile makine arasında seçim yapmak değil; amacı merkeze alan bir yapay zekâ yaklaşımıyla liderlik etmektir. dedi. BThaber Başkanı Murat Göçe’nin yönettiği “Bulutun Gücüyle Şekillenen Stratejik Zekâ: 2030’un Altyapısını Kurmak” başlıklı ana panelde Zeren Group CIO’su Mehmet Ufuk Dokuzluoğlu, Huawei Cloud Satış ve İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Onur Karahayıt ve Ajet CISO’su Timur Kadızade katılımcılara bulut ile ilgili farklı bakış açıları kazandırdı. Bulutu stratejik zekâ katmanı olarak ele almalıyız! BThaber Başkanı Murat Göçe konuşmasına şu sözlerle başladı: “2030’a giderken bizi bekleyen gerçek şu: Bulutu sadece bir teknoloji olarak değil, stratejik bir zekâ katmanı olarak ele almak zorundayız. Bugün dijital dönüşümün her aşaması, bulutun omzunda yükseliyor. Yapay zekâ modellerinin öğrenmesi, büyük verinin analiz edilmesi, güvenliğin sağlanması, IoT’nin çalışması, hatta 5G’nin verimliliği. Hepsi bulutun gücüyle mümkün. Ama asıl soru şu: Bu gücü nasıl yönetiyoruz? Kurumlarımız bu dönüşümün neresinde? Verinin serbestçe dolaştığı, yapay zekânın sürekli öğrendiği bir dünyada güvenlik, sürdürülebilirlik ve esneklik dengesini nasıl kuruyoruz? Kuruluşlar, altyapı maliyetlerini azaltırken aynı zamanda inovasyon hızını artırıyor. Fakat bu denklemin görünmeyen yüzü; insan faktörü. Çünkü her teknoloji, insanla anlam buluyor. Kurumlar, yalnızca altyapılarını değil, yetenek stratejilerini de bulut çağının gerektirdiği şekilde dönüştürmek zorundalar. Bulut teknolojileri 2030’un altyapısını nasıl şekillendirecek? Verimlilik, güvenlik ve sürdürülebilirlik üçgeninde nasıl bir denge kurulacak? Hibrit bulutun, yapay zekânın ve veri merkezlerinin birleşimi, kurumlara nasıl bir stratejik zekâ kazandıracak. Panelimizde, bu sorulara yanıt arayacağız” dedi. Panelde yer alan Zeren Group CIO’su Mehmet Ufuk Dokuzluoğlu “Bulut teknolojisi 2000’li yılların başında başladı ve kısa sürede sadece bir altyapı hizmeti olmaktan çıkarak stratejik bilgi ve karar destek sistemlerinin temelini oluşturdu. Bu teknoloji sayesinde donanım ve altyapı yatırımlarını uzun vadeli öngörülerle planlamak mümkün hale geldi. Bulut sistemleri sayesinde artık istediğimiz teknolojiyi ihtiyacımız kadar kullanabiliyoruz; bu da hem maliyetlerde büyük avantaj sağlıyor hem de esneklik ve eşitlik getiriyor. İşin merkezinde tabi ki her zaman insan var” dedi. Panelin diğer bir konuşmacısı Huawei Cloud Satış ve İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Onur Karahayıt “Veri güvenliği günümüzde önemli bir konu. Verilerin yurt dışına çıkmasıyla ilgili olarak kanunlar ve düzenlemeler mevcut. Bunun yanı sıra, verilerin dışarıya aktarılmasının getirdiği fiziksel ve hukuki kısıtlamalar da söz konusu. Veri erişimi ve yönetimi konusunda netlik sağlamak, sistemlerin güvenliğini korumak açısından kritik hale geliyor. Huawei olarak Türkiye’deki veri güvenliği konusundaki endişeler ve kanunları göz önüne alarak Türkiye’de veri merkezi yatırımı yaptık. Huawei Cloud’un Türkiye’ye olan yatırımları hız kesmeden devam ediyor. Aralık ayında yeni yapay zekâ servislerinin veri merkezimizde kullanımı ile birlikte şirketler yapay zekâ odaklı inovasyonları çok daha hızlı hayata geçirebilecek. Ajet CISO’su Timur Kadızade ise “Yapay zekâ otomasyonu ciddi şekilde kolaylaştırıyor. Örneğin; eskiden 36 saatte aldığımız bir aksiyon, artık 3-5 saniye veya 10 dakika içinde gerçekleştirilebiliyor. Zero-day saldırıları dışında, yapay zekâ ile yapılamayacak çok fazla şey olmadığını düşünüyorum. Bu süreçler sezgisel hale geliyor ve insanlarla etkileşim genişliyor” dedi. Ana panel sponsoru Huawei, premium sponsorlar ATP, Bizim Bulut, Eclit, Logo ile vMind’ın katkılarıyla gerçekleşen Bilişim Zirvesi’25’de sektörün öncü markalarının CEO ve CTO’ları sahne aldı. vMind CEO’su Volkan Duman, Eclit CEO’su Erdem Telci, Logo Grup CTO’su İsmail Duran, Bizim Bulut Yönetim Kurulu Üyesi Mesut Ayvaz, ATP, Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Dr. Murat Aras, Mindfulness ve Şefkat Eğitmeni, Gatto Mind Kurucusu Sinem Tütenler, İşNet Kurumsal Satış Müdürü Serhat Varol, ParamTech CEO’su Bahadır Aktan, Aydem Holding CTO’su Engin Kavas, Limak Çimento IT Direktörü Ümit Ateş, I-Frame Kurucu Ortaklarından Ferhat Bulut, Link’ten Arge ve İnovasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erhan Polat, C-Coop, Pathvisor Hülya Erginler, Acıbadem Bilgi Teknolojileri Direktörü Kemal Kaplan, Atos Satış Yöneticisi Kemal Duru, Lila Kağıt Bilgi Teknolojileri Grup Müdürü Tarkan Ateşoğlu, C-Coop Pathvisor Gökhan Süderbay ve Serra Yılmaz yer aldı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

HAVELSAN ve Kredi Kayıt Bürosundan Stratejik Teknoloji İşbirliği Haber

HAVELSAN ve Kredi Kayıt Bürosundan Stratejik Teknoloji İşbirliği

İşbirliği kapsamında, HAVELSAN'ın geliştirdiği MAIN Yapay Zeka Platformu başta olmak üzere çeşitli yazılım ve teknoloji çözümleri, KKB'nin yerli ve güvenli bulut altyapısı Kloudeks üzerinden kurumlara hizmet olarak sunulacak. KKB'nin TIER IV sertifikalı, yüksek güvenlikli veri merkezinde hayata geçirilen Kloudeks bulut altyapısı, HAVELSAN'ın yapay zeka, iş zekası, veri tabanı, kurumsal kaynak yönetimi, siber güvenlik ve DevOps çözümleriyle entegre şekilde çalışacak. İşbirliği protokolü, HAVELSAN Teknoloji Kampüsü'nde düzenlenen törende, HAVELSAN Genel Müdürü Mehmet Akif Nacar ve KKB Genel Müdürü Gökhan Şahin tarafından imzalandı. KKB Genel Müdürü Gökhan Şahin, "Veri güvenliği, yüksek erişilebilirlik ve en iyi uygulama prensipleriyle geliştirdiğimiz Kloudeks ile işletmelere yerli ve sürdürülebilir bir teknoloji altyapısı sunuyoruz. HAVELSAN ile gerçekleştirdiğimiz bu işbirliğiyle, yapay zekadan siber güvenliğe kadar geniş bir yelpazede hizmetleri uçtan uca sunacağız. Kloudeks, tüm verileri Türkiye sınırları içinde tutarken, işletmelerin dijital dönüşümünü hızlandıran bir güven platformu olacak." ifadesini kullandı. HAVELSAN Genel Müdürü Mehmet Akif Nacar da işbirliğinin finans sektöründe veri güvenliğine katkı sağlayacağını belirterek şu değerlendirmede bulundu: "Üretken yapay zeka platformumuz MAIN başta olmak üzere, verilerin güvenli şekilde üretilmesini ve yönetilmesini sağlayan sistemlerimizi Kloudeks'in güvenli bulut altyapısında finans sektörüne sunacağız. HAVELSAN'ın 43 yıllık tecrübesiyle geliştirdiği askeri güvenlik yazılımlarının finans sektöründe de önemli bir referans olacağına inanıyoruz." Nacar, işbirliğinin bankacılık ve finans sektöründe yerli teknolojilerin kullanımını artıracağını, HAVELSAN'ın ülke içi veri üretimi ve korunmasına yönelik çözüm geliştirme vizyonunun bu anlaşmayla güçlendiğini ifade etti. KBB, 1995 yılında 9 bankanın ortaklığıyla kuruldu. 30 yıllık deneyimiyle finans sektörüne güvenli veri paylaşımı, dijital dönüşüm ve AR-GE desteği sağlayan KKB, 200'ün üzerinde üyeye hizmet veriyor. Kloudeks, KKB tarafından geliştirilen yerli ve güvenli bulut hizmetleri markası olarak öne çıkıyor, özellikle bilgi sistemleri ve veri gizliliği gereksinimleri yüksek sektörler için tasarlanmış entegre çözümler sunuyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Allianz Türkiye, Yapay Zekâ Desteği ile 100 Milyon Provizyon Sayısına Ulaştı Haber

Allianz Türkiye, Yapay Zekâ Desteği ile 100 Milyon Provizyon Sayısına Ulaştı

Allianz Türkiye Operasyonlar Genel Müdür Yardımcısı Fahri Kaan Toker, geliştirdikleri Smart STP sisteminin sahip olduğu ölçek ve etki düzeyiyle sadece Allianz bünyesinde değil, sigorta sektöründe de benzeri görülmemiş bir dönüşüm yaratacağını söyledi. Yeni nesil sigortacılığa öncülük eden Allianz Türkiye tüm iş süreçlerinde veri odaklı bir şirket olma hedefiyle yapay zekâ teknolojilerine yatırım yapmaya devam ediyor. Bu vizyonla hayata geçirdiği Smart STP projesiyle sağlık sigortası provizyon süreçlerini, yapay zekâ desteği ile insan eli değmeden %92 otomasyonla yürüten şirket, sigorta sektöründe yapay zekâ kullanımında da standartları yeniden belirliyor. 2025 yılı içerisinde 100 milyonuncu provizyon sayısına ulaşan Allianz Türkiye, Smart STP desteği ile sağlık sigortalılarının provizyon taleplerini saniyeler içerisinde yanıtlıyor ve böylece hastanede onay bekleme süreci de ortadan kalkmış oluyor. Derin öğrenme algoritmalarından yeni nesil mimariye kadar uzanan güçlü teknik altyapısı ile Smart STP, sürekli kendini geliştiren ve ölçeklenebilen bir sistem olarak tasarlandı. Yapay zekâ projelerine 3 yılda 3 milyon euro yatırım Dijitalleşme yolculuklarını her noktada derinleştirerek, sigorta sektöründe teknolojiye yön veren bir şirket olma vizyonuyla hareket ettiklerini söyleyen Allianz Türkiye Operasyonlar Genel Müdür Yardımcısı Fahri Kaan Toker, “Allianz Türkiye olarak yapay zekâyı teknolojiden öte görüyor, bu teknolojileri insana değer katmak ve sektörün ekonomik çıktılarını yeniden şekillendirmek için kullanıyoruz. Bu vizyon, geleceğin sigortacılığını bugünden mümkün kılıyor. Veriyi daha iyi kararlara dönüştüren bir organizasyon olmak için yapay zekâ projelerine son 3 yılda 3 milyon euro yatırım yaptık ve bu yatırımlar sayesinde edindiğimiz deneyimi artık değere dönüştürmeye başladık. Bu noktadan sonra tüm operasyonlarımızı ve iş yapış şeklimizi “yapay zekâ penceresinden” bakarak yapacak şekilde değiştiriyoruz. Sigorta gibi insan hayatına doğrudan dokunan bir sektörde, sigortalılarımızın bugünden yarına hayatlarına eşlik etme hedefiyle teknolojiyi daha akıllı, daha hızlı, daha insana yakın bir sistem inşa etmek amacıyla etkin bir şekilde kullanmaya devam ediyoruz.” dedi. Smart STP stratejik bir dönüşüm aracı İnovatif projeler ve yaratılan dönüşümlerle müşteri deneyimi yolculuğunu uçtan uca yeniden tasarladıklarını söyleyen Toker, Smart STP projesinin de bu anlamda sigorta sektöründe yeni bir kilometre taşı olduğunu belirterek, “2,3 milyon sigortalımızın sağlık alanında ilk tercihi Allianz Türkiye. Bu sorumlulukla, sağlık sigortacılığı gibi insan hayatına doğrudan dokunan bir alanda teknolojiyi, insan dokunuşunu kaybetmeden daha fazlasını sunabilmek amacıyla kullanıyoruz. Bu anlayışla geliştirdiğimiz Smart STP projesiyle Türk sigorta sektöründe sağlık sigortası provizyon süreçlerinde karar verme mekanizmasını %92 otomasyona çıkartan ilk yapay zekâ destekli sistemi hayata geçirdik. Allianz Türkiye, yapay zekâ ile bugüne dek 10 milyondan fazla sağlık tazminat başvurusunu insan eli değmeden işleyen Smart STP’nin de desteğiyle kısa bir süre içerisinde 100 milyonuncu provizyon onayına ulaştı. Smart STP projemiz sadece teknolojik bir yenilik değil; aynı zamanda stratejik bir dönüşüm aracı olarak da bizi gururlandırıyor. Sektörümüzde yapay zekâ destekli otomasyonun önünü açan ilk proje olarak umuyoruz ki gelecekteki dijitalleşme girişimlerine de ilham verecek.” dedi. Yaptıkları altyapı yaptırımları ile performanslı, güvenilir ve verimli yapay zekâ uygulamaları geliştirdiklerini söyleyen Toker, “Bu altyapı, veri gizliliğinin şirketin kontrolünde kalmasını sağlayarak kişisel verilerin korunması açısından kritik bir avantaj sağlıyor. Bu yaklaşım, yapay zekânın tamamen bir asistan gibi davranmasını sağlayarak kontrolün insanda kalmasını temin ediyor ve sektörümüzde iş verimliliği, veri güvenliği, etik ve şeffaf yapay zekâ kullanımı açısından da yeni bir standart belirliyor.” dedi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Yapay Zeka Geleceğin Finans Uzmanı Mı? Haber

Yapay Zeka Geleceğin Finans Uzmanı Mı?

“Finansta Yapay Zekâ” paneli; veri temelli karar alma süreçlerinden operasyonel verimlilik artışına, etik sorumluluklardan iş gücü dönüşümüne kadar birçok konuyu gündeme taşıdı. Sektör liderlerinin somut örnekler ve içgörülerle katkı sunduğu oturum, finans dünyasının yapay zeka ile nasıl evrildiğine dair çarpıcı bir perspektif sundu. Türkiye İş Bankası Chief Data & AI Officer’ı Gökhanalp Arslan, FİBA Banka Bilgi Teknolojileri ve Bankacılık Operasyonları Genel Müdür Yardımcısı Serdar Yılmaz, ING Chapter Lead – AI Development pozisyonunda görev yapan Ahmet Faruk Minareci, Yapı Kredi Bankası Analitik ve İş Zekâsı Direktörü Emin Rodoslu ve QNB Bank A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı- Ödeme Sistemleri ve Yapay Zekâ Çözümleri sorumlusu Murat Koraş, yapay zekâ odaklı dönüşüm süreçlerine dair stratejilerini ve deneyimlerini paylaştı. Özyeğin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden Doç. Dr. Emre Sefer’in katkı sunduğu oturumun moderatörlüğünü ise yine üniversitenin Mühendislik Fakültesi’nden Doç. Dr. Cenk Demiroğlu üstlendi. Verimlilikte Somut Artışlar Gözlemleniyor Yapay zeka entegrasyonunun özellikle yazılım geliştirme ve test süreçlerinde sağladığı ölçülebilir verimlilik artışları dikkat çekici bir şekilde ortaya kondu. Katılımcı kurumlar, bu alanlarda yüzde 20’ye varan performans artışı gözlemlendiğini ve bu iyileşmenin süreçlerin daha sistematik, hızlı ve hatasız ilerlemesini sağladığını belirtti. Özellikle operasyonel birimlerde, geçmişte dış kaynak desteğiyle yürütülen pek çok görev artık kurum içi ekipler tarafından daha kısa sürede ve daha düşük maliyetle gerçekleştirilebiliyor. Kurumsal iletişim ve pazarlama departmanlarında ise üretken yapay zekâ araçlarının aktif kullanımı sayesinde, içerik üretiminden kampanya planlamasına kadar pek çok süreç yeniden tasarlandı ve hız kazandı. Bu dönüşüm verimliliğin yanı sıra kurum içi bilgi birikiminin artması, ekiplerin daha yaratıcı ve stratejik roller üstlenmesi gibi niteliksel katkılar da sağladı. Yapay Zeka Güçlü Bir Araç Ancak Asıl Fark Hâlâ İnsan Aklında Yapay zeka destekli sistemlerin devreye girmesiyle birlikte daha önce yüzlerce çalışanın yürüttüğü operasyonel işler artık daha az insan kaynağı ile daha verimli ve düşük maliyetle sürdürülebiliyor. Bu dönüşüm, özellikle çağrı merkezi ve arka ofis gibi tekrarlayan süreçlerde belirgin şekilde hissediliyor. Ancak veri, algoritma ve otomasyon süreçleri gelişse de asıl rekabet avantajı halâ insanın stratejik karar verme becerisinde yatıyor. Doğru veriyi doğru zamanda anlamlandırmak, yapay zeka çağında fark yaratan en önemli yetkinlik. Bu nedenle, “öğrenmeyi öğrenme” becerisi; değişen iş dinamiklerine uyum sağlamak ve kalıcı değer üretmek açısından kritik önem taşıyor. Yapay zeka henüz finansal hizmetlerin fiziksel dünyadaki temas noktalarına tam anlamıyla entegre olmadı ancak sektör liderlerine göre bu entegrasyon çok yakın bir geleceğin gerçeği olacak. Önümüzdeki dönemde, bireylerin finansal yapay zeka ajanları; kurumlar arası veri paylaşımı yapan diğer yapay zekalarla doğrudan iletişim kuracak, işlemleri onlar adına yürütecek. Ancak teknolojinin bu denli ilerlemesi bile, müşteri deneyimi tasarımı ve karmaşık problem çözme becerileri gibi alanların önemini ortadan kaldırmayacak. Aksine, bu alanlar; yapay zekanın sağladığı hız ve ölçek avantajını, insan odaklı stratejiyle buluşturan en kritik unsurlar hâline gelecek. Etik ve Regülasyon Boyutu Giderek Kritikleşiyor Yapay zekanın sunduğu yüksek verimlilik ve hız avantajlarına rağmen, yüksek regülasyonlu sektörlerde bu teknolojilerin hayata geçirilmesi ciddi bir etik ve hukuki denetim çerçevesi içinde değerlendiriliyor. Finans sektörünün doğası gereği ölçeği ne olursa olsun her bir yapay zekâ uygulaması; veri güvenliği, şeffaflık, hesap verebilirlik ve uyumluluk kriterlerine göre detaylı kontrol süreçlerinden geçmek zorunda kalıyor. Bu durum, teknolojik ilerlemenin mühendislik ya da verimlilik boyutuyla sınırlı kalmıyor. Kurumsal sorumluluk, etik ilkeler ve düzenleyici uyum ekseninde de ele alınması gerektiğini net biçimde gözlemleniyor. İnovasyonun sürdürülebilirliği neyin mümkün olduğu değil, neyin sorumlu biçimde uygulanabilir olduğu ile şekilleniyor. AI Week Tüm Hızıyla Devam Ediyor Özyeğin Üniversitesi etkinlik haftası boyunca “Perakendede Yapay Zekâ”, “Tarım ve Gıda Teknolojileri” ve “Sağlıkta Yapay Zekâ” gibi sektör odaklı oturumlarda alan uzmanlarını ağırlamaya devam ediyor.

İşletmelerin yüzde 49'u en az bir bulut çözümü kullanıyor Haber

İşletmelerin yüzde 49'u en az bir bulut çözümü kullanıyor

Redington Türkiye adına M2S Araştırma tarafından gerçekleştirilen ve 200 ve üzeri çalışanı bulunan 7 bin 447 işletmeyi kapsayan araştırma, şirketlerin yüzde 49’unun en az bir bulut çözümü kullandığını ve 500+ çalışanlı işletmelerde bulut kullanımının yüzde 3 oranında arttığını ortaya koyuyor. "Bulut teknolojileri verimliliği artırıyor." Araştırmaya göre, bulut teknolojileri kullanan işletmelerin yüzde 86'sı, bu teknolojinin verimlilik üzerinde olumlu etkisi olduğunu belirtiyor. Yapay zeka alanındaki gelişmelerin bulut kullanım tercihlerine yön verdiğini ifade edenlerin oranı ise yüzde 38 seviyesinde bulunuyor. Genel kullanım trendlerine bakıldığında, en yaygın tercih edilen bulut uygulamaları veri yedekleme (yüzde 59), e-posta (yüzde 58) ve veri depolama (yüzde 42) olarak öne çıkıyor. 500 ve üzeri çalışanlı işletmelerde ise Software as a Service (SAAS) kullanımı yüzde 42, Infrastructure as a Service (IAAS) kullanımı ise yüzde 44 seviyesinde ve birbirine yakın oranlarda seyrediyor. "Veri güvenliği ve IT maliyetlerini azaltma, şirketlerin önceliği." Bulut çözümlerine geçişin en temel sebepleri arasında veri hırsızlığı, veri sızıntıları ve sistem açıklarına karşı güvenli bir ortam sağlama ihtiyacı öne çıkıyor. İşletmeler, veri kaybını önleme, veri kurtarma ve veri güvenliği konularını en kritik öncelikler arasında değerlendiriyor. Özellikle hassas verilerin korunması ve iş sürekliliğinin sağlanması, bulut teknolojilerine olan ilgiyi artıran başlıca faktörler arasında yer alıyor. Bununla birlikte, artan IT giderlerini azaltma baskısı 2024 yılında daha da belirgin hale geldi. Geçtiğimiz yıl sekizinci sırada yer alan IT maliyetlerini düşürme hedefi, bu yıl yüzde 27,5 oranıyla dördüncü sıraya yükseldi. Bu durum, her dört şirketten birinin bulut çözümlerini sadece güvenlik değil, aynı zamanda operasyonel maliyetleri azaltmak amacıyla da benimsediğini gösteriyor. İşletmeler, dijital dönüşüm süreçlerinde maliyet optimizasyonunu önceliklendirirken, bulut tabanlı çözümlerin hem esneklik hem de uzun vadede tasarruf sağlaması nedeniyle bu teknolojilere yönelmeye devam ediyor. "Bulut çözümleri çeviklik ve operasyonel verimliliği artırıyor." Şirketlerin bulut teknolojilerine yönelmesindeki en önemli avantajlardan biri, projelerde yeni kapasite ihtiyaçlarına hızlı erişim ve kaynakların hızla devreye alınabilmesi olarak öne çıkıyor. Araştırmaya göre, işletmelerin yüzde 42’si bulut çözümlerinin çeviklik ve operasyonel verimliliklerini artırdığını belirtiyor. Bu da şirketlerin değişen iş dinamiklerine daha hızlı uyum sağlamasına ve rekabet avantajı elde etmesine olanak tanıyor. “Yatırımlarda öncelik güvenlik çözümleri ve veri yedeklemede.” Redington Türkiye’nin araştırmasına göre bulut alanında yatırım yapmayı planlayan şirketler için öncelikli alanlar arasında kurumsal kaynak planlaması (ERP), felaket kurtarma ve veri depolama çözümleri öne çıkıyor. 500 ve üzeri çalışanı olan şirketlerde ise güvenlik çözümleri ve veri yedekleme en kritik yatırım başlıkları olarak belirlenmiş durumda. İşletmeler, operasyonel sürekliliği sağlamak ve siber tehditlere karşı dayanıklılıklarını artırmak amacıyla bu alanlara öncelik veriyor. Araştırmaya göre, 500 ve üzeri çalışanı olan işletmelerin IT bütçeleri yüzde 44 artarak 6 milyon TL’ye ulaştı; bu bütçenin dörtte biri ise bulut çözümlerine ayrıldı. Redington Genel Müdürü Cem Borhan, araştırmanın bulgularını göz önünde bulundurarak şu ifadeleri kullandı: “Araştırmamız, Türkiye’deki her iki işletmeden birinin artık bulut çözümlerini kullandığını ve bu tercihte veri yedekleme önemli bir rol oynadığını gösteriyor. İşletmeler dijital dönüşüm süreçlerinde öncelikle veri güvenliği ve operasyonel sürekliliği hedeflerken, aynı zamanda bulut teknolojilerinin sunduğu maliyet avantajları ve çeviklik sayesinde rekabette bir adım öne çıkıyor. Biz de Redington Türkiye olarak şirketlerin dijital dönüşüm yolculuklarını daha stratejik ve güvenli adımlarla sürdürebilmeleri için dağıtımını üstlendiğimiz markalarımız ve iş ortaklarımız aracılığıyla sunduğumuz çözümlerle onların yanında olmaya devam edeceğiz.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.