Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Veya

Kapsül Haber Ajansı - Veya haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Veya haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Meme Kanseri Hastalarının Yüzde 90’ına Koruyucu Cerrahi Uygulanıyor  Haber

Meme Kanseri Hastalarının Yüzde 90’ına Koruyucu Cerrahi Uygulanıyor 

“Ameliyatta meme mutlaka alınır” düşüncesinin hatalı olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Genel Cerrah Op. Dr. Kemal Raşa, “Günümüzde meme kanseri tanısı koyduğumuz hastaların en az yüzde doksanında meme koruyucu cerrahiler uyguluyoruz. Yani memenin tamamını almak yerine, yalnızca tümörlü dokuyu çevresindeki sağlıklı meme dokusuna zarar vermeden çıkararak tedaviyi başarıyla gerçekleştirebiliyoruz” dedi. Hastanın memesinin küçük, tümörünün ise büyük olduğu durumlarda memenin tamamının alınmasının gündeme gelebileceğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Genel Cerrah Op. Dr. Kemal Raşa, “Ayrıca, kalıtsal açıdan riskli hastalarda yapılan genetik analizlerde BRCA1 veya BRCA2 gibi anlamlı mutasyonlar saptanırsa, bu durumda da memeyi korumak yerine o memeyi, hatta her iki memeyi birden önleyici olarak çıkarmak tercih edilebilir. Bu olasılıklar dışında ise önceliğimiz, sistemik ilaç tedavisiyle kitleyi küçültüp memeyi mümkün olduğunca yerinde tutmak. Yani 1970–80’lerdeki ‘meme kanseri = memenin alınması’ anlayışı artık tamamen değişti” dedi. Memenin estetik görünümü için hastanın kendi dokusundan faydalanılıyor Ameliyat sonrası memede şekil bozukluğu oluşumunun çok nadir görüldüğünü ifade eden Raşa, “Çünkü biz, memedeki kitleyi çıkardıktan sonra estetik görünümün bozulmaması için hastanın kendi dokusundan faydalanarak farklı kaydırma ve şekillendirme teknikleriyle bir anlamda memeye doğal formunu yeniden kazandırıyoruz. Sonuç olarak, meme kanseri cerrahilerini genellikle kabul edilebilir düzeyde deformite ile estetik açıdan tatmin edici bir görünümle tamamlamak mümkün. Meme koruyucu ameliyatı gerçekleştirdiğimiz hastaların büyük çoğunluğunda, eğer özel bir yandaş hastalık, kırılganlık veya ek risk faktörü yoksa, hastanede bir gece yatış yeterli oluyor. Memenin tamamının çıkarıldığı ve rekonstrüksiyon (yeniden yapılandırma) yapılan hastalarda ise yatış süresi 2–3 gün civarında seyrediyor” şeklinde konuştu. Tedavinin başarılı olabilmesi için multidisipliner yaklaşım şart Meme kanserinin çok katmanlı bir hastalık olduğu için çok disiplinli bir yaklaşım ve tedavi gerektirdiğini vurgulayan Raşa, “Meme kanserinde son 15–20 yılda tedavi oranlarının bu kadar iyileşmesindeki en büyük unsurlardan biri de multidisipliner yaklaşımdır. Cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi gibi sistemik tedaviler bir arada ve uyum içinde kullanıldığında sonuçlar çok daha başarılı olur. Ek olarak bu tedavileri; tümörün boyutu, yayılımı, biyolojik tipi, hastanın yaşı ve bireysel önceliklerine göre kişiselleştirdiğimizde yani tüm hastalara ‘kopyala-yapıştır’ şeklinde tek tip bir tedavi planı değil, bireyselleştirilmiş bir tedavi uyguladığımızda sonuçların anlamlı şekilde iyileştiğini söylemek de mümkün. Bu farkındalıkla artık tüm hastalarımızda yalnızca cerrahi tedaviyi değil, aynı zamanda faydası olabilecek ilaç ve ışın tedavilerini de birlikte değerlendiriyor, elimizdeki tüm tedavi yöntemlerini içeren kapsamlı bir yol haritası oluşturuyoruz” dedi. Ameliyat sonrası kalıcı hareket kısıtlılığı ile nadiren karşılaşılıyor Ameliyat sonrasında kalıcı hareket kısıtlılığının oldukça nadir görüldüğünü belirten Raşa, “Ancak koltuk altı lenf bezlerinin geniş kapsamlı olarak temizlendiği, yani ‘diseksiyon’ adı verilen ameliyatlar uygulandığında, o bölgedeki dokulara yakın çalışıldığı için sinirler etkilenebilir ve bu durum zaman zaman hastanın kolunu ya da omzunu rahatça hareket ettirmesini zorlaştırabilir. Özellikle hareketlerini kendi haline bırakan veya kırılgan yaş grubundaki hastalarda bu oranın biraz daha yüksek olabildiğini görüyoruz. Bunu önleyebilmek için, hastanın aktif katılımıyla ameliyattan hemen sonra kol hareketlerine başlanması kıymetli. Bu proaktif yaklaşım sayesinde, hastaların yalnızca çok küçük bir bölümünde omuz veya kol hareketlerinde kalıcı kısıtlılık görülüyor” dedi. Tedavi sürecinde psikolojik destek büyük fark yaratıyor Meme, kadının cinsel kimliğini tamamlayan önemli bir uzuv olduğu için, meme kanseri cerrahisi ister koruyucu ister mastektomi şeklinde olsun, psikolojik etkileri kaçınılmazdır diyen Raşa, “Bu nedenle tedavi süreci başlamadan önce tüm hastalarımıza psikolog görüşmesi öneriyoruz. Medikal onkoloji ekibimizle birlikte çalışan psikologlarımız, hastaların yaşayabilecekleri psikolojik zorluklarla baş etmelerine ve beden algısındaki değişimlere uyum sağlamalarına yardımcı oluyor. Ayrıca hasta destek grupları da sürece büyük katkı sağlıyor; hastalar deneyimlerini paylaşarak bu zorlu hastalığı birlikte daha güçlü atlatabiliyor” dedi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Dikkat Çeken Araştırma: "Her 5 Gençten Biri Ne Eğitimde Ne İstihdamda" Haber

Dikkat Çeken Araştırma: "Her 5 Gençten Biri Ne Eğitimde Ne İstihdamda"

Her 10 gençten 6’sı istihdama ‘tanıdık’ aracılığıyla erişebilirken çalışan gençlerin yüzde 65’i ayda 27 bin TL’nin altında bir ücret alıyor. Gençlerin yüzde 72’si borç yükü altında, yüzde 68’i ise daha iyi iş olanakları için yurtdışına göç etmek istiyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından yürütülen ve TÜBİTAK 2519 – COST Çalışma Grubu Destek Programı tarafından desteklenen "Türkiye’de NEET (Ne Eğitimde Ne İstihdamda Ne Yetiştirmede) Gençler: Profil ve İyi Olma Hali Araştırması" projesinin bulguları santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleşen toplantıda kamuoyuyla paylaşıldı. 10 Mayıs-2 Haziran 2025 tarihleri arasında yürütülen saha çalışması Fraktal Araştırma tarafından Türkiye genelinde 29 ilde, 18-29 yaş aralığındaki 2 bin 403 gençle hanelerde yüz yüze görüşülerek gerçekleştirildi. Araştırma, gençlerin iyi olma halini "maddi durum", "eğitim", "sağlık ve psikososyal iyi oluş", "aile", "siyasal, sivil katılım, güven ve faillik" gibi birçok farklı boyutta ele aldı. Proje kapsamında anket çalışmasının yanı sıra İstanbul ve Çukurova’da gençler ile derinlemesine görüşmeler ve kamu, STK ve akademi temsilcilerinin katıldığı politika geliştirme çalıştayları hayata geçirildi. Projenin kapanış toplantısı İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Emre Erdoğan, Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, Doç. Dr. Başak Akkan, Dr. Öğr. Üyesi Tuğçe Erçetin Sabuncu ve doktora bursiyeri Birnur Kafalı Eyolcu’nun sunumlarıyla gerçekleşti. Kadınlar ev içi sorumluluklar nedeniyle işgücünün dışında Araştırma gençlerin istihdamına, işgücü piyasasındaki koşullarına ve maddi durumlarına ilişkin çarpıcı veriler ortaya koyuyor. Araştırmaya katılan 18-29 yaş arası gençlerin yüzde 46’sı bir işte çalışırken yüzde 54’ü çalışmıyor. Bu grubun yaklaşık üçte biri ise ne istihdamda, ne eğitimde, ne de herhangi bir mesleki eğitim sürecinde. Toplumsal cinsiyet, bu tabloyu en güçlü şekillendiren değişken olma özelliği taşıyor. Erkeklerin yüzde 63’ü istihdamdayken, kadınlarda bu oran yüzde 28’e düşüyor. Araştırma bulgularına göre kadınların NEET olma olasılığı, erkeklerin olasılığının yaklaşık 2,5 katı. Bu farkın temel nedeni ise "aile sorumlulukları". Çalışmayan kadınların yüzde 29,2’si ev içi bakım veya ailevi nedenlerle işgücüne katılamadığını belirtirken, aynı gerekçeyi ifade eden erkeklerin oranı yalnızca yüzde 1. İşe girişte 'tanıdık' faktörü belirleyici Araştırma, gençlerin iş bulma sürecinde formel kanalların tek başına işlevsiz kaldığını gösteriyor. Gençlerin neredeyse yarısı (yüzde 45,6 civarı) istihdama arkadaşları veya akraba bağlantıları aracılığıyla erişebiliyor. Buna karşılık, dijital iş arama platformları aracılığıyla iş bulanların oranı yalnızca yüzde 8,9. Çalışma Koşulları: Küçük işletmelerde uzun saatler Türkiye gençliğini temsil eden bu araştırma, genç istihdamının büyük ölçüde mikro ve küçük ölçekli işletmelere sıkışmış durumda olduğunu gösteriyor. Gençlerin yüzde 85’i 50 kişiden az çalışanı olan yerlerde çalışıyor. Başta mağazalar ve yeme-içme mekanları olmak üzere ağırlıklı olarak satış danışmanı, garson veya kasiyer gibi hizmet sektörü pozisyonlarında istihdam ediliyor. Gençlerin yüzde 58’i günde 9 saat ve üzerinde çalıştığını belirtirken yüzde 66,8’i haftada 6 gün, yüzde 8,3’ü ise haftanın her günü çalışıyor. Haftada 5 gün çalışanların oranı yalnızca yüzde 18. Gençlerin yüzde 65’i ayda 27 bin TL’nin altında ücret alıyor Araştırma, gençlerin içinde bulunduğu ekonomik çıkmazı da çarpıcı verilerle ortaya koyuyor. Gençlerin yaklaşık yüzde 65’i ayda 27 bin TL’nin, yüzde 35’i ise 9 bin TL’nin altında kazanıyor. Katılımcıların yüzde 42,3’ü gelirinin "eksik kaldığını", yüzde 44,6’sı ise "sadece ihtiyaçlarını karşılamaya yettiğini" belirtiyor. Yetersiz gelir, gençleri sistematik bir borçluluğa itiyor. Araştırmaya göre gençlerin geneline bakıldığında sadece yüzde 28,3'ünün hiç borcu yok. Çalışan grubun sadece yüzde 8,2’si hiçbir borcu olmadığını belirtirken; yüzde 40,5’i kredi kartı borcu, yüzde 25,3’ü taksitli borç ve yüzde 18,7’si ihtiyaç kredisi borcu yükü altında. Her on gençten altısı mevcut maddi durumundan memnun olmadığını belirtirken, "çok memnunum" diyenlerin oranı yüzde 6,3’te kalıyor. Gençler diplomadan umudu kesmiş durumda Araştırma, gençler arasında "eğitim-istihdam bağlantısına" dair köklü bir güvensizliği ortaya koyuyor. Katılımcıların yalnızca yüzde 38,7’si aldıkları eğitimin kendilerini "hayata hazırladığını" düşünürken, sadece yüzde 36,2’si "bu eğitim sayesinde iyi bir iş bulabileceğine" inanıyor. Yüzde 36,4’lük bir kesim ise bu görüşü net bir şekilde reddediyor. Eğitime olan güven, özellikle işsiz ve aile sorumlulukları taşıyan gençler arasında dip yapmış durumda. Gelecek kaygısı nedeniyle gözler yurtdışında Eğitimden ve mevcut ekonomik yapıdan umudunu kesen gençlerin gelecek beklentileri de karamsar bir tablo çiziyor. Bu durum, gençler arasında yurt dışına yerleşme arzusunu bir "çıkış yolu" olarak güçlendiriyor. Katılımcıların yüzde 67,8’i "daha iyi iş olanakları" için yurt dışına gitmek istediğini belirtirken, bu motivasyonu yüzde 36 ile "Türkiye’de geleceğini görememe" ve yüzde 28,9 ile "ülkenin kötüye gittiğini düşünme" takip ediyor. Gençler sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve siyasal nedenlerle de gitmek istiyor; yüzde 22,5’i "daha fazla kişisel özgürlük", yüzde 6’sı ise "düşünce özgürlüğü eksikliği" nedeniyle göç arzusunda olduğunu belirtiyor. Araştırma, bu yoğun isteğin henüz somut bir plana dönüşmediğini de gösteriyor. Gençlerin sadece yüzde 8’i "kesinlikle gitmeyi planladığını" ifade ederken, yüzde 56,4’ü bunun muhtemel olmadığını belirtiyor. Psikolojik yorgunluk ve tükenmişlik hâkim Araştırma, gençlerin sağlık davranışları konusunda riskli bir tablo çizerken gençlerin özellikle psikososyal durumu endişe verici bir seviyede. Katılımcıların yüzde 36,6'sı sık sık "yorgun hissettiğini", yüzde 33,5'i "uykusuzluk çektiğini", yüzde 29,2'si "mutsuz veya sıkıntılı" olduğunu ve yüzde 26,6'sı "sorunlarıyla baş edemediğini" belirtiyor. Bu bulgular, gençlerin üçte birinden fazlasının yoğun stres altında yaşadığını ve dinlenemediğini gösterirken psikolojik yorgunluk ve tükenmişlik sorunları en çok işsiz gençlerde görülüyor. Gençler siyasete oy vererek katılıyor, STK'lara uğramıyor Araştırma, gençlerin siyasal ve sivil katılımı ile ilgili de çarpıcı veriler ortaya koyuyor. Gençlerin yüzde 79,9’u siyasete oy vererek katılırken bir siyasi partiye üye olanların oranı ise sadece yüzde 6,8. Gençlerin sivil alana katılımına bakıldığında ise bir STK'ya üye olanların oranı yüzde 9,3’ken düzenli gönüllülük yapanların oranı ise yüzde 11,4. Gençler, parti faaliyeti yerine yüzde 28-29 oranlarıyla boykot veya çevrimiçi protesto gibi daha bireysel ve esnek eylem biçimlerini tercih ediyor. Araştırma sonuçları gençlerin siyasi açıdan bireysel olarak kendilerine güvendiklerini ancak sisteme karşı derin bir yabancılaşma içinde olduklarını gösteriyor. NEET olma durumu bir tükenmişlik hali Araştırma bulguları aynı zamanda İstanbul ve Çukurova Bölgesinde Nisan-Temmuz 2024 tarihleri arasında yüzden fazla NEET genç yapılan derinlemesine mülakatları ve odak grupları da içeriyor. Gençlerin deneyimlerini aktardıkları bu görüşmelerde eğitimden sınav kaygısına, "beklemede" olmanın zorluklarına, ilk kez işe girecek gençler için tecrübe eksikliğinin yarattığı paradoksa birçok başlık yer alıyor. Mülakatlar, NEET olma durumunun bir "tükenmişlik hikayesi" olduğunu güçlü bir şekilde ortaya koyarken, uzayan iş arama süreçleri, bakım yükleri ve sürekli beklemede olma hali, gençleri yıpratan ve topluma aidiyetlerini zedeleyen bir sürece işaret ediyor. ‘Gençler dünyayı adaletsiz bir düzen olarak görüyor’ Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Emre Erdoğan, “Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri gençler arasındaki yaygın 'anomi', yani toplumsal kuralsızlık, güvensizlik ve adalet algısındaki çöküş oldu. Kurumlara güvensizlik var ve liyakat algısının çökmüş olduğunu görüyoruz. Bu toplumsal yönsüzlük hissi, en yüksek olarak öğrenciler ve ‘beklemede’ olan gençler arasında ölçüldü. Bu adaletsizlik algısı, gençler arasında yaygın bir 'hınç' duygusunu da besliyor. Gençler, dünyayı bireysel çabanın karşılığını vermediği adaletsiz bir düzen olarak görüyor.'Toplumsal hınç' olarak adlandırılan bu sistemsel adaletsizlik algısı, en keskin biçimde işsiz gençler arasında gözleniyor.” dedi. Gençlerin genel iyi olma halinin alarm verdiğini belirten Prof. Dr. Erdoğan, “Yaşam memnuniyeti ve gelecek umudu son derece düşük seviyelerde seyrediyor. Toplumsal adalet algısındaki çöküş ve sistemsel eşitsizliklere duyulan ‘hınç’ yaşam memnuniyetini en güçlü düşüren faktörler olarak öne çıkıyor. Bulgular, gençler için "adil bir toplum algısının" ekonomik güvenceden bile daha kritik hale geldiğini gösteriyor.” diye konuştu. Politika önerileri paylaşıldı Araştırma ekibi bulgulara ve paydaşlarla yürütülen çalıştaylara dayanarak çeşitli politika önerileri de sundu. Gençler için sadece gelir destekleri değil sanatsal, sportif ve kültürel etkinliklere katılabilmeleri için ücretsiz "ulaşım desteği" verilmesi ve barınma, sınav ücretleri gibi çeşitli kalemleri kapsayan finansal desteklerin de sağlanması önerildi. Eğitimin sadece akademik bilgiyle donatan bir yapıdan çıkarak beceri, yönelim ve deneyimle güçlendiren bir modele dönüştürülmesi gerektiği vurgulandı. Bakım yükünün ailelerin, özellikle de kadınların omzunda kalmaması için devletin, yerel yönetimlerin ve işyerlerinin aktif sorumluluk almasının altı çizildi. Gençlerin psikososyal iyilik hali için de okullardaki rehberlik sisteminin daha destekleyici ve etkin rol almasının sağlanması, gençlerin ücretsiz ve güvenli biçimde sosyalleşebileceği, aidiyet hissini ve toplumsal bağlarını güçlendireceği kamusal alanların çoğaltılması önerildi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

‘Gizli Kalp Krizi’ Hiç Belirti Vermeden Görülebiliyor!  Haber

‘Gizli Kalp Krizi’ Hiç Belirti Vermeden Görülebiliyor! 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Baltalı, sessiz iskemi olarak da bilinen, göğüs ağrısı gibi belirti vermeden ilerleyebilen kalp krizleri ile bu durumun riskleri ve fark edilme yöntemleri hakkında bilgi verdi. Bazı kalp krizleri hissedilmeyebiliyor! Gizli kalp krizinin, sessiz iskemi olarak da değerlendirildiğini aktaran Prof. Dr. Mehmet Baltalı, “Bir kalp krizi oluştuğunda, normal şartlar altında, çoğu insanda göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi belirtiler ortaya çıkar.” dedi. Bu durumun, bayılma, şuur kaybı veya ani kalp durmasına da neden olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Baltalı, “Ancak bazı vakalarda bunların hiçbiri görülmez. Kişi normal ayakta kalp krizini geçirir ve herhangi bir sıkıntı veya şikâyet hissetmez.” şeklinde konuştu. Sessiz iskemi çoğunlukla EKO veya EKG çekildiğinde fark edilebiliyor Normal kalp krizinde şiddetli göğüs ağrısı görüldüğünü hatırlatan Prof. Dr. Mehmet Baltalı, “Bu ağrı, çoğunlukla sola kola veya alt çeneye yayılır. Ancak sessiz, gizli kalp krizinde veya sessiz iskemi olarak adlandırılan durumda, bu belirtilerin hiçbiri görülmez.” dedi. Kişinin tüm bu süreci fark etmeden, normal hayatını sürdürebildiğini ifade eden Prof. Dr. Baltalı, şunları söyledi: “Sessiz iskemi çoğunlukla bir EKO veya EKG çekildiğinde fark edilebilir. Sessiz iskeminin görülme sıklığı oldukça yüksektir. Çok seyrek bir hadise değildir ve yaklaşık yüzde 20 civarında görülür. Sessiz iskemi, şikâyeti olmayan bir durumdur. Peki, iskemi nedir? İskemi, kalbin ihtiyacı olan kan veya oksijenin, damarlardaki darlık veya tıkanıklık nedeniyle yeterince ulaşamamasıdır. Bir iş yaparken, yürürken veya koşarken kalp pompalama görevini yerine getirir. Eğer kalbin ihtiyacı olan kan veya oksijen yeterince ulaşamazsa, iskemi oluşur ve bu durum daha sonra göğüs ağrısı veya diğer belirtilerle kendini gösterebilir.” En ayırt edici özelliği göğüs ağrısının olmaması! Sessiz iskeminin en sık görüldüğü hasta grubunun, şeker hastaları olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Baltalı, “Şeker hastalarında sinirler zarar görebilir ve bu nedenle kişiler herhangi bir belirti hissetmeyebilir.” dedi. Sessiz iskemi esnasında kişinin normal yaşamına devam edebildiğini aktaran Prof. Dr. Baltalı, “Ancak kalp pompalama fonksiyonu bozulduğunda, kalp yetmezliği ortaya çıkabilir ve bu durum nefes darlığı, çarpıntı gibi diğer bulgularla kendini gösterebilir. Sessiz iskeminin en ayırt edici özelliği göğüs ağrısının olmamasıdır. Kişi üç kat merdiven çıktıktan veya birkaç basamak çıktıktan sonra nefes darlığı hissedebilir.” açıklamasını yaptı. Sessiz iskemi, normal göğüs ağrısı olan vakalardan çok daha tehlikeli olabilir! Sessiz iskemi veya gizli kalp krizinde asıl araştırılması gerekenin, iskeminin veya kriz varlığının tespit edilmesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Baltalı, “Bu durumda risk faktörlerine dikkat etmek gerekir. Şeker, tansiyon, sigara ve kolesterol kontrolü, sağlıklı beslenme ve düzenli kontroller önemlidir. Bu sayede iskemiye karşı uyanık olunur ve farkındalık sağlanır.” dedi. Sessiz iskeminin tehlikeli bir durum olduğunun altını çizen Prof. Dr. Baltalı, “Normal göğüs ağrısı ile ortaya çıkan kalp krizlerinde, kişi hemen hastaneye başvurur ve müdahale edilir. Ancak sessiz iskemide bu durum gerçekleşmez ve bu açıdan sessiz iskemi, normal göğüs ağrısı olan vakalardan çok daha tehlikeli olabilir.” diyerek sözlerini tamamladı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Garanti BBVA ve ideasoft’tan İşletmelere E-Ticarette Büyümek İçin Tam Destek Haber

Garanti BBVA ve ideasoft’tan İşletmelere E-Ticarette Büyümek İçin Tam Destek

Garanti BBVA Ödeme Sistemleri, Türkiye’nin önde gelen e-ticaret altyapı sağlayıcılarından ideasoft ile gerçekleştirdiği iş birliği kapsamında, işletmelerin dijitalleşme sürecini hızlandıracak kapsamlı bir e-ticaret paketi sunuyor. Paket, web sitesi kurulumundan ödeme almaya uzanan tüm süreci kolaylaştırarak işletmelerin dijitalleşmesine destek oluyor. Kampanya dahilinde hazır e-ticaret altyapısı ve web sitesi kurulumu, Garanti BBVA Sanal POS entegrasyonu, Bonus kart ağıyla taksit imkânları ve 7/24 güvenli ödeme deneyimi birlikte sunuluyor. İlk yıl ücretsiz Sanal POS ve esnek komisyon seçenekleri (ertesi gün ödemeli %2,09 veya 25 gün blokeli %0) farklı ölçeklerdeki işletmelerin nakit akışı ve maliyet yönetimi ihtiyaçlarına uyum sağlıyor. Garanti BBVA müşterileri, ideasoft e-ticaret altyapısına yıllık 87.900 TL yerine sadece 29.900 TL ödeyerek ve 2 ay ödeme erteleme imkânıyla sahip olabiliyor. Kerem Orbay: “İşletmelere dijitalleşme yolculuğunda tam destek veriyoruz” Garanti BBVA Ödeme Sistemleri Genel Müdürü Kerem Orbay, yeni e-ticaret paketine ilişkin şunları söyledi: “Ödeme sistemleri alanında yenilikçi çözümlerimizle Garanti BBVA müşterilerine her zaman en ileri teknolojiyi en sade ve faydalı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Alışveriş deneyimini tüketici açısından geliştirirken işin diğer tarafında olan işletmelerin gerçek ihtiyaçlarını, anlık beklentilerini ve uzun vadeli hedeflerini de aynı anda gözetiyoruz. ideasoft ile geliştirdiğimiz projemiz de bu anlayışın ürünü. Bu iş birliğiyle Türkiye’deki işletmelerin dijital dönüşümünü desteklemeye ve e-ticaret ekosisteminin gelişimine katkı sunmaya devam ediyoruz. Küçükten büyüğe her ölçekteki işletmenin e-ticarete adım atmasını kolaylaştırıyor, online satış kanallarını hızlı, güvenli ve uygun maliyetlerle kurabilmelerine imkân tanıyoruz. Bu model, işletmelerin e-ticarette ihtiyaç duyduğu bileşenleri bir araya getiriyor; kurulumdan operasyona, ödeme almadan büyümeye kadar sürecin tamamını tek adresten yönetebilmeyi sağlıyor. İşletmelere dijitalleşme yolculuğunda tam destek veriyor, e-ticaretin her adımında yanlarında olarak ‘Birlikte Yaparız’ anlayışımızla bu yolculukta onların güvenilir yol arkadaşı olmayı hedefliyoruz.” Sinan Akdal: “KOBİ’lerin dijital dönüşümünü kolaylaştıracak stratejik bir adım” ideasoft CEO’su Sinan Akdal, iş birliğine ilişkin olarak şunları söyledi: “Türkiye’de e-ticaretin büyümesi artık yalnızca büyük markaların değil, tüm işletmelerin dijitalleşme hızına bağlı. Garanti BBVA ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, KOBİ’lerin dijital ticarete erişimini kolaylaştırmak ve finansal altyapı ile teknolojiyi tek noktada birleştirmek açısından önemli bir adım. Amacımız, işletmelerin sadece online satışa başlamasını değil, dijital dünyada kalıcı bir başarı yakalamasını sağlamak. . Bu kapsamda Garanti BBVA’nın güçlü ödeme çözümlerini, ideasoft ‘un 20 yıllık e-ticaret deneyimiyle bir araya getiriyoruz. Böylece her ölçekteki işletme, güvenli ödeme altyapısı ve modern e-ticaret araçlarıyla dijital ekonomide rekabet gücünü artırabilecek. Türkiye’de dijital ticaretin tabana yayılması ve işletmelerin daha güçlü bir geleceğe hazırlanması için birlikte çalışmaktan mutluluk duyuyoruz.” E-Ticarete Adım Atmanın En Kolay Yolu Kampanyadan faydalanmak isteyen Garanti BBVA müşterileri, linke tıklayarak veya garantibbvapos.com.tr adresini ziyaret ederek e-ticaret paketini satın alabilir ve web sitesi kurulum sürecini hemen başlatabilir. Mevcut web sitesi olan işletmeler, Garanti BBVA Mobil veya İnternet Bankacılığı üzerinden “Üye İşyeri Sanal POS” adımından başvurularını kolayca tamamlayabilir. Garanti BBVA Ödeme Sistemleri, sunduğu yenilikçi çözümler ve iş birlikleriyle işletmelerin dijitalleşme yolculuğunu kolaylaştırmaya ve Türkiye ekonomisinin dijital dönüşümüne katkı sağlamaya devam ediyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.