Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Yağmur Suyu Hasadı

Kapsül Haber Ajansı - Yağmur Suyu Hasadı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yağmur Suyu Hasadı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Akıllı Bir Telefon İçin 12 Bin Litreden Fazla Su Tüketiliyor! Haber

Akıllı Bir Telefon İçin 12 Bin Litreden Fazla Su Tüketiliyor!

Üsküdar Üniversitesi Çevre Sağlığı Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller hem bölgesel hem ulusal ölçekte yaşanan su krizini değerlendirdi. Su krizi sadece çevresel bir sorun değil Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, suyun tüm canlıların en temel ihtiyaçlarından ve yapıtaşlarından biri olduğunu dile getirerek, “Geçtiğimiz yaz aylarında artan sıcaklıklar, kuraklık ve iklim değişikliği etkisiyle ortaya çıkan düzensiz yağış rejimi, bu aylarda artan su ihtiyacıyla birlikte ülkemizin birçok bölgesinde ciddi bir su krizine yol açtı. Bu kriz yalnızca çevresel bir sorun değil; aynı zamanda halk sağlığını, gıda güvenliğini ve ekonomik istikrarı tehdit eden bir boyut da kazandı. Özellikle ülkemizdeki su kaynakları ve nüfusun değişken bir yapıda olması su kaynaklarının az, nüfusun yüksek olduğu bölgelerde büyük su sıkıntılarının yaşanmasına yol açıyor.” dedi. Dünya nüfusunun yüzde 25’i güvenli ve temiz suya tam anlamıyla erişemiyor İçme suyundaki azalmanın, özellikle suyun kalitesinin düşmesi ve hastalık yapma riski barındıran bazı mikroorganizmaların daha kolay çoğalabilmesi nedeniyle ciddi sağlık riskleri meydana getirdiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Yeterli ve temiz suya erişim sağlanamadığında bulaşıcı hastalıklar artmakta, hijyen koşulları bozulmakta ve toplumun genel sağlığı olumsuz etkilenmektedir. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olan bireyler bu süreçten daha ağır etkilenmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre günümüzde hala dünya nüfusunun yüzde 25’i yani dörtte biri güvenli ve temiz suya tam anlamıyla erişememektedir. Bu durum DSÖ verilerine göre yılda 1 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiğini ortaya koymaktadır.” diye konuştu. Su tüketiminin büyük bir bölümü sanayi ve tarım alanında gerçekleşiyor Su sıkıntısının gündelik hayatta olduğu gibi tarımsal ve sanayi üretiminde de önemli ihtiyaçlar arasında yer aldığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Ülkemizde ve dünyanın pek çok ülkesinde su tüketiminin büyük bir bölümü sanayi ve tarım alanında gerçekleşmektedir. Su kıtlığı, tarımsal üretimin azalmasına ve ürün verimliliğinin düşmesine yol açmaktadır. Bu durum gıda fiyatlarının artmasına, ithalat bağımlılığının yükselmesine ve gıda güvenliğinin zayıflamasına neden olabilir. Sanayide yaşanacak su sıkıntısı ise üretim maliyetlerini artırarak ekonomi üzerinde doğrudan olumsuz etki yapmaktadır.” ifadesinde bulundu. Bir akıllı telefonun üretim süreçlerinde 12.000 litreden fazla su tüketiliyor Sadece ülkemizde değil, içerisinde bulunduğumuz coğrafyada da pek çok ülkenin su sıkıntısı yaşadığına işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, şöyle devam etti: “Yapılan çalışmalar Akdeniz ve Ortadoğu ülkelerinin iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında olduğunu ortaya koymaktadır. Bu yüzden vatandaşlarımıza sadece su sıkıntısının en üst düzeyde olduğu yaz aylarında değil, yılın tamamında suyun korunması ve tasarruflu kullanımı noktasında önemli görevler düşmektedir. Bu görevler arasında doğrudan kullandıkları günlük su kullanımını olabildiğince azaltmaları yanında satın aldıkları her üründe dolaylı olarak su tükettiklerinin bilincinde olmaları gerekmektedir. Günümüzde büyük şehirde yaşayan bir kişinin doğrudan su tüketimi kabaca günlük 200 litre seviyesindedir. Ancak aynı kişinin ortalama günlük dolaylı su tüketimi 4 bin litrenin üzerinde olabilir. Örneğin satın aldığınız bir akıllı telefonun üretim süreçlerinde 12 bin litreden fazla su tüketilmektedir. Bu açıdan bakıldığında tüketim alışkanlığını değiştirmek yılda milyonlarca litre su tasarrufuna sebep olabilir. Bu yapılan günlük su tasarrufların yanı sıra yağmur suyu hasadı gibi küçük ama etkili uygulamalara yönelinmesi, tarımda modern sulama yöntemlerinin desteklenmesi de kritik önem taşımaktadır.” Su kaynaklarının azalması, ekosistemlerde geri dönüşü zor tahribatlar yaratıyor Eğer su krizine karşı etkili önlemler alınmazsa, ülke genelinde hem çevre sağlığı hem de ekonomik yapının ağır darbe alabileceğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Su kaynaklarının azalması, ekosistemlerde geri dönüşü zor tahribatlar yaratırken; tarım ve sanayideki aksaklıklar işsizlikten enflasyona kadar pek çok olumsuz ekonomik etkiyi beraberinde getirecektir.” ifadesinde bulundu. Bazı barajlarda suyun bitmesi su krizinin somut göstergesi Bazı barajlarda suyun tamamen bitmesinin, su krizinin somut bir göstergesi olarak kabul edilebileceğini de ifade eden Üsküdar Üniversitesi Çevre Sağlığı Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “İçme suyu kaynakları açısında sınırda olan illerimize altyapı yatırımlarına hız verilmesi ve halkın ihtiyaç duyacağı suyun garanti altına alınması gerekiyor. Belediyeler, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının vatandaşları bilinçlendirme konusunda daha etkin adımlar atması gerekmektedir. Eğitim kampanyaları, tasarruf yöntemlerinin tanıtımı ve toplumun su yönetimi süreçlerine katılımı, bu sürecin en önemli parçalarıdır. Dönemsel olarak kurumaya yüz tutan pek çok gölümüzde yıllık ortalama su seviyeleri neredeyse %50 seviyelerinin üzerine çıkan azalma gösterdi. İklim değişikliği, artan nüfus ve yanlış su politikaları göz önünde bulundurulduğunda, sürdürülebilir su yönetimi artık bir tercih değil, zorunluluk haline gelmiştir. Eğer bugünden adım atılmazsa, su kıtlığı sadece bölgesel değil, ülke çapında ciddi bir kriz haline gelecektir.” şeklinde sözlerini tamamladı

Bozbey’den Çarpıcı Su Krizi Açıklamaları Haber

Bozbey’den Çarpıcı Su Krizi Açıklamaları

MBB ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa’nın geleceğini doğrudan ilgilendiren ve iklim değişikliyle kronikleşen su konusundaki gerçekleri Doğancı Barajı’nda düzenlediği ‘Ekim Ayı Değerlendirme Toplantısı'nda tek tek anlattı. Toplantıya, CHP Bursa Milletvekilleri Kayıhan Pala ve Hasar Öztürk, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, CHP Parti Meclis üyesi Canan Taşer, geçmiş dönem DSİ Bölge Müdürü ve Büyükşehir Belediye Başkanı Erdem Saker ile basın mensupları katıldı. “Mevcut durum, ‘Suyumuz tükendi’ anlamına gelmiyor” Şu anda barajlarda görünen oranın yüzde sıfır olduğunu vurgulayan Başkan Mustafa Bozbey, durumun ‘suyumuz tükendi’ anlamına da gelmediğini dile getirdi. Hiç kimsenin endişelenmesine gerek olmadığını söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, “DSİ’nin önerdiği kotun altındaki su da kullanılabilir durumda ve ihtiyaca göre bu su sistemimize dâhil ediliyor. Belirlenen kotun altındaki su ise rezerv kottur. Bu süreçte Bursa’ya günlük ortalama 430 bin metreküp su veriyoruz. Bu suyun 90 bin metreküpü kuraklığın getireceği bu günleri düşünerek yaptığımız Çınarcık Barajı by-pass hattından, 175 bin metreküpü yeraltı kuyularından, 35 bin metreküpü ise kaynak sularından sağlanıyor. Çınarcık Barajı by-pass hattını günlük 100 bin metreküp olarak hesaplamıştık. Ancak oradaki sanayinin yol güzergahı değişikliğinden dolayı 10 bin metreküp daha az su alıyoruz” diye konuştu. “Doğancı Barajı’nda kotun altında 8,5 milyon metreküplük suyumuz var” İhtiyacın yüzde 70’ine denk gelen 300 bin metreküp suyu alternatif kaynaklardan sağladıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, Nilüfer Barajı’ndan pompalarla günde 25 bin metreküp su ile Doğancı Barajı’nın beslendiğini ifade etti. Doğancı Barajı’na Nilüfer Barajı’ndan cazibe ile günde 45 bin metreküp daha ilave suyun akıtıldığını anlatan Başkan Bozbey, “Bursamızın ihtiyacı olan toplamda 370 bin metreküp suyu böyle karşılarken, kalan 70 bin metreküpe yakın suyu da Doğancı’daki su alma kotu altındaki bölümden pompa ile arıtma tesisine aktarıyoruz. Doğancı Barajı’nda kotun altında yaklaşık 8,5 milyon metreküplük suyumuz var. Kurduğumuz sallı pompalar sayesinde arıtma tesislerimize aktarılıyor. Kısacası; Bursa Büyükşehir Belediyesi BUSKİ olarak akılla, planla ve alınan yerinde önlemlerle su teminini sürdürüyoruz” dedi. “Geleceğin tehlikesi olarak beklenen şey, artık bugünün gerçeği” Bu tablonun rehavete değil, sorumluluğa çağırdığını da vurgulayan Başkan Mustafa Bozbey, iklim krizinin ve kuraklığın artık kapıda değil hayatın tam ortasında olduğunu aktardı. Bakanlığın da açıkladığı gibi Türkiye’nin son 52 yılın en büyük kuraklığını yaşadığını söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, “Cenevre’de düzenlenen Birleşmiş Milletler Başkanlar Forumu’ndaki ve Barselona Dünya Metropol Zirvesi’ndeki tüm oturumlarda, en öncelikli gündem maddeleri iklim değişikliği, kuraklık, yenilenebilir enerji ve konut kriziydi. Bu sorunlar sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın ortak mücadele alanı hâline geldi. Dünya Meteoroloji Örgütü, 2050 yılında beklenen sıcaklık seviyesine 2025’te ulaştığımızı duyurdu. Bu demektir ki geleceğin tehlikesi olarak beklenen şey artık bugünün gerçeği. Son 17 yılın yağış grafiği her şeyi açık bir şekilde gözler önüne seriyor” diye konuştu. “Önceki yönetimler gerekli önlemleri almadı” Bugün yaşanan sıkıntıların bir günde, bir ayda ya da bir buçuk yılda ortaya çıkmadığını dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, tablonun yılların ihmaliyle oluştuğunu belirtti. “Bu tablo, bugün yaşanan su sorunu, bilim insanlarının ‘kuraklık kapıda, önlem alın’ çağrılarına kulak asmayan, altyapıya yeterli yatırımı yapmayan, Bursa’nın geleceğini umursamayan, günü kurtarmaktan ötesini düşünemeyen, projeleri kağıt üzerinde bırakıp uygulamaya geçirmeyen önceki yönetimlerin eseridir” diyen Başkan Mustafa Bozbey, “Şimdi herkes ‘neden sular kesiliyor?’ diye soruyor. Cevap açık. Çünkü önceki yönetimler bilim insanlarının önerileri doğrultusunda gerekli yatırımları yapmadı ve gerekli önlemleri almadı. Koskoca 20 yıldan bahsediyoruz. Neredeyse çeyrek asır demek. ‘Nasıl olsa Bursa su kentidir’ deyip, büyük bir vurdumduymazlıkla, Bursa’yı asla yaşamaması gereken susuzluk sorunuyla yüz yüze bıraktılar. İsale hatları geçtiğimiz 20 yılda tamamlanmadı. Dönemin tüm kurum yöneticileri bütün alarm zilleri çalmasına rağmen gerekli adımları atmadı. Yıllardır beklenen Çınarcık Barajı isale hattı da aynı hatalı anlayışın ihmaliyle yapılamadı. Gerçekten onların bu konularla ilgili hiç bir söz söylemeye yüzleri ve hakları yok” dedi. DSİ ile yapılan yazışmalar ve hazırlanan protokoller paylaşıldı Son bir buçuk yılda neden bu çalışmaların yapılmadığı yönünde eleştirilerde bulunanlara da seslenen Başkan Mustafa Bozbey, dönemin belediye başkanının Ocak 2021 tarihinde yaptığı ‘2023 yılında Çınarcık Barajı suyunun şehrimize taşınmasıyla birlikte inşallah 2050 yılına kadar sıkıntı yaşamayacağız’ açıklamasını da hatırlattı. Bu rağmen 2023’te gelmesi gereken suyun nerede olduğunu soran Başkan Bozbey, geçmiş yıllarda DSİ ile yapılan yazışmaları, hazırlanan protokolleri de basın mensuplarıyla paylaştı. 2002 yılında tamamlanan Çınarcık Barajı’ndan bugüne kadar suyun Bursa’ya taşınamamasının sadece teknik olmadığını, idari bir sorumsuzluk ve vurdumduymazlık olduğunu vurgulayan Başkan Bozbey, “2002 yılından bu yana aslında birçok girişim var ancak sonuca ulaşılmamış. DSİ ve BUSKİ arasında isale hattı yapımı için farklı yıllarda yazışmalar mevcut. Örneğin 2015 yılında Çınarcık Barajı mevcut içme suyu entegrasyonunu sağlayacak projenin, 2015 yılı yatırım programına alındığı DSİ 1. Bölge Müdürü’nün imzası ile BUSKİ’ye bildirilmiş. Yine 23 haziran 2017 tarihinde ise DSİ ile BUSKİ arasında Çınarcık Barajı ana isale hatları arıtma tesisinin yapımını da içeren protokol imzalanmış. Ancak daha sonra 2021 yılında bu protokol o dönemdeki belediye yönetimi tarafından iptal edilmiş. İmzalanan bu protokol neden iptal edildi? Bu protokol iptal edilmeseydi, bu projeler DSİ tarafından yapılsaydı, projenin tümünün geri ödemeleri 15 yıl içinde TL bazlı olarak BUSKİ tarafından ödenecekti. Ne oldu? Çınarcık isale hattı ile arıtma tesisini yapmak için kredi başvurusu yapıldı. 155 milyon euro kredi alındı. BUSKİ, 155 milyon euroya yakın borçlandırılmıştır. Hem Bursa, Çınarcık Barajı suyuna çok daha erken kavuşacaktı hem de BUSKİ borç batağına saplanmayacaktı. Bunların sorumlusu önceki yönetimdir” diye konuştu. “Su kesintileri, önceki yönetimin sebep olduğu su krizini yönetmenin önlemidir” 2022 yılında DSİ’nin, BUSKİ’nin talebi üzerine Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programından projeyi çıkardığını hatırlatan Başkan Bozbey, 2022 yılında da Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’ndan Çınarcık Projesi için 261,3 milyon dolar dış kredi onayı alındığını ve bugünlere gelindiğini anlattı. BUSKİ’nin finansal olarak büyük bir sıkıntıya düşürüldüğünü, isale hatları ve arıtma tesislerinin de tamamlanmadığını söyleyen Başkan Bozbey, yıllar boyunca birçok girişimin yapıldığını, ancak her nedense her birinin bir noktada durdurulduğunu belirterek tüm bunların nedenini önceki yönetimin iyi bileceğini dile getirdi. Göreve geldikten sonra bugünleri önceden görerek hızlı bir şekilde by-pass hattını devreye aldıklarını anlatan Başkan Bozbey, şunları söyledi; “Bu sayede Bursa’ya her gün 90 bin metreküp suyu Dobruca İçmesuyu Arıtma Tesisi’ne aktarıyoruz. Aldığımız kararda gecikmiş olsaydık Eylül ayı başından itibaren su kesintilerine başlamış olacaktır. Bu, 3 günde bir su kesintisi yapmamızı sağlayan bir projedir. Yaptığımız su kesintileri, bu sürecin bir parçası ve önceki yönetimin sebep olduğu su krizini yönetmenin önlemidir. Her 3 günde bir yapılan planlı kesintilerle günde 50 bin metreküp su tasarrufu sağlıyoruz. Öğrencilerimizi düşünerek akşam 17.00’dan sonra su kesintisi yapıyoruz. Hastanelerin hiç birinde su kesintisi yapmıyoruz. Yüzde 12 civarında bir tasarruf yapıyoruz. Bu da Bursamıza en az bir ay kazandırdı. Yağışların ne zaman olacağını bilmiyoruz. Çınarcık Barajı, yalnızca Bursa merkezine su sağlamayacak. Aynı zamanda, Görükle Su Deposu’na aktarım hattı üzerinde çalışmalarımız sürüyor. Bu hat sayesinde Mudanya’ya da Çınarcık barajından su sağlayacağız. Çalışmalarını sürdürdüğümüz bu hattın devreye girmesiyle birlikte suyu cazibeyle Mudanya’ ya ulaştırıp elektrik enerjisinden yıllık yaklaşık 50 milyon liralık bir tasarruf elde etmiş olacağız. Şu an Mudanya’ya içme suyunu pompa istasyonundan elektrik enerjisi harcayarak iletiyoruz.” “Sadece bu yıl 45 tane su kuyusu açtık” Çınarcık barajı isale hattından Karacabey’e su vermek için de proje hazırlıklarının olduğunu açıklayan Başkan Bozbey, Karacabey’e uzanan hat üzerinden TOKİ’nin yaptığı 3500 konut için ve ilave yapacağı 2500 konut için toplam olarak en az 6 bin konutun su ihtiyacını da projesini hazırlamaya başladıkları bu hattan karşılayacaklarını anlattı. Seçimden sonra Nisan 2024’ten bu yana 52 su kuyusu açtıklarını belirten Başkan Bozbey, “Sadece bu yıl 45 tane su kuyusu açtık. Bu süreçte DSİ bize destek sağlıyor. Hem göletlerin açılıp Doğancı ve Nİlüfer’e suyun gelmesini sağladıkları gibi merkezde de kooperatiflere ait olan su kuyularını bize tahsis ederek kentimize aktarılmasını sağlıyorlar. DSİ’ye teşekkür ediyorum. Kuraklık ve DSİ’nin izin verdiği bazı fabrikaların su tüketiminin olması sebebiyle merkezde su kuyularındaki seviyesinin sürekli düştüğünü görüyoruz. Ancak bu kesintileri yaparak 50 bin metreküp tasarruf edip süreyi uzatmış oluyoruz. Valimizin başkanlığını yaptığı Bursa Su Kurulu’nun da tespitlerini alıp birlikte çözüm üreteceğiz. Ayrıca tüm paydaşlarımızı kapsayan, kuraklıkla mücadele platformunu oluşturmak için de çalışmalarımıza başladık” dedi. “Bu kadarına da ‘pes’ dememek elde değil” Tüm bunlara rağmen bazı kesimlerin kasıtlı olarak sosyal medyada ‘proje durdu, sular bitti’ gibi iddialar yaydığını üzülerek gördüklerini söyleyen Başkan Bozbey, halkı yalan-yanlış bilgilendiren, halkı galeyana getirmeye çalışan ve halkı daha fazla su tüketimine iten kişiler hakkında hukuki süreci başlatacaklarını açıkladı. Projeyi durdurmadıklarını, aksine projenin hızla ilerlediğini belirten Başkan Bozbey, “Göreve geldiğimizde projenin yüzde 5 olan ilerleme seviyesi, şu anda Çınarcık Arıtma Tesisi’nde yüzde 63, inşaat kısmında ise yüzde 90’dır. Birileri hâlâ içme suyu arıtma tesisinin Eylül 2025’te tamamlanacağını iddia ediyor. Buna kinayeli gülüyorum. Bu kadarına da ‘pes’ dememek elde değil. Gerçekler ortadayken kamuoyunu yalanlarıyla, iftiralarıyla yanıltmaya çalışıyorlar. Bu tesisin yapımına ilişkin ihale sözleşmesi 23 Ekim 2023 tarihinde imzalanmıştır. Ancak işe başlanabilmesi için gerekli olan müşavirlik hizmeti ihalesi, 5 Şubat 2024 tarihinde sonuçlandırılmıştır. Ortada henüz yüklenici firma sahaya inmemişken, müşavir firma süreci yeni başlamışken ve tam 4 aylık bir zaman kaybı yaşanmışken bu işin Eylül 2025’te biteceğini söylemek ya süreci hiç bilmemek ya konuyu saptırmak ya da birileri tarafından kandırıldığını kabul etmektir” diye konuştu. Bu mesele siyaset değil, hayat meselesidir ‘Bursa neden bu noktaya geldi, kim ne zaman neyi yapmadı’ gibi sorularının cevaplarının ortada olduğunu ifade eden Başkan Bozbey, bugün bu tartışmaları bu belgelerle sonlandırdıklarını, Bursalıları doğru ve şeffaf olarak bilgilendirmeye devam edeceklerini aktardı. Kimsenin algı manipülasyonu yapmasına, su gibi hayati bir konuyu siyaset malzemesine dönüştürmesine de izin vermeyeceklerini anlatan Başkan Bozbey, “Bu mesele siyaset değil, hayat meselesidir. Bu mesele, çocuklarımızın geleceği meselesidir. Bu mesele, memleket meselesidir. Bugün biz sadece krizi yönetmiyoruz. Aynı zamanda geleceğin su kültürünü de inşa ediyoruz. Çünkü meselenin bütün dünyayı etkileyen büyük bir kuraklık krizi olduğunu biliyoruz. Bunun için de önceki dönemin aksine ihmal ve vurdumduymazlığın yerine, sorumluluk ve görev bilincini koyuyoruz. Suyu aziz gören, her damlasını emanet bilen bir anlayışla, su kaynaklarımızı koruyacak ve güçlendirecek iki önemli adımı hayata geçiriyoruz. Bu dönemde, tüm konut projelerinde gri su kullanım sistemlerini zorunlu hale getireceğiz” dedi. “Su tüketiminin yaklaşık yüzde 70’i tarım alanlarında” Yağmur suyu hasadı çalışmalarını hızla başlatacaklarını söyleyen Başkan Bozbey, park ve bahçelerde de gri su uygulamasını başlattıklarını hatırlattı. Az suya ihtiyaç duyan bitkilerin park ve bahçelerde kullanımını artıracaklarını belirten Başkan Bozbey, iklim krizinin etkilerini azaltmak için ‘yeniden yeşil Bursa’ hedefi doğrultusunda ağaçlandırma çalışmalarını artırdıklarını ifade etti. Yanan bölgeleri yeniden yeşertmenin ve kente yeni yeşil alanlar kazandırmanın en öncelikli görevlerinden biri olduğunu söyleyen Başkan Bozbey, “Tarımsal sulamada bilinçsiz kullanımın önüne geçmek için, çiftçilerimizle birlikte eğitim ve planlama süreçleri yürütüyoruz. Bugün en yoğun su tüketimi, yaklaşık yüzde 70 oranıyla tarım alanlarımızda gerçekleşiyor. Dolayısıyla özellikle bu alanda ciddi adımlar atmamız gerekiyor. Büyükşehir Belediyesi olarak bu dönüşümü başlattık. Damla Sulama tesisimizle ödüllü örnek uygulamalar yapıyoruz. Ürettiğimiz damla sulama borularını çiftçimize ücretsiz dağıtarak destek oluyoruz. Suyu daha az kullanarak yüksek verim almasını sağlıyoruz” diye konuştu. “Sanayi, Bursa’nın toplam su kaynaklarının yüzde 15’ini kullanıyor” Organize sanayi bölgelerinin ve özel şirketlerin su tüketimini yakından takip ettiklerini açıklayan Başkan Bozbey, şunları söyledi; “Bugün sanayi, Bursa’nın toplam su kaynaklarının yüzde 15’ini kullanıyor. Paketlenmiş su tesisleri ise içme ve kullanma suyunun yüzde 4’ünü kullanıyor. Bu oran artık dikkatle hesaplanmak ve yönetilmek zorunda. Çünkü kurulan her yeni sanayi bölgesi, bu oranın üzerine yeni bir yük daha ekliyor. Bunun bilincinde olmamız ve planlamalarımızı buna göre yapmamız gerekiyor. Son günlerde su paketleme tesislerinin denetimiyle ilgili de doğru olmayan, yalan-yanlış çeşitli paylaşımlar yapıldığını görüyoruz. Ancak bu noktada bir hatırlatmayı da yapmak isterim. Bursa’da 32 özel su şirketi var. Bu şirketlerin su kaynaklarını yönetme yetkisi hüküm ve tasarrufu, mayıs ayı itibarıyla Valilik bünyesindeki Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’na devredilmiştir”. “Kayıp-kaçak oranlarını düşürmek için çalışıyoruz” Kuraklığın sadece iklimin değil, alışkanlıkların da sonucu olduğunu vurgulayan Başkan Bozbey, suyu korumanın sadece bir yönetim politikası olmadığını, toplumsal bir sorumluluk da olduğunu yineledi. Artık suyun sınırsız bir kaynak gibi tüketilemeyeceğini anlatan Başkan Bozbey, “Doğa, yapılan her hatayı bize kuraklıkla, afetle, yoklukla fatura ediyor. Aslında yıllarca doğaya karşı yaptıklarımızın cezasını çekiyoruz ve çekeceğiz. Onun için tüm planlamalarımızda doğaya rağmen değil, doğayla barışık olmak zorundayız. Bugün alışkanlıklarımızı değiştirmek ve kültürel bir değişimi hep birlikte başlatmak zorundayız. Biz bu konuda yoğun çaba harcıyoruz. Kayıp-kaçak oranlarını düşürmek için çalışıyoruz. Hala birçok ilçemizde kayıp kaçak oranları yüzde 50’ler seviyesinde” dedi. “Kaynaklarımızı korumak ve geliştirmek zorundayız” İnegöl’de kayıp kaçak oranının yüzde 55’ler seviyesinde olduğunu, büyük bir sorumluluk alarak içme suyu hatlarını değiştirdiklerini ve değiştirmeye devam ettiklerini anlatan Başkan Bozbey, İnegöllüleri hem kanserojen etkisi olan astbestli su borularından kurtardıklarını hem de kayıp kaçak oranını düşürdüklerini belirtti. Birileri konuşurken kendilerinin bilimin ışığında halka sağlıklı hizmeti götürmeye devam ettiklerini ifade eden Başkan Bozbey, “Finansman sorununu çözdükçe diğer ilçelerimizde de buna benzer projelerimizi uygulayacağız. Kurum olarak da suyun bir kamu hakkı ve gelecek kuşakların emaneti olduğu bilinciyle, uzun vadeli sürdürülebilir çözümler üretmeye odaklanıyoruz. Bu yüzden kaynaklarımızı korumak ve geliştirmek zorundayız. Bu bizim gelecek nesiller için ahlaki ve vicdani bir sorumluluğumuzdur” diye konuştu. “Bursamızın ve Bursalıların geleceğini koruyacağız” Su kaynaklarının her geçen gün tükenmeye ettiğini, sanayi ve nüfus planlamaların çok üstünde artığını hatırlatan Başkan Bozbey, küresel iklim değişikliği ve kuraklık devam ettikçe Çınarcık Barajı’nın da Bursa’ya yetmeyeceğine dikkat çekti. Günübirlik ve ucuz siyaset yapmadıklarının altını çizen Başkan Bozbey, şunları belirtti; “Biz, bilimsel ve akılcı bakıyoruz. Biz, planla hareket ediyoruz. Biz, her koşulda Bursamızın ve Bursalıların geleceğini koruyacağız. Bugün zor bir dönemden geçiyoruz. Ancak biz bu kenti, gülümseyerek ve kararlılıkla geleceğe taşıyacağız. Gülümsemek, yıllardır biriken sorunların karşısında pes etmek değil; çözüm üretmenin kararlılığıdır. Bursamızda suyun akması için gece gündüz emek veren tüm çalışma arkadaşlarıma gönülden teşekkür ediyorum. En büyük teşekkürüm ise, her zaman her konuda yanımızda olan, destek olan Valimiz Erol Ayyıldız’a, dayanışma içinde olduğumuz tüm kurumlara ve her şeyden önemlisi, sabırla, anlayışla bize güvenen hemşehrilerimize. Bursamızın suyunun her damlası bizim için kıymetlidir. Her bir damlasını korumak, bu kentin geleceğini korumaktır. Bursamıza yakışmayan bu günleri aşacak gücümüz, azmimiz ve inancımız var. Geçmiş 20 yılın ihmalkar, vurdumduymaz, bilimden uzak akılın bize bıraktığı bu kötü mirası kabul etmeyeceğiz. Su krizi meselesini bilimle, veriye dayalı politikalarla ve doğru-şeffaf bilgilendirmelerle bursa’mızın gündeminden çıkaracağız. Hep birlikte çalışacağız, hep birlikte başaracağız”. “Derdimiz, Bursalıların sorununu çözme derdidir. Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Başkan Mustafa Bozbey, şu anda su kesintisi takviminde herhangi bir değişiklik öngörülmediğini açıkladı. Toplam kapasitesi 150 milyon metreküp olan Çınarcık Barajı’nın doluluk oranının yüzde 50 civarında olduğunu söyleyen Başkan Bozbey, Çınarcık Barajı’ndaki projenin de 2026 Haziran ayında bitirileceğini dile getirdi. Gökdere’de iyi bir kaynak tespit ettiklerini açıklayan Başkan Bozbey, “Hazırlık yapıyoruz. Ayrıca Çataltepe’de bir kuyu kazdık. Oradan Kestel’e su vereceğiz. Bu kaynakları değerlendirerek Bursa’da su kesintilerini bitirmeyi hedefliyoruz. Ama daha fazla yağmurun yağması lazım. 1/100.000’lik plan çalışmalarında kaçak sanayi bölgeleri veya ovada bulunan sanayilerle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Sanayi, mevcut suyun yüzde 15’ini kullanıyor. Az bir oran değil. Boyahanelerle ilgili başka bir tasarruf ortaya koymalıyız. Suyun yüzde 4’ü de ticari olarak kullanılıyor. Valimizin önderliğinde bunun takibi yapılacaktır. Ayrıca barajlardan aldığımız tüm su, Dobruca’daki arıtma tesislerinde arıtılarak Bursalılara ulaşıyor” dedi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Şehirlerde Yağmur Suyu Hasadı Neden Zorunlu Olmalı? Su Kıtlığı Tehdidine Karşı Acil Dönüşüm Çağrısı! Haber

Şehirlerde Yağmur Suyu Hasadı Neden Zorunlu Olmalı? Su Kıtlığı Tehdidine Karşı Acil Dönüşüm Çağrısı!

Türkiye'nin büyük şehirleri, iklim değişikliğinin ve hızlı nüfus artışının birleşimiyle su kıtlığı tehdidiyle her geçen gün daha fazla yüzleşiyor. Barajlardaki alarm veren seviyeler ve artan su maliyetleri, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi konusundaki aciliyeti gözler önüne seriyor. Bu kritik tabloda, evsel kullanımdan tarıma kadar geniş bir yelpazede temiz su kaynakları üzerindeki baskıyı hafifletebilecek bir çözüm giderek daha fazla gündeme geliyor: Yağmur Suyu Hasadı. Uzmanlar, bu sistemin yeni yapılaşmalarda ve mevcut binalarda zorunlu hale getirilmesinin artık bir seçenek değil, bir zorunluluk olduğunu belirtiyor. Peki, yağmur suyu hasadı neden bu kadar önemli ve şehirlerimizde bu dönüşümü sağlamak için yerel yönetimler hangi adımları atmalı? Yağmur Suyu Hasadı Neden Zorunlu Olmalı? Yağmur suyu hasadı, düşen yağmur suyunun toplanması, depolanması ve çeşitli amaçlarla kullanılması anlamına gelir. Bu uygulamanın şehirler için zorunlu hale getirilmesi, birden fazla hayati fayda sunar: Su Kıtlığıyla Mücadele ve Kaynak Çeşitliliği: Şehirler, içme suyu ihtiyacını genellikle barajlardan ve yer altı sularından karşılar. Yağmur suyu hasadı, bu ana kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltır ve su portföyünü çeşitlendirir. Özellikle kurak dönemlerde alternatif bir su kaynağı sunar. Maliyet Tasarrufu: Yağmur suyu, bahçe sulama, tuvalet rezervuarı, araç yıkama gibi içme suyu kalitesinde suya ihtiyaç duyulmayan alanlarda kullanıldığında, hanehalkı ve belediyeler için su faturalarında önemli düşüşler sağlar. Uzun vadede su arıtma ve dağıtım maliyetlerini de azaltır. Çevresel Faydalar: Sel ve Su Baskınlarının Azalması: Şiddetli yağışlarda oluşan yüzey akışını toplayarak şehir altyapısı üzerindeki yükü azaltır, cadde ve sokaklarda oluşabilecek sel ve su baskınlarının önüne geçer. Yer Altı Suyu Beslenmesi: Aşırı betonlaşma nedeniyle toprağa sızamayan yağmur suyunun kontrollü bir şekilde toplanması ve gerekirse yer altı suyu sistemlerine yönlendirilmesi, yeraltı su seviyelerini destekleyebilir. Kimyasal Tüketiminin Azalması: Tarımda veya peyzajda yağmur suyu kullanımı, arıtılmış su ihtiyacını azaltarak su arıtma tesislerinde kullanılan kimyasalların miktarını düşürür. Enerji Verimliliği: Su arıtma, pompalama ve dağıtım süreçleri önemli miktarda enerji tüketir. Yağmur suyu hasadı, bu süreçlere olan ihtiyacı azaltarak enerji tasarrufu sağlar ve karbon ayak izini küçültür. İklim Direnci: İklim değişikliğinin getirdiği öngörülemeyen yağış rejimlerine ve kuraklık döngülerine karşı şehirlerin dayanıklılığını artırır. Yerel Yönetimlerin Atması Gereken Adımlar Bu hayati dönüşümü sağlamak ve yağmur suyu hasadını yaygınlaştırmak için yerel yönetimlere büyük görevler düşüyor: Mevzuat ve Yönetmeliklerin Oluşturulması: Zorunluluk Getirilmesi: Yeni yapılan binalarda (konut, ticari, kamusal) ve belirli büyüklükteki mevcut binaların renovasyonlarında yağmur suyu toplama ve depolama sistemlerinin zorunlu hale getirilmesi. Bu sistemler için teknik standartlar ve kapasite gereklilikleri belirlenmelidir. İmar Planlarına Entegrasyon: Şehirlerin imar planlarına yağmur suyu yönetimi stratejileri ve yeşil altyapı prensipleri dahil edilmelidir. Teşvik Mekanizmaları: Mevcut binaların yağmur suyu hasat sistemleri kurmasını teşvik etmek amacıyla vergi indirimleri, hibe programları veya düşük faizli krediler gibi finansal destekler sağlanmalıdır. Teknik Destek ve Bilgilendirme: Rehberler Hazırlama: Vatandaşlar ve inşaat firmaları için yağmur suyu hasat sistemlerinin kurulumu, bakımı ve verimli kullanımı konusunda kolay anlaşılır rehberler ve eğitimler hazırlanmalıdır. Danışmanlık Hizmetleri: Belediyeler bünyesinde, sistem kurulumu konusunda teknik danışmanlık hizmeti verecek birimler oluşturulabilir. Pilot Projeler ve Farkındalık Kampanyaları: Örnek Uygulamalar: Belediyeler, kendi binalarında veya kamu alanlarında (parklar, okullar) pilot yağmur suyu hasadı projeleri uygulayarak başarılı örnekler sergileyebilir. Halkın Bilinçlendirilmesi: Su tasarrufunun önemi ve yağmur suyu hasadının faydaları hakkında geniş çaplı kamuoyu bilgilendirme ve farkındalık kampanyaları düzenlenmelidir. Altyapı Entegrasyonu ve Yönetimi: Gri Su Sistemleriyle Entegrasyon: Yağmur suyu hasat sistemleri, binaların içinde gri su arıtma sistemleriyle entegre edilerek suyun birden fazla döngüde kullanılması sağlanabilir. Su Kalitesi İzleme: Toplanan yağmur suyunun kullanım amacına göre kalitesinin izlenmesi ve gerekli arıtma standartlarının belirlenmesi önemlidir. Şehirlerimizin geleceği ve su güvenliğimiz için yağmur suyu hasadı artık bir lüks değil, stratejik bir zorunluluktur. Yerel yönetimlerin atacağı kararlı adımlar, su kıtlığı tehdidini fırsata çevirerek şehirlerimizi daha dirençli ve sürdürülebilir hale getirecektir.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.