Hava Durumu

#Yapay Zeka

Kapsül Haber Ajansı - Yapay Zeka haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yapay Zeka haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Serhat Korkmaz: Gerçek Sürdürülebilirlik Göstermelik Değil, Somut ve Kalıcı Olmalı Haber

Serhat Korkmaz: Gerçek Sürdürülebilirlik Göstermelik Değil, Somut ve Kalıcı Olmalı

“Gerçek sürdürülebilirlik; göstermelik projeler değil, tüm üretim süreçlerinde yüksek verimliliği hedefleyen somut adımlarla mümkündür” diyen KORKMAZ, mimarlık mesleğinden liderlik anlayışına, sürdürülebilir yapı vizyonundan gençlere kariyer tavsiyelerine kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulundu. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Selanik göçmeni subay bir baba ile Kandıra’lı ev hanımı bir annenin iki çocuğundan biri olarak dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi Kandıra’da tamamladıktan sonra Kocaeli’nde “altın çocuklar” arasında seçilerek Kabataş Erkek Lisesi’ne kabul edildim. 1989 yılında buradan mezun oldum. Ardından Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden lisans derecemi aldım, sonrasında aynı üniversitenin Fen Bilimleri Enstitüsü’nde Bilgisayar Ortamında Mimarlık Yüksek Lisans Programı’nı tamamladım. Meslek hayatım boyunca Tatsuya Yamamoto, Gökhan Aktan Altun, Emre Arolat, Mustafa Toner ve Brigitte Weber gibi önemli mimarlarla farklı ölçeklerde projelerde birlikte çalışma fırsatı buldum. Özellikle nitelikli ve %90 enerji verimli yapı tasarımı konusunda 30 yılı aşkın süredir çalışmakta ve 2023 yılından bu yana Almanya Pasif Yapı Enstitüsü tarafından akredite edilmiş “sertifikalı pasif yapı tasarımcısı” olarak sektöre katkı sağlamaktayım. Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız? Meslek hayatım boyunca Türkiye’nin önde gelen mimarlarıyla çalışma fırsatı elde ederek onların bilgi, tecrübe ve vizyonlarından faydalandım. Büyük ve küçük ölçekli projelerde üstatlarımızın problem çözme yaklaşımlarına tanıklık etmek, kendi üretim süreçlerimi şekillendirmemde belirleyici oldu. Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan ve başarınızı sağlayan kişisel stratejiler nelerdir? Benim için başarı; bir mimar ve dünya vatandaşı olarak medeniyeti ve tüm canlıları “iyilik” ekseninde ileriye taşıyacak eylemler gerçekleştirebilmektir. Bu sürecin temel koşulu etik ilkelere sadık kalmak ve herkesin yararına olacak davranışlardan taviz vermemektir. Beni farklı kılan başlıca unsur; sürekli olarak neyin iyi ve daha iyi olduğunu sorgulamam, bilgi ve becerilerimi geliştirme kararlılığım ve zihnimi berrak tutmaya yönelik özenimdir. Berrak bir zihinle hareket edebilmenin, tüm paydaşlar için sürdürülebilir ve nitelikli çözümler üretebilmenin anahtarı olduğuna inanıyorum. Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? Mesleki pratiğimde karşılaştığım en büyük güçlük, insan unsurunun bu toplum için yapısal bir engel olarak karşımıza çıkmasıdır. Örneğin; 1999 depreminden ciddi dersler çıkarılmamış olması, 2023 depremlerinde benzer yıkımlarla yüzleşilmesine yol açmıştır. Benzer şekilde, enerjide dışa bağımlı bir ülkenin enerji verimli binalar inşa etmekte gecikmesi de düşündürücüdür. Bu tabloyu değerlendirdiğimde çözümün “tepeden” değil “tabandan” gelişeceğini kavrayarak küçük ölçekli ama örnek teşkil edecek projelerle hem depreme dayanıklı hem de yüksek enerji verimliliğine sahip yapılar üretmeye yöneldim. Bugün sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz nedir? Mesleki yolculuğa çıkmak isteyen gençlere önerim; dünyayı tanımak için çok gezmeleri, çok okumaları ve meslek pratiğinin her aşamasında bizzat görev alarak kendilerini geliştirmeleridir. Ancak bu şekilde çok yönlü bir donanıma sahip olabilirler. Bu sürecin ön şartı ise mimarlık mesleğine gerçek bir tutkuyla bağlanmalarıdır. Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek ve yönlendirmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz? Benim liderlik anlayışım, geleneksel “usta-çırak” ilişkisinden ilham alır ama çağdaş bir yaklaşımı da benimser. İyi bir usta, genç nesli dinlemeyi bilen; iyi bir çırak ise ustasını geçmek için çok çalışan ve gözlem yeteneğini geliştiren kişidir. Ekibime her zaman hayal kurmayı, kalıpların dışına çıkmayı ve zihinsel bariyerleri kaldırmayı öneriyorum. Proje değerlendirmelerinde bu yaklaşımı destekliyor, sonrasında onları problem ve çözüm sürecinde özerk bırakıyorum. Böylece ekip üyelerimin düşünmeye ve çözüm üretmeye odaklanmalarını sağlıyorum. Şirketinizin vizyonu ve misyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir? Amacımız; ülkemizde nitelikli ve %90 enerji verimli yapıların sayısını artırmak. Ayrıca ürettiğimiz yapılarda hayal gücü gelişmiş, yaratıcı ve sorgulayıcı bir yeni neslin yetişmesine katkı sağlamak istiyoruz. Çünkü hayal kurmadan medeniyetin ilerlemesi mümkün değildir. Küresel ekonomik belirsizlikler ve rekabet ortamında şirketinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Yerel ve uluslararası pazarda fark yaratmak için ne yapıyorsunuz? İbrahim Serhat Korkmaz Mimarlık olarak faaliyetlerimizi zaten özgün bir kulvarda sürdürüyoruz. 2025 yılında inşaat maliyetlerindeki artış ve hem ulusal hem de uluslararası piyasalardaki belirsizlikler nedeniyle yatırımlarda genel bir yavaşlama yaşansa da, biz en iyi yatırımların zor zamanlarda yapılabileceğine inanıyoruz. Bu doğrultuda müşterilerimizi koşulları fırsata çevirecek şekilde yatırım yapmaya teşvik ediyoruz. Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? İş dünyasının bu konudaki sorumluluğunu nasıl görüyorsunuz? Sürdürülebilirlik konusunun çoğu zaman yüzeysel ele alındığını gözlemliyorum. Oysa gerçek sürdürülebilirlik; tüm üretim süreçlerinde yüksek verimliliği hedefleyen somut adımları içermelidir. Müşterilerimize daima “çocuklarınıza bırakabileceğiniz en değerli miras %90 enerji verimli bir yapıdır” diyoruz. Göstermelik faaliyetler yerine, özde sürdürülebilir çözümler üretmek, toplum ve çevre için en doğru yoldur. Dijitalleşme ve yapay zekâ gibi teknolojiler iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Bu değişime adapte olmak için nasıl bir yol izliyorsunuz? 1995 yılında yazdığım yüksek lisans tezinde Türkiye’de mimarlık üretim süreçlerinin dijitalleşmesini ele alan ve bu alandaki ilk uygulamalara katkıda bulunan biri olarak şunu açıkça ifade edebilirim: Dijitalleşme ve yapay zekâ, doğrudan problemleri çözmekten ziyade süreçleri kolaylaştıran güçlü araçlardır. İşlerimizin verimliliğini artırmak için bu araçlardan yararlanıyoruz. Ancak her zaman iyi yetişmiş, nitelikli insan kaynağının öncelikli olduğunu düşünüyorum. Çünkü deneyimli bir profesyonel, teknolojiye bağlı olmaksızın her koşulda doğru çözümler üretebilir. Bugünün iş dünyasında başarılı olmak isteyen gençlere, kariyerlerini sağlam temeller üzerine inşa etmeleri için hangi kritik tavsiyeleri verirsiniz? Gençlere tavsiyem; sürekli öğrenmeye ve gelişmeye açık olmaları, geniş bir perspektiften dünyayı okumaları ve seçtikleri mesleğe tutkuyla bağlanmalarıdır. Çalışkanlık, disiplin ve etik değerlere bağlılık, başarılarının sürdürülebilir olması açısından temel taşlardır. Ayrıca zihinsel berraklığın, doğru karar verebilmek ve yaratıcı çözümler geliştirebilmek için hayati önem taşıdığını unutmamaları gerekir.

Alışverişte Sesli Dönem Başlıyor Haber

Alışverişte Sesli Dönem Başlıyor

Türkiye İş Bankası’nın e-ticaret sektöründe faaliyet gösteren yerli pazaryeri Pazarama, yapay zekâ alanındaki ürün geliştirme faaliyetlerine bir yenisini ekleyerek “Sesli Ürün Özeti” özelliğini kullanıcılarla buluşturuyor. Ürünlerin ismi, kategorisi, markası, görselleri, puanları ve kullanıcı yorumları gibi tüm detaylar yapay zekâ tarafından analiz edilerek anlaşılır ve yönlendirici bir dille seslendiriliyor. Böylece kullanıcılar; ürünün temel özelliklerini ve sağlayacağı faydaları dinleyebiliyor. Pazarama Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Esin Sökmen, konuyla ilgili açıklamasında: “Türkiye’de pazaryerleri arasında ilk kez Büyük Dil Modelleri (LLM) ve Metin-Konuşma (TTS) teknolojilerini bir araya getirerek ürüne özel olarak sesli ürün özetleri sunan bir altyapıyı devreye aldık. Bu yenilik, üretken yapay zekânın gücünü e-ticaret deneyimine doğrudan entegre ettiğimiz önemli bir kilometre taşı olmakla birlikte aynı zamanda teknolojiyle farklılaşma stratejimizin de bir parçası. Türkiye’nin yerli pazaryeri olarak kendi kaynaklarımızla teknoloji geliştirmeye ve yapay zekâ alanındaki en gelişmiş modelleri Pazarama’ya entegre ederek ileri teknolojileri müşterilerimizle buluşturmaya devam edeceğiz.” dedi. Üretken Yapay Zekâ (GenAI) teknolojilerinden olan Büyük Dil Modelleri (LLM) ve Metin- Konuşma (TTS) teknolojilerinin bir araya getirilmesiyle geliştirilen bu yenilikçi özellik; ürün bilgilerinin LLM aracılığıyla özet metne dönüştürülmesi ardından TTS aracılığıyla 30 farklı yapay zeka sesiyle seslendiriliyor. Her sesli özet ise yaklaşık 30-90 saniye uzunluğunda ve ortalama 1 dakikada dinlenebilir şekilde kullanıcıyla buluşuyor. İlk fazda, Pazarama’da en çok görüntülenen yaklaşık 10.000 ürüne sesli özet özelliği hayata geçirilirken ilerleyen dönemde bu teknolojinin daha fazla ürüne eklenerek yaygınlaştırılması hedefleniyor. Pazarama’nın yapay zekâ ve yazılım ekipleri tarafından geliştirilen bu özellik sayesinde, şirketin yenilikçi bakış açısı ve yapay zekâ alanındaki ileri teknolojiler harmanlanarak kullanıcılara benzersiz bir alışveriş deneyimi sunuluyor.

TEKNOFEST Hackathon Yarışması Başvuruları Başladı Haber

TEKNOFEST Hackathon Yarışması Başvuruları Başladı

Türkiye'nin teknolojiye yön veren gençlerini bir araya getiren TEKNOFEST 2025 kapsamında bu yıl dikkat çeken yarışmalardan biri olan Yapay Zeka Destekli Adres Çözümleme Hackathon Yarışması, Hepsiburada iş birliğiyle gerçekleştirilecek. Yarışma, adres verilerindeki tutarsızlıkları yapay zeka ve veri bilimi teknolojileriyle çözmeyi amaçlayan iki aşamalı bir organizasyon olarak kurgulandı. Hepsiburada’nın son kilometre teslimat süreçlerinde karşılaştığı adres tutarsızlıkları ve veri karmaşasına çözüm bulmak amacıyla düzenlenen bu yarışma, yapay zeka, doğal dil işleme (NLP), coğrafi bilgi sistemleri (GIS) ve veri madenciliği gibi alanlarda yenilikçi yaklaşımlar geliştirmek isteyen gençleri bekliyor. Ön Eleme ve Fiziksel Hackathon olarak iki aşamalı düzenlenen yarışmada ön aşamada katılımcı takımların teknik yetkinliği ve problem çözme becerileri değerlendirilecek. En başarılı ekipler, fiziksel hackathon aşamasına davet edilecek. Fiziksel Hackathon aşamasında ise seçilen ekipler, gerçek dünya adres verileriyle çalışan çözümler geliştirerek jüriye sunacak, yarışma sonunda ise kazananlara ödülleri takdim edilecek. Ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde öğrenim gören öğrenciler ile mezuniyetinin üzerinden en fazla 1 yıl geçmiş kişilerin başvuru yapabileceği yarışmada takımların iki ila dört kişiden oluşması gerekiyor. Son başvuru tarihi 6 Ağustos olan yarışmada birincilik ödülü 120 bin TL, ikincilik ödülü 100 bin TL ve üçüncülük ödülü 90 bin TL olarak verilecek.

KarguFPV Yeni Zırhını Kuşandı Haber

KarguFPV Yeni Zırhını Kuşandı

Türk savunma sanayiinin öncü mühendislik şirketi STM, modern muharebe ortamlarında asimetrik tehditlere karşı etkili ve düşük maliyetli çözümler geliştirmeye devam ediyor. Daha önce anti-personel harp başlığı ile sahaya çıkan ve otonomi ile desteklenen hassas vuruş kabiliyetiyle göz dolduran KarguFPV, artık zırh delici harp başlığı sayesinde zırhlı araçlar ve korunaklı hedefler üzerinde de yüksek etki oluşturabilecek. Sisteme entegre edilen fiber-optik kablo sayesinde KARGUFPV, elektromanyetik karıştırmalardan etkilenmeden görevini sürdürebilecek, böylece GPS veya RF sinyallerine bağımlı olmadan güvenli uçuş ve hedefleme gerçekleştirecek. Her iki sistemin de saha testleri tamamladı. Güleryüz: Yeni Özellikler KarguFPV’nin Kullanım Alanını Genişletiyor STM Genel Müdürü Özgür Güleryüz, “KarguFPV’nin harp başlığı ve iletişim sistemlerini geliştirerek platformu çok yönlü bir çözüm haline getirdik. Özellikle zırh delici mühimmat ve fiber-optik kablo kabiliyeti, muharebe sahasında KarguFPV’nin kullanım alanını genişletiyor. STM olarak değişen harp ortamına doğasına uygun, uyarlanabilir ve yerli çözümler sunmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. STM, otonomi, görüntü işleme ve yapay zekâ destekli yeteneklerini FPV sistemleriyle birleştirerek, geleceğin muharebe ortamlarına yön verecek teknolojiler geliştirmeyi sürdürüyor. Asimetrik harp ortamlarındaki dinamik tehditlere karşı caydırıcı bir güç sağlayan KarguFPV Kamikaze Drone, operatör kontrollü gerçek zamanlı görüş sistemi ile düşman unsurlarına yönelerek, üzerindeki anti-personel veya zırh delici mühimmat ile hedefini etkisiz hale getirmektedir. KarguFPV, yüksek manevra kabiliyeti, gece-gündüz etkin operasyon yetkinliği ve düşük radar kesit alanı ile sabit veya hareketli hedeflere karşı hassas vuruş imkânı sağlıyor. İleri seviye askeri güvenlikli tapa ve bütünleşik gece gündüz kamera ile donatılan KarguFPV, karıştırma/köreltme gibi elektronik harp sistemlerinden etkilenmeden operasyon yapabilecek. Platform, yaklaşma tapa algılayıcısı ile ayarlanabilir mesafede otomatik patlama imkânı sunarken, görüntü işleme destekli otonom terminal dalış kabiliyeti ile hedefi işaretleyerek, tam isabetli vuruş sağlıyor. Teknik Özellikler Görev Menzili : 10 km Havada Kalış Süresi : 20+ dakika kamikaze modu 44 dakika gözlem modu (mühimmat ve tapa olmadan) Görev İrtifası : 500 m Maksimum İrtifa : 5500 m (MSL) Maximum Hız : 160 km/h Faydalı Yük Seçenekleri Anti-personel Harp BaşlığıZırh Delici Harp BaşlığıFiber Optik Kablo FPV Drone Nedir? Özellikle Ukrayna-Rusya savaşı ile gündeme gelen FPV (First Person View-Birinci Şahıs Görüşü) Dronlar, operatörün bir gözlük veya ekran aracılığıyla dronun kamerasından gerçek zamanlı görüntü alarak uçurduğu ve hedefe doğrudan yönlendirilerek hassas vuruş yapabilen, düşük maliyetli ve etkili bir saldırı aracı olarak ön plana çıkıyor.

Türkiye’de Girişimciler 2025’e Yapay Zekâ ve İnovasyon Odağında Giriyor Haber

Türkiye’de Girişimciler 2025’e Yapay Zekâ ve İnovasyon Odağında Giriyor

Uluslararası danışmanlık, denetim, güvence, strateji, kurumsal finansman ve vergi hizmetleri şirketi EY, Girişimcilik Barometresi 2025’i yayımladı. Araştırma; girişimlerin, start-up'ların ve çeşitli sektörlerdeki özel işletme sahiplerinin görüşleri alınarak Türkiye’nin de dahil olduğu Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa bölgesindeki 16 ülkeden birçok girişimcinin katılımıyla gerçekleştirildi. Araştırma, girişimciliğin genel ekonomik ortamdaki mevcut durumunu analiz ederek, bölgesel eğilimleri vurgulamayı ve paydaşlara fayda sağlayabilecek içgörüler sunmayı amaçlıyor. İnovasyon, stratejilerde ve süreçlerde bir gelişim aracı olarak öne çıkıyor Girişimcilik Barometresi 2025 sonuçlarına göre Türkiye'deki girişimciler, önümüzdeki 12 ay içinde inovasyona odaklanacağını belirtiyor. Anket katılımcılarının %51’i organizasyonel inovasyona, %49’u süreç inovasyonuna ve yine %49’u stratejik ve pazarlama inovasyonuna odaklanmayı planlıyor. Ürün inovasyonuna yönelenlerin oranının (%44) diğer inovasyon alanlarına göre daha düşük seviyede kaldığı görülüyor. Bu durum, Türkiye’deki girişimcilerin öncelikle mevcut organizasyonel yapılarını ve iş süreçlerini daha verimli hale getirmeyi, ardından pazarlama ve satış kanallarını güçlendirmeyi hedeflediklerini gösteriyor. Türkiye’de strateji ve pazarlama inovasyonuna (%49) yönelik Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa bölgesine kıyasla (%38) daha güçlü bir eğilim gözlemleniyor. Ancak ürün inovasyonu konusunda bölge genelinin eğilimi %53 olurken, Türkiye’de bu oranın %44 olduğu görülüyor. Bu da Türkiye’deki girişimcilerin yeni ürün veya hizmet geliştirme konusunda daha temkinli davrandığını ortaya koyuyor. Girişimciler, AI uygulamaları konusunda kararlı görünüyor Araştırmaya göre; Türkiye’deki girişimcilerin dijital dönüşüm konusunda, son 12 ayda kayda değer bir artış gösterdiği, anket katılımcılarının büyük bir bölümünün dijital araçlara olan yatırımlarını artırdığı ve iş süreçlerine bu teknolojileri entegre ettiği görülüyor. Araştırmada, Türkiye’de AI kullanım oranının %74 ile bölge geneli ortalaması olan %61’in üzerinde yer alması dikkat çekiyor. Türkiye’deki anket katılımcılarının %76’sı, AI kullanımının operasyonel verimliliği ve üretkenliği önemli ölçüde artırmasını beklerken, bölge genelinde bu oranın %68 olduğu görülüyor. Ayrıca katılımcıların %62si, yapay zekânın hata oranlarını azaltacağına ve kalite kontrol süreçlerini iyileştireceğine inanırken; %52’si, karar verme süreçlerinin hızlanacağını; %45’i ise rutin görevlerin otomasyonu sayesinde iş gücü maliyetlerinde azalma yaşanacağını öngörüyor. Aynı zamanda %59’u AI’ı veri analitiğinde, %45’i süreç otomasyonunda kullanırken; müşteri destek hizmetlerinde ve pazarlama optimizasyonunda kullanımın %34 oranında olduğu görülüyor. Diğer yandan katılımcıların %48’i hassas bilgilere yetkisiz erişim ve yasal çerçevenin belirsizliğinden de endişe duyuyor. Bu durum, girişimcilerin stratejik kararlarını şekillendiriyor. Girişimciler, yatırım ve finansman konusunda temkinli bir tutum sergiliyor Türkiye’deki girişimciler, yatırım stratejilerini şekillendirirken önceliklerini dijital dönüşüm ve operasyonel verimlilik üzerine kuruyor; ekonomik belirsizliklere karşı öz kaynaklara dayalı bir finansman modeli benimsiyor. Önümüzdeki 12 ay içinde yapılması planlanan yatırımların başında %65 oranıyla BT sistemleri ve yazılım güncellemeleri yer alırken; bunu %44 ile süreç otomasyon teknolojileri, %35 ile online satış platformlarının geliştirilmesi ve %33 ile ekipman ya da makine yatırımları takip ediyor. Yeni tesis kurulumu yalnızca %19’luk bir kesim tarafından planlanırken, yatırım planlamayanların oranının %14 olduğu görülüyor. Yatırım kararlarını etkileyen en önemli faktörler arasında ise ekonomik riskler (%60) geliyor. Faiz oranlarındaki artış ve olumsuz kredi koşulları da %49 oranında yatırım iştahını sınırlayan unsurlar arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra, finansal kaynaklara erişim zorluğu (%44), yatırım fırsatı eksikliği (%26) ve geri dönüş endişesi (%21) gibi etkenler de girişimcilerin risk algısını şekillendiriyor. Bölge geneliyle kıyaslandığında Türkiye, %58’e karşı %65 oranında BT yatırımlarında daha kararlı bir görünüm çiziyor. Ancak regülasyon ve siyasi belirsizliğin Türkiye’de, bölge geneline kıyasla %37’e karşı %53 oranında daha yüksek olduğu görülüyor. İş gücü yönetimi ve gelişimi için stratejik yaklaşımlar gerekiyor Araştırma verilerine göre, Türkiye’deki girişimcilerin %44’ü önümüzdeki 12 ayda tam zamanlı çalışan alımı planlıyor, %42’si mevcut kadroyu korumayı tercih ediyor. İşe alım sürecinde karşılaşılan en önemli zorlukların başında da rekabetçi maaş ve yan haklar sunmak (%56), gerekli becerilere sahip aday bulmak (%53), deneyimli aday eksikliği (%49), aday beklentilerini karşılamak (%30) yer alıyor. İş gücünün yönetimi açısından ise girişimcilerin %58’i yetenekleri çekme ve elde tutmanın en büyük zorluk olduğunu belirtiyor. Bunu, %53 oranıyla çalışan bağlılığını ve kurum kültürünü sürdürme, rekabetçi maaş ve yan haklar sunarken iş gücü maliyetlerini kontrol altında tutma zorunluluğu takip ediyor. Bölge geneline kıyasla, Türkiye’de nitelikli iş gücü bulma sorununun %46’ya karşı %58 oranında; iş gücü maliyetlerinin de %44’e karşı %53 olarak daha yüksek olduğu görülüyor. Türkiye’de girişimciler daha çok maaş rekabetiyle baş etmeye çalışırken, bölge genelinde beceri temelli işe alım sorunlarının daha yaygın olduğu görülüyor. Yakın vadede şirket satışlarının gündemde olması öngörülüyor Araştırmaya göre; Türkiye’deki girişimcilerin sadece %12’si şirketinin bir bölümünü önümüzdeki 12 ay içinde satma konusunda "çok muhtemel" yanıtını verirken, %42’si bunu "biraz olası" olarak belirtiyor. Ancak neredeyse yarısının (%47’sinin) gündemlerinde şirket satışı konusunun bulunmadığı görülüyor. Girişimcilerin gelecekteki yönetim devri seçeneklerine bakıldığında, katılımcıların %60’ı şirketlerini başka bir şirkete satmayı değerlendiriyor; bu oranın bölge genelindeki %38’lik ortalamadan yüksek olduğu, Türkiye'deki girişimcilerin stratejik ortaklıklar ya da şirket birleşmeleri yoluyla büyüme ve sinerji yaratma motivasyonuna sahip olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda %37’lik bir kesim yatırım fonuna satış opsiyonunu değerlendirirken, %30’u halka arzı olası bir planlama seçeneği olarak görüyor. Araştırma sonuçları bölge geneliyle karşılaştırıldığında, Türkiye’deki girişimcilerin %22’ye karşı 35 daha yüksek oranda, 1-4 yıl içinde şirketini satmayı düşündüğü görülüyor. Bu da Türkiye'de, daha yakın vadeli bir şirket satışına odaklanıldığını ortaya koyuyor. Girişimcilik ekosistemi, ekonomik belirsizlik ve finansmana erişim eksikliği gibi zorluklarla baskılanıyor Araştırma verileri; Türkiye’de girişimciliğin büyük ölçüde ekonomik belirsizlik, finansmana erişim zorluğu ve yetenek açığı gibi yapısal sorunlardan etkilendiğini gösteriyor. Anket katılımcılarının %51’i girişimciler için mevcut iş ortamını olumsuz olarak değerlendirirken, %33’lük bir kesim koşulları olumlu buluyor, %14 ise nötr yaklaşıyor. Bölge geneline bakıldığında, Türkiye’de iş ortamını olumlu bulanların oranının (%34) %24’e karşı daha yüksek olduğu görülüyor. Öte yandan Türkiye’deki katılımcıların %37’si yerel düzenlemelerin bazı zorluklar barındırdığını ancak aynı zamanda inovasyon için fırsatlar sunduğunu belirtirken, %30’luk bir kesim ise bu düzenlemelerin kısıtlayıcı olduğunu ve büyümeyi engellediğini düşünüyor, %28’lik bir grup düzenlemelerin karmaşık yapısı nedeniyle ciddi kaynaklar gerektirdiğini ve bu durumun büyümeyi yavaşlattığını ifade ediyor. Türkiye’de girişimcilerin %70’i ekonomik belirsizliği en önemli zorluk olarak görürken, bölge genelinde bu oranın %40 olduğu görülüyor. Finansmana erişim (%67) ise ikinci sırada yer alırken, bürokrasi ve düzenleyici karmaşıklık (%40) ve kalifiye iş gücü eksikliği (%37) diğer önemli engeller arasında yer alıyor. Aile şirketlerinde halefiyet planlamasının öncelikli bir konu olarak ele alınması gerekiyor Halefiyet planlamasındaki zorluklar ve sermayeye erişim konusundaki güçlükler, Türkiye’deki aile şirketlerinin sürdürülebilir büyüme konusunda stratejik bir odaklanma gerektiğini gösteriyor. Türkiye’deki aile şirketlerinde genellikle dış danışmanların yer almaması, aile dinamiklerine olan bağlılığı yansıtıyor. Ancak bu, aynı zamanda etkili kuşak geçişlerinin sağlanması için profesyonel rehberliğe duyulan ihtiyacı da ön plana çıkıyor. Ek olarak, Türkiye’deki aile şirketleri arasında finansal sürdürülebilirliği sağlamaya yönelik daha temkinli bir yaklaşımın var olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye’deki aile şirketlerinde, kazançların yeniden yatırılması ise öncelikli bir hedef olarak öne çıkarken, bölgesel olarak bakıldığında bu oranın %57 olduğu görülüyor. Sonuç olarak, araştırmada girişimcilik ekosisteminin gelişimi için 5 öneri ise; dijital dönüşümün güçlendirilmesi, ekonomik risklerin azaltılması, yetenek açığının giderilmesi, şirket içerisinde inovasyon kültürünün geliştirilmesi ve halefiyet planlamalarının geliştirilmesi olarak sıralanıyor. EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve İş Geliştirmeden Sorumlu Sektörler Lideri Ateş Konca konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “EY Girişimcilik Barometresi 2025’te yer alan tüm başlıklar, Türkiye’deki girişimcilik ekosisteminin geleceğe daha güçlü, dirençli ve vizyoner adımlarla ilerlemesi adına önemli bir yol haritası sunuyor. Günümüzde Türkiye'deki girişimciler için sürdürülebilir başarının, sadece iyi bir fikirle değil, stratejik hazırlık ve güçlü yapı taşlarıyla mümkün olduğu söylenebilir. Şirketlerin operasyonel verimliliği ve müşteri etkileşimini iyileştirmesi için teknolojik altyapılarını güçlendirmesi gerekiyor. Aynı zamanda yetenek açığını kapatmak, nitelikli iş gücüne ulaşmak ve çalışan bağlılığını artırmak adına şirketlerin, stratejilerini gözden geçirmesi önem taşıyor. Buna ek olarak; ekonomik belirsizlikler karşısında, maliyet yönetimi ve alternatif finansman modelleriyle güçlü bir risk yönetimi stratejisi geliştirilmesi hayati önem taşıyor. Son olarak, deneysel yaklaşımı ve organizasyon içerisinde inovasyon kültürünün geliştirilmesini teşvik eden girişimcilerin, değişen koşullara karşı daha esnek ve rekabetçi olacağını söylemek mümkün."

Öğrencilerin Başarısına Yapay Zeka Dopingi: Ders Çalışmayı Kolaylaştıran En İyi AI Uygulamaları! Haber

Öğrencilerin Başarısına Yapay Zeka Dopingi: Ders Çalışmayı Kolaylaştıran En İyi AI Uygulamaları!

Günümüz eğitim dünyası, teknolojinin sunduğu sayısız imkanla sürekli evriliyor. Bu evrimin en çarpıcı aktörlerinden biri ise yapay zeka (AI). Öğrenciler için ders çalışmayı, ödev yapmayı ve bilgiye ulaşmayı kökten değiştiren yapay zeka uygulamaları, artık bir lüks değil, bir gereklilik haline geliyor. Özellikle YKS ve LGS gibi kritik sınavlardan üniversite eğitiminin derinliklerine kadar her seviyede, AI destekli araçlar öğrencilere zaman kazandırıyor, öğrenmeyi kişiselleştiriyor ve başarıya giden yolu kısaltıyor. Peki, öğrenciler için en iyi yapay zeka uygulamaları hangileri ve bu araçlar eğitim hayatına neler katıyor? Yapay Zeka Neden Öğrencilerin En İyi Arkadaşı Olmalı? Yapay zeka uygulamaları, öğrencilere geleneksel öğrenme yöntemlerinin ötesinde birçok avantaj sunar: Kişiselleştirilmiş Öğrenme Deneyimi: Her öğrencinin öğrenme hızı ve tarzı farklıdır. AI, öğrencinin performansını analiz ederek ona özel çalışma programları, sorular ve kaynaklar sunabilir. Anında Yardım ve Geribildirim: Takıldığınız bir konuda anında bilgi alabilir, ödevleriniz için geribildirim alarak eksiklerinizi anında giderebilirsiniz. Zaman Yönetimi ve Verimlilik: Rutin ve zaman alıcı görevleri (not özetleme, araştırma yapma vb.) yapay zekaya devrederek ders çalışmaya daha fazla odaklanabilirsiniz. Erişim Kolaylığı: Geniş bilgi havuzlarına saniyeler içinde ulaşabilir, farklı kaynaklardan sentezlenmiş bilgilere erişim sağlayabilirsiniz. Öğrenciler İçin En İyi Yapay Zeka Uygulamaları ve Kullanım Alanları İşte derslerinizi kolaylaştıracak, araştırmalarınızı hızlandıracak ve potansiyelinizi ortaya çıkaracak AI uygulamalarından bazıları: Sohbet Robotları (ChatGPT, Google Gemini vb.): Kullanım Alanları: Ödev yardımı, konu özeti çıkarma, beyin fırtınası yapma, karmaşık kavramları basitleştirme, yabancı dilde pratik yapma, deneme yazımına destek olma. Neden Önemli? Sınırsız bilgiye anında erişim sunar ve kişisel bir öğretmen gibi sorularınıza yanıt verir. Ancak, bilgilerin doğruluğunu her zaman kontrol etmek önemlidir. Not Alma ve Özetleme Uygulamaları (Otter.ai, Summarize.tech): Kullanım Alanları: Ders kayıtlarını veya sesli notları metne dönüştürme, uzun makalelerin ve kitapların özetlerini çıkarma, önemli noktaları belirleme. Neden Önemli? Ders sonrası not tutma yükünü azaltır, zaman kazandırır ve bilgiyi daha hızlı kavramanıza yardımcı olur. Dil Öğrenme Uygulamaları (Duolingo, Babbel - AI Destekli Özellikleri): Kullanım Alanları: Telaffuz düzeltme, kelime ezberleme, konuşma pratiği için AI tabanlı sohbetler, kişiselleştirilmiş ders planları. Neden Önemli? Yabancı dil öğrenimini interaktif ve eğlenceli hale getirirken, yapay zeka ile telaffuz hatalarınızı düzeltebilirsiniz. Akademik Araştırma ve Yazım Asistanları (Elicit, QuillBot, Grammarly - AI Özellikleri): Kullanım Alanları: Bilimsel makaleleri özetleme, ilgili makaleleri bulma, intihal kontrolü, dilbilgisi ve yazım hatalarını düzeltme, farklı yazım stillerine göre metin düzenleme. Neden Önemli? Araştırma sürecini hızlandırır, tez ve ödev yazım kalitesini artırır ve akademik dürüstlüğü destekler. Matematik ve Bilim Çözücüleri (Photomath, Wolfram Alpha): Kullanım Alanları: Karmaşık matematik problemlerini adım adım çözme, formülleri anlama, bilimsel kavramları görselleştirme. Neden Önemli? Zorlu konularda takıldığınızda anında çözüm ve açıklama sunarak öğrenme sürecini kolaylaştırır. AI Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler ve Gelecek Vizyonu Yapay zeka uygulamaları büyük kolaylıklar sunsa da, öğrencilerin bu araçları eleştirel bir yaklaşımla ve etik kurallar çerçevesinde kullanması büyük önem taşıyor. Ödevlerin tamamen yapay zekaya yaptırılması yerine, bir yardımcı araç olarak kullanılması, bilginin doğruluğunun teyit edilmesi ve kendi düşünce süreçlerinin geliştirilmesi esastır. Eğitimde yapay zekanın potansiyeli sınırsız. Gelecekte, sanal gerçeklik destekli AI öğretmenleri, kişiselleştirilmiş sınav simülasyonları ve çok daha gelişmiş araştırma asistanları ile öğrencilerin öğrenme deneyimi daha da zenginleşecek. Bu dönüşüme ayak uyduran öğrenciler, kariyer yolculuklarında önemli bir avantaja sahip olacaklar. Unutmayın, yapay zeka bir sihirli değnek değil, doğru kullanıldığında öğrenme potansiyelinizi artıran güçlü bir araçtır.

Türk lojistik sektörü, yapay zeka destekli kurye otomasyonuyla 2025’i de güçlü kapatacak Haber

Türk lojistik sektörü, yapay zeka destekli kurye otomasyonuyla 2025’i de güçlü kapatacak

Türkiye Kadın Girişimcilik İzleme Araştırması’na göre kadın girişimcilerin yalnızca %2,2’si faaliyetlerinde yapay zekadan faydalanırken, lojistik sektörü genel çizginin dışına çıkıyor. Menekşe Boztepe, kurucu ortağı olduğu yapay zeka destekli kurye otomasyon sistemi JetiGo Yazılım ile lojistik sistemleri kökten değiştiriyor. Teslimat yoğunluklarını analiz eden, en uygun kurye ve güzergahları otomatik belirleyen ve sürekli öğrenen yapay zeka destekli otomasyon altyapısı sayesinde sektörde fark yaratıyor. Türkiye genelinde 65 ildeki 300’ün üzerinde şirket tarafından kullanılıyor Geleneksel kuryecilik sistemlerinin yavaş ve verimsiz yapısını tersine çevirmek için harekete geçerek sektördeki karmaşıklığa yapay zeka ile çözüm getiren Menekşe Boztepe, şu açıklamada bulundu: “Teslimat süreçlerini akıllı hale getirmek, işletmelere ve tüketicilere zaman ve maliyet tasarrufu sağlayacak bir sistem kurmak amacıyla çıktığımız yolculukta, lojistik sektöründe büyük bir dönüşümün kapısını araladık. Bugün Türkiye genelinde 65 ildeki 300’ün üzerinde şirket, JetiGo’nun otomasyon teknolojisini aktif olarak kullanıyor. Bu başarı, sistemin pratikte ne kadar etkili olduğunu ve farklı sektörel ihtiyaçlara nasıl uyum sağladığını gösteriyor.” “Yüzde 40’a varan operasyonel tasarruf ve yüksek müşteri memnuniyeti elde edebiliyorlar” Sundukları sistemin yalnızca prototip ya da yerel bir çözüm olmadığının altını çizen JetiGo Yazılım Kurucu Ortağı Menekşe Boztepe, “KOBİ’lerden büyük e-ticaret zincirlerine, teslimat yapan kurye işletmeleri ve paket servis işine adım atmış tüm restoranlara kadar pek çok şirket, JetiGo sayesinde teslimatlarını daha hızlı, verimli ve düşük maliyetle gerçekleştirebiliyor. JetiGo’nun teknolojik altyapısı ile trafik, hava durumu, kurye konumu, kuryenin hız limiti, telefon şarj değeri gibi dinamikleri değerlendirilebiliyor. En verimli rotayı ve en uygun kurye eşleşmesini belirleyebiliyor. Rotaları gerçek zamanlı olarak güncellerken, gecikme risklerini öngörebiliyor. Bu sayede %40’a varan operasyonel tasarruf ve yüksek müşteri memnuniyeti sağlanıyor” dedi. Türk yapay zeka teknolojisini lojistikte küresel bir marka haline getirecek Girişimiyle birlikte Türkiye’de kadınların teknoloji alanında da öncü roller üstlenebileceğini gösteren Menekşe Boztepe, teknik ekibinin %60’ının kadın mühendis ve yazılımcılardan oluştuğunu belirterek değerlendirmelerini şu şekilde sonlandırdı: “Merkezimiz Yalova’daki operasyonlarımızın ardından; Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa başta olmak üzere, büyük şehirlere açılmaya devam ediyoruz. Avrupa pazarına girmek için de çalışmalarımıza başladık. Böylece Türk yapay zeka teknolojisini lojistik alanında küresel bir marka haline getirme amacımıza bir adım daha yaklaştık. Öyle ki yapay zeka destekli kurye otomasyonumuz da bir yazılım olmanın ötesine geçerek vizyon sunmasıyla hem işletmelerin operasyonlarını dönüştürüyor hem de kadın girişimcilere yeni bir yol açıyor. Bu başarı hikayemiz, geleceğin lojistik dünyasında kadınların ve teknolojinin nasıl birlikte ilerlediğini gözler önüne seriyor.”

Türkiye’de Yapay Zekâ Kullanımı %5,5 Haber

Türkiye’de Yapay Zekâ Kullanımı %5,5

Bu da gösteriyor ki işletmeler yapay zekâya mesafeli değil, erişim konusunda ciddi engellerle karşı karşıya. IAS ise bu iki temel sorunu doğrudan hedef alarak, teknoloji tabanlı çözümlere odaklanarak uzmanlık gerektiren teknolojileri kullanıcı dostu haline getirmeyi amaçlıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre ülkemizde işletmeler ve özellikle yeni girişimler yapay zekanın nimetlerinden yeterince faydalanamıyor. IAS de özellikle ERP ürünlerine yapay zekâ entegrasyonu üzerine yoğunlaşarak tüm ölçekteki işletme ve girişimleri yapay zekâ ile tanıştırmayı ve onları geleceğin iş dünyasına hazırlamayı amaçlıyor. TÜİK verilerine göre 2024 yılında girişimlerin sadece yüzde 8.4’ünün yapay zeka ve yapay zeka destekli ürünleri kullanmayı düşündüğünü belirten IAS CTO’su Bahtiyar Tan, “Herhangi bir yapay zeka teknolojisi kullanmadığını ancak kullanmayı düşündüğünü beyan eden girişimlerin oranı 2024 yılında sadece yüzde 8,4. Çalışan sayısı büyüklük grubuna göre yapay zeka kullanmayan ancak kullanmayı düşünen girişimlerin oranı; 10-49 çalışanı olan girişimlerde yüzde 7,8, 50-249 çalışanı olan girişimlerde yüzde 10,8 ve 250 ve üzeri çalışanı olan girişimlerde ise yüzde 17,4 oldu. Burada üzerimize düşen, ülkemizdeki girişimleri ve büyük ölçekli işletmeleri yapay zekanın getirdiği nimetlerle bir an önce tanıştırmak” dedi. ERP-yapay zekâ entegrasyonu için kolları sıvadı IAS olarak en güçlü ürün gruplarından biri olan ERP alanındaki yapay zekâ entegrasyonuna odaklandıklarının altını çizen Tan, “Yapay zekâ teknolojilerini mevcut ERP sistemlerimize daha ayrıntılı bir şekilde entegre etme süreci için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu entegrasyon, müşterilerimizin veri analizi ve iş süreçleri yönetimi konularında daha ileri düzeyde çözümler sunarak, iş akışlarını otomatize etmelerine ve karar alma süreçlerini hızlandırmalarına olanak tanıyacak. Yapay zeka entegrasyonu ve proje tamamlandığında müşterilerimizin iş süreçlerini daha kolay yönetmeleri mümkün olacak” şeklinde konuştu. TÜİK raporunda yapay zekayı kullanılmama sebebi, uzmanlık eksikliği olduğu görülüyor. Yapay zekâ teknolojilerinden herhangi birini kullanmadığını ancak kullanmayı düşündüğünü belirten işletmelerin yapay zekayı kullanmama nedenleri incelendiğinde; en önemli nedenin yüzde 78,9 ile girişimde ilgili uzmanlık eksiğinin bulunması olduğuna dikkat çeken IAS CTO’su Bahtiyar Tan konu hakkında şunları sözlerine ekledi: “İşletmeleri yapay zekadan uzak tutan konuların başında uzman eksikliği olduğunu görüyoruz. Biz de IAS olarak geliştirdiğimiz teknolojilerle iş ortaklarımıza ihtiyaç duydukları tüm yeni teknolojileri ilk elden sunuyoruz. Ayrıca TÜİK rakamlarında işletmelerin yapay zekadan uzak durmalarının yüzde 74.2 oranında maliyet kaynaklı, yüzde 69,3 ile de mevcut ekipman, yazılım veya sistemlerle uyumsuzluk olduğu da görülüyor.” Yapay Zekâ Kullanımında Şirket Büyüklüğüne Göre İstatistikler TÜİK’in 2024 verilerine göre, Türkiye’de işletmelerin yüzde 5,5’i YZ teknolojilerini kullanıyor; bu oran 2021’de yüzde 2,7 idi. Şirket büyüklüklerine göre dağılım şöyle: Tier 1 (Büyük Ölçekli İşletmeler, 250+ çalışan): Yüzde 22,3 YZ kullanım oranıyla lider konumda. Özellikle müşteri ilişkileri yönetimi, pazarlama ve veri analitiğinde YZ’den yoğun fayda sağlanıyor.Tier 2 (Orta Ölçekli İşletmeler, 50-249 çalışan): Yüzde 6,7 oranında YZ kullanımıyla, genellikle süreç otomasyonu ve lojistik optimizasyonuna odaklanıyor.Tier 3 (Küçük Ölçekli İşletmeler, 10-49 çalışan): Yüzde 3,5 kullanım oranıyla, daha çok temel chatbotlar ve veri analitiği gibi giriş seviyesi YZ araçlarını tercih ediyor. Bu veriler, büyük şirketlerin YZ’ye daha fazla yatırım yaptığını, ancak küçük ve orta ölçekli işletmelerin de yavaş yavaş bu alana yöneldiğini gösteriyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.