Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Yapay Zeka

Kapsül Haber Ajansı - Yapay Zeka haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yapay Zeka haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Shield AI ve AIDC'den Tayvan Savunması İçin Stratejik İş Birliği Haber

Shield AI ve AIDC'den Tayvan Savunması İçin Stratejik İş Birliği

ABD merkezli savunma teknolojisi şirketi Shield AI ve Tayvan'ın en büyük savunma sanayii kuruluşu Aerospace Industrial Development Corporation (AIDC), Tayvan'ın savunma kapasitesini güçlendirmek, havacılık sanayisini ilerletmek ve teknolojik inovasyonu desteklemek amacıyla resmi bir "Takım Anlaşması" imzaladıklarını duyurdu. Anlaşma, Shield AI'ın gelişmiş otonomi yazılımı ve hava araçlarının Tayvan'da sorunsuz bir şekilde konuşlandırılması, desteklenmesi ve ölçeklendirilmesi için sürdürülebilirlik, eğitim, otonomi entegrasyonu ve diğer teknik konularda somut iş birliklerini tanımlıyor. "Zafer Savaş Gerektirmez" AIDC'den yapılan açıklamada, "Shield AI ile kurulan bu iş birliği, AIDC'nin hızla gelişen savunma teknolojisi ekosisteminde dünya standartlarında yenilikçilerle hızlı ve kararlı bir şekilde hareket etme yeteneğini gösteriyor. Shield AI'ın son teknoloji otonom sistemleri ve V-BAT gibi hava araçları, AIDC'nin on yıllara dayanan havacılık üretim tecrübesiyle birleşerek Tayvan'ın savunma ve caydırıcılık kapasitesini güçlendirecek" denildi. Shield AI Başkanı ve kurucu ortağı Brandon Tseng, bu ortaklığın uzun vadeli olacağını vurguladı. Tseng, "Tayvan'ın en büyük savunma şirketi olarak AIDC ile çalışmamız, Tayvan'ın yerel drone ve havacılık sanayisini hızlandırmakla ilgili. Amacımız, hiçbir savaş gerektirmeyen en büyük zaferi elde etme yeteneğini Tayvan'a kazandıracak kapsamlı bir otonom sistemler ekosistemi sunmak" ifadelerini kullandı.

Infosys ve HanesBrands, Yapay Zeka Odaklı Dijital Dönüşüm İçin Güçlerini Birleştirdi Haber

Infosys ve HanesBrands, Yapay Zeka Odaklı Dijital Dönüşüm İçin Güçlerini Birleştirdi

Ortaklık kapsamında Infosys, Live Enterprise Automation Platform (LEAP) teknolojisini Infosys Topaz yapay zekâ tabanlı hizmetleriyle entegre edecek. Bu çözüm, generative AI ve AIOps teknolojilerini kullanarak HanesBrands’in IT altyapısını modernize edecek, operasyonel verimliliği artıracak ve veriden daha yüksek değer elde etmesini sağlayacak. Stratejik Hedef: Hiper Verimlilik Bu iş birliği, her iki şirketin de inovasyon ve operasyonel mükemmellik vizyonunu yansıtıyor. AI-first yaklaşımını benimseyen HanesBrands, bu sayede hiper verimlilik elde etmeyi, operasyonel karmaşıklığı azaltmayı ve müşteri deneyimini geliştirmeyi planlıyor. Yöneticilerden Açıklamalar HanesBrands Strateji, Dönüşüm, Analitik ve Teknoloji Direktörü Scott Pleiman, iş birliğini şu sözlerle değerlendirdi: “Operasyonel modelimizi geliştirmeye devam ederken, yapay zekâ destekli dönüşüm konusunda derin uzmanlığa sahip bir iş ortağı arıyorduk. Infosys’in ölçeklenebilir inovasyon gücü ve AI-first yaklaşımı, uzun vadeli vizyonumuzla mükemmel bir uyum gösteriyor.” Infosys Tüketici, Perakende ve Lojistik Global Başkanı Karmesh Vaswani ise şunları söyledi: “HanesBrands’in geleceğe hazır bir şirket olma yolculuğunda yanında olmaktan gurur duyuyoruz. Infosys Topaz AI ve AIOps kabiliyetlerimizle, inovasyonu hızlandırarak müşteri deneyimlerini ileriye taşımayı hedefliyoruz.” Dijital Dönüşümde Yeni Dönem Bu girişim sayesinde HanesBrands; teknoloji optimizasyonu, kaynak verimliliği ve kültürel uyum gibi stratejik önceliklerini ele alacak. Infosys’in güçlü dönüşüm kapasitesi ve perakende sektöründeki tecrübesi, bu sürece ivme kazandıracak.

Togg, yapay zekâ platformu Can.ai’yi   IAA Mobility 2025’te tanıttı Haber

Togg, yapay zekâ platformu Can.ai’yi IAA Mobility 2025’te tanıttı

Münih’teki IAA Mobility 2025’e ürün, tasarım ve teknolojileriyle katılan Togg, Microsoft Türkiye iş birliğiyle geliştirdiği yapay zekâ platformu Can.ai’yi uluslararası ziyaretçilerle buluşturdu. Ziyaretçiler, Togg standında kurulan “Trumore Zone” alanında Can.ai ile “Akıllı şarj rotalama”, “Sesli dijital komutlarla araç hizmetleri” ve “UI olmadan çalışan medya & sağlık senaryoları” üzerinden benzersiz bir deneyime dahil oldu. Geleceğin etkileşimi: ZeroTouchUI ve Agentic AI Togg, yapay zekâyı yalnızca bir teknoloji bileşeni değil, kuruluşundan itibaren tüm dijital mimarisinin omurgası olarak konumlandırdı. 2020’den bu yana Türkiye’nin en büyük GPU destekli AI eğitim altyapılarından biri kurulurken, tüm sistemler mikro servis mimarisiyle hayata geçirildi. Bu vizyoner yaklaşım, bugün Togg’un geliştirdiği agentic AI mimarisinin temelini oluşturdu. Bu güçlü teknoloji altyapısı üzerine, Togg ve Microsoft Türkiye mühendislerinin ortak çalışmasıyla, Microsoft Azure Cloud üzerinde OpenAI teknolojileriyle desteklenen Can.ai platformu geliştirildi. Can.ai ile yeni nesil bir deneyim Can.ai, kullanıcılarla geleneksel bir arayüz üzerinden değil; niyet, zamanlama, lokasyon, araç durumu ve geçmiş davranışlar gibi çok katmanlı verileri analiz ederek bağlamsal olarak etkileşim kuran bir yapay zekâ altyapısı sunuyor. Akıllı cihazlardan mobil uygulamalara, çağrı merkezlerinden kurumsal sistemlere kadar geniş bir alanda çalışan platform, yalnızca yanıt veren değil; empati kurabilen, öğrenen, önceden öngören ve kullanıcı adına harekete geçebilen bir yapıya sahip. "Can.ai ile mobilitenin ötesini yeniden kurguluyoruz” Togg CEO’su M. Gürcan Karakaş, vizyonlarını şöyle özetledi: “Yapay zekâyı ilk günden bu yana sadece bir özellik değil, altyapımızın stratejik omurgası olarak ele aldık. Can.ai, kullanıcıdan gelen komutlara yanıt veren bir sistem değil; bağlamı anlayan, niyeti sezebilen ve gerekli adımları arayüz olmadan gerçekleştiren bir yapay zekâ altyapısı. Bu, ZeroTouchUI ile çalışan yepyeni bir etkileşim paradigması. Kullanıcı hiçbir şeye dokunmadan, hiçbir menü gezmeden yalnızca düşünerek, söyleyerek ya da duruma göre otomatik şekilde destek alabiliyor. Microsoft ile yürüttüğümüz iş birliği sayesinde bu altyapıyı güvenli ve ölçeklenebilir bir teknoloji üzerine inşa ettik. Can.ai ile yalnızca mobiliteyi değil, tüm yaşamı sezgisel olarak yeniden kurguluyoruz.” “Farklı ekosistemlerde kesintisiz deneyim yolculuğu sağlıyoruz” Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin ise iş birliğini şöyle değerlendirdi: “Yapay zekâ kullanıcı deneyimini dönüştüren en güçlü katalizörlerden biri. Can.ai, bu dönüşümün mobilite alanındaki en somut örneklerinden birini oluşturuyor. Togg ile geliştirdiğimiz bu platform, kullanıcıların ihtiyaçlarını öngören, farklı ekosistemlerle sorunsuzca entegre olabilen ve deneyimi üst seviyeye taşıyan bir yapıya sahip. Azure’un sunduğu küresel ölçekli, güvenli ve esnek altyapı da platformun farklı ekosistemlerde kesintisiz çalışmasına olanak tanıyor. Can.ai gelecekte teknolojinin yaşamlarımızın doğal akışıyla nasıl bütünleşeceğini göstermesi açısından da çarpıcı bir örnek.” Togg Care ekibinin dijital ikizi gibi çalışıyor Kullanıcılarla doğal dilde yazılı veya sesli iletişim kurabilen Can.ai, 1000’i aşkın yazılı doküman, SSS içeriği ve 2 milyonun üzerinde çağrı kaydı üzerinde eğitildi. Togg Care çağrı merkezi ekibinin bir “dijital ikizi” gibi çalışan platform, doğal dil işleme (NLP) ve gelişmiş arama teknolojileri sayesinde en doğru cevabı saniyeler içinde bulabiliyor. Satıştan sipariş takibine, satış sonrası destekten teknik sorulara kadar uçtan uca müşteri yolculuğunu kapsayan sorulara hızlı yanıtlar sunuyor.

Agentic AI iş dünyasında verimliliği yeniden tanımlıyor Haber

Agentic AI iş dünyasında verimliliği yeniden tanımlıyor

Türkiye’nin lider teknoloji şirketlerinden Cerebrum Tech, yapay zekâ alanındaki en son yenilik olan Agentic AI (Otonom Yapay Zekâ) teknolojisiyle kurumsal süreçlerde devrim yaratıyor. Geleneksel yapay zekâ modellerinin aksine, yalnızca komutlara yanıt vermekle kalmayıp, karmaşık ve çok adımlı görevleri otonom bir şekilde planlayıp yürütebilen Agentic AI, iş dünyasına daha önce görülmemiş bir verimlilik ve otomasyon seviyesi vaat ediyor. Dünyada özellikle ABD, Çin ve Avrupa’da agentic AI alanında hızlı bir gelişme ve yaygınlaşma görülüyor; büyük teknoloji şirketleri ve girişimler bu alana yoğun yatırım yapıyor. Türkiye’nin öncü teknoloji şirketi Cerebrum Tech de geliştirdiği Cere LLM ve Cere Insight gibi platformlar aracılığıyla bu dönüşümün merkezinde yer alarak, Türkiye’deki şirketleri geleceğin akıllı operasyon modelleriyle tanıştırıyor. Agentic AI: Düşünen ve hareket eden yapay zekâ Agentic AI, geleneksel yapay zekâ sistemlerinin reaktif doğasının ötesine geçerek, proaktif bir yaklaşım benimsiyor. Bu teknoloji, kendi hedeflerini belirleyebilen, bu hedeflere ulaşmak için stratejik planlar oluşturabilen ve çevresinden aldığı geri bildirimlerle kendini sürekli olarak uyarlayabilen otonom sistemler sunuyor. Cerebrum Tech, bu alandaki uzmanlığıyla, müşteri hizmetleri otomasyonundan yazılım geliştirme süreçlerinin hızlandırılmasına, pazarlama kampanyalarının yönetiminden karmaşık veri analizlerine kadar geniş bir yelpazede şirketlere değer katıyor. Bu sayede, çalışanlar rutin ve tekrarlayan görevlerden kurtularak, yaratıcılık ve stratejik düşünme gerektiren alanlara odaklanabiliyor. “Stratejik rekabet avantajı sağlıyoruz” Cerebrum Tech CEO'su Furkan Örs, konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor: "Agentic AI, yapay zekâ teknolojisinin doğal bir evrimsel adımıdır. Sadece komutlara yanıt veren sistemlerden, kendi başına düşünebilen, plan yapabilen ve proaktif hareket edebilen otonom ajanlar oluşturmaya geçiş yapıyoruz. Cerebrum Tech, geliştirdiği Agentic AI çözümlerini perakendeden otomotive, finanstan kamuya kadar birçok farklı sektörde başarıyla uyguluyor. Sahibinden, Nestle, Doğuş Grubu, Eczacıbaşı Holding ve GAİN gibi sektör liderlerinin bizimle çalışmayı tercih etmesi, teknolojimizin gerçek iş değeri yarattığının en güçlü kanıtı. Bu ortaklıklar sayesinde, Türkiye'de Agentic AI ekosistemini büyütürken, şirketlerin operasyonel verimliliğini artırıyor ve onlara stratejik rekabet avantajı sağlıyoruz." Ölçülebilir kazanç Agentic AI uygulamaları, şirketlere sadece teknolojik bir yenilik sunmakla kalmıyor, aynı zamanda ölçülebilir bir yatırım getirisi (ROI) de sağlıyor. Otomasyon sayesinde zaman ve insan kaynağından tasarruf edilirken, hata oranlarının azalması, müşteri memnuniyetinin artması ve süreçlerin hızlanması gibi somut faydalar elde ediliyor. Cerebrum Tech, bu süreci şeffaf bir şekilde yöneterek, iş ortaklarının yaptığı yatırımın karşılığını net bir şekilde görmesini sağlıyor. Agentic AI yalnızca büyük şirketler için değil, küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) için de uygun bir çözüm olarak öne çıkıyor. KOBİ’ler, Agentic AI sayesinde müşteri desteğini otomatikleştirebiliyor, içerik üretimini hızlandırabiliyor ve rutin iş süreçlerini daha verimli yönetebiliyor. Ayrıca, pazarlama ve satış otomasyonu, stok takibi ve raporlama gibi alanlarda da rekabet avantajı elde edebiliyor. Güvenlik odaklı yaklaşım Cerebrum Tech’in Agentic AI projelerini farklılaştıran en temel özellik, müşteri iş akışlarına tam uyumlu, esnek veri entegrasyonu ve güçlü bağlamsal mühendislik (contextual engineering) yaklaşımı. Gelişmiş RAG (Retrieval-Augmented Generation) entegrasyonu ve kısa/uzun dönemli hafıza mimarileri sayesinde, yapay zekâ ajanları hem geçmiş hem de güncel verilere gerçek zamanlı erişim sağlayarak daha akıllı ve bağlama uygun kararlar alabiliyor. Ayrıca, LLM destekli içerik üretiminde kullanılan gelişmiş ve esnek içerik filtreleme katmanı, prompt injection gibi siber saldırıları ve uygunsuz içerik üretimini etkin bir şekilde engelleyerek, kurumsal düzeyde güvenli bir otomasyon ortamı yaratıyor. Geleceğin iş dünyası Agentic AI ile şekilleniyor Furkan Örs, Agentic AI’nin gelecekte çok daha otonom, esnek ve insana yakın kararlar alabilen sistemlere evrileceğini öngörüyor. Cerebrum Tech, bu vizyon doğrultusunda Ar-Ge çalışmalarına devam ederek, Türkiye’de Agentic AI ekosistemini büyütmeyi ve uluslararası arenada rekabet gücünü artırmayı hedefliyor.

Promosyonda Hedef 10 Milyar Dolar Haber

Promosyonda Hedef 10 Milyar Dolar

Promotürk (Promosyon Ürünleri İmalatçıları ve Satıcıları) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yücetürk, halen 3 milyar dolar düzeyinde bulunan Türkiye'nin promosyon ürünleri ihracatını 2030 yılında 10 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi. Yücetürk, Türkiye'nin kaliteli üretimi, tasarım gücü ve lojistik avantajları sayesinde hedefi yakalayacak potansiyele fazlasıyla sahip olduğunu söyledi. Alanında Avrupa'nın en büyük ikinci fuarı olan Promosyon Show İstanbul'un 37'ncisi Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe'nin de katıldığı törenle açıldı. Törende konuşan Promotürk Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yücetürk Promosyon Show İstanbul'un yerli üreticilerin ihracatını artırma ve yeni pazar fırsatları yaratma konusunda önemli bir misyon üstlendiğinin altını çizdi. Fuarla aynı zamanda Türkiye'nin uluslararası ticaretteki görünürlüğüne de katkı sunduklarını belirten Yücetürk, şöyle devam etti: "Promosyon ürünleri sektörünün, hazır giyimden kırtasiyeye, tekstilden seramik ve cama kadar birçok alt sektörle doğrudan bağlantısı bulunuyor. 2024 yılı verilerine baktığımızda sektörün iç pazarda 100 milyar liralık, ihracatta ise 3 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını görüyoruz. Avrupa'dan Afrika'ya, Amerika'dan Afrika'ya dünyanın dört bir yanında 100'ü aşkın ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Üretimdeki kalitemizle, tasarım gücümüzle ve lojistik avantajımız nedeniyle birçok ülke tarafından tercih ediliyoruz. Örneğin ABD Başkanı Donald Trump'ın seçim kampanyasında kullandığı promosyon malzemelerinin bir kısmını biz gönderdik. Suriye'nin yeni bayraklarını biz ürettik. Afrika ülkelerinde önümüzdeki aylarda yapılacak seçimler için 15 milyon adetlik siparişin sevkiyatı için de hazırlıklarımız devam ediyor." PROMOSYON SHOW İSTANBUL'A 200 CİVARINDA FİRMA 500'DEN FAZLA MARKAYLA KATILIYOR Mehmet Yücetürk, Türkiye'nin promosyon ürünleri konusunda yurt dışındaki olumlu imajının Promosyon Show İstanbul'a da pozitif yansıdığını söyledi. Alanında Avrupa'nın ikinci, Türkiye'nin en büyük organizasyonu olan Promosyon Show İstanbul'a bu yıl 200 civarında firmanın 500'den fazla markayla katıldığını bildiren Yücetürk, "Fuarımıza 60 ülkeden 3 bini nitelikli alıcı olmak üzere toplamda 20 bin ziyaretçi bekliyoruz. Firmalarımızın yurt dışından gelecek alıcılarla yapacakları görüşmelerde 500 milyon dolarlık iş bağlantısı yapacaklarını tahmin ediyoruz. Biz Türkiye'nin promasyon ürünleri konusundaki gücüne ve potansiyeline güveniyoruz. Bu güvenden hareketle tüm stratejilerimizi 2030'da 10 milyar dolarlık bir ihracat hedefine göre kurguluyoruz." diye konuştu. Ö. VOLKAN AĞAR: PROMOSYON ÜRÜNLERİ İHRACATIMIZDA ÖNEMLİ BİR POTANSİYEL BARINDIRIYOR Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar da konuşmasında küresel promosyon ürünleri sektörünün her geçen yıl büyüdüğünün altını çizdi. Dünyada promosyon ürünleri pazarı büyüklüğünün 2024 yılında 24 milyar dolara ulaştığının tahmin edildiğini belirten Ağar, şöyle devam etti: "Tekstilden metal ürünlerine, plastikten elektrikli teçhizata kadar her sektörü içinde barındıran promosyon ürünleri günlük yaşamda her alanda karşımıza çıkmakta, işletmelerin marka değerini güçlendirmekte, müşteri ilişkilerini geliştirmekte ve yalnızca iç piyasada değil, ihracatımızda da önemli bir potansiyel barındırmaktadır. Biz biliyoruz ki küresel ticarette farklılaşmanın yolu inovasyon ve markalaşmadan geçiyor. Promosyon ürünleri sektörü de tam bu noktada inovatif tasarımları ve özgün fikirleriyle ülkemize değer katıyor. Bugün burada sergilenen her ürün firmalarımızın hayal gücünü, emeğini ve vizyonunu temsil ediyor." TİM BAŞKANI GÜLTEPE: PROMOSYON SHOW İSTANBUL İHRACAT İÇİN YENİ KAPILAR ARALIYOR TİM Başkanı Mustafa Gültepe de konuşmasında ihracatta orta ve uzun vadeli hedefler için sektörel çeşitlenmeyi artırmak ve pazar odağını genişletmek durumunda olduklarını söyledi. Küresel ticarette rekabetin yoğunlaştığı bir dönemde, yeni pazarlara açılmanın ve ürün gamını geliştirmenin kritik öneme sahip olduğunu belirten Gültepe, şöyle devam etti: "İşte tam da bu noktada promosyon sektörü öne çıkıyor. Çünkü bu sektör, iki yönlü katkısıyla stratejik rol oynuyor. Bir yandan, kendi içinde bir marka değeri yaratıyor, diğer yandan tüm sektörlerin marka yolculuğunu destekliyor. Tekstilcimizin logosunu taşıyan bir tişört, gıda ihracatçımızın adıyla dağıtılan bir bardak, teknoloji üreticimizin markasını öne çıkaran her ürün sektörlerimizin küresel pazarlarda daha görünür ve daha akılda kalıcı olmasına katkı sağlıyor. Kısacası promosyon sektörü hem kendi markasını inşa ediyor, hem de bütün sektörlerin markalaşma sürecinde yanlarında yer alıyor. Bu nedenle Promosyon Show'u geleneksel bir fuar olmanın ötesinde, yeni iş birliklerinin kurulduğu, fikirlerin paylaşıldığı, ihracat için yeni kapıların aralandığı bir buluşma noktası olarak görüyoruz." Adıyaman Milletvekili Resul Kurt ise promosyon ürünleri sektörünün büyüklüğünün, ülkenin ticari faaliyetlerinin büyüklüğü konusunda da fikir verdiğini söyledi. Kurt, fuarın tüm paydaşlara önemli katkı sunacağına inandığını kaydetti. Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) Başkanı Emine Erdem de promosyon ürünleri sektörünün birçok sektörle bağlantılı olduğunu hatırlattı. Erdem, fuarın sektörün 2030'daki 15 milyar dolarlık ihracat ve iç pazar büyüklüğü hedefine destek vereceğine inandığını sözlerine ekledi. İstanbul Fuar Merkezi'ndeki (İFM) Promosyon Show İstanbul, 13 Eylül Cumartesi akşamına kadar açık kalacak.

“Çimento sektörü ihracatta büyüyor ama  kur baskısı kârlılığı zorluyor” Haber

“Çimento sektörü ihracatta büyüyor ama kur baskısı kârlılığı zorluyor”

İstanbul, uluslararası çimento endüstrisinin en büyük konferanslarından biri olan INTERCEM’e 10’uncu kez ev sahipliği yapıyor. Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin (ÇCSİB) iş birliğiyle düzenlenen etkinliğin açılışını INTERCEM CEO’su Malcolm Shelbourne ve ÇCSİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdulhamit Akçay gerçekleştirdi. Bu yıl 40’ıncı yılını kutlayan INTERCEM’in İstanbul konferansına 50’den fazla ülkeden 500’ü aşkın üst düzey sektör temsilcisi katılım gösterdi. “Küresel ortamda beklentiler ve gerçekler birbiriyle çelişiyor” Konuşmasına, küresel gelişmelerin sektöre yansımalarını değerlendirerek başlayan Akçay, “Geçtiğimiz dönem, beklentiler ve gerçeklerin birbiriyle çeliştiği bir süreç oldu. Çünkü 2024’ten 2025’e geçerken ABD seçimleri ve savaşların sona ereceğine dair öngörüler küresel piyasalarda olumlu bir hava yaratmıştı. Ancak akabinde jeopolitik gerilimlerin kimi zaman gerileyip kimi zaman yeniden tırmanması bu pozitif sürece gölge düşürdü. Buna ticaret savaşları ve agresif tarife tartışmaları da eklenince uluslararası piyasalarda ciddi bir endişe oluştu. Her ne kadar tarife müzakerelerinde ilerleme sağlanmış ve küresel resesyon endişeleri bir miktar azalmış olsa da uluslararası ticaret üzerindeki kaygılar tamamen ortadan kalkmış değil. 2025’in ilk sekiz ayı da bu belirsizliklerin gölgesinde geçti. Dünyanın en büyük çimento ithalatçısı olan ABD’de iç talepte geçen yıla oranla düşüş yaşanırken Çin’de de özellikle gayrimenkul sektöründeki sorunlar ithalatı neredeyse durma noktasına getirdi. Buna karşılık Batı Afrika, Latin Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinde talep artışı gözleniyor. Ayrıca birçok ülkedeki faiz indirimleri küresel talepte bir canlanma yarattı. Kısacası bir yanda durgunluk varken diğer yanda taleplerin artması nedeniyle küresel çimento endüstrisinin bu yılı geçtiğimiz yıla benzer bir performansla kapatacağını öngörüyoruz. Belki yüzde 1 gibi sınırlı bir düşüş olabilir ama yılın geri kalanındaki jeopolitik gelişmeler bu süreçte belirleyici olacak” dedi. “ABD’nin Çin gemilerine yönelik vergileri navlun fiyatlarını dramatik bir şekilde artırabilir” Küresel ticaret dengelerine ilişkin yeni bir riske dikkat çeken Akçay şöyle devam etti; “ABD’nin 14 Ekim’den itibaren Çin bağlantılı gemilere uygulayacağı yeni liman ücretleri, küresel taşımacılıkta bir dönüm noktası olabilir. Çin yapımı, Çin bayraklı veya Çinli operatörler tarafından işletilen gemilerin ABD limanlarına yanaşmaları halinde tonaj başına artan oranlarda vergi uygulanması öngörülüyor. Açıklanan 55 bin ton sınırı nedeniyle sektörümüzün doğrudan etkilenmeme ihtimali yüksek olsa da bu düzenlemenin navlun fiyatlarında dramatik artışlara yol açması söz konusu. Bu risk, 2024 ve 2025’te yaşadığımız jeopolitik ve ekonomik belirsizliklere bir yenisini ekliyor. Dolayısıyla sektör olarak gelişmeleri yakından izlememiz ve olası senaryolara karşı hazırlıklı olmamız büyük önem taşıyor.” “Jeopolitik gelişmeler Türkiye’nin önemini artırıyor” Akçay, küresel zorluklara rağmen Türk çimento sektörünün uluslararası pazarlarda elde ettiği başarıya dikkat çekerek, “Türkiye, dünya çimento ihracatında lider ülkelerden biri. Akdeniz bölgesinden yapılan ihracatın yarısından fazlasını, dünya genelindeki ihracatın ise yüzde 10’unu tek başımıza gerçekleştiriyoruz. ABD’nin ithalatındaki payımız yüzde 30 seviyesinde. Bu yılın ilk sekiz ayında da ABD’ye ihracatımızı tonaj bazında yüzde 13 artırdık. Üstelik bunu, ABD’nin ithalatı düşerken başardık. Bunun ardında tarifelerdeki değişiklikler, jeopolitik kaygılar ve Türkiye’nin güvenilir tedarikçi konumu var. Afrika’da, özellikle Batı Afrika’da artan talep ve Mısır’daki iç talep artışı gibi geleneksel tedarikçilerin yaşadığı sorunlar Türkiye’yi yeniden güçlü bir oyuncu haline getirdi. Yüksek kapasitemiz sayesinde spot bazda ciddi satışlar gerçekleştirdik. Avrupa’da ise enflasyonun kontrol altına alınması ve özellikle İtalya’daki restorasyon projeleri sektörümüze ivme kazandırırken İngiltere, Yunanistan, Sırbistan ve Romanya’da da büyüme kaydettik. Bunun yanında savaş sonrası yeniden yapılanmaya başlayan Suriye pazarı, Türkiye’yi merkeze alan Zengezur Koridoru ve Irak-Türkiye kalkınma yolu projesi gibi stratejik ticaret yolları, Türkiye’nin bölgedeki önemini daha da artırıyor. Kısacası, dünya genelinde belirsizlikler sürerken Türk çimento sektörü; kapasitesi, güçlü lojistik altyapısı, güvenilirliği, rekabetçiliği ve kesintisiz hizmet performansıyla öne çıkmaya devam ediyor” diye konuştu. “Sözleşmelere olan bağlılığımız güvenilirliğimizi artırdı” Başta Afrika’dan olmak üzere spot taleplerde artış yaşamalarına rağmen önceliklerinin sözleşmeler olduğunu ifade eden Akçay, “Aslında bu spot satışlar ile çok daha yüksek bir ihracat rakamına ulaşabilirdik ancak biz sözleşmelerine bağlı, güvenilir bir tedarikçiyiz. Uzun vadeli kontratlarımız çerçevesinde üretim ve tedarik zincirimizi planlıyoruz. Bu nedenle spot fiyatlar artsa da yükümlülüklerimizden sapmadık. Bu yaklaşım, Türkiye’nin neden dünya çimento sektöründeki en güvenilir oyunculardan biri olduğunun en somut göstergesidir” açıklamasında bulundu. “Kur, serbest piyasa koşullarına göre belirlenmeli” Akçay, 2024 yılında 1,1 milyar dolar olan Türk çimento endüstrisinin ihracat tutarını 2025 yıl sonu itibarıyla yüzde 18’in üzerinde artışla 1,3 milyar dolara; tonaj bazında ise yüzde 20’den fazla artışla 19,1 milyon tondan 23 milyon tona ulaştırmayı hedeflediklerini belirtti. Yılın ilk sekiz ayında ihracatta tonaj bazında yakaladıkları yüzde 22’lik artışın yıl sonu hedeflerine ulaşacaklarının bir göstergesi olduğunu vurgulayan Akçay şöyle devam etti; “Bu başarıya rağmen en önemli sorunlarımızdan biri kârlılık. TL maliyetlerimiz enflasyon oranında, hatta kimi zaman üzerinde artarken diğer tarafta zayıf dolar kuru, bizim gibi ihracatçı sektörleri olumsuz etkiliyor. En büyük beklentimiz, kurun serbest piyasa koşullarında belirlenmesi. Aksi halde bu tablo sürdürülebilir değil.” “İç pazardaki daralmayı ihracatla telafi ediyoruz” Akçay, iç pazardaki gelişmelere ilişkin olarak, “Deprem bölgesindeki yeniden yapılanma çalışmaları iç talebi güçlü tutsa da pek çok bölgede yaşanan daralma nedeniyle yılın ilk beş ayındaki büyüme yüzde 2 ile sınırlı kaldı. Ancak bu düşüşleri ihracatla telafi ediyoruz. Böylece sektörümüzün genel dengesini koruyor ve güçlü performansını sürdürüyoruz” dedi. “2026 yılı için iyimseriz, yüzde 10’luk büyüme bekliyoruz” Dünya ve Türk çimento sektörü için 2026 yılına dair öngörülerini de paylaşan Akçay, “Önümüzdeki yıl makroekonomik koşullardaki olumlu gelişmelerin sektöre de yansımasını bekliyoruz. ABD’de beklenen faiz indirimleri, inşaat ve konut sektöründe bir rahatlama yaratacak. Büyük bir çıkış olmasa da ABD pazarında pozitif bir tüketim trendi oluşacağını düşünüyoruz. Bu istikrar, küresel çimento ticareti için de önemli bir gösterge olacak. Öte yandan gelecek yıl, doların küresel piyasalardaki değerinin düşmesiyle beraber dolar karşısında değer kazanan diğer emtialar gibi hem küresel piyasalarda hem de Türkiye’de klinker ve çimento fiyatlarının artmasını bekliyoruz. Kaldı ki bu yıl içerisinde spot satışlarda klinkerde yüzde 30, çimentoda ise yüzde 20’lik artış yaşandı. Çünkü jeopolitik riskler, piyasa dinamikleri ve tedarik zincirindeki zorluklar fiyatları yukarı yönlü baskılıyor ve bu trendin devam etmesi muhtemel görünüyor. Türkiye’nin 2026 yılı ihracat performansı içinse beklentilerimiz oldukça iyimser. Afrika’daki talebin artışı ve Avrupa’daki ekonomik toparlanma ile birlikte ABD’deki istikrarın da etkisiyle Türkiye’nin ihracatında yüzde 10 gibi belirgin bir büyüme bekliyoruz” dedi. “Kârlılık kadar yeşil dönüşüm, enerji verimliliği ve dijitalleşmeye de odaklanıyoruz” Sürdürülebilirlik ve dönüşüm başlıklarına da değinen Akçay sözlerini şöyle tamamladı; “Sektörümüzün gündeminde kârlılık kadar yeşil dönüşüm, enerji verimliliği ve dijitalleşme de var. 2026 itibarıyla kademeli olarak devreye girecek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na yönelik hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Aynı zamanda yapay zekâ ve dijital teknolojilerin üretim ve kalite süreçlerine entegrasyonu ile verimliliği artırmayı hedefliyoruz. Türk çimento sektörü, küresel belirsizlikler ve iç dinamiklerdeki zorluklara rağmen güçlü üretim kapasitesi, istihdamı ve dönüşüm vizyonuyla ülke ekonomisine katkı sağlamaya ve küresel tedarik zincirinde kritik rolünü pekiştirmeye devam edecek.” Akçay konuşmasının ardından, “Türk Çimento Endüstrisinin Geçmişine Bakış ve Gelecek Analizi” başlıklı bir sunum yaparak katılımcılara sektör hakkında detaylı bilgi verdi. ÇCSİB’in, yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerini sürdürdüğü Turkish Cement markasıyla yer aldığı konferansta; pazar trendleri, kapasite değişimleri, lojistik alandaki zorluklar, güvenilir tedarik zincirleri, 2026 ve sonrası için büyüme planları, karbonsuzlaşma, yeni teknolojiler ve dijital çözümleri de kapsayan konular ele alınıyor.

Opel GSE Efsanesini Bir Üst Seviyeye Taşıyor! Haber

Opel GSE Efsanesini Bir Üst Seviyeye Taşıyor!

Üstün sürüş keyfini Alman mühendislik kalitesiyle buluşturan Opel, yeni nesil performans araçlarını IAA Mobility 2025’te dünyaya tanıttı. Fuarın önde gelen markalarından biri olan Opel, dijital ve gerçek dünyayı bir araya getiren ilk konsept modeli Opel Corsa GSE Vision Gran Turismo ile yeni Opel Mokka GSE’yi otomobil tutkunlarının beğenisine sundu. Avrupa’da siparişe açılmaya hazırlanan yüksek performanslı seri üretim modeli Mokka GSE, elektrikli ralli otomobili hissini yollara taşıyor. Bu yılki IAA Mobility'de sergilenen Opel Mokka GSE Rally modeline dayanan araç, Opel'in kapsamlı motor sporları uzmanlığından güç alıyor. GSE geleceğinin vizyonu: Opel Corsa GSE Vision Gran Turismo! IAA Mobility’de düzenlenen toplantıda konuşan Opel CEO'su Florian Huettl, şunları söyledi: “Opel GSE'yi elektrik çağının ihtiyaçlarına göre yeniden tasarladık ve tüm gücümüzle geleceğe ilerliyoruz. Performansı artırıyor ve elektrikli sürüş deneyimini bir üst seviyeye taşıyoruz. Rüsselsheim'dan çıkan en yeni ve çığır açan konsept aracımız, GSE markamızın vizyonunu temsil ediyor. En çok satan Corsa modelimizi, dünyanın önde gelen yarış simülatörlerinden Gran Turismo 7 ile buluşturuyoruz. Corsa GSE Vision Gran Turismo yalnızca somut bir deneyim sunmakla kalmıyor, sanal olarak da sürülebiliyor.” Böylelikle Opel, efsanevi Experimental GT'nin 60. yılında tarihe geçecek bir konsept otomobil çalışmasını daha sunuyor. Hem motor sporları tutkunlarına hem de oyunseverlere ilham veriyor. Opel Tasarım Başkanı Mark Adams'ın liderliğindeki ekip tarafından geliştirilen vizyoner tasarımıyla dikkat çeken araç teknik özellikleriyle de öne çıkıyor. 588 kW (800 HP) sistem gücü, 800 nm tork, 0'dan 100 km/s hıza 2,0 saniyede ulaşabilme ve 320 km/s azami hız değerleriyle yüksek performansını ortaya koyuyor. Mark Adams yaptığı değerlendirmede, “Corsa GSE Vision Gran Turismo, GSE'nin geleceğine dair vizyonumuzun da ötesine geçiyor” dedi. Öte yandan, Corsa GSE Vision Gran Turismo, yakında herkesin Gran Turismo 7'de deneyimleyebileceği ilk Opel konsept aracı olması nedeniyle de öne çıkıyor. Yarış ve sürüş tutkusu: Opel Mokka GSE Rally ve Opel Mokka GSE! Opel Pazarlama Başkanı Rebecca Reinermann, Opel’in GSE felsefesinin 3 temel üzerine kurulu olduğunu vurguladı: “Bunlar Race, Drive ve Play (Yarış, Sür ve Oyna). Corsa GSE Vision Gran Turismo ile hayat bulan ‘Play’, GSE'nin bir sonraki bölümünü sergilemek için mükemmel bir sahne. Heyecan verici, sürükleyici ve herkes için erişilebilir” diye konuştu. Yeni GSE felsefesinin ilk iki temelini hangi araçların temsil edeceğiz de IAA Mobilty’de net bir şekilde ortaya kondu: Opel Mokka GSE Rally, profesyonel yarışlara yönelik yeni nesil tamamen elektrikli ralli aracı olarak geliştirilirken; seri üretim versiyonu olan Mokka GSE ise kullanıcılarına yollarda eşsiz bir sürüş deneyimi sunacak. Üstelik 207 kW (281 HP) gücündeki Mokka GSE Avrupa’da ön siparişe açıldı. 700 kilometre menzilli ve 4 çeker elektrikli SUV: Opel Grandland Electric! Bu yıl IAA Mobility etkinliğinde sergilenen bir başka Opel yıldızı ise üst sınıf SUV Opel Grandland. Ziyaretçiler, yeni Grandland Electric AWD (Dört Tekerlekten Çekiş) modelini yakından inceleyebilecekler. Markanın dört tekerlekten çekişli ilk elektrikli aracı, 239 kW (325 HP) sistem gücüne ve 509 nm maksimum torka sahip. Almanya'da tasarlanan, geliştirilen ve üretilen SUV, Ultimate donanım seviyesinde 489 kilometreye kadar yol alabiliyor (WLTP3). Diğer donanım seviyeleriyle, menzili 501 kilometreye kadar (WLTP3'ye göre geçici değerler) çıkabiliyor. Yeni Grandland Electric hakkında bilgi veren Opel CEO'su Huettl, “Yakında, yaklaşık 700 kilometreye kadar (WLTP3'ye göre ön değerler) menzil sunan tamamen elektrikli bir Grandland varyantını piyasaya süreceğiz” dedi. Opel teknoloji şovu 14 Eylül’e kadar sürecek! Opel, 14 Eylül'e kadar Münih'teki IAA Mobility Fuarı'nda iki farklı konumda yer alacak. Gazeteciler ve sektörden ziyaretçiler, markayı fuar merkezindeki IAA Summit etkinliğinde B3 Holü B20 standında deneyimleyebilecek. Diğer tüm otomobil tutukunları ise 9 Eylül'den itibaren Odeonsplatz'daki yenilikçi Open Space OP340 standında Opel’in yeni modellerini görebilecek. Ayrıca Opel Mokka GSE Rally, Königsplatz'daki KP195 numaralı ADAC standında de sergilenecek.

EGİAD’dan Japon Şirketleriyle Dijital Dönüşüm ve Yapay Zekâ İş Birliği Haber

EGİAD’dan Japon Şirketleriyle Dijital Dönüşüm ve Yapay Zekâ İş Birliği

Mitsubishi Electric Türkiye Başkan Yardımcısı Jun Horibe, Mitsubishi Electric Türkiye FA Center Birim Müdürü Önder Şenol ve Gakken Turkey İnovatif Eğitim A.Ş. COO'su Daisuke Mohara'yı ağırlayan STK, Japonya'nın en köklü eğitim ve yayıncılık kurumlarından Gakken ile iş birliği protokolü imzaladı. Bu vizyonla düzenlenen "Japon Şirketlerinden Dijitalleşme ve Yapay Zekâ Uygulamaları" başlıklı seminer, 8 Eylül 2025 Pazartesi günü EGİAD Dernek Merkezi'nde gerçekleştirildi. Seminere Mitsub ishi Electric Türkiye Başkan Yardımcısı Jun Horibe, Mitsubishi Electric Türkiye FA Center Birim Müdürü Önder Şenol ve Gakken Turkey İnovatif Eğitim A.Ş. COO'su Daisuke Mohara konuşmacı olarak katıldı. Etkinlikte; endüstride dijital dönüşüm, yapay zekâ uygulamaları, global trendlerle uyumlu liderlik yaklaşımları ve organizasyonel dönüşüm süreçleri ele alındı. Dijitalleşmeye uyum sağlayamayan şirketler, pazar payı kaybeder EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Özhelvacı, açılış konuşmasında dijitalleşmenin günümüz iş dünyası için stratejik önemine dikkat çekerek şunları söyledi: "Günümüz iş dünyasında dijital dönüşüm ve yapay zekâ, şirketlerin yalnızca verimliliklerini değil aynı zamanda rekabet güçlerini ve sürdürülebilirliklerini belirleyen en kritik faktörlerden biri haline gelmiştir. Yapılan araştırmalara göre, dijital dönüşüme yatırım yapan şirketlerin kârlıl ık oranı ortalama %26 daha yüksek olmakta; yapay zekâ uygulamalarını iş süreçlerine entegre eden işletmelerin ise karar alma hızları %40 oranında artmaktadır. Bu veriler bize şunu net biçimde göstermektedir: Dijitalleşmeye uyum sağlayamayan şirketler, sadece zaman değil, pazar payı da kaybetmektedir." İzmir iş dünyasının güçlü adımlar atması gerekiyor Özhelvacı, konuşmasında Türkiye ve İzmir özelinde de çarpıcı verilere de yer vererek, "Türkiye'de dijital ekonomi hacmi son 5 yılda %80'in üzerinde büyümüştür. İzmir ise hem üretim altyapısı hem de girişimcilik ekosistemi ile ciddi bir potansiyel barındırıyor. Ancak, İzmir iş dünyasının küresel rekabet gücünü artırabilmesi için dijitalleşme ve yapay zekâ alanında daha güçlü adımlar atması gerektiği ortadadır." Japon şirketleri ilham kaynağıdır Japon şirketlerinin uzun vadeli vizyon, disiplin ve ino vasyon kültürüyle Türk iş dünyası için örnek teşkil ettiğini vurgulayan Özhelvacı şunları ifade etti: "Japon şirketleri, dünyada dijital dönüşüm ve yapay zekâ konusunda öncü konumdadır. Özellikle uzun vadeli vizyon, disiplin ve inovasyon kültürleri Türk iş dünyası için ilham verici örnekler sunmaktadır. Bu bağlamda Japon şirketlerinin deneyimleri, Türkiye ile Japonya arasındaki stratejik ortaklıklar için güçlü bir fırsat da yaratmaktadır." EGİAD – Gakken İş Birliği Protokolü Seminerle eş zamanlı olarak, EGİAD ile Japonya'nın en köklü eğitim ve yayıncılık gruplarından biri olan Gakken arasında önemli bir iş birliği protokolü de imzalandı. 1946 yılında kurulan Gakken, eğitim materyalleri, yenilikçi öğrenme teknolojileri ve dijital çözümleriyle dünya çapında milyonlarca öğrenciye ulaşan öncü bir kuruluş olarak dikkat çekmekte. İmza törenine ilişkin de değerlendirmede bulunan EGİAD Başkanı Kaan Özhelvacı, "Bugün, EGİAD olarak 80 yılı aşkın köklü bir geçmişe sahip olan, Japonya'nın en büyük eğitim ve yayıncılık gruplarından biri olan Gakken ile bir işbirliği protokolü imzalıyoruz. Bu protokol; dijital eğitim, inovasyon ve genç iş insanlarının kapasite gelişimine odaklanan ortak projeleri kapsayacaktır. Böylelikle üyelerimizin hem teknolojik hem de yönetimsel yetkinliklerini güçlendirmeyi hedefliyoruz." Dedi. Protokolün Kapsamı İmzalanan protokol çerçevesinde şu başlıklarda ortak çalışmalar yürütülecek: Dijital dönüşüm ve yapay zekâ alanlarında Türk ve Japon şirketlerini bir araya getirmek,Japonya'nın afetlere hazırlık konusundaki deneyimlerini Türkiye'deki işletmelere aktarmak,Japonya'daki yatırım ve iş fırsatlarını EGİAD üyelerine tanıtmak,Şirket çalışanlarına yönelik eğit im ve tanıtım programları geliştirmek,Gençlerin mesleki eğitim ve istihdamına yönelik sosyal sorumluluk projeleri üretmek,Üyelerin çocuklarına bilimsel ve kültürel etkinlikler sunmak.EGİAD olarak en temel hedefin, üyeleri yalnızca bugünün ihtiyaçlarını karşılayan değil, aynı zamanda geleceğin dünyasında yön verici rol üstlenecek lider iş insanları olarak yetiştirmek olduğu kaydedilirken, iş dünyasında başarının artık yalnızca güçlü sermaye veya kaliteli üretimle değil; dijitalleşmeye ayak uydurabilmek, yapay zekânın sunduğu çözümleri iş süreçlerine entegre edebilmek ve yenilikçi iş modellerini geliştirebilmekle mümkün olduğu ifade edildi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.