Hava Durumu

#Yapay Zeka

Kapsül Haber Ajansı - Yapay Zeka haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yapay Zeka haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yapay Zeka ile TV Deneyiminde Yeni Dönem Haber

Yapay Zeka ile TV Deneyiminde Yeni Dönem

Yapay zekâ ile desteklenen yeni Vision AI inovasyonlarını Türkiye’de kullanıcılarla buluşturan Samsung, bu inovasyonlarını OLED NEO QLED ve QLED dahil olmak üzere, şimdiye kadarki en geniş TV yelpazesinde sunuyor. Samsung'un yeni Vision AI yaklaşımını yansıtan yeni 2025 TV serisi; ödüllü Glare Free parlama önleyici teknolojiye sahip üstün görüntü kalitesi, daha kişiselleştirilmiş özellikler ve yeni nesil güncellemelerle maksimum performans sunuyor. Samsung Electronics Türkiye Kıdemli Başkan Yardımcısı Mert Gürsoy, yeni TV serisiyle ilgili şunları söyledi: “Bu yıl TV'lerimizi, her evin kalbinde yer alacak şekilde tasarlanmış, yapay zekâ destekli gerçek bir yol arkadaşına dönüştürüyoruz. Yapay zekayı geleneksel ekran tanımının ötesine geçecek şekilde TV’lerimize entegre ederek ev eğlencesinin sınırlarını zorluyoruz. İster film keyfi yapın ister heyecanlı bir spor müsabakası izleyin ya da arkadaşlarınızla oyun oynayın, yeni TV'lerimiz her deneyime hitap edecek şekilde tasarlandı ve Vision AI ile kullanıcıların yaşam tarzlarına anlamlı bir şekilde katkıda bulunarak TV’de yapay zekâ dönemini başlatıyor”. “Yeni OLED serimizle premium TV’lerde liderliğimizi pekiştirmeyi hedefliyoruz” Tüketici trendlerinin daha büyük ekranlara, daha iyi görüntü kalitesine ve bir üst modellere doğru eğilim gösterdiğini söyleyen Gürsoy, “Samsung olarak biz de kullanıcıların hızla değişen beklenti ve ihtiyaçlarını göz önüne alıyor, hep en iyi deneyimi sunmak üzere ürünlerimizi geliştiriyoruz. TV kategorisinde 19 yıldır kesintisiz olarak küresel pazarda, 9 yıldır da Türkiye’de lider durumdayız. Öncelikli stratejimiz gelişmiş yeni OLED serilerimizle Türkiye’de de premium segmentindeki liderliğimizi pekiştirerek payımızı daha da büyütmek olacak. OLED televizyonlarımızla sunduğumuz derin kontrast, canlı renkler ve yapay zekâ destekli görüntü kalitesi, kullanıcılardan büyük ilgi görüyor. OLED segmentinde farklı büyüklüklerdeki ürün gamımızı genişletecek ve tüketicilerimize yeni alternatifler sunacağız.” Samsung 2025 TV serisi ile beklentileri aşıyor Yeni Samsung 2025 serisi, etkileyici ve kişiselleştirilmiş bir eğlence deneyimi sunmak için gelişmiş yapay zekâ teknolojilerini bir araya getiriyor. Samsung Vision AI ile desteklenen Samsung'un en yeni ekran deneyimleri, kişiselleştirme yetenekleri ve heyecan verici yeni özelliklerle kullanıcıların günlük yaşamına keyif katıyor. Yeni seri, Generative Wallpaper, Universal Gestures ve Pet and Family Care özelliklerini kullanıcılarla buluşturuyor. Generative Wallpaper ekranları dinamik ve kişiselleştirilmiş sanat tuvallerine dönüştürüyor, kullanıcıların kendi zevkine veya hissiyatına uyan görüntüler oluşturmasına olanak tanıyor. Universal Gestures bileğinizdeki Galaxy Watch ile sadece doğal el hareketlerini kullanarak televizyonunuzu ve evinizdeki diğer cihazları kontrol etmeyi mümkün kılıyor. Kumandaya ihtiyaç duymadan, basit el hareketleriyle ses açabiliyor, kanal değiştirilebiliyor veya içerikler durdurulabiliyor. Quick Remote özelliği ile de telefonunuz artık bir kumanda görevi görüyor. Samsung’un yeni TV serisi ile televizyon artık sadece salonun değil akıllı evin de merkezi haline geliyor. Harita görünümü ile evdeki tüm odalar ve akıllı cihazlar televizyon ekranında görünüp yönetilebiliyor. Örneğin, oda çok sıcaksa televizyon klima açmayı önerebiliyor. Pet and Family Care ise hem evcil hayvanların hem de aile üyelerinin olağandışı davranışlarını tespit ederek kullanıcıların sevdiklerine göz kulak oluyor. Çocuk uykuya daldığında ışıkları kısmak gibi oda ayarlarını otomatik olarak yaparak konforu artıran bu özellik, TV'ler aracılığıyla gerçek zamanlı güncellemeler ve kayıtlar sunuyor. Ayrıca, bu yıl The Frame'in sanat deneyimi de genişliyor ve tüm Samsung NEO QLED ve QLED'lere 3.000'den fazla sanat eserinden oluşan dijital bir koleksiyon sunuluyor. Böylece kullanıcılar herhangi bir odayı kişisel galerilerine dönüştürebiliyor. Görüntü kalitesi yapay zekâ özellikleri ile izlenen içeriğe göre geliştirilebiliyor Bu teknolojilerin ön saflarında yer alan Neo QLED 8K, görüntü kalitesini akıllıca geliştirmek için arka planda çalışan 8K AI Yükseltme Pro, Otomatik HDR Yeniden Düzenleme Pro ve Color Booster Pro gibi yapay zekâ özellikleriyle gelişmiş izleme deneyimi sunuyor. 8K AI Yükseltme Pro özelliğiyle, kullanıcıların en sevdiği programlar ve filmler, 8K ekrana yakın bir değerle eşleşen içeriklere dönüştürülüyor. Bu sayede kullanıcılar geleneksel Samsung 4K TV'lere kıyasla daha detaylı görüntülerin keyfini çıkarabiliyor. AI Hareket Geliştirici Pro, hızlı aksiyon sahnelerini akıcı ve net hale getirerek sporseverlerin hayallerini gerçekleştirirken Gerçek Derinlik Artırıcı Pro ise görüntülere gerçekçi bir derinlik kazandırıyor ve izleyicileri her sahnenin içine çekiyor. Bir arada sunulan tüm bu özellikler büyük ekran deneyimini yeniden tanımlıyor ve sürükleyici görüntülerde yeni standartlar belirliyor. Yeni QLED TV serisi “Gerçek Quantum Dot Ekran” sertifikası aldı Samsung’un yeni TV serisi kullanıcı ihtiyaçlarını anlayan ve bunlara uyum sağlayan yapay zekâ özelliklerine de sahip. Oynanan oyunlarda devreye giren AI Otomatik Oyun Modu, sürükleyici ve heyecanlı bir oyun deneyimi sunmak için görüntüleri ve sesi optimize ediyor. AI Görüntü Modu ise her sahnenin görüntüsünü kullanıcı tercihine göre ayarlarken, AI Energy Saving görüntü kalitesinden ödün vermeden güç tasarrufu sağlarken evde hangi cihazın ne kadar enerji harcadığını ve yapay zekâ özellikleri ile ne kadar tasarruf ettiğini de takip etme imkanı sunuyor. Samsung Vision AI tarafından desteklenen en yeni Samsung TV'ler, canlı, gerçeğe yakın görseller sunan Quantum Dot teknolojisi ile izleme deneyimini bir sonraki seviyeye taşıyor. Samsung'un Glare Free teknolojisi ise aydınlık odalarda bile derin siyahları ve keskin görüntüleri korurken yansımaları azaltıyor. Glare Free teknolojisi, bu yıl belirli Neo QLED ve OLED modellerine genişletildi. Samsung Electronics’in QD TV'lerinde kullanılan Quantum Dot (QD) katmanının, yapılan SGS testleri sonucunda kadmiyum içermediği ve RoHS standartlarına uygun olduğu onaylandı. Quantum Dot teknolojisi, küresel test kuruluşu Société Générale de Surveillance (SGS) tarafından da kadmiyum içermeyen çevre dostu tasarımı ile takdir edilmişti. İnsan sağlığına ve çevreye zararları bilinen bu toksik metalin kullanılmaması, sürdürülebilirlik açısından da önemli bir fark yaratıyor. Daha sezgisel ve daha bağlantılı bir TV deneyimi Tüm bu gelişmelerin temelinde, Samsung'un dünya çapında yüz milyonlarca kullanıcıya akıllı bağlantı özellikleri sağlayan akıllı ev platformu SmartThings yer alıyor. SmartThings, eksiksiz bir konfor sunmak için akıllı ev deneyimini kolaylaştıran ve kişiselleştiren en yeni yapay zekâ teknolojilerinden faydalanıyor. SmartThings, evdeki bağlı cihazlar aracılığıyla insan hareketlerini ve ortam seslerini analiz ediyor, kullanıcının çevresini ve durumunu sezgisel olarak algılayabiliyor. Böylece, kullanıcının günlük rutinlerine daha uyumlu çalışan cihazlar akıllı ve daha hatasız yanıtlar veriyor. Etrafını algılayan, kullanıcı tercihlerine uyum sağlayan ve sezgisel özellikler sunma konusunda otonom yeteneklere sahip Samsung Vision AI sayesinde ekranlar da akıllı ev arkadaşlarına dönüşüyor. Güvenlik ve Gizlilik, Samsung'un yeni TV serisinin de merkezinde yer alıyor. Kullanıcı gizliliğini ve güvenliğini korumayı önceliklendiren Samsung, Knox Matrix ile TV’leri özgün blok zinciri (Blockchain) teknolojisiyle koruyor. Kullanıcının evini ve verilerini korumak ve cihazlar arası dijital tehditlerden sakınmak için bağlı cihazlar iş birliği içinde çalışıyor. Samsung One UI arayüzü, birbiriyle bağlı tüm Samsung cihazlarında entegre bir yazılım deneyimi sunarak birlikte çalışabilirliği artırıyor, kullanıcıları yapay zekâ tabanlı özelliklerle güçlendiriyor ve 7 yıla kadar yazılım güncellemeleri sağlıyor. Yeni Soundbar serisi: Üstün ses deneyimine sahip tasarım Samsung'un yeni Soundbar serisi, yeni TV serisiyle senkronize çalışacak ve sürükleyici bir ses deneyimi yaratacak şekilde tasarlandı. Yeni soundbar’lar Dolby Atmos ve DTS:X desteğiyle üç boyutlu bir surround ses sunarak yeni nesil bir ses deneyimi sunuyor. SpaceFit Sound Pro ile birlikte Q-Symphony gibi yapay zekâ destekli ses optimizasyonu, sesi otomatik olarak optimize etmek üzere odanın akustiğini ve oynatılan içeriği analiz edebiliyor.

Dijitalleşme Yarışı Hızlanıyor: Yapay Zeka ile Müşteri Deneyimi Yeniden Şekilleniyor Haber

Dijitalleşme Yarışı Hızlanıyor: Yapay Zeka ile Müşteri Deneyimi Yeniden Şekilleniyor

Günümüzün belirsiz ekonomik ikliminde şirketler, maliyet optimizasyonunu sağlamak ve rekabette farklılaşmak amacıyla müşteri deneyimi yönetimini dijitalleşme ve yapay zekâ entegrasyonu ile yeniden tasarlıyor. Yapay zekâ destekli yeni nesil çözümler, yalnızca operasyonel verimliliği artırmakla kalmıyor, aynı zamanda müşterilerin değişen beklentilerine hızlı, kişiselleştirilmiş ve akıllı yanıtlar verilmesini mümkün kılıyor. Procat Group CFO'su Volkan Ersubaşı da sektörde devrim etkisi yaratan bu dönüşümün her geçen gün biraz daha hız kazandığına dikkat çekiyor. Çağrı merkezi yapay zekâ pazarı, 2032'de 10 milyar doları aşacak Sürdürülebilir rekabet avantajı yakalamak isteyen şirketlerin artık müşteri deneyimini teknolojiyle yeniden inşa etmesi gerektiğine işaret eden Volkan Ersubaşı, "PwC'nin yayımladığı araştırmaya göre, Türkiye'deki işletmelerin yüzde 92'si dijitalleşmeyi müşteri deneyimi stratejilerinde öncelikli alan olarak belirlerken, yüzde 73'ü bu alandaki yatırımlarını artırmayı planlıyor. Bu da gösteriyor ki, dijitalleşmeden uzak kalan şirketler pazarda tutunmakta zorlanacak. Diğer yandan küresel düzeyde 2024 yılını 1,95 milyar dolarla kapatan çağrı merkezi yapay zekâ pazarının ise 2032 yılına kadar 10,07 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşacağı öngörülüyor. McKinsey'nin verilerine göre ise müşteri hizmetleri yöneticilerinin yüzde 60'ı, 2025 yılının sonuna kadar süreçlerinin yarısından fazlasını otomasyonla yönetmeyi hedefliyor. Bu dönüşüm sadece maliyetleri yüzde 30'a kadar azaltmakla kalmıyor, müşteri memnuniyetinde yüzde 20'ye varan artış sağlıyor. Tüm bu veriler, yapay zekânın sadece operasyonel bir araç değil, müşteri deneyimi stratejilerinin kalbinde yer alan ve geleceği şekillendiren bir unsur olduğunu gösteriyor. Bu noktada müşteri deneyimi süreçlerinde yapay zekâya entegre biçimde yatırım yapan şirketler, rekabette büyük bir fark yaratacak" dedi. Yapay zekâ çözümleriyle iletişimi zaman ve mekândan bağımsız hâle getiriyor Müşteri deneyiminin sadakat, marka itibarı ve ticari başarı üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olduğunu vurgulayan Ersubaşı, şu ifadeleri kullandı: "Procat Group olarak tam da bu noktada Procat Customer Experiences (PCX) şirketimiz ile üretken yapay zekâ ve büyük dil modellerini (LLM) müşteri geri bildirimlerinin analizine entegre ederek şirketlere hem içgörü üretme hem de stratejik aksiyon alma anlamında güçlü çözümler sunuyoruz. Doğal dil işleme (NLP) ve sınıflandırma teknolojilerimiz sayesinde yüksek hacimli yorumları bağlamına uygun şekilde analiz ederek anlamlandırabiliyoruz. Ürün ve hizmetleri kategorilere ayırarak her segment için özelleştirilmiş raporlar hazırlıyor, güçlü ve zayıf yönleri net şekilde ortaya koyuyoruz. Sistem entegrasyonunun mümkün olmadığı durumlarda bile verileri çevrim dışı alarak güvenli analiz yapabiliyor, esnek çözümlerle her ölçekten şirkete ulaşabiliyoruz. Bu teknolojiler, sadece hızlı ve doğru analizler değil; aynı zamanda manuel süreçlerde karşılaşılan önyargıların da önüne geçilmesini sağlıyor. Ayrıca WhatsApp, web chat, sosyal medya platformları, mobil uygulamalar ve geleneksel kanallar arasında kusursuz bir entegrasyon kurarak iletişimi zaman ve mekândan bağımsız hâle getiriyoruz. Akıllı IVR sistemlerimiz, sesli komutlarla doğal dilde yönlendirme imkânı sunarken, yapay zekâ destekli chatbotlarımız da rutin işlemleri saniyeler içinde çözerek hem zamandan tasarruf sağlıyor hem de memnuniyeti artırıyor. Yapay zekâ destekli çözümlerimizle müşterilerimizin memnuniyetini artırarak rekabette bir adım öne çıkmalarına katkı sunmaya devam edeceğiz."

Çocukların Dijital Gündeminde Neler Var? Haber

Çocukların Dijital Gündeminde Neler Var?

Günümüzün birbirine bağlı dünyasında çocuklar dijital teknolojiyle her zamankinden daha fazla haşır neşir oluyor. Son araştırmalar 8-10 yaş arası çocukların günde ortalama altı saatlerini, 11-14 yaş arası çocukların ise günde ortalama dokuz saatlerini ekran başında geçirdiklerini gösteriyor. Çocukların hayatlarının önemli bir kısmı çevrimiçi ortamda geçerken, ebeveynler için çocuklarının dijital alanda nelere dikkat ettiklerini, ne aradıklarını, hangi platformları kullandıklarını ve hangi trendlerin ilgi ve davranışlarını etkilediğini anlamak daha da önemli hale geliyor. Her yıl çıkan yeni dijital trendler çocukların dünyayı keşfetme şeklini şekillendiriyor. Kaspersky, bu yılki raporunda yapay zeka araçlarına olan ilginin arttığını tespit etti. 2023-2024 döneminde en çok kullanılan ilk 20 uygulama arasında hiçbir yapay zeka uygulaması yer almazken, "Character.AI" bu yıl listeye girerek çocukların yapay zekayı sadece merak etmekle kalmayıp dijital yaşamlarına aktif olarak entegre ettiklerini gösterdi. Tüm arama sorgularının %7,5'inden fazlası, ChatGPT, Gemini ve özellikle de kullanıcıların kurgusal veya gerçek karakterleri taklit eden botlar oluşturmasına veya bunlarla etkileşime girmesine olanak tanıyan bir platform olan Character.AI gibi tanınmış isimler tarafından yönetilen AI sohbet botları üzerineydi. Bu, geçen yıla oranla büyük bir artışa işaret ediyor. 2023-2024 raporunda yapay zeka ile ilgili sorgular tüm aramaların yalnızca %3,19'unu oluştururken, bu yıl bu tür sorgular iki kattan fazla arttı. Ancak, tüm chatbot etkileşimleri riskten arındırılmış değil. Bazı botlar, özellikle diğer kullanıcılar tarafından oluşturulduğunda veya özelleştirildiğinde, çocukları duygusal olarak yoğun içeriğe, yanlış bilgilere veya yaşlarına uygun olmayan temalara maruz bırakabiliyor. Bu platformlar genellikle kullanıcı tarafından oluşturulan içeriğe dayandığından ve sıkı denetimlerden yoksun olabileceğinden, çocuklarla yapay zeka araçlarını nasıl kullandıkları hakkında açıkça konuşmak ve Kaspersky Safe Kids gibi aileleri de bu konuda bilinçlendiren dijital ebeveynlik uygulamaları kullanmak çok önemli. Türkiye’de en popüler Android uygulamalarının ilk 5'i YouTube (platformda geçirilen zamanın %34’ü), Instagram (%13), WhatsApp (%13) ve Brawl Stars olurken (%9), Character.AI Türkiye’de 16. sırada yer aldı ve çocukların zamanın yaklaşık %1’ini kapladı. Memler bu yıl yapılan aramaların küçük bir bölümünü oluştursa da, çocukların dijital kültürünün bir başka katmanını ortaya koyması açısından önemli. En popüler memlerin çoğu "brainrot" olarak adlandırılan ve kısa videolar aracılığıyla yayılan bir tür absürd, kasıtlı ve kaotik mizah türüne giriyor. En çok arananlar arasında İtalyanca "tralalero tralala" ifadesi ve "tung tung tung sahur" adlı bir mem parçası vardı. Bu ifadeler yetişkinlere rastgele gelebilir, ancak birçok çocuk için platformdan platforma hızla yayılan ortak şakaları temsil ediyor. Analistlerin dikkatini çeken yeni uygulamalar arasında, müzik ve görsel etkileşimi harmanlayan ritim tabanlı bir tarayıcı oyunu olan Sprunki de yer alıyor. Bu oyunda oyuncuların hızlı tempolu seslerle senkronize vuruşlarla tepki vermeleri gerekiyor. Bu da deneyimi hem sürükleyici hem de fiziksel olarak ilgi çekici hale getiriyor. Parlak, karikatürize tasarımı ve bağımlılık yaratan oynanışı oyunu genç kitleler arasında giderek daha popüler hale getirdi. Bu durum sadece Google aramalarında değil, Sprunki'nin en çok aranan ilk beş oyun arasına girmesiyle ve Brawl Stars ve Roblox gibi uzun süredir favoriler arasında yer aldığı YouTube izlemelerinde de kendini gösteriyor. Aynı zamanda, tanıdık alışkanlıklar da gündemde güçlü bir şekilde yer almaya devam ediyor. Çocuklar arasında en yaygın çevrimiçi etkinlik, Google'da video izleme platformları aramak oldu. Tüm sorguların neredeyse %18'i video izlemeyle ilgiliydi. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde YouTube, geçtiğimiz yıl %28,13'ten %29,77'ye yükselerek açık ara favori Android uygulaması olmaya devam etti. WhatsApp, TikTok'u (%12,76) geride bırakarak %14,72 ile ikinci sıraya yükselirken Snapchat ve Facebook düşüşünü sürdürdü. Bu değişim değişen iletişim alışkanlıklarını yansıtıyor olabilir. Zira çocuklar sohbet uygulamalarını arkadaşlarıyla bağlantılar, memler ve kısa videolar paylaşmak için daha sık kullanıyor. Video içeriği ve oyunlar da çocukların arama davranışlarında popüler konular olmaya devam etti. Netflix, Twitch ve Disney+ gibi platformlar bu alanda kendilerine sağlam bir yer edindiler. Bu eğilim, Kaspersky'nin eğlence platformlarının siber suçlular için nasıl hedef haline geldiğini vurgulayan son yayın raporundaki bulguları da yansıtıyor. Aynı zamanda çocuklar oyun dünyasında Roblox, Minecraft ve giderek artan bir şekilde, genellikle basit, hızlı tempolu ve bir tarayıcıdan anında erişilebilen yüzlerce ücretsiz oyun sunan tarayıcı tabanlı portal Poki'yi tercih etmeye devam etti. Kaspersky Gizlilik Uzmanı Anna Larkina, şunları söylüyor: "Bu yılın trendleri, çocukların dijital kültürünün ne kadar hızlı geliştiğini gösteriyor. Bir gün yapay zeka botlarıyla sohbet ediyorlar, bir sonraki gün hepsi hiç duymadığınız bir İtalyan mem şarkısını mırıldanıyor. Ancak her trendin arkasında bir bağlantı kurma şansı vardır. Ebeveynler çocuklarının ne izlediğini, ne oynadığını ya da ne aradığını anlamak için zaman ayırdıklarında, anlamlı sohbetlere kapı açarlar ve daha güvenli, daha güvenilir dijital alışkanlıklar oluşturmaya yardımcı olurlar. Dijital ebeveynlik uygulamaları, bu yolculukta yalnızca çocukları korumak için değil, aynı zamanda onların hayatına dahil olmak için de yararlı bir araç olabilir." Kaspersky, çocukları çevrimiçi tehditlere karşı güvende tutmak için aşağıdakileri öneriyor: - Olası çevrimiçi riskler hakkında çocuklarla açık iletişim kurun ve güvenliklerini sağlamak için net kurallar belirleyin. - Kötü amaçlı dosya indirmelerini önlemek için Kaspersky Premium gibi güvenilir bir güvenlik çözümü yükleyerek oyun deneyimlerini güvence altına alın. - Ortaya çıkan tehditler hakkında bilgi sahibi olun ve daha güvenli bir dijital ortam oluşturmak için çocukların çevrimiçi etkinliklerini aktif olarak izleyin. - Temel kavramları, siber hijyen kurallarını ve dolandırıcılıktan nasıl kaçınılacağını açıklayan ücretsiz indirilebilir bir kitap olan Kaspersky Cybersecurity Alphabet gibi eğitim araçlarını kullanarak çocukları siber güvenliğin temelleriyle tanıştırın. - Çocukları hem çevrimiçi hem de çevrimdışı ortamda korumak, ekran süresini yönetmek, uygunsuz içerikleri engellemek ve gönül rahatlığı için konumlarını takip etmek adına Kaspersky Safe Kids gibi dijital ebeveynlik uygulamalarını kullanın.

Derin Teknolojinin Küresel Haritası Çizildi Haber

Derin Teknolojinin Küresel Haritası Çizildi

Dünyanın dört bir yanından gelen bilim insanları, girişimciler ve yatırımcıları bir araya getirerek; Türkiye’nin en prestijli deep tech zirvesi olmayı 7’inci kez sürdüren Hello Tomorrow Türkiye Summit 2025, "Deep Tech Çağında Yükselişe Geçin" temasıyla DasDas İstanbul'da gerçekleşti. Bilim, mühendislik ve girişimcilik dünyasının en parlak zihinlerini bir araya getiren zirve, Türkiye'nin derin teknoloji alanındaki potansiyelini bir kez daha vurguladı. Hepimizin hayatına dokunan en önemli teknoloji alanlarında dünyaca ünlü ve öncü liderleri İstanbul'da buluşturan bu zirve, ilham dolu ve verilere dayalı sunumlarıyla katılımcıların ufuklarını genişletti. Türkiye'nin Küresel Derin Teknoloji Atılımı Hello Tomorrow Türkiye Kurucusu ve YK Başkanı Timur Topalgökçeli, açılış konuşmasında Türkiye'nin başarılarını rakamlarla destekledi: 8 yıllık süreçte sadece Türkiye’de 7.000'den fazla yenilikçi ve bilim insanından oluşan topluluk inşa edildi, 450'den fazla bilimsel yeniliğin ticarileşmesine yardımcı olundu. 130 ülkede 5.000 başvuru aldığımız küresel yarışmada, sahneye çıkan şirketlerin sadece yüzde 1,5'inin seçildiği ortamda, Türkiye'den dört şirketin bu başarıyı yakalaması ülkemizin rekabet gücünün kanıtı. "Yaptığımız tüm çalışmalar, dünyada gerçek etki yaratan çığır açan teknolojiler üzerine dayalıdır. Mesela 35 yaşın altındaki bir ekibin geliştirdiği teknoloji felçli bireylerin yeniden yürümesini sağlıyor. Bu dünyayı değiştirmek değilse, ne olduğunu bilmiyorum," diyen Topalgökçeli, derin teknolojinin ekonomik potansiyelini de vurguladı: küresel enerji piyasası 5 trilyon dolar, sağlık piyasası 10-20 trilyon dolar büyüklüğünde. Vizyoner Liderlerden Çığır Açan Açıklamalar:Güneş Enerjisiyle Dünyayı Dolaşan Pilot: André Borschberg H55 Kurucu Ortağı ve İcra Kurulu Başkanı André Borschberg, Solar Impulse ile gerçekleştirdiği efsanevi dünya turunu anlatırken havacılıktaki elektrikli devrimi müjdeledi. Güneşin gücüyle imkansızı başaran bu vizyoner pilot, teknolojik öncülük yapmanın sırlarını ve kritik anlarda cesur kararlar vermenin önemini katılımcılarla paylaştı. Japonya'dan Hawaii'ye 5 gün 5 gece aralıksız Pasifik Okyanusu üzerinde gerçekleştirdiği tarihi uçuşla Guinness rekor kitabına giren Borschberg, teknik başarılarının yanı sıra insan ruhu ve azmin gücüne dair derin içgörülerini de katılımcılarla buluşturdu. "47 yıl önce İstanbul'da harika bir Türk kadınla evlendim" diyerek kişisel bağını paylaşan Borschberg, "10 yıl içinde elektrikli uçaklar kullanacaksınız" diyerek sektörün geleceğini net bir şekilde ortaya koydu. İçten yanmalı motorların verimsizliğini eleştiren Borschberg, "Yakıtın yüzde 30'u itme gücüne gider, yüzde 70'i ısı olarak kaybolur. Bu aptalca" dedi. Kadınların teknolojiye dahil edilmesi konusunda da güçlü bir mesaj verdi: "Havacılıkta kadın temsili yüzde 10'un altında. Bu hiçbir şey." Yapay Kalpten Yapay Zekaya: Dr. Dilek Gürsoy Avrupa'da yapay kalp nakli gerçekleştiren ilk kadın cerrah GANÎ Cardiac Surgery Kurucusu ve CEO'su Dr. Dilek Gürsoy, "AI is good, but artificial heart is just as good" (Yapay zekâ güzel ama yapay kalp de en az onun kadar güzel) başlıklı konuşmasında tıp teknolojilerinin geleceğini çizdi. Babasını kalp yetmezliğinden kaybettikten sonra tıp alanına yönelen Dr. Gürsoy, geliştirdiği "Kalp Gani" projesini babasının adına ithaf ettiğini açıkladı. Devrimci yapay kalp projesi, mevcut teknolojilerden köklü farklılıklar sunuyor: Tamamen kablosuz enerji sistemi, çocukların göğüs kafesine bile sığabilecek kompakt boyut ve doğal kalbin atış ritmine yakın pulsatil akış özellikleri. "1-2 yıl içinde hayvan deneylerine başlayacağız" diyen Dr. Gürsoy, "Bir hastanın yaşaması için başka birisinin ölümünü beklemek, yapay zeka çağında saçma" vurgusuyla organ nakli alternatiflerinin aciliyetini ifade etti. Marmara Üniversitesi'nde test edilen yapay zeka aracının kalp yetmezliği teşhisinde %77 pozitif, %91 negatif prediktif değere ulaştığını açıklayan Dr. Gürsoy, giyilebilir teknoloji ile hasta takibi sistemlerinin reaktif tedaviden proaktif bakıma geçişi sağladığını vurguladı. Kadın liderlik konusunda da güçlü duruşuyla, "Güçlü kadın her yerde problem. Basa basa ne yaptığımızı söylemek zorundayız" diyerek deneyimlerini paylaştı. AstraZeneca'dan Yapay Zekâ Devrimi AstraZeneca Kurumsal İlişkiler Direktörü Erdal Kiraz'ın moderatörlüğündeki "The AI-Driven Cure: Revolutionizing Healthcare" (Yapay Zekâ destekli Tedavi: Sağlık Hizmetlerinde Devrim”) panelinde, YZ'nin sağlık sektöründeki dönüştürücü gücü ele alındı. AstraZeneca Medikal Direktörü Dr. Deniz Ertürk Erem, 200.000 hastanın tarandığı Qure.ai firması ile yaptıkları iş birliği kapsamında altı akciğer kanseri hastasının erken teşhis edildiğini belirtti. Aşı ve İmmün Terapiler İş Birimi & Lansman Mükemmellik Direktörü Çiğdem Özkaplan, Evinova platformunun hasta deneyiminde yüzde 60 iyileşme, klinik araştırma sürelerinde yüzde 50 kısalma sağladığını açıkladı. Onkoloji İş Birimi Direktörü Özge Nurata Osmanoğlu, “Yapay zekâ, günümüzde sağlık sektöründe devrim yaratıyor. Geleneksel yöntemlerle uzun yıllar süren araştırma ve geliştirme süreçleri yapay zekâ ile çok kısa sürelere iniyor. AstraZeneca olarak biz de ilaç Ar-Ge süreçlerinde yapay zekâ ve makine öğrenimi teknolojilerini kullanarak önemli başarılar elde ediyoruz. Bu teknolojiler sayesinde, onkoloji ve kronik hastalıklar gibi alanlarda kişiselleştirilmiş ilaç stratejileri geliştirebiliyoruz” açıklamasını yaptı. Bilgi Teknolojileri ve İnovasyon Direktörü Yağız Aydemir, AZ Lab programıyla Türkiye'deki YZ startup'larına destek verdiklerini vurguladı. Tıbbi Teknolojide Türk Başarısı Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi & Alvimedica Başkanı Leyla Alaton, 80'den fazla ülkeye ihracat yapan başarılarını paylaşırken, tıbbi teknoloji sektöründe sürdürülebilir büyüme için tutarlı devlet politikalarının kritik önemini vurguladı. Beyin mikrorobotu geliştiren Robeauté Kurucu Ortağı ve COO'su Joana Cartocci, 72 milyar dolarlık sistemik tedavi endüstrisinin çoğu zaman yetersiz kaldığını belirterek, hedefe yönelik mikro-robotik tedavilerin aciliyetini vurguladı. Mikroalglerden Uzay Teknolojisine: Prof. Alexander Mathys ETH Zürih ve Singapur-ETH Merkezi Sürdürülebilir Gıda İşleme Laboratuvarı Başkanı Prof. Dr. Alexander Mathys, sürdürülebilir gıda sistemlerindeki devrimci dönüşümü anlattı. "Küresel olarak 19 milyar tavuk besliyoruz, 69 milyar tavuk kesiyoruz. 2050'ye kadar yüzde 60 daha fazla gıda üretmemiz gerekiyor" diyen Mathys, mevcut sistemin sürdürülemezliğini vurguladı. Uluslararası Uzay İstasyonu'nda 2018'de gerçekleştirilen deneyleri detaylandıran Mathys, mikroalglerin volkan kraterlerinden uzaya kadar aşırı ortamlarda yetiştirilebileceğini gösterdi. "Protein konsantrasyonuna değil, sindirilebilirliğe bakmalıyız" diyerek araştırmacılara yeni bir paradigma önerdi. CERN'den İstanbul'a Teknoloji Köprüsü CERN Venture Connect Program Lideri Linn Kretzschmar, evrenin yüzde 95'inin hala bilinmediğini belirterek, "Saniyede 100 terabayta kadar veri üretiyoruz" dedi. CERN'in 17 ülkede 55'ten fazla ortakla oluşturduğu ağ aracılığıyla startuplara teknoloji lisansladığını açıkladı. İstanbul merkezli Orbiba Robotics'in başarı hikayesi özellikle dikkat çekti. CERN'in lazer sistemleriyle ot kontrol robotları geliştiren şirket, domates bitkilerine zarar vermeden yabani otları yok edebiliyor. "Su faturalarının yüzde 30'u sızıntılardan kaynaklanıyor" tespiti, CERN teknolojilerinin günlük hayattaki etkisini somutlaştırdı. Mobilitenin Geleceği – Kentsel Lojistik Sistemlerini Dönüştürmek Fronteer & Coding the Curbs Şirketlerinin Kurucusu Martijn Pater, panele Amsterdam’ın 50 yıllık mobilite dönüşüm hikayesi ile başladı ve şehir merkezinde mikro lojistik uygulamalarının zorluğuna dikkat çekdi. Kaldırımları kodlayarak ve dijitalleştirerek yükleme ve boşaltma alanlarını yönettiklerini, “akıllı bölge” uygulamaları ve merkezi izleme-denetim ile de desteklediklerini ifade etti. Amazon Avrupa Mikro-Dağıtım Lideri Carlos Saborido şehirleri daha yaşanabilir ve pratik hale getirmek için şehir dışında büyük depolar, şehir içinde de 1/100 oranında micro-fulfilment-dağıtım merkezleri kurduklarını vurguladı. Biz bunu aynı gün teslimat, siesta süresinde teslimat, saat/dakika bazlı teslimat olarak adlandırıyoruz, Yeşil Teslimat olarak da elektrikli vanları-kamyonetleri ve e-bisikletleri kullanıyoruz dedi. Bimas Mobility-Erciyas Genel Müdürü Hayriye Selekler, konuşmasına bir gün önce İstanbul’da trafikte sıkışıp kalma tecrübesini anlatarak başladı ve hayalinin bisiklet kullanarak şehirleri daha yaşanabilir hale getirmek olduğunu söyledi. Şehiriçi son km. lojistiği için sistemler geliştirdiklerini, kamyonetleri daha çevreci ve ekonomik bir yaklaşımla aynı şartlarda 2 kat daha hızlı olan bisikletlerle değiştirmeyi hedeflediklerini vurguladı. Bisiklet kullanımının da kadınların güçlendirilmesine hizmet ettiğini, kargo bisikletlerinin ehliyet gereksinimi olmaması nedeniyle gençlerin işgücüne dahil edilerek sosyal eşitliğin sağlandığını vurguladı. Sürdürülebilir Malzemeler ve Döngüsel Ekonomi İnsan İnovasyon Tasarımcısı Arzu Kaprol'un moderatörlüğündeki "Yarının Malzemelerini Yeniden Tasarlamak" paneli, tekstil endüstrisinden otomotive döngüsel ekonominin geleceğini masaya yatırdı. BASF İnovasyon Teknoloji Merkezi Genel Müdürü Mübahat Akgün, kimyasal geri dönüşümde çığır açan teknolojilerini paylaştı: "Yılda 380 milyon ton plastik üretiyoruz ancak geri dönüşüm oranı çift haneli bile değil. Bu kabul edilemez." BASF'ın geliştirdiği depolimerizasyon teknolojisi ile polimerleri kimyasal yapı taşlarına ayırarak yeniden hammadde haline getirdiklerini açıklayan Akgün, "74.000 üreticiye hizmet vererek milyarlarca insana ulaşıyoruz. Kimyada ne yaparsak yapalım, insanlar ve çevre üzerinde önemli etki yaratırız" dedi. Zara ile gerçekleştirdikleri işbirliğini örnek gösteren Akgün, "Geri dönüştürülmüş poliamidden yapılmış ceketlerde fermuarından düğmesine her şey geri dönüştürülmüş malzemeden üretildi" diyerek döngüsel ekonominin pratikte nasıl işlediğini gösterdi. Panelde ayrıca Boston Consulting Group Yönetici Ortak & Kıdemli Partner ve |RE&UP Recycling Technologies Danışma Kurulu Üyesi Aslı Kurbay, "Dünyada yılda 100 milyon tondan fazla tekstil atığı oluşuyor ve sadece yüzde 1'i geri dönüştürülüyor" tespitini yaparken ikinci el pazarın büyüyen potansiyelini değerlendirdi. Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve RE&UP Recycling Technologies Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Konukoğlu, RE&UP projesiyle tekstilden tekstile geri dönüşümde 60.000 ton pamuk elyafı üretim kapasitesine ulaştıklarını belirterek İspanya ve Fransa'dan yatırım davetleri aldıklarını açıkladı. Yatırımcı Gözünden Radikal İnovasyon 1.5 milyar dolarla dünyanın en büyük erken aşama risk sermayesi fonlarından HAX & SOSV New York Ortağı Andrew Gollach, Türk girişimcilerin sermaye verimliliğini övdü: "20.000 dolarla piyasada ürünleri olan şirketler gördüm. Bu ABD'deki derin teknoloji dünyasında olmaz." Harvard Üniversitesi School of Engineering and Applied Sciences (SEAS - Mühendislik ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi) ve Harvard Üniversitesi Office of Technology Development (OTD - Teknoloji Geliştirme Ofisi) arasında kurulan Harvard Grid’in İcra Direktörü Paul Hayre, laboratuvardan pazara geçiş sürecinde en kritik unsurun erken aşamada müşterilerle etkileşim olduğunu vurguladıktan sonra, etkileyici bir batarya teknolojisi örneği paylaştı: "Elektrikli araçların benimsenmesindeki büyük zorluklardan biri olan menzil kaygısını çözmeye yardımcı olabilecek piller üreten bir şirket var." Bu batarya teknolojisinin özellikleri çığır açıcı nitelikte: "10.000'den fazla döngü boyunca ve yaklaşık 3 dakikada tamamen şarj olabilirler. Bu, elektrikli araçların benimsenmesi için menzil kaygısı sorununu çözmese de çok yol kat edecektir." Kurumsal İnovasyon: Tüpraş-AIS Field Ortaklığı Tüpraş Yatırım ve Planlama Genel Müdür Yardımcısı Levent Zağra, AIS Field'ın robotik denetim sisteminin tank başına 100.000-1 milyon dolar tasarruf sağladığını açıkladı. AIS Field Genel Müdürü Görkem Bayten'in "Eğer teknoloji Tüpraş'ta çalışıyorsa, dünyanın her yerinde çalışır" sözü, kurumsal doğrulamanın küresel başarıdaki rolünü özetledi. Endüstride Girişim Sermayesi ile Değer Yaratma: Akkök - 212 NexT Deneyimi 3dots Kurucu Genel Ortağı Erman Turan'ın moderatörlüğündeki panelde kurumsal girişim sermayesi modeli masaya yatırıldı. 212 NexT Yönetici Ortağı Gizem Yağız: "İleri malzeme teknolojilerinde çözümler geliştiren ve farklı sektörlere dokunan girişimlere odaklanıyoruz. Yatırımcılarımızla birlikte çalışıp onların network ve bilgi birikimlerinin katkılarıyla portföy girişimlerini destekliyoruz." derken; Akkök Holding Stratejik Planlama ve İş Geliştirme Direktörü Ozan Hançer: "212 NexT, endüstri ve VC birlikteliğinin nadir bir örneği olarak, net sınırlarla belirlenmiş yatırım tezine uygun fırsatları değerlendirmeye ve sinerji kavramını tam anlamıyla hayata geçirmeye devam ediyor." açıklamasını yaptı. Etki Yatırımında Türkiye Atılımı Etki GSYF Yönetici Ortakları Mert Fırat ve Can Atacık, "İyi sorunlara çözümler, iyi finansal getiri sağlar" diyerek etki yatırımının potansiyelini vurguladılar. Y Combinator'ın "iyi problemin altı özelliği" kavramını etki odaklı girişimlere uyarlayarak, "Hayırseverlik gezegeni kurtaramayacak, özel sektöre ihtiyacımız var" dediler. Türk Girişimlerinin Küresel Başarısı Dünya genelinden 5.000 başvuru arasından seçilen 750 finalist arasına girmeyi başaran 28 Türk girişimi, çözümlerini yatırımcılara ve ekosistem paydaşlarına sundu. Bu başarı oranı, küresel rekabet ortamında Türkiye'nin derin teknoloji alanındaki yetkinliğinin somut kanıtı niteliğinde. Zirvenin sonunda düzenlenen ödül töreninde, 28 Türk finalisti arasından üç girişim farklı kategorilerde başarı elde etti. Heartwise, sağ kalp yetmezliğinin tedavisinde her hastaya özel tasarlanan kalp pompası sistemiyle sağlık teknolojilerinde öncülük ederek birincilik ödülünü kazandı. Sistemin ağır pil paketlerinden kurtuluş sağlaması, hasta yaşam kalitesinde çığır açıyor. Alloy Additive, büyük ölçekli metal eklemeli imalat teknolojisiyle havacılık, enerji ve petrol & gaz sektörlerinde geleneksel üretim yöntemlerini dönüştürürken ikincilik ödülünün sahibi oldu. DRONEQUBE ise otonom drone teknolojisi ve yapay zeka ile tarımda sürekli bitki izleme, erken zararlı tespiti ve kimyasal kullanım azaltımı sağlayan çözümüyle üçüncülük ödülünü kazandı. Hello Tomorrow Türkiye'nin 25 milyon dolar değerindeki veri platformu sayesinde girişimciler bugüne kadar 4 milyar doların üzerinde yatırım topladı. Bilim ve teknoloji inovasyonunun ön saflarında yer alan global vizyonerleri, çığır açan startupları ve sektör liderlerini bir araya getiren etkinlik AstraZeneca, BASF, Tüpraş, Erciyas Holding, Türk Hava Yolları, Akkök Holding ve Inspiralia destekleri ile IDEMA ve INOGAR ev sahipliğinde gerçekleşti.

Yapay Zeka ve Robot Teknolojisi Baristaları İşsiz Bırakacak Haber

Yapay Zeka ve Robot Teknolojisi Baristaları İşsiz Bırakacak

Beş yıl önce ilk modeliyle sektöre damgasını vuran Barista Bot, şimdi daha kompakt bir mini versiyonu, artırılmış depolama alanı, özelleştirilebilir tasarım seçenekleri ve gelişmiş öğrenme yetenekleriyle dikkat çekiyor. Bu yılki NRA fuarında restoranlarda otomasyon ve robotik çözümlerin ön planda olduğu görülürken, Artly'nin mini Barista Bot'unun karmaşık latte sanatını ustaca döken robotik kolu, bu trendin en çarpıcı örneklerinden biri olarak öne çıktı. Kafelerden Etkinlik Alanlarına: Çok Yönlü ve Akıllı Barista Kahve dükkanları, etkinlik mekanları ve restoranlar için özel olarak tasarlanan Artly'nin Barista Bot'u, firmanın Vision-Language-Action (VLA) yapay zeka modeli üzerine inşa edildi. Dünya çapındaki ünlü baristaların hareket yakalama verileriyle eğitilen Barista Bot, şimdiden karmaşık latte sanatı da dahil olmak üzere 28 farklı sıcak ve soğuk içeceği, bir ustanın hareketlerini birebir taklit ederek hazırlayabiliyor. Barista Bot'un sürekli geliştirilen öğrenme yeteneği sayesinde, gelecekte çok daha fazla menü seçeneği sunması bekleniyor. İlk modelinin piyasaya sürülmesinden bu yana yaklaşık 1 milyon fincan kahve servis eden ve 10 milyon doların üzerinde yatırım alan Barista Bot, şu anda ABD genelinde 15 farklı kafede kullanılıyor ve bu yıl büyük bir genişleme planı bulunuyor. NRA 2025'te sergilenen yeni mini Barista Bot modelindeki geliştirmeler ve kişiselleştirme seçenekleri, beyaz, ceviz ve orijinal ahşap renklerinde sunulan tezgah seçenekleriyle, farklı mekanların dekorasyonuna daha iyi uyum sağlayarak kullanım alanlarını genişletmeyi amaçlıyor. Artly COO'su Yushan Chen: "Yeni geliştirmelerimizle Barista Bot, daha fazla müşteriye daha fazla içecek sunabilir hale geldi. Kafelerin estetiğine doğal bir şekilde uyum sağlayan, hızlı, tutarlı ve yüksek kaliteli kahve servisi yapan vazgeçilmez bir yardımcıya dönüştü," dedi. Chen ayrıca, "Misyonumuz, mutfak sanatını herkesle paylaşmak ve NRA katılımcılarını bu deneyimi bizzat yaşamaya davet ediyoruz," ifadelerini kullandı. Artly'nin bu yenilikçi adımı, restoran ve kafe işletmelerine daha verimli, tutarlı ve görsel açıdan etkileyici bir kahve deneyimi sunma potansiyeli taşıyor. Robotik baristaların gelecekte sektörde daha yaygın hale gelmesi beklenirken, Artly'nin Barista Bot'u bu alandaki öncü konumunu güçlendiriyor.

Yapay Zekâya Olumlu Bakan Hayata Da Olumlu Bakıyor Haber

Yapay Zekâya Olumlu Bakan Hayata Da Olumlu Bakıyor

Yapılan yeni bir araştırma, yapay zekâya olumlu yaklaşanların depresyon, anksiyete ve stres düzeylerinin daha düşük olduğunu ortaya koydu. İstinye Üniversitesi Psikoloji Bölümü Arş. Gör. Fatma Betül Yılmaz, Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seydi Ahmet Satıcı, Milli Savunma Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Sinan Okur ile Norveç Bergen Üniversitesi’nden Dr. Simone Grassini’nin de yer aldığı araştırma kapsamında bireylerin yapay zekâ tutumu ile psikolojik durumları analiz edildi. Buna göre yapay zekâya olumlu yaklaşan yetişkinlerin genel yaşam memnuniyetinin daha yüksek olduğu tespit edilirken, bu kişilerde depresyon gibi ruhsal rahatsızlıkları yaşama ihtimalinin de azaldığı saptandı. “TÜRKÇE’YE UYARLAYARAK TÜRKİYE’DEKİ TUTUMA BAKTIK” İstinye Üniversitesi Psikoloji Bölümü Ar. Gör. Fatma Betül Yılmaz araştırmanın ilk aşamasında Norveç Bergen Üniversitesi’nden Dr. Simone Grassini’nin geliştirdiği “Artificial Intelligence AttitudeScale-4 (AIAS-4”) ölçeğinin Türkçe’ye uyarlamasının yapıldığını söylüyor: “Araştırmamızda kullandığımız ölçek Norveç Bergen Üniversitesi’nden Dr. Simone Grassini tarafından geliştirildi. Türkçe’deki geçerlilik ve güvenirlik testlerinin ardından bu testi Türkiye’deki yetişkinler üzerinde uyguladık. Sonuçta yapay zekâya yönelik tutum ile kişilik özellikleri ve psikolojik durum arasında bağlantı keşfettik.” “OLUMLU YAPAY ZEKÂ TUTUMU PSİKOLOJİK SIKINTIYI AZALTIYOR” Arş. Gör. Yılmaz, ikinci aşamadaysa yapay zekâ tutumunun ruh sağlığı ve kişilik özellikleri ile ilişkisine odaklanıldığını ifade ediyor. Yapay zekâya olumlu yaklaşanların depresyon, stres ve anksiyete düzeylerinin daha düşük çıktığını ifade eden bilim insanı, “Yapay zekâya karşı olumlu bir tutum içinde olanların depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri daha düşük bulundu. Psikolojik sıkıntının; yapay zekâ tutumu ve ruh sağlığı arasındaki ilişkide aracı rolü olduğu görüldü. Yani olumlu yapay zekâ tutumu psikolojik sıkıntıyı azaltıyor ve bunun sonucunda da mental sağlığımız güçleniyor” diye konuşuyor. Çalışma kapsamında kişilik özellikleri ve yapay zekâ tutumu arasındaki ilişki de araştırıldı. Dışadönüklük, sorumluluk ve deneyime açıklık gibi kişilik özellikleri ile olumlu yapay zekâ tutumu arasında ilişki olduğu görüldü. Bununla birlikte nörotizm (duygusal dengesizlik) ile olumsuz yapay zekâ tutumu arasında da bağlantı var. İstinye Üniversitesi Psikoloji Bölümü Ar. Gör. Fatma Betül Yılmaz bu yönde araştırmaların devam edeceği bilgisini de paylaşıyor.

Chery’nin Yapay Zekâ Destekli Robotu AiMOGA Göreve Başladı Haber

Chery’nin Yapay Zekâ Destekli Robotu AiMOGA Göreve Başladı

Dünyanın önde gelen otomotiv üreticilerinden Chery, küresel AI (Yapay Zekâ) teknolojisi devrimiyle birlikte, mobilite sınırlarını yeniden tanımlayarak ileriye dönük bir vizyon sunuyor. Akıllı otomobillere geçişi hızlandırırken, aynı zamanda “AI + Mobilite” odaklı üç boyutlu bir ekosistem kurmayı hedefleyen Chery, bu vizyonun kalbinde yer alan AiMOGA humanoid robotu, 4S bayilerindeki hizmet sorumluluklarını bağımsız olarak yerine getirebilen bir “akıllı çalışan” haline geliyor. Mornine sanal dünyada Chery’nin marka kimliğinin sembolü haline gelecek! Büyük ölçekli yapay zekâ modelleri ve uçtan uca algoritmalardaki ilerlemeler hızla artarken, akıllı araçlar ile insansı robotlar arasındaki bir zamanlar daha keskin olan sınır hızla ortadan kalkıyor. Chery'nin otonom sürüş, çevresel algı ve elektronik olarak kontrol edilen şasi gibi temel otomotiv modüllerindeki kapsamlı teknik temeli, teknoloji geçişi için verimli bir zemin yarattı ve insansı robotların algılama, bilgi, karar alma ve uygulama alanlarında kapsamlı yetenekler geliştirmesini sağladı. AiMOGA robotunun erken geliştirme aşamasında, Chery, Z Kuşağı'na hitap edebilecek dijital bir karakter tanıttı ve meta evren ve sanal insanlar aracılığıyla marka ile genç tüketiciler arasındaki boşluğu kapattı. Birkaç karakter geliştirme ve model iyileştirme turundan sonra sanal bir kişilik olan Mornine doğdu. Mornine, Chery’nin reklam animasyonlarında, marka canlı yayınlarında ve diğer dijital platformlarda yer aldı ve giderek izleyicinin tanıdığı bir "akıllı yüz" haline geldi. Ancak Chery'nin tutkuları ekranın ötesine geçti ve “Eğer Mornine gerçek dünyaya gidebilseydi?” sorusuyla AiMOGA projesi hayat buldu. AiMOGA, Chery ve AiMOGA ekibi tarafından ortaklaşa geliştirildi. Chery'nin akıllı ekosistemindeki ilk akıllı insansı robot olan AiMOGA, Malezya'nın Kuala Lumpur kentindeki Chery JOYSTAR 4S bayisinde resmen “akıllı satış danışman” rolünü üstlendi ve uluslararası arenada ilk kez boy gösterdi. Araç içi algoritmalardan insansı zekaya: AiMOGA, çevresel algı konularında devrim yaratıyor! AiMOGA, algılama düzeyinde, görme, konuşma ve diğer modalitelerden gelen girdileri birleştiren cihaz üstü çok modlu bir sensör modeliyle donatılmış durumda. Bu sayede kullanıcı komutları, fiziksel jestleri ve sergi alanındaki ortamı hassas bir şekilde yorumlayabiliyor. Uygulama düzeyinde ise; dik yürümeyi ve hassas el hareketlerini desteklemek adına biyonik hareket sistemi kullanılıyor. Ayrıca, birden fazla robotun koordinasyonuyla rehberli turlar ve resepsiyon hizmetleri gibi konularda diğer robotlarla iş birliği de yapılabiliyor. AiMOGA, karar alma düzeyinde doğal dil semantiğini anlamak ve kişiselleştirilmiş, bağlam seviyesinde yanıtlar üretmek için CheryGPT ve Deepseek modellerinden yararlanıyor. Chery'nin başlangıçta araç üretimi için oluşturduğu mevcut tedarik zinciri, üretim altyapısı ve titiz test sistemleri de robot geliştirme için güçlü bir endüstriyel omurga görevi görüyor. Bu alanlar arası beceri, AiMOGA Robotunun araştırma ve geliştirmeden ticari dağıtıma hızlı bir şekilde geçiş yapmasını sağlayarak çeşitli gerçek dünya senaryolarında ölçeklenebilir uygulamalar için sağlam bir temel oluşturuyor. Bu sağlam bilgi birikimi ve tecrübe Chery’nin yapay zekâ ve robotik alanlarında öncü bir marka olmasını sağlıyor. AiMOGA sektörler arası bilgi birikimiyle her alanda hizmet sunabiliyor! AiMOGA artık resmi olarak Chery 4S bayilerinde kullanılıyor. Çok dilli etkileşimleri destekleyen AiMOGA, araç tanıtımları yapabiliyor, müşterileri karşılayabiliyor, test sürüşlerine rehberlik edebiliyor ve görevler arasında bağımsız olarak geçiş yapabiliyor. Mornine ise satışların yoğun olduğu dönemlerde diğer robotlarla kusursuz bir şekilde çalışarak müşteri sorularını yanıtlama ve navigasyon yardımı sağlama gibi servis görevlerini dağıtıyor. Bu koordinasyon, showroom’un verimliliğini ve operasyonel kapasitesini önemli ölçüde artırıyor ve tüm sektörlerde daha kapsamlı bir kullanım için örnek teşkil ediyor. AiMOGA’nın kullanım alanı gelecekte daha da artacak! AiMOGA, gelecekte insan-makine etkileşiminin yoğun olduğu alışveriş merkezleri, fuarlar, sinemalar ve kamu hizmet merkezleri gibi senaryolarda da kullanılacak. Ayrıca, duygusal etkileşimin daha fazla hissedildiği evler, okullar ve yaşlı bakım tesisleri gibi arkadaşlığın, empatinin ve uyum sağlama yeteneğinin önemli olduğu alanlara da nüfuz etmesi bekleniyor. Dijital bir kişilikten gerçek dünyadaki bir yapay zekâ arkadaşına ve bir showroom satış asistanına kadar, Mornine'in evrimindeki her adım, teknolojik ilerlemenin ve insan odaklı tasarımın yakınsamasını somutlaştırıyor. Yeni kullanım durumları ortaya çıktıkça ve teknik yetenekler geliştikçe Chery, ürün ekosistemini geliştirmeye ve böylece kullanıcı deneyimini ve duygusal katılımı vurgulamaya devam edecek.

Beyin Kendini İyileştirebiliyor mu? Haber

Beyin Kendini İyileştirebiliyor mu?

Yapay zekâ destekli teşhislerden giyilebilir cihazlara kadar birçok yenilik, hastalıkların çözümünde ve sorunların giderilmesinde etkili çözümler sunuyor. Bu bağlamda beyin dalgalarını analiz ederek insan-makine etkileşimini mümkün kılan nöroteknoloji; ilaçsız, kişiselleştirilmiş ve maliyet olarak daha uygun bir seçenek sunarak her 10 kişiden yaklaşık 1'inde görülen disleksi gibi öğrenme güçlüğü sorunları yaşayan bireylere yeni bir umut ışığı oluyor. Teknolojik gelişmeler, hayatımızın her alanında bize kolaylık ve konfor sunmaya devam ediyor. Sabahları uyandığımızda ilk iş olarak elimize aldığımız telefonlarımızdan temassız ödeme sistemlerine kadar her yerde teknoloji ile iç içe yaşıyoruz. Yeni teknolojiler, daha önce imkânsız görülen kapıları aralayarak dünya çapında birçok sektörü kökten değiştiriyor. Sağlık sektörü ise teknolojinin en hızlı dönüştürdüğü alanlardan biri olarak öne çıkıyor. Yapay zekâ destekli teşhis sistemleri, hastalıkların erken teşhisini mümkün kılarken, giyilebilir cihazlar sayesinde hastaların sağlık durumları anlık olarak takip edilebiliyor. Robotik cerrahi sistemleri, daha hassas ve minimal invaziv ameliyatların yapılmasına olanak sağlarken, tele-tıp uygulamaları sayesinde hastalar evlerinden çıkmadan uzman doktorlara ulaşabiliyor. Son yapılan araştırmalara göre sağlık bilişim teknolojileri pazarının2024 yılında yaklaşık 360 milyar dolar olduğu tahmin edilirken bu rakamın 2029'a kadar yüzde 15'lik yıllık büyüme oranıyla 730 milyar doların üzerine çıkması bekleniyor. "Kızlara Göre Erkeklerde 5 Kat Daha Fazla Görülüyor" Sağlık teknolojilerinin yeni çözümler sunduğu alanlardan birini de öğrenme güçlüğü oluşturuyor. Geleneksel öğretim yöntemleri, özellikle öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar için çoğu zaman yetersiz kaldığını belirten Auto Train Brain CEO'su Dr. Günet Eroğlu, "Nöroteknoloji uygulamaları öğrenme güçlüğü yaşayan bireylere umut oluyor. Kızlara göre erkeklerde 5 kat daha fazla görülen öğrenme güçlüğü olan disleksi, toplumumuzda hastalık olarak biliniyor fakat bir hastalık değil, nörogelişimsel bir farklılıktır. Kişilerde sanılanın aksine zekâ geriliği yok. Bu bireyler üstün zekaya sahip olabiliyor. Bu nedenle, tüm vücudu kontrol eden bir sistem olan beynin işleyişini anlayıp, beyin dalgalarını analiz ederek nöro geri bildirim teknikleriyle ilgili bölgeleri iyileştirilebiliyor" dedi. "Beyin Sinyallerini Anlamak Yaklaşık 800 Milyon Disleksili Bireye Umut Oluyor" Öğrenme güçlüğünün nöronlar arasındaki sinyal sisteminin farklı işleyişinden kaynaklandığını belirten Dr. Eroğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Ancak nöroplastisite sayesinde, beyin bu farklılığa rağmen yeni bağlantılar kurarak öğrenme sürecini iyileştirebilir. Beyinden gelen sinyallerin güçlü ve zayıf yönleri analiz ediliyor. Bunun neticesinde farklı öğrenme stillerine uygun kişiye özel eğitim içerikleri sunuluyor ve böylece beynin sinyal işleyişi normalleştiriliyor. Bu uygulama dünya nüfusunun yüzde 10'unu etkileyen yaklaşık 800 milyon disleksik bireye umut oluyor. Çünkü hem ilaçsız bir tedavi sunuyor hem de kişilere istediği zaman ve mekânda kendini geliştirme olanağı sunuyor."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.