Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Yapay Zeka Haberleri

Kapsül Haber Ajansı - Yapay Zeka Haberleri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yapay Zeka Haberleri haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yapay Zeka Geleceğin Finans Uzmanı Mı? Haber

Yapay Zeka Geleceğin Finans Uzmanı Mı?

“Finansta Yapay Zekâ” paneli; veri temelli karar alma süreçlerinden operasyonel verimlilik artışına, etik sorumluluklardan iş gücü dönüşümüne kadar birçok konuyu gündeme taşıdı. Sektör liderlerinin somut örnekler ve içgörülerle katkı sunduğu oturum, finans dünyasının yapay zeka ile nasıl evrildiğine dair çarpıcı bir perspektif sundu. Türkiye İş Bankası Chief Data & AI Officer’ı Gökhanalp Arslan, FİBA Banka Bilgi Teknolojileri ve Bankacılık Operasyonları Genel Müdür Yardımcısı Serdar Yılmaz, ING Chapter Lead – AI Development pozisyonunda görev yapan Ahmet Faruk Minareci, Yapı Kredi Bankası Analitik ve İş Zekâsı Direktörü Emin Rodoslu ve QNB Bank A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı- Ödeme Sistemleri ve Yapay Zekâ Çözümleri sorumlusu Murat Koraş, yapay zekâ odaklı dönüşüm süreçlerine dair stratejilerini ve deneyimlerini paylaştı. Özyeğin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden Doç. Dr. Emre Sefer’in katkı sunduğu oturumun moderatörlüğünü ise yine üniversitenin Mühendislik Fakültesi’nden Doç. Dr. Cenk Demiroğlu üstlendi. Verimlilikte Somut Artışlar Gözlemleniyor Yapay zeka entegrasyonunun özellikle yazılım geliştirme ve test süreçlerinde sağladığı ölçülebilir verimlilik artışları dikkat çekici bir şekilde ortaya kondu. Katılımcı kurumlar, bu alanlarda yüzde 20’ye varan performans artışı gözlemlendiğini ve bu iyileşmenin süreçlerin daha sistematik, hızlı ve hatasız ilerlemesini sağladığını belirtti. Özellikle operasyonel birimlerde, geçmişte dış kaynak desteğiyle yürütülen pek çok görev artık kurum içi ekipler tarafından daha kısa sürede ve daha düşük maliyetle gerçekleştirilebiliyor. Kurumsal iletişim ve pazarlama departmanlarında ise üretken yapay zekâ araçlarının aktif kullanımı sayesinde, içerik üretiminden kampanya planlamasına kadar pek çok süreç yeniden tasarlandı ve hız kazandı. Bu dönüşüm verimliliğin yanı sıra kurum içi bilgi birikiminin artması, ekiplerin daha yaratıcı ve stratejik roller üstlenmesi gibi niteliksel katkılar da sağladı. Yapay Zeka Güçlü Bir Araç Ancak Asıl Fark Hâlâ İnsan Aklında Yapay zeka destekli sistemlerin devreye girmesiyle birlikte daha önce yüzlerce çalışanın yürüttüğü operasyonel işler artık daha az insan kaynağı ile daha verimli ve düşük maliyetle sürdürülebiliyor. Bu dönüşüm, özellikle çağrı merkezi ve arka ofis gibi tekrarlayan süreçlerde belirgin şekilde hissediliyor. Ancak veri, algoritma ve otomasyon süreçleri gelişse de asıl rekabet avantajı halâ insanın stratejik karar verme becerisinde yatıyor. Doğru veriyi doğru zamanda anlamlandırmak, yapay zeka çağında fark yaratan en önemli yetkinlik. Bu nedenle, “öğrenmeyi öğrenme” becerisi; değişen iş dinamiklerine uyum sağlamak ve kalıcı değer üretmek açısından kritik önem taşıyor. Yapay zeka henüz finansal hizmetlerin fiziksel dünyadaki temas noktalarına tam anlamıyla entegre olmadı ancak sektör liderlerine göre bu entegrasyon çok yakın bir geleceğin gerçeği olacak. Önümüzdeki dönemde, bireylerin finansal yapay zeka ajanları; kurumlar arası veri paylaşımı yapan diğer yapay zekalarla doğrudan iletişim kuracak, işlemleri onlar adına yürütecek. Ancak teknolojinin bu denli ilerlemesi bile, müşteri deneyimi tasarımı ve karmaşık problem çözme becerileri gibi alanların önemini ortadan kaldırmayacak. Aksine, bu alanlar; yapay zekanın sağladığı hız ve ölçek avantajını, insan odaklı stratejiyle buluşturan en kritik unsurlar hâline gelecek. Etik ve Regülasyon Boyutu Giderek Kritikleşiyor Yapay zekanın sunduğu yüksek verimlilik ve hız avantajlarına rağmen, yüksek regülasyonlu sektörlerde bu teknolojilerin hayata geçirilmesi ciddi bir etik ve hukuki denetim çerçevesi içinde değerlendiriliyor. Finans sektörünün doğası gereği ölçeği ne olursa olsun her bir yapay zekâ uygulaması; veri güvenliği, şeffaflık, hesap verebilirlik ve uyumluluk kriterlerine göre detaylı kontrol süreçlerinden geçmek zorunda kalıyor. Bu durum, teknolojik ilerlemenin mühendislik ya da verimlilik boyutuyla sınırlı kalmıyor. Kurumsal sorumluluk, etik ilkeler ve düzenleyici uyum ekseninde de ele alınması gerektiğini net biçimde gözlemleniyor. İnovasyonun sürdürülebilirliği neyin mümkün olduğu değil, neyin sorumlu biçimde uygulanabilir olduğu ile şekilleniyor. AI Week Tüm Hızıyla Devam Ediyor Özyeğin Üniversitesi etkinlik haftası boyunca “Perakendede Yapay Zekâ”, “Tarım ve Gıda Teknolojileri” ve “Sağlıkta Yapay Zekâ” gibi sektör odaklı oturumlarda alan uzmanlarını ağırlamaya devam ediyor.

Ali KIRALİ: "TÜRİB'in Gelecek Vizyonu: Vadeli İşlem Piyasası ve Ürün Ticaretinde Uluslararası Merkez Olmak" Haber

Ali KIRALİ: "TÜRİB'in Gelecek Vizyonu: Vadeli İşlem Piyasası ve Ürün Ticaretinde Uluslararası Merkez Olmak"

Etkinliğin "Hasat Sonrası Gelecek Projeksiyonları" temalı ikinci oturumunda konuşan Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Genel Müdürü Ali KIRALİ, Türkiye'de altı yılda ürün ihtisas borsacılığının ulaştığı konum ve tarım piyasalarındaki gelişmeleri aktararak, devreye alınması planlanan Vadeli İşlem Piyasası, Teverruk Piyasası ve Uluslararası Ürün Piyasasına ilişkin TÜRİB'in gelecek vizyonunu paylaştı. TÜRİS ve ÜPAK'lı Aracılı Sistem ile ELÜS Piyasasında Yeni Dönem TÜRİB özkaynaklarıyla geliştirilen yerli ve milli borsacılık yazılımı TÜRİB İşlem Sistemi'ne (TÜRİS) entegre edilen aracılı yapı sayesinde, Ürün Piyasası Aracı Kurumları (ÜPAKlar) ile tarımsal emtia piyasalarının daha şeffaf, yaygın ve erişilebilir bir şekilde işlemesi mümkün hale geldiğini belirten KIRALİ "TÜRİS'in yüksek performanslı ve esnek altyapısının, piyasa gözetiminde yapay zekâ tabanlı Algoritmik Takip ve İzleme Platformu (ATİP) ile entegre çalışması güvenli ve şeffaf işlem için önemli bir inovasyondur." dedi. ÜPAKların, ülke genelindeki acenteleri Ticaret Borsaları üzerinden yatırımcılara ve üreticilere ulaşarak, lisanslı depoculuğun gelişimini desteklediğini ve elektronik ürün senedine (ELÜS) konu olabilecek yeni ürünlerin sisteme dahil edilmesini kolaylaştırdığını belirten KIRALİ, bu yapı sayesinde yatırımcı tabanının genişlediği değerlendirmesinde bulundu. KIRALİ "2025 yılı Eylül ayı itibarıyla sisteme kayıtlı yatırımcı sayısı 270.000'e ulaşırken, işlem yapan tekil yatırımcı sayısı 217.000'e yükselmiş; günlük ortalama işlem hacmi ise 2024'teki 267 milyon TL'den 2025'te 500 milyon TL'ye çıkarak %87 artış kaydetmiştir." dedi. Vadeli İşlem Piyasasına Doğru TÜRİB'in gelecek vizyonunun en önemli adımlarından biri olan Vadeli İşlem Piyasası'nın, ürün ihtisas borsacılığında yeni bir dönemi başlatacağını belirten KIRALİ, ELÜS ve TÜRİB fiyat endeksleri üzerine vadeli işlem sözleşmelerin işlem göreceği bu piyasanın; çiftçiler, tüccarlar ve sanayicilere ürün piyasındaki risklerini yönetme fırsatı sunarken, finansal yatırımcılara ise portföylerini çeşitlendirecek yeni bir yatırım aracı sunacağını belirtti. 1 Ekim 2025 tarihinde piyasaya merkezi takas hizmeti verecek İstanbul Takas ve Saklama Bankası (Takasbank) ile birlikte gerçekleştirilen tanıtım toplantısında, piyasa katılımcılarına ile birlikte piyasanın işleyiş detayları ve yol haritasının aktarıldığını belirten KIRALİ 2026 yılı Temmuz ayında devreye almayı hedefledikleri bu piyasa ile tarım piyasalarında öngörülebilirliğin artırılarak, Türkiye'nin bölgesel bir vadeli işlemler merkezi olma yolculuğunda kritik bir eşiğin aşılacağı değerlendirmesinde bulundu. KIRALİ, TÜRİB'in 2026 yılında devreye almak üzere çalışmalarını sürdürdüğü diğer iki piyasa olan Ticaret Bakanlığının faaliyet izni verdiği antrepolardaki tarım ürünlerinin işlem göreceği Uluslararası Ürün Piyasası ve vergisel mevzuat altyapısı tamamlanma aşamasına gelen ve kısa vadeli fon temini için katılım finansına yönelik ELÜS üzerine emtia ticaretinin gerçekleştirileceği Teverruk Piyasası ile Türkiye'yi tarım emtiasına dayalı küresel ticaret ağının öncü aktörlerinden biri haline getirmek için çalıştıklarını vurguladı.

Otonom Sürüş Devrimi: Bir Yılda 1 Milyon LiDAR Üretimi Haber

Otonom Sürüş Devrimi: Bir Yılda 1 Milyon LiDAR Üretimi

Şirket, 2025 yılı içinde 1.000.000’uncu lidar ünitesinin üretimini tamamlayarak, dünya çapında bir yılda bir milyon adedin üzerine çıkan ilk lidar şirketi unvanını kazandı. Bu rekor, Lidar'ın (Işık Algılama ve Mesafe Ölçümü) otonom sürüş (ADAS) sistemlerinde artık bir lüks olmaktan çıkıp, seri üretimde bir endüstri standardı haline geldiğini gösteriyor. Kurumsal Vizyon Gerçekleşiyor: Her 100 Araçtan Biri 3 Boyutlu Algılayacak Hesai'nin bu kilometre taşı, şirketin kuruluşundan bu yana belirlediği ilk büyük vizyonunu 2025 yılında neredeyse tamamen gerçekleştirdiğini gösteriyor: "2025 yılına kadar dünya çapındaki araçların %1'ini 3D algı ile donatmak." Hesai Kurucu Ortağı ve CEO'su David Li, "Belirlediğimiz 2025 vizyonu artık ulaşılabilir durumda ve bu, bizim için gurur verici bir an," dedi. Li, yapay zekâ çağının büyük hayalleri gerçekleştirmek için zemin hazırladığını ve lidar'ı akıllı araçlar ve robotların 'gözü' yapmaya devam edeceklerini belirtti. 2025'te küresel yeni otomobil üretiminin yaklaşık 88.7 milyon ünite olacağı öngörülürken, Hesai'nin 1 milyon adetlik üretimi, bu hedefe ne denli yaklaştığının somut kanıtı. Üretim Devrimi ve Pazar Hakimiyeti Hesai'nin başarısının ardında, endüstri lideri üretim sistemi yatıyor. Tamamen otomasyonla çalışan üretim hatları, her 20 saniyede bir lidar üretebilme kapasitesine sahip. Ayrıca, şirketin yedi temel lidar bileşenini bağımsız olarak geliştiren tek şirket olması, pazardaki rekabet avantajını katlıyor. Hesai, 2025 yılı itibarıyla global otomotiv lidar pazarında üç önemli alanda zirvede yer alıyor: Genel otomotiv lidar pazar payı. Gelişmiş Sürücü Destek Sistemleri (ADAS) lidar pazar payı. Seviye 4 otonom sürüş lidar pazar payı. Otomotiv Devlerinin Ortak Tercihi Hesai, 2025-2027 yılları arasında seri üretime girmesi planlanan 24 farklı OEM’e ait 120’den fazla araç modelinde standart güvenlik özelliği olarak yer almayı garantiledi. Bu kapsamlı anlaşmalar, teknolojiye olan talebin ne kadar hızlı arttığını gözler önüne seriyor. Şirketin global ortakları arasında üst düzey bir Avrupalı OEM, Li Auto, Xiaomi, Geely, Audi ve GM gibi devler yer alıyor. Robotik alanında ise Hesai, Motional, Baidu, Didi ve Pony.ai dahil olmak üzere dünyanın en büyük on robotaksi servis sağlayıcısından dokuzuna tedarik sağlıyor. 2025 yılının ikinci çeyreği itibarıyla, Hesai ADAS ve robotik pazarlarında kümülatif olarak 1.37 milyondan fazla lidar ünitesi teslim etmiş durumda. Hesai, 2025 yılı için toplam üretim kapasitesini 2 milyon adet olarak planlarken, yıl sonu teslimat beklentisini 1.2 ila 1.5 milyon ünite arasında tutuyor. Bu, otonom ve akıllı araç teknolojilerinin ticarileşme hızının beklentilerin çok üzerinde olduğunun en açık kanıtı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Yapay Zeka Destekli CXM ile İş Kararlarında Yeni Dönem Haber

Yapay Zeka Destekli CXM ile İş Kararlarında Yeni Dönem

Günümüz rekabet şartlarında avantaj elde etmek için ürün ve hizmet kalitesinin yanı sıra uçtan uca müşteri deneyimini anlamak ve yönetmek kritik önem taşıyor. Müşterilerin değişen beklentileri ve birçok kanala yayılan geri bildirimleri, artık yalnızca müşteri hizmetleri departmanlarının değil, doğrudan şirketlerin stratejik kararlarına ışık tutan temel bir veri kaynağına dönüştü. Yapay zeka destekli Müşteri Deneyimi Yönetimi (CXM) platformu Artiwise, bazen büyük veri yığınlarının içerisinde bazen de bir sosyal medya gönderisinde saklı bu verileri aksiyon alınabilir içgörülere dönüştürerek, stok yönetiminden kampanya planlamasına kadar uzanan geniş bir alanda stratejik avantaj sağlıyor. CX verisiyle operasyonel mükemmellik Artiwise CXM Platformu, tüm müşteri iletişim kanallarından (çağrı merkezi konuşmaları, anketler, sosyal medya, chatbot, online yorumlar vb.) gelen müşterinin sesini (Voice of Customer - VOC) derinlemesine analiz ederek, operasyonel süreçlerdeki görünmez sorunları ve verimlilik potansiyellerini ortaya çıkarıyor. Geleneksel yöntemlerle müşteri deneyimine dair verilerin sadece yüzde 5’lik küçük bir kısmı analiz edilebilirken, Artiwise platformu, bu verilerin tümünü işliyor ve yüzde 65’ini otomatik olarak eyleme dönüştürülebilir adımlara dönüştürüyor. Bu sayedemüşteri deneyimi verisi, artık sadece raporlanan şikayetlerin ötesine geçiyor ve tedarik zinciri, stok planlaması ve üretim süreçleri gibi kritik operasyonel alanlara doğrudan yön veriyor. Örneğin müşteri geri bildirimlerini analiz etmek ve verimlilik potansiyellerini ortaya çıkarmak için Artiwise CXM platformunu kullanan bir otomotiv devi, müşterilerin ürün kalitesi veya teslimat süreçleriyle ilgili yaşadığı sorunlardan hareketle, doğrudan üretim hattındaki ve tedarik zincirindeki kusurları saptamayı ve gidermeyi başardı. Otomobil üreticisi, bu içgörüler sayesinde, yalnızca mevcut sorunlara müdahale etmekle kalmadı, aynı zamanda henüz büyümemiş problemleri.önleyici tedbirler alabildi. Bu örnek, müşteri deneyimi verisinin proaktif üretim yönetimi açısından taşıdığı değeri net biçimde ortaya koyuyor. Benzer şekilde, perakende sektöründeki birçok dev şirket, ürün bulunabilirliği ile ilgili müşteri geri bildirimlerini analiz ederek, doğrudan stok optimizasyonu ve lojistik planlaması için stratejik kararlar alabiliyor. Artiwise CXM platformu, müşteri geri bildirimlerinden elde edilen verilerle farklı ürün özelliklerini kategorize etme ve anlama yeteneği sunarak, ürün gamı ve stok kararlarına etkili bir şekilde ışık tutuyor. Bu, sadece operasyonel verimlilik değil, müşteri memnuniyeti açısından da doğrudan etki yaratıyor. Müşteri içgörüleriyle hedef odaklı ürün geliştirme ve kampanyalar CX verisi, sadece operasyonel süreçleri değil, pazarlama ve ürün geliştirme stratejilerini de kökten dönüştürüyor. Artiwise, müşteri duygu ve tercih analizleriyle pazarlama stratejilerini daha etkili hale getiriyor. Hangi kampanyaların daha etkili olduğu, hangi ürün özelliklerinin geliştirilmesi gerektiği ya da yeni bir ürün fikrinin doğup doğmayacağı bile müşteriden gelen geri bildirimle öngörülebiliyor. Artiwise’ın Aksiyon Planlayıcı özelliği, ekiplerin müşteri deneyimindeki acı noktalar doğrultusunda doğru noktalara odaklanarak aksiyon almasını, bu aksiyonları sistematik biçimde takip edip kıyaslamasını sağlıyor. Bu yapı sayesinde şirketler, daha ölçülebilir ve hedef odaklı iyileştirmeler yaparak ROI artışı sağlayabiliyor.Aynı zamanda, pazarlama ekipleri müşteri verilerine dayalı, daha hedefli ve kişiselleştirilmiş kampanyalar oluşturabiliyor. Müşteri geri bildirimlerinden elde edilen içgörülerle ürün geliştirme ve hizmet iyileştirme süreçleri de daha veriye dayalı hale geliyor, bu da pazar ihtiyaçlarına tam olarak uyan ve müşteri memnuniyetini artıran yenilikler sunulmasını kolaylaştırıyor. Artiwise CEO'su Tanel Temel, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Müşteri deneyimi verisi, artık sadece bir müşteri hizmetleri konusu değil, tüm şirketin stratejik pusulasıdır. Yapay zeka ile biz bu veriyi sadece anlamlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda şirketlerin tedarik zincirinden kampanya planlamasına kadar her alanda daha akıllı ve proaktif kararlar almasını sağlıyoruz. Bu sayede müşterinin sesini gerçekten dinleyebilme kabiliyeti, operasyonel verimliliği artırıyor, maliyetleri düşürüyor ve satışlara doğrudan katkıda bulunuyor" dedi. Yapay zeka destekli uçtan uca müşteri deneyimi yönetimi Platformun bütüncül çözüm döngüsü sayesinde şirketler, müşteri davranış kalıplarını saptayarak kişiselleştirilmiş deneyimler sunma, anomali tespitiyle proaktif müdahalelerde bulunma ve departmanlar arası hizalanma kabiliyeti kazanıyor. Böylece stratejik karar alma mekanizmalarını çağın hızına ve çok sesliliğine uyarlayarak iyileştiriyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Instagram, 3 Milyar Aylık Aktif Kullanıcıya Ulaştı Haber

Instagram, 3 Milyar Aylık Aktif Kullanıcıya Ulaştı

Platformun kısa videolar, mesajlaşma ve bağlantı kurmanın etrafında şekillendiğinin altını çizen Instagram, bu büyümede son yıllardaki en etkili araçların Reels ve Direkt Mesaj olduğunu belirtti. Bunun yanı sıra Instagram, yapay zekanın da desteğiyle kullanıcıların deneyimlerini istedikleri gibi kişiselleştirebilmeleri ve içerik üzerinde daha fazla kontrol sahibi olabilmeleri için yeni yollar geliştirmeye devam ettiğini açıkladı. Önümüzdeki dönemde kullanıma sunulması beklenen bazı yenilikler: Reels algoritması üzerinde daha fazla kontrol: Kullanıcılar, görmek istedikleri ya da görmek istemedikleri konuları seçerek deneyimlerini kişiselleştirebilecek. Daha sade bir geçiş: Ana sayfa akışından Reels’a, oradan da Mesajlar’a kolayca geçiş yapılabilecek. Test edilen özellikler: Hindistan ve Güney Kore’de Reels’ı merkezine alan mobil bir deneyim deneniyor. Bu format sayesinde kullanıcılar eğlenceli içeriklere doğrudan ulaşabilecek, takip ettikleri kişilerin paylaşımlarını ise “Takip Edilenler” sekmesinde görebilecek. Deneyim, iPad için geliştirilen yeni görünümle de benzerlik taşıyacak. Kullanıcıları yaratıcılık etrafında buluşturmaya devam eden Instagram, ister arkadaşlarla paylaşılan komik bir görsel, ister sevilen içerik üreticilerinden bir Reel, isterse anılarla dolu paylaşımlar olsun, insanların kendilerini ifade edebileceği ve bağlantı kurabileceği bir alan sunmayı sürdürmeyi hedefliyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

vivo, Türkiye'de 5G'ye hazır! Haber

vivo, Türkiye'de 5G'ye hazır!

Akıllı telefon dünyasının lider markalarından vivo, İstanbul'da gerçekleştirdiği özel etkinlikte hem 5G vizyonunu hem de bu teknolojiyi destekleyen yeni vivo V60 Serisi'ni tanıttı. Basın, teknoloji ve iletişim dünyasının yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte katılımcılar, vivo'nun Türkiye'deki 5G vizyonunu doğrudan şirket yöneticilerinden dinlerken yeni V60 Serisi'ni de deneyimleme fırsatı buldu. Açılış konuşmasını yapan vivo Türkiye Yatırımcısı ve CEO Harris Li, Türkiye pazarının vivo için stratejik önemini ve vivo'nun Türkiye'deki yolculuğunu, küresel ölçekteki 5G stratejisini ve geleceğe yönelik hedeflerini katılımcılarla paylaştı. Harris Li konuşmasında şunları söyledi: “vivo için 5G, yalnızca küresel stratejimizin merkezinde yer alan bir teknoloji değil, aynı zamanda gelecekteki gelişimimizin de en büyük önceliğidir. Biz, 5G'nin yeni bir çağın kapılarını açacağına ve hayatlarımızı dönüştüreceğine yürekten inanıyoruz. Türkiye'nin 5G altyapısının hızla gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla birlikte, 5G teknolojisi toplumsal yenilikleri ve dönüşümü teşvik eden en önemli güçlerden biri haline geliyor. vivo olarak, Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom gibi stratejik ortaklarımızla birlikte Türk kullanıcılarına çok daha iyi bir 5G deneyimi sunmak için çalışıyoruz. Teknolojinin büyüsü, insanları daha iyi bir gelecekle buluşturmasında gizlidir. İşte biz de bu vizyon doğrultusunda, yalnızca ileri teknolojiye değil, aynı zamanda kullanıcı odaklı tasarıma da önem veriyoruz. Bugün tanıttığımız V60 Serisi, bu vizyonun somut bir yansıması. Amacımız, daha fazla insanın 5G çağının sunduğu sonsuz olanakları deneyimlemesini sağlamak.” Etkinlikte markanın büyüme yolcuğuna anlatan vivo Türkiye Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Tahtacı, “İnovasyon yolculuğumuz 1995 yılında Çin'in Dongguan şehrinde başladı. 2016'da 5G araştırma merkezimizi kurarak geleceğin iletişim teknolojilerine yatırım yaptık. 2021'de Avrupa'daki tek üretim tesisimizi Türkiye'de açtık ve 2024 itibarıyla V serisinin Lite ürünlerini Türkiye'de üretmeye başladık. 2022'de Çin'de, 2024'te ise Hindistan'da pazar liderliğini elde ettik. Türkiye'de sadece 2024-2025 döneminde X Serisi satışlarımızı yaklaşık yüzde 1400, V Serisi satışlarımızı da yüzde 154 artırarak güçlü bir büyüme elde ettik. Bugün 4 kıtada 60'tan fazla ülkede faaliyet gösteriyor, 500 milyondan fazla aktif kullanıcıya hizmet veriyor, 10 AR-GE merkezi ve 8 üretim tesisiyle küresel ölçekte varlık gösteriyoruz. Dünyanın en ince telefonu X5Max'i 2014 yılında, ilk ekran içi parmak izi okuyucusu X20Plus UD'yi 2017 yılında, en ince katlanabilir telefonu X Fold 3'ü 2024'te ve ilk Android MR gözlüğü vivo Vision'ı 2025'te geliştirerek sektöre yön vermeye devam ediyoruz.” dedi. Hem 5G'nin hem de 6G'nin öncü markalarından vivo 2016 yılında kurduğu 5G & 6G Araştırma Merkezi ile geleceğin bağlantı teknolojilerine yatırım yapmaya başladı 2019'da ilk 5G ürünü olan vivo APEX 2019 ile sektörde öncü bir rol üstlendi. Şirket bugün geldiği noktada ise sadece ürün geliştirmiyor, aynı zamanda uluslararası standartların şekillenmesine de katkıda bulunuyor. Günümüzde kadar 3GPP standartlaşma süreçlerine 10.000'den fazla teknik doküman sundu ve dünya genelinde 6.000'den fazla 5G patent başvurusu gerçekleştirdi. Ayrıca Çin Ulusal Bilim ve Teknoloji Ödülü, 3GPP Mükemmellik Ödülü ve 6G Demo Ödülü gibi önemli ödüllerle küresel arenada başarısını tescilledi. Türkiye'de Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone ile iş birliği içinde 5G uyumluluk testleri gerçekleştiren şirket kullanıcıların sorunsuz ve yüksek performanslı bir 5G deneyimi yaşaması için çalışmalarını sürdürüyor. 5G ile indirme hızları 1.236 Mbps'ye ulaşırken, bu hız 4G'ye kıyasla yaklaşık 8 kat daha hızlı bir deneyim sunuyor. Örneğin 4G'de 6 dakika süren bir oyun indirmesi, 5G sayesinde yalnızca 30 saniyede tamamlanabiliyor. Daha yüksek kapasite ve düşük gecikme süreleri ile aynı anda daha fazla cihaz bağlanabilirken, oyun ve video deneyimi de çok daha akıcı hale geliyor. Katılımcılar V60 Serisini de deneyimledi Lansmanın en çok merak edilen bölümü ise yeni vivo V60 Serisi'nin tanıtımı oldu. Etkinlikte, katılımcılar özel bir alanda ürünleri deneyimleme imkânı bulundu. Türkiye'de de satışa sunulan yeni vivo V60 Serisi'nin V60 ve V60 Lite modelleri, 5G uyumlu yapılarıyla kullanıcıları geleceğe hazırlıyor. vivo, V serisinin güçlü yeni üyesi vivo V60, 5G ile desteği ile yüksek hızda veri iletimi, düşük gecikme süresi ve bağlantı kararlılığı sunuyor; bu sayede hem içerik tüketiminde hem de çoklu görev yaparken kullanıcıların beklentileri fazlasıyla karşılanıyor. Ağ teknolojisi açısından geleceğe hazır bir cihaz olan V60, vivo'nun küresel 5G stratejisinin Türkiye'ye yansıması niteliğinde. Telefon ayrıca çok yönlü 50 MP ZEISS Süper Telefoto Kamerası[1] ve gelişmiş fotoğraf özellikleriyle portre çekiminde yeni bir dönem de başlatıyor. Şıklığı ve dayanıklılığı bir araya getiren tasarımı, uzun süre dayanan büyük pili ve hızlı şarj teknolojisi sayesinde V60, kullanıcıların gün boyu her koşulda bağlantıda kalmasını sağlıyor. V60'ın telefoto lensi, Süper Telefoto Geliştirme özelliğiyle çok daha güçlü hale geliyor. Yapay zekâ destekli yakınlaştırma sayesinde, en uzak mesafelerde bile net ve canlı kareler elde edilebiliyor. İster 10x yakınlaştırma yapın ister 100x'e kadar sınırları zorlayın, vivo'nun geliştirdiği büyük sensör ile ileri seviye algoritmaların birleşimi her detayı keskin ve gerçeğe yakın biçimde yansıtıyor. V60, gücünü Qualcomm Snapdragon® 7 Gen 4 Mobil Platformdan alıyor. 12 GB + 12 GB Genişletilmiş RAM[2] ve 512 GB depolama alanı ile desteklenen bu güçlü donanım, çoklu görevlerden yoğun grafik gerektiren oyunlara kadar her şeyi akıcı bir şekilde çalıştırıyor. Katılımcıların deneyimlediği vivo V60 Lite'da da 5G desteği önemli bir özellik olarak öne çıkıyor. vivo V60 Lite, 256 GB depolama ve 8 GB RAM ile pazara sunuluyor. 6,77 inç, 120 Hz AMOLED panel, yüksek ekran-gövde oranı ve düşük mavi ışık seviyesi ile kullanıcı konforunun ön planda tutulduğu cihazda ses performansını artırmak için çift stereo hoparlör kullanılıyor. Güç tüketimi ve pil ömrü açısından da avantajlı olan telefon, 6500 mAh BlueVolt pil ile uzun süre kullanım, 90W FlashCharge ile hızla şarj olabilme imkânı sunuyor. Kamera tarafında, 50 MP ana kamera (Sony IMX882 sensör), 32 MP selfie kamerası, ayrıca 8 MP ultra geniş açılı kamera gibi çok yönlü çekim yetenekleri ile öne çıkan telefon, IP65 seviyesinde toz ve suya karşı dayanıklılık sağlıyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Yapay Zeka, Disleksi ve Otizm'in Erken Tanısında Yüzde 98'e Varan Doğruluk Sağladı Haber

Yapay Zeka, Disleksi ve Otizm'in Erken Tanısında Yüzde 98'e Varan Doğruluk Sağladı

Otizm ve disleksi gibi nörogelişimsel farklılıklar, bireylerin yaşamını derinden etkiliyor. Tıpkı diğer tüm sağlık sorunlarında olduğu gibi, bu durumlarda da erken ve doğru teşhis, kişilerin ihtiyaç duyduğu özel eğitim ve desteğe ulaşması açısından hayati önem taşıyor. Fakat, her iki durum da dikkat eksikliği, hiperaktivite gibi başka sorunlarla karıştırılabiliyor veya aileler tarafından fark edilmeyebiliyor. Bu yanlış anlaşılmalar ise tanı ve müdahalede gecikmelere yol açabiliyor. Hemen hemen hayatımızın her yönüne etkisi bulunan teknolojik gelişmeler bu rahatsızlıkların erken teşhisinde önemli bir rol oynuyor. Bu kapsamda Bahçeşehir Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Günet Eroğlu'nun kaleme aldığı "Disleksi ve Otizm Spektrum Bozukluğunda Biyobelirteç Tespiti için Elektroensefalografi Tabanlı Makine Öğrenmesi: Modeller, Özellikler ve Tanısal Fayda Üzerine Karşılaştırmalı Bir Derleme" başlıklı makale de EEG (elektroensefalografi) ve yapay zekâ teknolojilerinin, bu tür bilişsel temelli durumları erkenden ortaya çıkarabileceğini gösteriyor. Makale, 15 farklı akademik çalışmanın verilerini analiz ederek, beyin dalgalarını inceleyen EEG verileri üzerinden disleksi ve OSB'nin yüksek doğruluk oranlarıyla (%82 ila %99,2) teşhis edilebileceğini gösteriyor. Bu başarı, özellikle geleneksel yöntemlerle tanının konulmasının zor olduğu vakalarda, nörogelişimsel bozukluklara yönelik objektif biyobelirteçlerin belirlenmesi açısından büyük bir ilerleme anlamına geliyor. Bu derleme, disleksi ve OSB'yi ayrı ayrı ele alan geleneksel yaklaşımlardan farklı olarak, iki durumu da karşılaştırmalı bir şekilde değerlendiriyor. Bu sayede, ortak nöral mekanizmalar ve metodolojik zorluklar daha iyi anlaşılıyor, bu da gelecekteki tanı süreçlerinin geliştirilmesi için önemli ipuçları sunuyor. Makale, bu teknolojilerin klinik uygulamalara entegrasyonu için hâlâ aşılması gereken zorluklar olduğunu da belirtiyor. Ancak elde edilen yüksek doğruluk oranları, yapay zekâ destekli EEG analizlerinin, nörogelişimsel bozuklukların erken teşhisinde ve tedavisinde yeni bir dönem başlatabileceğini gösteriyor. "Her Şey Beyni Anlamaktan Geçiyor" Bu makalenin yapay zekanın nörobilim alanında ne kadar dönüştürücü olabileceğini gösterdiğini belirten Auto Train Brain Ceo'su Dr. Günet Eroğlu, "Erken yaşta konulacak doğru bir teşhis, bir çocuğun tüm hayatını değiştirebilir. Çünkü her şey beyni anlamaktan geçiyor; bu sorunlar beynin içerisinde gerçekleşiyor. Amacımız, klinik süreçleri daha verimli ve ulaşılabilir hale getirerek, disleksi ve otizmli bireylerin potansiyellerini tam olarak gerçekleştirmelerine yardımcı olmaktır. EEG ve makine öğrenmesi teknolojileri, bu hedefimize ulaşmak için en güçlü araçlarımızdan biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorunların teşhisinde olduğu gibi, tedavisinde de teknolojik gelişmeler büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Makale, bilimin ve teknolojinin, nörogelişimsel bozuklukların anlaşılması ve yönetilmesi konusunda önemli çıkarımlar da yapıyor" dedi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Türkiye’de İşletmeler İçin Fintek 3.0 Dönemi Şimdi Başlıyor Haber

Türkiye’de İşletmeler İçin Fintek 3.0 Dönemi Şimdi Başlıyor

Uzun süredir literatürde yer alan bu kavram, Octet’in bakış açısıyla bugün işletmeler için somut bir dönüşüm evresi olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin öncü B2B fintek şirketi Octet Türkiye, işletmelerin dijital dönüşüm yolculuğunda kritik bir kavram olan Fintek 3.0’ı yeniden gündeme taşıyor. 2008 sonrasında akademik literatürde daha çok bireysel kullanıcı deneyimleri üzerinden tartışılan bu yaklaşım, o dönemde mobil ödemeler ve dijital cüzdanlarla finansal hizmetlerdeki yeniliği tanımlıyordu. Ancak kuramsal çerçevede ortaya atılan bu modelin, gerçek potansiyelini ancak bugün iş dünyasında gösterdiği anlaşılıyor. Günümüz koşullarında Fintek 3.0, yalnızca ödeme teknolojilerindeki bir evrim değil; işletmelerin nakit akışını hızlandıran, tedarik zincirini uçtan uca dijitalleştiren, veriyi karar mekanizmalarının merkezine yerleştiren bir dönüşüm evresi olarak öne çıkıyor. Bu evre, finansal teknolojilerin bireysel faydadan kurumsal verimliliğe evrilmesini ifade ediyor ve işletmeler için artık teorik bir tartışma değil, ölçülebilir sonuçlar üreten somut bir dönüşüm süreci anlamına geliyor. Octet Türkiye Kurucu Ortağı ve Strateji Bölüm Başkanı Ömer Yönder bu dönüşümü şöyle özetliyor: “Finansal teknolojilerin uzun yıllar bireysel kullanıcı deneyimi üzerinden konuşulduğunu gördük. Oysa bugün gerçek kırılma noktası işletmelerde yaşanıyor. Bizim için Fintek 3.0, geçmişte ortaya atılmış bir kavramdan çok daha fazlası; artık işletmelerin nakit döngülerini hızlandıran, likiditeyi güçlendiren ve sürdürülebilir büyümeyi mümkün kılan somut bir dönüşüm alanı. Octet olarak bu dönüşümün yalnızca parçası değil, tanımlayıcısı olmayı hedefliyoruz.” Türkiye’de bu yeni dönemin başlangıcının ise tesadüf olmadığını belirten Yönder,” Makroekonomik dalgalanmalar, tedarik zincirlerindeki kırılganlıklar ve işletmelerin artan dijitalleşme ihtiyacı, Fintek 3.0’ı artık bir tercih değil zorunluluk haline getiriyor. Bu noktada Octet Türkiye, sunduğu çoklu banka altyapısı, tahsilat ve ödeme çözümleri, tedarikçi finansmanı ve Master Merchant gibi ürünlerle bu dönüşümün işletmeler için nasıl hayata geçebileceğini somut örneklerle ortaya koyuyor” dedi. Küresel ve Yerel Dinamikler Dönüşümü Hızlandırıyor Küresel trendler kadar yerel gelişmeler de finteklerin dönüşümünü destekliyor. KPMG Türkiye’nin 212 ekibiyle birlikte hazırladığı “Türkiye Startup Yatırımları 2025 – 2. Çeyrek” raporuna göre, en fazla işlem 10 yatırımla hizmet olarak yazılım (SaaS) dikeyinde gerçekleşirken, bunu 8 işlemle yapay zekâ, 7 işlemle oyun, 5 işlemle pazaryeri ve fintek dikeyleri takip etti. Bu tablo, finansal teknolojilerin yatırımcıların da radarında olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Ayrıca 12. Kalkınma Planı’nda da fintek ekosisteminin büyüme potansiyelini destekleyen adımlar, Türkiye’nin bölgesel bir merkez olma hedefiyle paralel ilerliyor. Uluslararası raporlar kadar Türkiye’deki yatırımların da ekosisteme güçlü bir yön gösterdiğine dikkat çeken Yönder, “Yatırımcı ilgisi, regülasyon adımları ve teknolojik altyapı birlikte değerlendirildiğinde, Fintek 3.0’ın işletmeler tarafında başladığını görüyoruz. Octet olarak biz de bu dönüşümün merkezinde yer alıyor ve işletmeleri yalnızca teknoloji değil uzun vadeli dayanıklılık sağlayacak çözümlerle destekliyoruz” dedi. Karar mekanizmalarına yön veren çözümler Fintek 3.0’ın yalnızca bugünün ihtiyaçlarını karşılamakla kalmadığını, aynı zamanda geleceğin finansal altyapısını da şekillendirdiğini vurgulayan Ömer Yönder, şöyle devam etti: “2025 yılında yapay zekâ ve veri analitiğine yaptığımız yatırımlarla bu dönüşümü daha da derinleştirmeyi planlıyoruz. Hedefimiz, finansal süreçleri dijitalleştirmenin ötesine geçerek veriyi işletmeler için stratejik bir varlığa dönüştürmek, karar alma mekanizmalarını güçlendirmek ve Türkiye’nin bölgesel bir fintek merkezi olmasına katkıda bulunmak. Bugün iş dünyasının önceliği, maliyetleri azaltmak, tedarik zincirinde güveni artırmak ve veriyi sürdürülebilir büyümenin merkezine koymak. Biz Octet olarak geliştirdiğimiz çözümlerle şirketleri bu yeni döneme hazırlıyoruz.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.