Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Yenilenebilir

Kapsül Haber Ajansı - Yenilenebilir haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yenilenebilir haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Akfen Yenilenebilir Enerji Sponsorluğundaki Hidroana, Shell Eco-marathon’da Dereceye Girdi Haber

Akfen Yenilenebilir Enerji Sponsorluğundaki Hidroana, Shell Eco-marathon’da Dereceye Girdi

Akfen Yenilenebilir Enerji, alternatif enerjili araç projelerine destek olarak geleceğe katkı sağlamaya devam ediyor. Eskişehir Teknik Üniversitesi Multi-disipliner Mühendislik Fakültesi lisans öğrencilerinden oluşan, hidrojen ile araç üreten Hidroana ekibi, Akfen Yenilenebilir Enerji sponsorluğunda katıldıkları Shell – Eco Marathon’da Avrupa 9.su oldu. Bu yıl 40’ıncısı düzenlenen, Polonya’nın Kamien Slaski pistinde gerçekleştirilen Avrupa’nın en prestijli alternatif enerjili araç yarışlarından biri olan Shell Eco-marathon Europe, kıtanın dört bir yanından gelen takımları bir araya getirdi. Yarışta iki farklı araç tipi - Urban ve Prototip - ve bunların altında hidrojen, batarya elektrik ve içten yanmalı olmak üzere üç ayrı kategori yer aldı. Hidroana ekibi, prototip hidrojen kategorisinde yarışarak Avrupa 9’uncusu oldu ve bu kategoride sıralamaya giren tek Türk takımı olma başarısını gösterdi. Türkiye’den toplam üç takımın katıldığı yarışta elde edilen bu derece, hem üniversite hem de ülke adına önemli bir gurur kaynağı oldu. Tamamı gönüllü mühendislik öğrencilerinden oluşan Hidroana ekibi; Malzeme Bilimi ve Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, Kimya Mühendisliği ve Makine Mühendisliği bölümlerinden öğrencileri bir araya getirerek disiplinler arası bir çalışma ortamı yaratıyor. Ekip, bugüne kadar geliştirdiği hidrojen yakıtlı araçlarla ulusal ve uluslararası yarışmalarda Türkiye’yi başarıyla temsil etti. Akfen Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Mustafa Kemal Güngör, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Hidrojen enerjisi, geleceğin ulaşım teknolojilerinde kilit rol oynayacak temiz bir enerji kaynağı. Hidroana gibi öncü ve vizyoner ekiplerin çalışmalarına destek vermek, hem genç mühendis adaylarının gelişimine katkı sağlıyor hem de Türkiye’nin enerji dönüşüm sürecine ivme kazandırıyor. Bu başarı, gençlerimizin potansiyelinin ve ülkemizin mühendislik gücünün en somut göstergelerinden biridir.” AKFEN YENİLENEBİLİR ENERJİ’DEN HİDROJENDE ÖNCÜLÜK VİZYONU Akfen Yenilenebilir Enerji, hidrojen teknolojilerini yalnızca desteklediği projelerle değil, yürüttüğü yenilikçi Ar-Ge çalışmalarıyla da önceliklendiriyor. Şirketin proje koordinatörlüğünü üstlendiği ve Avrupa Birliği tarafından desteklenen Mobil Hidrojen Dolum İstasyonu (HYDROMOD) Projesi, hidrojenin güvenli, esnek ve yaygın kullanımına yönelik modüler dolum istasyonları geliştirmeyi hedefliyor. Türkiye ve Güney Kore’den alanında uzman kuruluşların iş birliğiyle yürütülen bu proje, temiz mobilite altyapısının yaygınlaşmasına ve iklim nötrlüğü hedeflerine doğrudan katkı sunarken, Akfen Yenilenebilir Enerji’ye hidrojen ekosisteminde öncü bir rol kazandırıyor. Akfen Yenilenebilir Enerji, yenilikçi ve çevre dostu teknolojilerin gelişimine destek olmaya önümüzdeki dönemde de devam edecek. idroana ekibi ise kazandıkları bu başarı ile Türkiye’de hidrojen enerjili araç projelerinin öncüsü olarak, geleceğin ulaşım çözümlerine ilham vermeyi sürdürüyor.

Mars Logistics, I-REC Sertifikasını Genişletti Haber

Mars Logistics, I-REC Sertifikasını Genişletti

Mars Logistics, enerji tüketiminde yenilenebilir kaynakların payını artırarak çevresel etkilerini azaltma ve kurumsal sürdürülebilirlik stratejilerini güçlendirme yolculuğunda önemli bir adım daha attı. Şirket, enerji yönetimi alanında global ölçekte kabul gören I-REC (Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası) ile 2025 yılı itibariyle sertifikalandırma miktarını yükselterek karbon ayak izini azaltma konusundaki kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. Konuyla ilgili açıklama yapan Mars Logistics Sürdürülebilirlik Lideri Mete Şekli, temel amacı yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik enerjisinin piyasada takip edilebilir olmasını sağlamak olan I-REC sertifikasının üretilen veya tüketilen elektrik enerjisinin kaynağının yenilenebilir enerji olduğunu doğrulayan bir standart olduğunu söyledi ve sözlerine şu şekilde devam etti: “I-REC, yalnızca bir sertifika değil; aynı zamanda şirketlerin çevresel şeffaflık ilkesine bağlılığını ortaya koyan güçlü bir araç. Tükettiğimiz enerjiyi sertifikalandırmak, Kapsam-2 emisyonlarımızın azaltılması ve operasyonlarımızın daha çevre dostu hale getirilmesi açısından büyük önem taşıyor. Daha temiz bir gelecek için attığımız bu adımlar, sürdürülebilirlik stratejimizin temel taşlarını oluşturuyor.” Şekli, “Sürdürülebilirlik hedeflerimiz doğrultusunda Hadımköy Lojistik Merkezimizde 2021 yılından bu yana I-REC sertifikası alıyoruz. Her yıl yürüttüğümüz sertifikasyon sürecimizi, bu yıl bir önceki yıla göre artırarak hem çevresel etkimizi azaltmayı hem de yeşil lojistik anlayışımızı bütün paydaşlarımıza somut bir şekilde yansıtmayı amaçlıyoruz” dedi. I-REC sertifikası ile dünyada giderek artan sürdürülebilirlik beklentilerine cevap verdiklerini, tedarik zincirinde de bu yaklaşımı yaygınlaştırmayı hedeflediklerini belirten Şekli, sürdürülebilirlik vizyonunun yalnızca enerji sertifikalarıyla sınırlı olmadığını vurgulayarak sözlerine şu şekilde devam etti: “Mars Logistics olarak Hadımköy Lojistik Merkezi’nde LED dönüşümleri, elektrikli iş makineleri için yüksek verimli Lityum-iyon redresörlerin kullanımı, enerji verimli sistemlerin tercihi gibi operasyonel iyileştirmeler yapıyoruz. Atıkları kaynağında ayrıştırma ve geri dönüşüme yönlendirme çalışmalarımız sayesinde Hadımköy, Esenyurt 1, Esenyurt 2, Tepeören, Tuzla 1, Tuzla 2, Eskişehir, Afyon, Kocaeli Başiskele, Kocaeli Tavşanlı ve Sakarya depolarımız için Sıfır Atık Belgelerimizi aldık. Yağmur suyu hasadı projemiz ile biriktirdiğimiz suları peyzaj ve yangın suyu olarak kullanıyoruz. Evraksız ofis projemiz ile kağıt tüketimimizi azaltıyoruz. Bunlara ek olarak, ÖEK (Önemli Enerji Kullanımı) kapsamındaki her sistemin verimliliğini en üst seviyede tutuyoruz. Ayrıca, düzenli olarak verilen “Enerji Verimliliği Farkındalık Eğitimleri” ile çalışma arkadaşlarımızın farkındalığı artırarak, sürdürülebilir bir iş kültürü inşa ediyoruz.” Geçen yıllarda ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi Belgesi’ni aldıklarını belirten Şekli, “Kurumsal Sürdürülebilirlik Manifestomuzda belirlediğimiz yol haritasına uygun olarak ‘Dünyaya Değer’ felsefesiyle devam eden sürdürülebilirlik yolculuğumuzda gerçekleştirdiğimiz tüm bu çalışmalar, yalnızca bugünümüzü değil yarınımızı da düşünerek attığımız adımlardır. Hedefimiz daha temiz, daha sorumlu ve daha yeşil bir lojistik sektörünün şekillenmesine öncülük etmek.” diyerek sözlerini noktaladı.

Kalyon PV’den Dünya Çapında Bir İlk Daha Haber

Kalyon PV’den Dünya Çapında Bir İlk Daha

“Yenilenebilir enerjide güneş gibi doğan bir Türkiye” vizyonuyla tam 5 yıl önce üretime başlayan ve ilklerle büyüyen Kalyon PV; faaliyete geçtiği günden bu yana ulusal ve uluslararası alanda birçok ödüle layık görüldü. Kalyon PV; ürünlerin hammaddeden başlayarak üretim, kullanım ve nihai bertarafına kadar tüm aşamalarındaki çevresel etkilerini sistematik bir şekilde analiz ederek raporlayan “Çevresel Ürün Beyanı” (Environmental Product Declaration -EPD) belgesini de alarak dünya çapındaki başarılarına bir yenisini ekledi. Kalyon PV; dünyada güneş paneli üretimini -ingottan panele tüm aşamaları ile- yapabilen üreticiler arasında bu belgeye sahip olan ilk şirket oldu. Böylece; panel üretiminin her safhasında sürdürülebilir olma taahhüdünü uluslararası geçerliliği olan akredite bir sistem aracılığıyla resmi olarak belgelemiş oldu. Kalyon PV, sürdürülebilirlikte dünyanın öncü şirketleri arasında Güneş panelinin yaşam döngüsü boyunca çevreye olan etkilerini uluslararası standartlara uygun şekilde ortaya koyan EPD belgesi, şirketler için şeffaflık ve güvenilirlik esaslarına dayalı bir çevresel sorumluluk anlayışını temsil ediyor. Bir ürünün hammaddeden bertarafa kadar olan tüm çevresel etkilerini ölçen uluslararası bu belge; karbon ayak izi, su tüketimi ve enerji kullanımı gibi verileri bilimsel olarak ortaya koyarak hem üreticilere hem de yatırımcılara şeffaf bilgi sunulduğunun bir kanıtı niteliği taşıyor. TOPCon ve PERC (bifacial) çift camlı güneş panellerinin üretim süreçleri için verilen EPD belgeleri, Kalyon PV’nin ürün bazlı çevresel performansını dünya ölçeğinde kayıt altına alıyor. Tam entegre üretim yapısıyla Türkiye'de ingot, wafer, güneş hücresi ve panel üretim süreçlerini Ar-Ge dahil tek çatı altında gerçekleştiren Avrupa’da ilk, dünyada ise sayılı üretim tesislerinden biri olan Kalyon PV, bu entegre yapı sayesinde üretim süreçlerinin her aşamasında kalite ve çevresel etki kontrolü sağlayabiliyor. Yenilenebilir enerji yatırımcıları için yeşil finansmana erişim noktasında pozitif katkı EPD belgesi, özellikle Avrupa ve Amerika gibi yüksek çevresel standartlara sahip pazarlarda güneş paneli üreticilerinin rekabet gücünü artırırken; yeşil bina projeleri, kamu ihaleleri ve büyük ölçekli enerji yatırımlarında üretici şirketlere tercih edilme avantajı sağlıyor. Ayrıca sürdürülebilirlik odaklı projelerde yeşil finansman kaynaklarına erişimi kolaylaştırarak yatırımcılar için maliyet avantajı sağlıyor. EPD belgesi sayesinde Kalyon PV panelleri, çevresel sorumluluğa önem veren uluslararası yatırımcılar için güvenilir bir seçim haline geliyor. Sürdürülebilirliğin temel unsurlarından biri olan güneş paneli üretiminde çevresel ve sosyal etkileri minimize etme eğiliminin önemine vurgu yapan Kalyon PV CEO’su Dr. İhsan Kulalı: “Gerek TOPCon gerekse de PERC teknolojili ürünlerimizle aldığımız EPD belgeleriyle sürdürülebilirlik konusunda da sektörümüzdeki öncü şirketlerden biri olduğumuzu bir kez daha belgelemiş olduk. Bu belgeyle çevresel etkilerimizi şeffaf biçimde ortaya koyarken, yenilenebilir enerji yatırımcılarına ve paydaşlarımıza güven veriyor, küresel pazarlardaki varlığımızı pekiştiriyoruz. Sertifikayı aldığımız yetkili kuruluş olan EPD International çevresel ürün beyanlarının (EPD) standartlara uygun biçimde hazırlanması, doğrulanması ve yayımlanmasını sağlayan, merkezi İsveç’te bulunan bağımsız bir kuruluştur. Kuruluş, “The International EPD System” programı ile Kalyon PV gibi üreticilere çevresel performanslarını bilimsel temele dayalı, şeffaf ve uluslararası geçerliliği olan bir sistem üzerinden beyan etme olanağı sunmaktadır. Entegre fabrikamızda üretilen ürünlerimizin uluslararası geçerliliğe sahip otorite bir kuruluş tarafından onaylanması, üretim konusundaki kalite ve çevre hassasiyetimizin bir göstergesi olurken; uluslararası alanda şirketimizin vizyonunu en iyi şekilde sergilememize olanak sağlamaktadır. Güneş teknolojileri merkezi Kalyon PV olarak, güneş paneli üretimine sağladığımız katkılarla ürünlerimizin katma değerini artırmaya ve paydaşlarımıza avantajlar sunmaya devam edeceğiz” dedi.

PepsiCo Türkiye’den Yenilikçi Projelerle Çevreye Katkı Haber

PepsiCo Türkiye’den Yenilikçi Projelerle Çevreye Katkı

Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden PepsiCo, uçtan uca stratejik bir dönüşümü ifade eden pep+ stratejisi doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. Pozitif değer zinciri, pozitif tarım ve pozitif seçenekler olmak üzere üç başlık altında sürdürülebilir yaşamı destekleyen PepsiCo Türkiye, çevre için pozitif etki sağlama yolunda tasarlanan ve dünyada da örnek alınan yenilikçi projeleriyle dikkat çekiyor. Hayata geçirdiği “Biyometanizasyon Tesisi” projesiyle karbon salımının azaltılmasına yönelik çalışmalarıyla dünyaya ilham veren PepsiCo Türkiye, "Bir Damla Bir Dünya” projesiyle de fabrikalarında kullandığı suyu bulunduğu havzaya geri kazandırarak su pozitif bir şirket olma yolunda önemli adımlar atıyor. PepsiCo Türkiye Kurumsal İlişkiler Kıdemli Direktörü ve Sürdürülebilirlik Lideri Esra İren: “Biyometanizasyon Tesisi yatırımımızla 152 bin ağaç ile temizlenebilecek 3800 ton karbon salımını engelledik.” Dünya Çevre Günü vesilesiyle PepsiCo Türkiye’nin çevre ve doğa odaklı olarak hayata geçirdiği yenilikçi projeler hakkında açıklamalarda bulunan PepsiCo Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Direktörü Esra İren, “PepsiCo Türkiye olarak üretimden nihai tüketiciye tarımda çiftçilerle yaptığımız çalışmalardan farklı topluluklarla hayata geçirdiğimiz iş birliklerine kadar uzanan geniş bir etki alanına sahibiz. Tüm aksiyonlarımızı sürdürülebilir bir yaşama katkı sağlama odağıyla gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda özellikle Pozitif Değer Zinciri ajandamız doğrultusunda çevresel olarak daha fazla pozitif etki yaratmak önceliklerimizden. 2023 yılında Türkiye’de bir ilke imza atarak Manisa fabrikamızda hayata geçirdiğimiz Biyometanizasyon Tesisi Projesi ile üretim hattımızdan elde ettiğimiz organik atıkları değerlendiriyoruz. Bu yolla doğal gazın yerine geçebilecek daha biyometan gazı üreterek karbon salımını düşürüyoruz. Tesisimizde yalnızca kendi fabrikamızdan değil, endüstriyel simbiyoz yaklaşımıyla çevredeki tesislerden de temin ettiğimiz organik atıkları da değerlendiriyoruz. Böylece kaynakları daha verimli kullanıyor, sanayiler arası iş birliğiyle döngüsel ekonomiye katkı sağlıyoruz. Biyometanizasyon tesisimiz ile 2024’te 686 konutun yıllık doğalgaz ihtiyacına eş değer biyometan gazı ya da bir başka ifadeyle 3.000 evin yıllık elektrik ihtiyacını karşılayacak kadar enerji ürettik. Böylece 152 bin ağaç ile temizlenebilecek 3800 ton karbon salımını engelleyerek karbonsuz yaşama katkı sağlayan önemli bir başarıya imza attık. Projemiz sadece Türkiye’de ilham veren bir proje olarak kalmadı. PepsiCo’nun global operasyonları içinde de örnek bir proje olarak uygulanmaya başladı. Bu bizi hem gururlandırdı hem de sürdürülebilir bir gelecek adına umutlarımızı arttırdı” dedi. PepsiCo Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Direktörü Esra İren, “’Bir Damla Bir Dünya’ projesiyle fabrikalarımızda kullanılan suyun %100’üne kadar varan oranlardaki kısmını geri dönüştürebiliyoruz.” Mutlak su kullanımını azaltmanın yanı sıra yüksek riskli bölgelerde kullanılan suyun geri kazandırılması için çalıştıklarını dile getiren İren, “Doğa Koruma Merkezi (DKM) iş birliğiyle Tarsus, İzmir ve Manisa fabrikalarımızın bulunduğu bölgelerde hayata geçirdiğimiz "Bir Damla Bir Dünya” projesiyle suyu ait olduğu yere, doğaya yeniden kazandırıyoruz. 2024 yılında Tarsus’taki fabrikamızda kullandığımız suyu Berdan havzasına ve çiftçilerimize geri kazandırarak ilk adımını attığımız projemizi sonrasında İzmir ve Manisa’daki fabrikalarımıza da yaydık. Projeyle sadece suyun geri kazanımı sağlamıyor aynı zamanda uygulamalı modern sulama yöntemleriyle tarımda su kullanımının azaltılması için fabrikalarımızın bulunduğu bölgelerdeki çiftçileri de destekliyoruz. Proje kapsamında 2024’te Manisa fabrikamızda kullanılan suyun %100’ünü, İzmir fabrikamızda kullanılan suyun %94’ünü ve Tarsus fabrikamızda kullanılan suyun%58’ini, doğaya geri kazandırdık. Aynı zamanda tarım alanında birçok faaliyette bulanan ve çiftçilerle iş birliği içerisinde olan bir şirket olarak tarımda su kullanımını azaltmak adına yaptığımız birçok çalışma ve projeden edindiğimiz bilgi birikimini de bu projeyle çiftçilerimize aktararak bu konudaki farkındalığın artmasına katkı sağladık. Bu projemizin daha bilinçli su kullanımı ve suyun doğaya geri kazandırılması açısından iyi bir örnek olacağına ve herkese ilham vereceğine inanıyoruz” dedi. PepsiCo Türkiye %100 yenilenebilir elektrik hedefine ulaşan ilk şirketlerden biri PepsiCo Türkiye Pozitif Değer Zinciri başlığı altında karbon salımını azaltmak için yatırımlarını sürdüren PepsiCo Türkiye, PepsiCo ekosistemi içerisinde tüm dünyada %100 yenilenebilir elektrik hedefine ulaşan ilk şirketlerden biri. Şirket yeni biyometanizasyon tesisi yatırımının yanı sıra daha önce yaptığı yatırımlarla, yiyecek fabrikalarında kurduğu organik atık işleme tesisleri ile elektrik ihtiyacının %35'ini karşılıyor. Geriye kalan elektriği ise solar panellerden ve yenilenebilir enerji sağlayan firmalardan temin ediyor. PepsiCo Türkiye filolarının bazılarını elektrikli araçlarla dönüştürürken aynı zamanda yeni bir projeyle elektrikli tren ile hızlı tüketim sektöründe gıda taşımacılığı gerçekleştiren ilk şirket oldu. Bu proje kapsamında PepsiCo Türkiye’nin Mersin’in Akdeniz ilçesindeki Tarsus fabrikasından Kocaeli’nin Kartepe ilçesindeki Suadiye fabrikasına elektrikli tren ile gidiş-dönüş olacak şekilde 1600 km’yi aşan bir güzergahta gıda sevkiyatı gerçekleştirildi. Şirket yapılan bu taşımayla, karayolu ile yapılan taşıma işlemine göre karbon salımını yüzde 83 oranında düşürerek gıda taşımacılığında karbonsuz çözümlere yönelik iyi bir örneğe imza atmış oldu.

Epson, Türkiye Ofisinde Yüzde 100 Yenilenebilir Elektriğe Geçti Haber

Epson, Türkiye Ofisinde Yüzde 100 Yenilenebilir Elektriğe Geçti

Epson, sürdürülebilirliğe olan ilhamını eski bir Japon felsefesinden alıyor: “Sho-Sho-Sei”, "Verimli, kompakt ve hassas”. Yüzyıllar önce geleneksel zanaatkarlığın bir ilkesi olarak ortaya çıkan bu kavram, artık modern çevresel zorluklarla nasıl başa çıkacağımıza rehberlik ediyor. Epson’un karbon negatif olarak sıfır atık hedeflediği Çevresel Vizyon 2050'nin arkasındaki plan da bu. Plastik ve metal atığında yüzde 86 düşüş “Sho-Sho-Sei”nin en açık örneği Epson’un EcoTank serisi. Tek kullanımlık plastik kartuşlara dayanan geleneksel yazıcıların aksine EcoTank yazıcılar yeniden doldurulabilir mürekkep tanklarına sahip. Epson, bu teknolojiyle beş yıl içinde plastik ve metal atığını yüzde 86 oranında azaltırken, kullanıcıların zamandan ve paradan tasarruf etmesini de sağlayarak çevresel sorunlara inovatif bir çözüm sunmayı sürdürdüyor. Bu verimlilik enerji kullanımına da yansıyor. Epson’un PrecisionCore teknolojisi benzer lazer yazıcılara göre yüzde 85'e kadar daha az güç kullanıyor. Ayrıca, daha az hareketli parçaya sahip olan bu olan cihazlar, güvenilir ve uzun ömürlü yapılarıyla çevreyi koruma altına alarak plastik atığı daha da azaltıyor. Karbondioksit emisyonu yüzde 36 azaldı Markanın bu yaklaşımı ürün hacmini üçte iki oranında azaltırken toplam ağırlığı da yüzde 30 oranında azaltmak anlamına geliyor. Tüm bu inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarının sonucunda ise üretim aşamasında karbondioksit emisyonu yüzde 36 azalırken toplam emisyonda ise yüzde 33 oranında bir gerileme görülüyor. Epson, yıl sonuna kadar çevresel sorumluluğunu iş performansıyla uyumlu hale getirmeyi planlıyor. Marka, enerji açısından verimli mürekkep püskürtmeli modellere geçerek lazer yazıcıları globalde tamamen aşamalı olarak kullanımdan kaldırmayı amaçlıyor. Epson’da “Sho-Sho-Sei” felsefesi yalnızca ürün düzeyinde uygulanmıyor. Bu felsefe; kaynak, paketleme ve üretim şeklinin tasarımına dek uzanıyor. Marka, yazıcı kasalarında yüzde 30'a kadar geri dönüştürülmüş plastik kullanıyor ve köpük ambalajdan kağıt bazlı alternatiflere geçerek gereksiz plastiği de önemli ölçüde azaltıyor. Epson, Türkiye ofisinde yüzde 100 yenilenebilir elektriğe geçti 2030’a kadar ürün malzemelerinin yüzde 50'sinin yenilenebilir veya geri dönüştürülmüş olmasını hedeflediklerini açıklayan Epson META-CW Asya Ticari Operasyonlar Başkan Yardımcısı Suat Özsoy, “Bu stratejimiz paralelinde çevresel kaynaklara olan bağımlılığımızı daha da azaltmayı hedefliyoruz. Bizler için döngüsel ekonominin ilkelerine uymak büyük önem taşıyor. Bu kapsamda; kısa süre önce Türkiye ofisimizde yüzde 100 yenilenebilir elektriğe geçişi tamamladık ve I-REC ‘Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası’nı almaya hak kazandık. Bu da tüm global operasyonlarımızda yüzde yüz yenilenebilir enerjiye geçiş taahhüdümüzün arkasında durduğumuzun en büyük kanıtı.” diyor. Gerçek inovasyonun daha az kullanarak daha fazla üretmek olduğunun altını çizen Suat Özsoy, “Plastiklerin yol açtığı çevresel kirlilikle mücadele etmek yol haritamızın önemli bir kısmını oluşturuyor. Epson olarak Dünya Çevre Günü'nde tüm meslektaşlarımızı taahhütlerin ötesine bakmaya ve kalıcı değişimi oluşturacak ilkelere yönelmeye çağırıyoruz. Sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek yalnızca bir iş değil, hayatımıza ve dünyamıza değer katan bir yaklaşım.” açıklamasını yaptı.

Yenilenebilir Enerjide 120 Bin MW Hedefi Haber

Yenilenebilir Enerjide 120 Bin MW Hedefi

Türkiye'nin enerji dönüşümündeki stratejik atılımında mihenk taşı kabul edilen enerji depolama sistemleri için buluşma noktası Ankara oldu. Enerji Depolama Sistemleri Derneği (EDSİS) ve Enerjide Dijitalleşme Derneği (EDİDER), 21 Mayıs’ta JW Marriott Hotel Ankara’da düzenlenen 3. Enerji Depolama Sistemleri Zirvesi kapsamında kamu, özel sektör ve akademiden temsilcileri bir araya getirdi. Sektörün gelecek vizyonunun tartışıldığı zirvede, enerji depolama sistemleri çok boyutlu olarak ele alındı. Türkiye’nin enerji politikasında 2035 hedefleri açıklandı Zirvenin açılış konuşmasını gerçekleştiren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, Türkiye’nin enerji politikalarının arz güvenliği, dışa bağımlılığın azaltılması ve 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda şekillendiğini belirtti. 2035 yılına kadar ulaşılması planlanan hedefleri sıraladı. Buna göre yenilenebilir enerji kurulu gücü 120 bin megawatta, yatırım hacmi ise 80 milyar dolara çıkarılacak. Söz konusu hedefler doğrultusunda Türkiye’nin enerji depolama kapasitesi de 7,5 gigawatta ulaştırılacak. 5 gigawattlık deniz üstü rüzgar santralı kurulacak. Ayrıca yatırımlara hız kazandıracak Süper İzin Torba Kanunu, kısa süre içinde TBMM'ye sunulacak. 5 panel ve 1 özel oturum düzenlendi EDSİS Başkanı C. Can Tutaşı’nın enerji depolamanın yenilenebilir entegrasyonu, enerji güvenliği ve sistem esnekliği için vazgeçilmez bir gereklilik olduğunu vurguladığı zirvede, enerji depolama sistemlerine dair teknik, yönetsel, ekonomik ve teknolojik boyutların ele alındığı 5 panel ve 1 özel oturum düzenlendi. “Türkiye'de Enerji Depolama Sistemleri Görünümü” başlıklı panelde, enerji depolamanın mevcut mevzuat çerçevesi, yatırım trendleri ve piyasa gelişmeleri değerlendirildi. “Depolama, Toplayıcılık ve Esneklik Üçgeni: Enerji Sistemlerinde Yeni Değer Yaratımı” adını taşıyan panelde ise toplayıcı sistemler ve esneklik çözümleri üzerinden enerji sistemlerine nasıl katma değer yaratılabileceği ele alındı. İspanya ve Portekiz örnekleri incelendi Zirvedeki “Fireside Chat: İber Yarımadası'ndaki Elektrik Kesintisi ve Paradigma Değişimi” panelinde İspanya ve Portekiz’deki elektrik kesintileri üzerinden, sistem kırılganlıkları ve Türkiye için çıkarımlar tartışıldı. “Depolama Yatırımlarında Tasarımdan Kabule Teknik Yol Haritası” başlıklı panelde ise proje tasarımı, entegrasyon, kabul süreçleri ve teknik standartlar detaylı biçimde ele alındı. Yapay zeka, uzaktan izleme, yazılım çözümleri ve operasyonel yönetim teknolojileri, “Enerji Depolama Sistemlerinin Yönetiminde Yenilikçi Teknolojiler” oturumunda konuşuldu. “Sanayici Perspektifinde Enerji Teknolojileri Yatırımları” isimli panelde de depolama yatırımlarına yönelen sanayi kuruluşlarının deneyimleri, motivasyonları ve karşılaştıkları engeller paylaşıldı. Türkiye’de enerji sektörünün geleceğine yön veren öncü platform Birçok kurum ve kuruluş tarafından desteklenen 3. Enerji Depolama Sistemleri Zirvesi’ne, enerji sektörünün önde gelen şirketleri, kamu kurumlarının temsilcileri, yatırımcılar ve teknoloji sağlayıcıları yoğun ilgi gösterdi. Zirve, içerik derinliği ve tematik çeşitlilik açısından enerji depolama konusunun Türkiye enerji politikasındaki artan stratejik önemini yansıttı. Etkinlik sonunda yapılan değerlendirmelerde, zirvenin çok paydaşlı yapısı ve güncel tartışma konularına getirdiği katkıyla, Türkiye’de enerji sektörünün geleceğine yön veren öncü platformlardan biri olduğu belirtildi. Zirvenin ana sponsorları arasında Alfa Solar, Astor, CCT Enerji, EGESA Enerji, Europower Enerji’nin yanı sıra; ERC Sistem, inavitas, INSOS, isotec, Liva Enerji, Reap-G, Senkroner, Schmid Pekintaş Enerji, Wattox da bulunuyor. Destekçileri arasında ise Enerji Ticareti Derneği (ETD), Enerji Üreticileri Derneği (EÜD), Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği, güneş enerjisi şirketi GENSED ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği gibi kurumlar bulunuyor.

ŞA-RA 'dan Adana'da yenilenebilir enerji hamlesi Haber

ŞA-RA 'dan Adana'da yenilenebilir enerji hamlesi

Enerjiden inşaata, turizmden endüstriye kadar birçok sektörde faaliyet gösteren ŞA-RA Şirketler Grubu, Adana'daki üretim tesislerinde önemli bir yenilenebilir enerji hamlesi yaptı. GES yatırımları kapsamında fabrikalarının çatılarına güneş enerji panelleri kurulumu gerçekleştiren grup hem enerji maliyetlerini düşürmeyi hem de çevresel etkisini azaltmayı hedefliyor. Fabrika çatıları güneş enerjisiyle üretime katılıyor Üretim kampüsünde yer alan beş fabrikanın çatısına kurulan GES, toplamda 43.166 metrekarelik bir alanı kaplıyor. 7.5 MW (7500 kWe) kurulu güce sahip bu sistem, fabrikaların elektrik ihtiyacının önemli bir bölümünü (%45 ila %50) karşılayarak, enerji maliyetlerinde de düşüş sağlıyor. Stratejik yatırım, hızlı geri dönüş Projenin, 2.5 yıl gibi kısa bir sürede kendini amorti etmesi öngörülüyor. Yıllık 7500 kWe elektrik üretimi hedefiyle, üretilen fazla enerjinin şebekeye aktarılması da planlanıyor. ŞA-RA Şirketler Grubu, bu projeyle sınırlı kalmayıp, güneş enerjisi yatırımlarını artırmayı planlıyor. Grubun kısa vadeli hedefi, 3 yıl içinde yapılacak kapasite artırımıyla fabrikaların tüm elektrik ihtiyacını güneş enerjisinden karşılamak. Uzun vadede ise 5 yıl içinde 30.000 kWe GES yatırım seviyesine ulaşılması hedefleniyor. Bu hedeflere ulaşmak için 3 MW'lık ek bir GES projesi üzerinde çalışmalar devam ediyor. Çevresel etki ve sorumluluk Bu yatırımın en önemli unsurlarından biri de çevresel faydası. Proje sayesinde yıllık 3585 kilogram karbon salınımının önüne geçilerek, daha temiz bir üretim süreci hedefleniyor. ŞA-RA, bu projeyle karbon ayak izini azaltma ve temiz enerji kullanımını artırma konusundaki kararlılığını gösteriyor.

Türkiye’nin ilk depolamalı yenilenebilir enerji santral lisansını Aksa Enerji aldı Haber

Türkiye’nin ilk depolamalı yenilenebilir enerji santral lisansını Aksa Enerji aldı

Türkiye’nin en büyük halka açık serbest elektrik üreticisi Aksa Enerji, Mersin RES ön lisansının tüm izin süreçlerini tamamlayarak depolamalı yenilenebilir enerji santrali üretim lisansını almaya hak kazanan ilk şirket oldu. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından verilen bu lisans, Türkiye’nin yenilenebilir enerjii hedeflerinin gerçekleştirilmesinde Aksa Enerji’nin yenilenebilir enerji yatırımlarındaki öncü rolünü ve sürdürülebilir enerji üretimine olan güçlü taahhüdünü bir kez daha ortaya koyuyor. Şirket, Türkiye’nin dört bir yanında tecrübeli ekibiyle geliştirmeye devam ettiği en son teknolojiye sahip depolamalı yenilenebilir RES ve GES santral projeleriyle bu alanda toplamda 891,41 MW kurulu güce ulaşacak. Depolamalı Enerji Santralleriyle Yeni Bir Dönem Başlıyor Aksa Enerji’nin öncülüğünde Türkiye’de enerji sektöründe yeni bir dönemin başladığını vurgulayan Aksa Enerji Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Cemil Kazancı, “Depolamalı yenilenebilir enerji yatırımları, enerji arz güvenliğini sağlamak ve şebeke dengesini korumak açısından kritik bir role sahip. Türkiye’nin ilk depolamalı yenilenebilir enerji üretim lisansını alan şirket olarak, yenilenebilir enerji kaynaklarını daha verimli kullanmayı ve enerji sektöründeki dönüşümü hızlandırmayı hedefliyoruz. 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji portföyümüzü genişleterek, portföyümüzün %25’ini yenilenebilir kaynaklardan oluşturmayı planlıyoruz. Bu stratejik hedefimizin bir yansıması olarak kuracağımız santrallerle ülkemizin enerji arz güvenliğine katkı sağlarken sürdürülebilir enerji üretimi stratejimizi de hayat geçireceğiz.” dedi. Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Dönüşümüne Güçlü Katkı Aksa Enerji, Mersin’de lisansını aldığı 100,08 MW’lık kurulu güçteki Mersin RES depolamalı rüzgar enerji santraliyle birlikte toplamda 665,91 MW depolamalı rüzgar santrali ve 225,5 MW depolamalı güneş santraliyle toplamda 891,41 MW’lık portföye sahip durumda. Ayrıca Aksa Enerji mevcut portföyünü genişletmek için çalışmalarına devam etmektedir.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.