Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Yüzde

Kapsül Haber Ajansı - Yüzde haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yüzde haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Cumhuriyet Bayramı’nda Ulaşım Yüzde 50 İndirimli Haber

Cumhuriyet Bayramı’nda Ulaşım Yüzde 50 İndirimli

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda kent içi toplu ulaşımda düzenlemelere gitti. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı toplu ulaşım kurum ve kuruluşlarında ulaşım yüzde 50 indirimli olacak. Büyükşehir-TCDD ortaklığıyla işletilen İZBAN ise Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi doğrultusunda gün boyunca ücretsiz hizmet verecek. Seferler düzenlendi 29 Ekim Çarşamba günü otobüs hareket saatlerinde cumartesi çalışma programına takviyeler yapılarak güncellemeye gidildi. İzmir Metrosu ise sabah 06.00-06.30 arasında 7,5 dakika 06.30-09.00 saatleri arasında 4 dakika, 09.00-20.00 saatleri arasında 5 dakika ve 20.00-00.20 saatleri arasında 8 dakikada bir sefer yapacak. Karşıyaka ve Çiğli Tramvayı sefer programında değişiklik olmayacak. Konak’ta ise 06.00-07.30 saatleri arası 10 dakika, 07.30-11.00 saatleri arası 7,5 dakika, 11.00-19.30 saatleri arası 6 dakika, 19.30-21.30 saatleri arası 7,5 dakika, 21.30-00.20 arası ise 10 dakikada bir sefer olacak. 29 Ekim gecesi baykuş seferleri var İZDENİZ vapur seferlerinde de hafta sonu tarifesi geçerli olacak. 29 Ekim Çarşamba’yı 30 Ekim Perşembe’ye bağlayan gece, Baykuş seferleri de düzenlenecek. Karşıyaka'dan 23.45, Alsancak’tan 00.05'de hareket edecek vapur, 00.20’de Karşıyaka’da olacak. 00.45’te Karşıyaka’dan kalkacak vapur, 01.05’te Alsancak’tan hareket edecek ve 01.20’de Karşıyaka’ya varacak. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Türkiye Makarna İhracatında 1 Milyar Doları Hedefliyor Haber

Türkiye Makarna İhracatında 1 Milyar Doları Hedefliyor

Makarna, pek çok ürüne eşlik eden, lezzetini artıran bir gıda maddesi. Peynirli, tavuklu, domatesli, kıymalı, balıklı, yoğurtlu, mantarlı, kremalı, sebzeli, fesleğenli çeşitleriyle her damak tadına hitap eden, insanlığın açlığını giderirken mutluluk veren bir lezzet. Türkiye’nin makarna ihracatının son 10 yılda yüzde 125’lik artışla 418 milyon dolardan 940 milyon dolara yükseldiği belirten Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, 2025 yılının dokuz aylık döneminde 627 milyon dolarlık makarna ihraç ettiğimizi yıl sonunda makarna ihracatının 1 milyar doları aşmasını beklediklerini kaydetti. Makarna ihracatında yeni hedef 1,5 milyar dolar Makarna ihracatında İtalya’dan sonra ikinci sırada yer aldığımız bilgisini veren Öztürk, “Türkiye hububat, bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri sektöründe güçlü bir oyuncu. Yıllık 12 milyar dolar ihracat hacmine sahibiz. Türkiye’nin gıda ihracatından yüzde 45 pay alıyoruz. Makarnada gücümüze güç katıyor. Türkiye’nin toplam gıda ihracatının yüzde 3,5’ini makarna oluşturuyor. Sektörümüzdeki 6 ihracatçı birliği, Türkiye Gıda İhracatçıları markasıyla dünya genelinde gıda fuarlarına katılıyoruz, 2026 yılında İstanbul’da Türkiye Gıda Platformu’nun (TGP) güçlü desteğiyle gıda sektöründe Türkiye’nin en kapsamlı ve en verimli fuarı olacak Foodist İstanbul Gıda ve İçecek Ürünleri Fuarı’nı 1-4 Eylül 2026 tarihlerinde Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenleyeceğiz. Dünya’nın dört bir tarafından gıda sektöründeki karar vericileri bir araya getireceğiz. Bu pazarlama faaliyetleriyle 5 yıllık vadede Türkiye’nin gıda ihracatını 50 milyar dolara, makarna ihracatını da 1,5 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. Türk makarnasının Avrupa’dan Uzakdoğu’ya, Amerika’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya dünyanın dört bir tarafında güçlü bir şekilde yerini aldığına temas eden Öztürk sözlerini şöyle tamamladı: “Kaliteli durum buğdayı üretimimiz, geniş ürün yelpazesine sahip oluşumuz güçlü taraflarımız. Türkiye olarak, dünya makarna ihracatının yüzde 20’sini tek başına karşılıyor. Ürettiğimiz makarnanın yüzde 70’ten fazlasını ihraç ediyoruz. İhracatımızda ilk üç ülke Gana, Somali, Japonya şeklinde sıralanıyor. 2025 yılının ocak – eylül döneminde Gana’ya 72 milyon dolarlık, Somali’ye 68 milyon dolarlık ve Japonya’ya 56 milyon dolarlık makarna ihraç ettik.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Lila Kağıt, Kâr Odaklı Stratejisi İle Değer Yaratmaya Devam Ediyor Haber

Lila Kağıt, Kâr Odaklı Stratejisi İle Değer Yaratmaya Devam Ediyor

Dünyada 5 kıtada 81 ülkeye yaptığı ihracatı ve Sofia, Maylo, UltraBerrak, Nua markaları ile temizlik kağıdı sektörünün en büyük oyuncularından biri olan Lila Kağıt’ın CEO’su Alp Öğücü; şirketin 2025 yılı üçüncü çeyrek finansal sonuçları ve devam eden yatırımları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Lila Kağıt Genel Müdürü Alp Öğücü konuya ilişkin şöyle konuştu: “Süregelen jeopolitik hassasiyetlerin zemin oluşturduğu ve makro ekonomik belirsizliklerin rol oynadığı zorlu bir çeyreği geride bırakmış bulunuyoruz. Gümrük tarife tartışmalarının devam ettiği bu dönemde, dünyada görece düşük seyreden selüloz fiyatları ve ülkemizde döviz kurlarının enflasyonun altında artış göstermesi satış hacmi ve net satışlarımızı baskı altında tuttu. İhracat pazarı ağırlıklı bobin satış hacmi 2024 üçüncü çeyreğe kıyasla yüzde 16 daralma kaydederken, ağırlıklı yurtiçi pazardan oluşan konverting satış hacmi ise yüzde 8 büyüdü. İhracat pazarlarımızda özellikle Avrupa tarafındaki dalgalı talep koşulları, konverting pazarındaki yurtiçi ve yurtdışı pozitif momentum ile kısmi dengelenirken, toplam kağıt satış tonajı 3Ç 2025’te yüzde 10 daralarak 46,2 bin ton olarak gerçekleşti.” Lila Kağıt’ın 2025 yılı dokuz aylık döneminde net satışları 10,1 milyar TL’ye ulaştı Zorlu koşullara rağmen, Lila Kağıt’ın net satış geliri 2025’in üçüncü çeyreği itibarıyla 3,2 milyar TL olurken, net satışlar 2025’in ilk dokuz aylık döneminde 10,1 milyar TL seviyesine ulaştı. Bu çeyrekte brüt kârı 1 milyar TL olarak gerçekleşti. Brüt kâr marjı ise geçen yılın aynı dönemine göre, etkin birim ton başı maliyet yönetiminin de etkisiyle yüzde 31,5 oldu. Zayıf seyreden talep koşullarına rağmen, kârlı büyüme odağı sayesinde bu çeyrekte FAVÖK bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3,4 artışla 663 milyon TL olurken FAVÖK marjı yüzde 20,8 oldu. Net dönem kârı 2025 üçüncü çeyrekte 411 milyon TL, 2025 yılı dokuz aylık dönemde 1,4 milyar TL olarak kaydedilirken, sıkı gider yönetiminin de etkisiyle net kâr marjı 2025 üçüncü çeyreğinde yüzde 12,9, 2025 dokuz aylık dönemde yüzde 14,0 olarak seyretti. Bu dönemde, yatırımlarına hız kesmeden devam ettiklerini ifade eden Öğücü, sözlerini şöyle sürdürdü: “2025 yılında Erzurum fabrika yatırımı için 723 milyon TL’nin üzerinde harcama yaptık. Şirketimizin sürdürülebilirlik stratejisi ile de uyumlu olarak inşa edilen Erzurum fabrikamızın 2025 son çeyreğinde devreye girecek Konverting üretim tesisi ile fonksiyonel hale gelmesini bekliyoruz. Ergene fabrikamızda da otomasyon ve yazılım destekli akıllı depo yatırımlarımız devam etmekte olup bu sayede konverting hatlarında kapasite artışı, yeni endüstriyel hatlar ile verimlilik artışı ve sabit giderlerde ise tasarruf öngörüyoruz.” Yılın sonuna doğru ilerlerken, sürdürülebilir kârlı büyüme hedefi doğrultusunda verimlilik ve optimizasyon çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerini belirten Öğücü, özgün iş modeli çerçevesinde pazarlarının barındırdığı büyüme potansiyeli ve portföyünün gücünden faydalandıklarını ifade etti. Öğücü sözlerini şöyle tamamladı: “Disiplinli finansal yönetim politikamız ile işletme sermayesi verimliliğinin artırılması, faaliyet giderlerinde optimizasyon sağlanması, katma değeri yüksek ürün satışlarının payının artırılması, önceliklerimiz olmaya devam edecek. Kâr odaklı büyüme stratejimiz ve kur riskine karşı korunan likiditesi yüksek güçlü bilanço yapımız ile sektördeki öncü pozisyonumuzu korumaya devam edeceğimize inanıyorum. Önümüzdeki dönemde de hissedarlarımız için sürdürülebilir değer yaratma konusundaki kararlılığımız aynı şekilde devam edecektir.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

ebebek’in 2025 Üçüncü Çeyrek Hasılatı Yüzde 18,1 Artışla 6,9 Milyar TL Oldu Haber

ebebek’in 2025 Üçüncü Çeyrek Hasılatı Yüzde 18,1 Artışla 6,9 Milyar TL Oldu

Marka, yalnızca cirodaki büyümesiyle değil; müşteri memnuniyeti ve sadakatini artırmaya yönelik stratejik adımlarıyla da dikkat çekti. Enflasyon muhasebesi uygulamaları kapsamında hazırlanan konsolide tablolara göre 2025 yılı üçüncü çeyreğinde hasılatını bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 18,1 artırarak 6,9 milyar TL’ye ulaştıran şirketin, ilk dokuz ay toplamında FAVÖK tutarı yüzde 23,1 artışla 2,4 milyar TL, FAVÖK marjı ise 1 puan artışla yüzde %12,6 oldu. ebebek, 2025 yılı üçüncü çeyreğini de güçlü bir operasyonel ve stratejik performansla tamamladı ve yalnızca finansal göstergelerdeki artışla değil; bebeveyn deneyimi, dijital dönüşüm ve omnichannel altyapısına yaptığı yatırımlarla da dikkat çekti. Enflasyon muhasebesi uygulamaları çerçevesinde hazırlanan konsolide finansal tablolara göre, ebebek 2025 yılı üçüncü çeyreğindeki hasılatını bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 18,1 yükselterek 6,9 milyar TL’ye ulaştırdı. Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yayımlanan sonuçlara göre, şirket aynı dönemde yaklaşık 177 milyon TL net kar açıkladı. 2025 yılının ilk 9 ay toplamında ise, FAVÖK tutarını yüzde 23,1 artışla 2,4 milyar TL’ye, FAVÖK marjını 1 puan artışla yüzde %12,6’ya çıkardı. Yılın üçüncü çeyreğinde Türkiye’deki mağaza sayısını 286’ya çıkaran, Birleşik Krallık’ta ise 3 mağazaya sahip olan ebebek, omnichannel altyapısı sayesinde fiziki ve dijital kanallardaki büyümesini dengeli şekilde sürdürdü. Şirketin üçüncü çeyrekte Türkiye’deki mağaza ziyaretçi sayısı 13,5 milyona, ebebek.com internet sitesi ziyaretçi sayısı ise 31,6 milyona ulaşırken ürün satış adedi de 2024 yılının aynı çeyreğine göre yüzde 20,8 artışla 27,4 milyonu geçti. Konuya ilişkin açıklamada bulunan ebebek Mağazacılık A.Ş. Grup CEO’su Halil Erdoğmuş, “2025 yılının üçüncü çeyreğinde de stratejik hedeflerimiz doğrultusunda dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme ile ilerliyoruz. Bebeveyn deneyimini geliştirmek, mağaza içi süreçleri daha verimli hale getirmek ve dijital kanallarımızı güçlendirmek önceliklerimiz arasında. Bu dönemde hem yurt içi hem de yurt dışı operasyonlarımızda planladığımız şekilde ilerliyor, her pazarda güçlü bir bebeveyn bağı kurmaya odaklanıyoruz. Global büyüme stratejimiz kapsamında anlaşmasını imzaladığımız Kuzey Irak Erbil'deki ilk fiziki mağazamızı 2026 yılının ilk çeyreğinde hizmete açmayı planlıyoruz. Mağazacılık deneyimini dijital kanallardaki yeniliklerle birleştirmek, operasyonel ve hizmet kalitesi açısından markamıza önemli kazanımlar sağlıyor. Önümüzdeki dönemde bu yaklaşımı daha da pekiştirerek, bebeveynlerin yaşamını kolaylaştıran çözümler üretmeye ve güçlü finansal yapımızla ulusal ve ulaslararası ölçekte büyümemizi sürdürmeye devam edeceğiz. ” dedi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Dikkat Çeken Araştırma: "Her 5 Gençten Biri Ne Eğitimde Ne İstihdamda" Haber

Dikkat Çeken Araştırma: "Her 5 Gençten Biri Ne Eğitimde Ne İstihdamda"

Her 10 gençten 6’sı istihdama ‘tanıdık’ aracılığıyla erişebilirken çalışan gençlerin yüzde 65’i ayda 27 bin TL’nin altında bir ücret alıyor. Gençlerin yüzde 72’si borç yükü altında, yüzde 68’i ise daha iyi iş olanakları için yurtdışına göç etmek istiyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından yürütülen ve TÜBİTAK 2519 – COST Çalışma Grubu Destek Programı tarafından desteklenen "Türkiye’de NEET (Ne Eğitimde Ne İstihdamda Ne Yetiştirmede) Gençler: Profil ve İyi Olma Hali Araştırması" projesinin bulguları santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleşen toplantıda kamuoyuyla paylaşıldı. 10 Mayıs-2 Haziran 2025 tarihleri arasında yürütülen saha çalışması Fraktal Araştırma tarafından Türkiye genelinde 29 ilde, 18-29 yaş aralığındaki 2 bin 403 gençle hanelerde yüz yüze görüşülerek gerçekleştirildi. Araştırma, gençlerin iyi olma halini "maddi durum", "eğitim", "sağlık ve psikososyal iyi oluş", "aile", "siyasal, sivil katılım, güven ve faillik" gibi birçok farklı boyutta ele aldı. Proje kapsamında anket çalışmasının yanı sıra İstanbul ve Çukurova’da gençler ile derinlemesine görüşmeler ve kamu, STK ve akademi temsilcilerinin katıldığı politika geliştirme çalıştayları hayata geçirildi. Projenin kapanış toplantısı İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Emre Erdoğan, Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, Doç. Dr. Başak Akkan, Dr. Öğr. Üyesi Tuğçe Erçetin Sabuncu ve doktora bursiyeri Birnur Kafalı Eyolcu’nun sunumlarıyla gerçekleşti. Kadınlar ev içi sorumluluklar nedeniyle işgücünün dışında Araştırma gençlerin istihdamına, işgücü piyasasındaki koşullarına ve maddi durumlarına ilişkin çarpıcı veriler ortaya koyuyor. Araştırmaya katılan 18-29 yaş arası gençlerin yüzde 46’sı bir işte çalışırken yüzde 54’ü çalışmıyor. Bu grubun yaklaşık üçte biri ise ne istihdamda, ne eğitimde, ne de herhangi bir mesleki eğitim sürecinde. Toplumsal cinsiyet, bu tabloyu en güçlü şekillendiren değişken olma özelliği taşıyor. Erkeklerin yüzde 63’ü istihdamdayken, kadınlarda bu oran yüzde 28’e düşüyor. Araştırma bulgularına göre kadınların NEET olma olasılığı, erkeklerin olasılığının yaklaşık 2,5 katı. Bu farkın temel nedeni ise "aile sorumlulukları". Çalışmayan kadınların yüzde 29,2’si ev içi bakım veya ailevi nedenlerle işgücüne katılamadığını belirtirken, aynı gerekçeyi ifade eden erkeklerin oranı yalnızca yüzde 1. İşe girişte 'tanıdık' faktörü belirleyici Araştırma, gençlerin iş bulma sürecinde formel kanalların tek başına işlevsiz kaldığını gösteriyor. Gençlerin neredeyse yarısı (yüzde 45,6 civarı) istihdama arkadaşları veya akraba bağlantıları aracılığıyla erişebiliyor. Buna karşılık, dijital iş arama platformları aracılığıyla iş bulanların oranı yalnızca yüzde 8,9. Çalışma Koşulları: Küçük işletmelerde uzun saatler Türkiye gençliğini temsil eden bu araştırma, genç istihdamının büyük ölçüde mikro ve küçük ölçekli işletmelere sıkışmış durumda olduğunu gösteriyor. Gençlerin yüzde 85’i 50 kişiden az çalışanı olan yerlerde çalışıyor. Başta mağazalar ve yeme-içme mekanları olmak üzere ağırlıklı olarak satış danışmanı, garson veya kasiyer gibi hizmet sektörü pozisyonlarında istihdam ediliyor. Gençlerin yüzde 58’i günde 9 saat ve üzerinde çalıştığını belirtirken yüzde 66,8’i haftada 6 gün, yüzde 8,3’ü ise haftanın her günü çalışıyor. Haftada 5 gün çalışanların oranı yalnızca yüzde 18. Gençlerin yüzde 65’i ayda 27 bin TL’nin altında ücret alıyor Araştırma, gençlerin içinde bulunduğu ekonomik çıkmazı da çarpıcı verilerle ortaya koyuyor. Gençlerin yaklaşık yüzde 65’i ayda 27 bin TL’nin, yüzde 35’i ise 9 bin TL’nin altında kazanıyor. Katılımcıların yüzde 42,3’ü gelirinin "eksik kaldığını", yüzde 44,6’sı ise "sadece ihtiyaçlarını karşılamaya yettiğini" belirtiyor. Yetersiz gelir, gençleri sistematik bir borçluluğa itiyor. Araştırmaya göre gençlerin geneline bakıldığında sadece yüzde 28,3'ünün hiç borcu yok. Çalışan grubun sadece yüzde 8,2’si hiçbir borcu olmadığını belirtirken; yüzde 40,5’i kredi kartı borcu, yüzde 25,3’ü taksitli borç ve yüzde 18,7’si ihtiyaç kredisi borcu yükü altında. Her on gençten altısı mevcut maddi durumundan memnun olmadığını belirtirken, "çok memnunum" diyenlerin oranı yüzde 6,3’te kalıyor. Gençler diplomadan umudu kesmiş durumda Araştırma, gençler arasında "eğitim-istihdam bağlantısına" dair köklü bir güvensizliği ortaya koyuyor. Katılımcıların yalnızca yüzde 38,7’si aldıkları eğitimin kendilerini "hayata hazırladığını" düşünürken, sadece yüzde 36,2’si "bu eğitim sayesinde iyi bir iş bulabileceğine" inanıyor. Yüzde 36,4’lük bir kesim ise bu görüşü net bir şekilde reddediyor. Eğitime olan güven, özellikle işsiz ve aile sorumlulukları taşıyan gençler arasında dip yapmış durumda. Gelecek kaygısı nedeniyle gözler yurtdışında Eğitimden ve mevcut ekonomik yapıdan umudunu kesen gençlerin gelecek beklentileri de karamsar bir tablo çiziyor. Bu durum, gençler arasında yurt dışına yerleşme arzusunu bir "çıkış yolu" olarak güçlendiriyor. Katılımcıların yüzde 67,8’i "daha iyi iş olanakları" için yurt dışına gitmek istediğini belirtirken, bu motivasyonu yüzde 36 ile "Türkiye’de geleceğini görememe" ve yüzde 28,9 ile "ülkenin kötüye gittiğini düşünme" takip ediyor. Gençler sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve siyasal nedenlerle de gitmek istiyor; yüzde 22,5’i "daha fazla kişisel özgürlük", yüzde 6’sı ise "düşünce özgürlüğü eksikliği" nedeniyle göç arzusunda olduğunu belirtiyor. Araştırma, bu yoğun isteğin henüz somut bir plana dönüşmediğini de gösteriyor. Gençlerin sadece yüzde 8’i "kesinlikle gitmeyi planladığını" ifade ederken, yüzde 56,4’ü bunun muhtemel olmadığını belirtiyor. Psikolojik yorgunluk ve tükenmişlik hâkim Araştırma, gençlerin sağlık davranışları konusunda riskli bir tablo çizerken gençlerin özellikle psikososyal durumu endişe verici bir seviyede. Katılımcıların yüzde 36,6'sı sık sık "yorgun hissettiğini", yüzde 33,5'i "uykusuzluk çektiğini", yüzde 29,2'si "mutsuz veya sıkıntılı" olduğunu ve yüzde 26,6'sı "sorunlarıyla baş edemediğini" belirtiyor. Bu bulgular, gençlerin üçte birinden fazlasının yoğun stres altında yaşadığını ve dinlenemediğini gösterirken psikolojik yorgunluk ve tükenmişlik sorunları en çok işsiz gençlerde görülüyor. Gençler siyasete oy vererek katılıyor, STK'lara uğramıyor Araştırma, gençlerin siyasal ve sivil katılımı ile ilgili de çarpıcı veriler ortaya koyuyor. Gençlerin yüzde 79,9’u siyasete oy vererek katılırken bir siyasi partiye üye olanların oranı ise sadece yüzde 6,8. Gençlerin sivil alana katılımına bakıldığında ise bir STK'ya üye olanların oranı yüzde 9,3’ken düzenli gönüllülük yapanların oranı ise yüzde 11,4. Gençler, parti faaliyeti yerine yüzde 28-29 oranlarıyla boykot veya çevrimiçi protesto gibi daha bireysel ve esnek eylem biçimlerini tercih ediyor. Araştırma sonuçları gençlerin siyasi açıdan bireysel olarak kendilerine güvendiklerini ancak sisteme karşı derin bir yabancılaşma içinde olduklarını gösteriyor. NEET olma durumu bir tükenmişlik hali Araştırma bulguları aynı zamanda İstanbul ve Çukurova Bölgesinde Nisan-Temmuz 2024 tarihleri arasında yüzden fazla NEET genç yapılan derinlemesine mülakatları ve odak grupları da içeriyor. Gençlerin deneyimlerini aktardıkları bu görüşmelerde eğitimden sınav kaygısına, "beklemede" olmanın zorluklarına, ilk kez işe girecek gençler için tecrübe eksikliğinin yarattığı paradoksa birçok başlık yer alıyor. Mülakatlar, NEET olma durumunun bir "tükenmişlik hikayesi" olduğunu güçlü bir şekilde ortaya koyarken, uzayan iş arama süreçleri, bakım yükleri ve sürekli beklemede olma hali, gençleri yıpratan ve topluma aidiyetlerini zedeleyen bir sürece işaret ediyor. ‘Gençler dünyayı adaletsiz bir düzen olarak görüyor’ Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Emre Erdoğan, “Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri gençler arasındaki yaygın 'anomi', yani toplumsal kuralsızlık, güvensizlik ve adalet algısındaki çöküş oldu. Kurumlara güvensizlik var ve liyakat algısının çökmüş olduğunu görüyoruz. Bu toplumsal yönsüzlük hissi, en yüksek olarak öğrenciler ve ‘beklemede’ olan gençler arasında ölçüldü. Bu adaletsizlik algısı, gençler arasında yaygın bir 'hınç' duygusunu da besliyor. Gençler, dünyayı bireysel çabanın karşılığını vermediği adaletsiz bir düzen olarak görüyor.'Toplumsal hınç' olarak adlandırılan bu sistemsel adaletsizlik algısı, en keskin biçimde işsiz gençler arasında gözleniyor.” dedi. Gençlerin genel iyi olma halinin alarm verdiğini belirten Prof. Dr. Erdoğan, “Yaşam memnuniyeti ve gelecek umudu son derece düşük seviyelerde seyrediyor. Toplumsal adalet algısındaki çöküş ve sistemsel eşitsizliklere duyulan ‘hınç’ yaşam memnuniyetini en güçlü düşüren faktörler olarak öne çıkıyor. Bulgular, gençler için "adil bir toplum algısının" ekonomik güvenceden bile daha kritik hale geldiğini gösteriyor.” diye konuştu. Politika önerileri paylaşıldı Araştırma ekibi bulgulara ve paydaşlarla yürütülen çalıştaylara dayanarak çeşitli politika önerileri de sundu. Gençler için sadece gelir destekleri değil sanatsal, sportif ve kültürel etkinliklere katılabilmeleri için ücretsiz "ulaşım desteği" verilmesi ve barınma, sınav ücretleri gibi çeşitli kalemleri kapsayan finansal desteklerin de sağlanması önerildi. Eğitimin sadece akademik bilgiyle donatan bir yapıdan çıkarak beceri, yönelim ve deneyimle güçlendiren bir modele dönüştürülmesi gerektiği vurgulandı. Bakım yükünün ailelerin, özellikle de kadınların omzunda kalmaması için devletin, yerel yönetimlerin ve işyerlerinin aktif sorumluluk almasının altı çizildi. Gençlerin psikososyal iyilik hali için de okullardaki rehberlik sisteminin daha destekleyici ve etkin rol almasının sağlanması, gençlerin ücretsiz ve güvenli biçimde sosyalleşebileceği, aidiyet hissini ve toplumsal bağlarını güçlendireceği kamusal alanların çoğaltılması önerildi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

DHL Supply Chain Türkiye, Kadınların Gücüyle Lojistik Sektörüne Öncülük Ediyor Haber

DHL Supply Chain Türkiye, Kadınların Gücüyle Lojistik Sektörüne Öncülük Ediyor

Türkiye lojistik sektöründe kadın çalışan oranı ortalama yüzde 11,2 seviyesindeyken, DHL Supply Chain Türkiye’de bu oran yüzde 34 ‘e ulaşıyor. DHL Supply Chain Türkiye, faaliyetlerini DHL Grup bünyesinde Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesindeki tek kadın genel müdür olan Buket Cox liderliğinde yürütüyor. DHL Supply Chain Türkiye’nin ilk kadın yöneticisi olarak bölgesel düzeyde önemli rol üstlenen Cox, son üç yıldır Orta Doğu ve Avrupa (CEE) Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmasının ardından, şu anda Orta Doğu ve Afrika (MEA) Yönetim Kurulu üyesi olarak bölgesel konularda fark yaratan bir kadın lider olarak öne çıkıyor. Cox, Türkiye sınırlarını aşan kadın rol modelliğiyle, yalnızca kendi kariyer yolculuğunda değil, aynı zamanda şirket içinde de ilham verici bir etki yaratıyor. Bölgesel seviyedeki yoğun iş ajandasına rağmen, orta ve üst düzey kadın çalışanlara yönelik düzenli ve etkili mentorluk seansları gerçekleştirerek, kadın yöneticilerin kariyer gelişimlerine doğrudan katkı sağlıyor. DHL Supply Chain Türkiye, Cox liderliğinde yalnızca operasyonel başarılarıyla değil; kadınların sektördeki temsilini güçlendiren politikalarıyla da fark yaratıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilir bir kültürün yansıması DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdürü Buket Cox, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Kadınların iş dünyasında daha fazla yer almaları, özellikle lojistik gibi zorlu sektörlerde büyük önem taşıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, yalnızca rakamlara yansıyan bir hedef değil; kapsayıcı, adil ve sürdürülebilir bir kurum kültürünün sonucu. Bu kültürü oluşturmak sadece kadınların veya liderlerin değil, tüm çalışanlarımızın, kadın ve erkek birlikte, değişim için çaba göstermesiyle mümkün oluyor. DHL olarak biz, bu değişimi sahada, ofiste ve tüm projelerimizde hep birlikte yaşatıyoruz.” Cox, kadın liderliğinin kuruma kattığı değeri de şöyle özetledi: “Kadınların liderlik becerileri, stratejik bakış açıları ve ekip yönetimindeki başarısı iş sonuçlarına doğrudan yansıyor. Bugün çalışanlarımızın üçte biri kadın; yönetim kurulumuzda ise kadın lider oranı yüzde 40’a ulaştı. Bu sadece bir sayı değil, şirketimizdeki dönüşümün güçlü bir göstergesi.” Kadınların Sesiyle Şekillenen Dönüşüm DHL Supply Chain Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitliği stratejilerini şekillendirirken kadın çalışanlarının geri bildirimlerini merkeze aldı. Yapılan odak grup çalışmalarıyla kadınların deneyimleri, ihtiyaçları ve beklentileri dinlenerek gerçek etki yaratacak adımlar atıldı. Bu yaklaşım sayesinde, kadın ve erkek dengesi gözetilen ekiplerin performanslarının hem hedeflere ulaşma hem de KPI (Anahtar Başarı Göstergesi) başarı oranlarında belirgin şekilde daha yüksek olduğu gözlemlendi. Kadın çalışanların özellikle iletişim, dikkat, titizlik ve liderlik becerileriyle operasyonel süreçlere katkı sundukları; bu sayede verimlilik artışı ve iş kazalarında azalma sağlandığı tespit edildi. Cox, konuyla ilgili olarak, “Kadın çalışanlarımız iş sağlığı ve güvenliği alanında fark yarattılar. Onların güçlü iletişim becerileri, sahadaki güven kültürünü daha da güçlendirdi.” dedi. Kadınlar İçin En İyi İşveren Toplumsal cinsiyet eşitliği odağındaki insan kaynakları stratejileriyle DHL Supply Chain Türkiye, Great Place To Work Enstitüsü tarafından hazırlanan "Kadınlar İçin En İyi İşverenler" listesinde 2024 yılında birinci sırada yer aldı. Şirket, son iki yıldır bu listede zirvedeki yerini koruyarak, kadınların iş gücünde ve liderlik kademelerinde daha fazla temsil edilmesini sağlayan projelere öncülük ediyor. Kadınların Kariyer Yolculuğunu Destekleyen Projeler DHL Supply Chain Türkiye, kadın çalışanlarının gelişimini desteklemek amacıyla çok yönlü projeler hayata geçiriyor: MentHer: Kadın yöneticilere birebir mentorluk sağlayarak onları geleceğin liderleri olarak yetiştiriyor.Shift Up a Gear: Kadın liderlerin görünürlüğünü artırıp liderlik pozisyonlarına hazırlıyor.ALP (Accelerating Leadership Program): Kıdemli kadın liderlerin liderlik becerilerini derinleştiriyor.İşler Değişti Projesi: Kadınları forklift operatörlüğü, kamyon şoförlüğü gibi operasyonel rollere teşvik ediyor. Bu programa katılan kadın çalışanların yüzde 86’sı gönüllü olarak bu rolleri üstlenerek sektördeki kalıpları yıktı.Women Networking Event: Kadın çalışanların deneyimlerini paylaşarak birbirlerine ilham verdikleri güçlü bir ağ oluşturuyor. Kadın ve Erkek El Ele, Aynı Hedef İçin DHL Supply Chain Türkiye, kadın istihdamını artırmanın ötesinde, herkesin potansiyelini ortaya koyabileceği eşitlikçi bir çalışma ortamı yaratıyor. Cox, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu başarı, yalnızca kadınların değil; kadın ve erkeklerin el ele vererek yarattığı bir başarı. Biz bu kültürel dönüşümle gurur duyuyoruz.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.