Tüm dünyada yaşanan ve özellikle ülkemizde etkilerinin son yıllarda yoğun olarak hissedildiği ekonomik belirsizlikler ve piyasaların dalgalanması, Türk Ticaret Kanununda gizli kalmış olan bir kavramı hayatımıza bir yenilik olarak sunmuş gibi görünüyor. Bu kavram nedir diye sorsak, doğal olarak herkes tek bir cevap verir: Konkordato.
Bu kavram için farklı tanımlar yapılmaktadır. Ancak şahsen korktuğum bir kurum olmadığı için bana en sıcak gelecek olan tanımı sizlerle paylaşmak isterim: “Öngörülemeyen yahut istenmeyen sebeplerle mali durumları bozulan ancak buna rağmen ticari hayatlarına devam ederek borçlarını ödemek isteyen dürüst borçluların korunması ve alacaklılar ile borçlu arasında bir denge kurulmasını sağlamak amacıyla kabul edilmiş bir icra iflas kurumudur.
Teorik tüm anlatımları bir kenara bırakırsak, ticari hayatımızda konkordato beklenmeyen bir etki olduğu kadar, belki de yok olma riski taşıyan bir alacağın geç de olsa kurtarılabilmesi kavramını da taşımaktadır. Akıllara tabi ki ilk gelen soru, alacaklı firmaların bu süreçte borç batağına batma riski ile karşılaşması gelecektir.
Tüm dünyada bir ilk olan, yıllarca kanuna aykırı şekilde kullanıldıktan sonra TTK’da 13/01/2011 yılında yasal hale gelen çek örneği gibi bu konuda da halen kanunda eksiklik olduğu düşüncesinin, hukukçular arasında ortak fikir olarak görüldüğü kanaatindeyim.
Dünyada ve ülkemizde “görüldüğünde ödeme” aracı olan çekler, yıllar boyunca ileri düzenleme tarihleri ile vade aracı olarak kullanılmıştır. Ve en sonunda bu husus kanunda kendisine yer bularak, belki de ilk kez ülkemizde “vadeli ödeme aracı” halini almıştır. Konkordato ile ilgili olarak benzetme yapılması gerekirse, mahkeme kararı ile korunmaya alınan bir firmanın, alacaklılara verdiği zararı kimin karşılayacağı da soru işareti olarak kalmaktadır.
İdeal hukuk düzeninde, tabiki özel hukuk ilişkilerinde; devletin taraf olması yahut kefalet kurumu gibi hareket etmesi düşünülemez. Ancak akıllara gelen ilk öneri, devletin gerek bankalar gerekse başka ekonomik fonlarla konkordato alan firmaların borçları ile ilgili olarak, alacaklı firmalara nefes aldıracak eylem planları üzerinde çalışması gerekliliğidir. Çünkü korkordato alan firmanın, ekonomik darboğazdan çıkması sonucunda ticari faaliyetine daha güçlü ve mali açıdan daha güvenli devam etme ihtimali vardır.
Ancak alacaklı firmaların yok olma riski, ticari hayatta kendisini daha çok göstermektedir. Somut bir örnekle açıklamak gerekirse, 2025 yılında Bursa ilinde konkordato kararı ile koruma altına alınan bir firma, henüz geçici mehil müddeti içerisindeyken, yoğun ticaret yaptığı 10'dan fazla firmanın konkordato almasına sebep olmuş, daha şimdiden birkaç firmanın da ticari hayatının bitmesine neden olmuştur.
Özetle bu yazımızda, konkordato ile ilgili temel bir tanımlama girişi yapmışken, bir sonraki yazımızda bu durumlarla karşılaştığımızda alacakların ne şekilde tahsil edilebileceği noktasında da birkaç püf noktası vermeye çalışacağız.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Av. Anıl Okan Şen
Ticari Hayatımızdaki Yenilik: Konkordato
Tüm dünyada yaşanan ve özellikle ülkemizde etkilerinin son yıllarda yoğun olarak hissedildiği ekonomik belirsizlikler ve piyasaların dalgalanması, Türk Ticaret Kanununda gizli kalmış olan bir kavramı hayatımıza bir yenilik olarak sunmuş gibi görünüyor. Bu kavram nedir diye sorsak, doğal olarak herkes tek bir cevap verir: Konkordato.
Bu kavram için farklı tanımlar yapılmaktadır. Ancak şahsen korktuğum bir kurum olmadığı için bana en sıcak gelecek olan tanımı sizlerle paylaşmak isterim: “Öngörülemeyen yahut istenmeyen sebeplerle mali durumları bozulan ancak buna rağmen ticari hayatlarına devam ederek borçlarını ödemek isteyen dürüst borçluların korunması ve alacaklılar ile borçlu arasında bir denge kurulmasını sağlamak amacıyla kabul edilmiş bir icra iflas kurumudur.
Teorik tüm anlatımları bir kenara bırakırsak, ticari hayatımızda konkordato beklenmeyen bir etki olduğu kadar, belki de yok olma riski taşıyan bir alacağın geç de olsa kurtarılabilmesi kavramını da taşımaktadır. Akıllara tabi ki ilk gelen soru, alacaklı firmaların bu süreçte borç batağına batma riski ile karşılaşması gelecektir.
Tüm dünyada bir ilk olan, yıllarca kanuna aykırı şekilde kullanıldıktan sonra TTK’da 13/01/2011 yılında yasal hale gelen çek örneği gibi bu konuda da halen kanunda eksiklik olduğu düşüncesinin, hukukçular arasında ortak fikir olarak görüldüğü kanaatindeyim.
Dünyada ve ülkemizde “görüldüğünde ödeme” aracı olan çekler, yıllar boyunca ileri düzenleme tarihleri ile vade aracı olarak kullanılmıştır. Ve en sonunda bu husus kanunda kendisine yer bularak, belki de ilk kez ülkemizde “vadeli ödeme aracı” halini almıştır. Konkordato ile ilgili olarak benzetme yapılması gerekirse, mahkeme kararı ile korunmaya alınan bir firmanın, alacaklılara verdiği zararı kimin karşılayacağı da soru işareti olarak kalmaktadır.
İdeal hukuk düzeninde, tabiki özel hukuk ilişkilerinde; devletin taraf olması yahut kefalet kurumu gibi hareket etmesi düşünülemez. Ancak akıllara gelen ilk öneri, devletin gerek bankalar gerekse başka ekonomik fonlarla konkordato alan firmaların borçları ile ilgili olarak, alacaklı firmalara nefes aldıracak eylem planları üzerinde çalışması gerekliliğidir. Çünkü korkordato alan firmanın, ekonomik darboğazdan çıkması sonucunda ticari faaliyetine daha güçlü ve mali açıdan daha güvenli devam etme ihtimali vardır.
Ancak alacaklı firmaların yok olma riski, ticari hayatta kendisini daha çok göstermektedir. Somut bir örnekle açıklamak gerekirse, 2025 yılında Bursa ilinde konkordato kararı ile koruma altına alınan bir firma, henüz geçici mehil müddeti içerisindeyken, yoğun ticaret yaptığı 10'dan fazla firmanın konkordato almasına sebep olmuş, daha şimdiden birkaç firmanın da ticari hayatının bitmesine neden olmuştur.
Özetle bu yazımızda, konkordato ile ilgili temel bir tanımlama girişi yapmışken, bir sonraki yazımızda bu durumlarla karşılaştığımızda alacakların ne şekilde tahsil edilebileceği noktasında da birkaç püf noktası vermeye çalışacağız.