Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kapsayıcılık

Kapsül Haber Ajansı - Kapsayıcılık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kapsayıcılık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Nilüfer’den Türkiye’de Bir İlk: Spor Manifestosu Kamuoyuna Açıklandı Haber

Nilüfer’den Türkiye’de Bir İlk: Spor Manifestosu Kamuoyuna Açıklandı

Sağlıklı kentleşme, kapsayıcı toplumsal katılım ve genç nesillerin potansiyelini artırmak hedefiyle yola çıkan Nilüfer Belediyesi, bugün Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan “Spor Manifestosu”nu kamuoyuna açıkladı. Manifesto, sporu sadece bir yaşam biçimi olarak ele almakla kalmayıp, sosyo-kültürel kalkınmanın da merkezine yerleştirerek toplumsal dönüşümün en etkin aracı olarak tanımlıyor. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir tarafından açıklanan ve kapsamlı bir analiz, hedef ve eylem planını bir araya getiren manifesto; eğitimden sağlığa, kent güvenliğinden gençlik politikalarına kadar uzanan geniş bir perspektifte sporun rolünü yeniden tanımlıyor. Nilüfer Belediyesi’nin, kentin sporla kurduğu bağı güçlendirmek ve bu alandaki vizyonunu kurumsal bir çerçeveye oturtmak amacıyla hazırladığı “Nilüfer Spor Manifestosu”, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Baran Güneş, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Türkiye Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Yılmaz, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları, meclis üyeleri, Nilüfer Belediyespor Kulübü Başkanı Muharrem Or ile iş dünyası temsilcileri, sporcular ve kulüp yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştirilen özel bir organizasyonla paylaşıldı. “SPOR NİLÜFER’İN YAŞAM KÜLTÜRÜDÜR” Gecede Nilüfer’in spor anlayışını, vizyonunu ve geleceğini şekillendiren “Spor Manifestosu”nu açıklayan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, “Spor, Nilüfer’in yaşam kültürüdür” mesajını verdi. Başkan Şadi Özdemir, sporu sadece yarışma ve başarıyla sınırlayan anlayışın ötesine geçiren Nilüfer Spor Manifestosu ile kentin planlamasından gençlik politikalarına, halk sağlığından toplumsal dayanışmaya kadar yaşamın her alanına yayılan, kapsayıcı ve eşitlikçi bir yaşam kültürü olduğunu vurguladı. Manifesto ile seçim döneminde “100 Güldüren Projeler” kapsamında vaat ettikleri spor vizyonunu somutlaştırdıklarını belirten Başkan Şadi Özdemir; sporu toplumun ahlakını ve disiplinini güçlendiren bir değer olarak gören Mustafa Kemal Atatürk’ün yaklaşımından ilham aldıklarını söyleyerek, manifestonun temel felsefesini şu sözlerle açıkladı: “Biz sporu sadece başarıya indirgemiyoruz. Sadece kupa kazanmak olarak görmüyoruz. Bizim için spor; önleyici, koruyucu ve birleştiricidir. Gençler için bir okul, kadınlar için güçlenme alanı, toplum için ise dayanışmadır. Spor yapan genç hayata tutunur, çocuklar kendini yalnız hissetmez. İşte tam da bu yüzden Nilüfer’de sporu bir kamu sorumluluğu olarak ele alıyoruz.” Başkan Şadi Özdemir, mahallelerdeki erişilebilir spor alanlarından bisiklet yollarına, gençlere ve kadınlara yönelik programlardan engelli bireyler için oluşturulan olanaklara kadar birçok çalışmanın bu manifestonun bir parçası olduğunu dile getirdi. Konuşmasını “Bu daha başlangıç” diyerek tamamlayan Başkan Şadi Özdemir, Nilüfer’in sporla büyüyen hikayesini Nilüferlilerle birlikte yazmaya devam edeceklerini söyledi. “BAŞARI TESADÜF DEĞİL, İSTİKRARIN ÜRÜNÜDÜR” Nilüfer Belediyespor Kulübü’nün Türkiye’nin en köklü ve çok branşlı yapılarından biri olduğuna dikkat çeken Nilüfer Belediyespor Kulübü Başkanı Muharrem Or da, elde edilen başarıların planlı çalışma ve güçlü altyapı sayesinde geldiğini vurguladı. Konuşmasında Nilüfer’in yetiştirdiği voleybolculardan Öykü Saruhan’ın hikayesine atıfta bulunan Muharrem Or, “Öykü’nün başarısı yalnızca bireysel bir yeteneğin sonucu değil; doğru zamanda verilen desteklerin ve sabırla kurulan bir altyapının ürünüdür. Bizim gücümüz sadece kazandığımız kupalarda değil; çocuklara verdiğimiz umut ve gençlere açtığımız yolda yatıyor” ifadelerini kullandı. KATILIMCILARIN GÖRÜŞLERİ ALINDI Açılış konuşmalarının ardından katılımcıların görüşleri alındı. “Ortak bir spor kültürü yaratmak kentin geleceğini nasıl şekillendirir?” sorusundan yola çıkılarak yapılan ankette konukların önerilerini topladı. Anket sonuçlarının manifestonun sahadaki karşılığını güçlendireceği belirtildi. Etkinlikte, Nilüfer’de spor kültürüne emek veren sporcular ile Süperlig ve Türkiye 1. lig takımları arasındaki tek kadın baş antrenör olan İlknur Kurtuluş, Nilüfer Belediyespor Hentbol Başantrenörü Gökhan Durmaz ve Nilüfer Belediyespor Eker Voleybol A Takımı destekçisi Eker Spor Kulübü Başkanı Ece Eker’e “Onur ve Katkı Belgesi” verildi. Türkiye Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Yılmaz da, daha nice sporcuların yetişmesine duyduğu inancı temsilen, Milli Takım imzalı formayı Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve Kulüp Başkanı Muharrem Or’a takdim ederken, Başkan Özdemir ve Or da Nilüfer Belediyespor Eker Voleybol A Takımı sporcularının imzaladığı formayı Yılmaz’a hediye etti. ÖZETLE NİLÜFER SPOR MANİFESTOSU Öte yandan Nilüfer Spor Manifestosu, belediyelerin geleneksel spor hizmetlerinin ötesine geçerek; sporu kent planlaması, gençlik politikaları, halk sağlığı ve toplumsal dayanışma başlıklarıyla birlikte ele alan stratejik bir çerçeve sunuyor. Manifesto; sporun yalnızca rekabet ve başarı odaklı değil, yaşam boyu katılımı teşvik eden, kapsayıcı ve eşitlikçi bir toplumsal araç olduğuna dikkat çekiyor. “SPOR, HERKES İÇİN BİR YAŞAM HAKKI” Nilüfer Spor Manifestosu, günlük yaşamda sporu herkes için ulaşılabilir kılmayı amaçlıyor. Bu çerçevede belgenin temel hedefleri şöyle öne çıkıyor: Her Yaştan Kentliye Açık Spor İmkanları: Okullar, parklar ve meydanlar başta olmak üzere kentin günlük yaşam alanlarında sporun doğal olarak yer alması. Gençlik ve Toplum Odaklı Yaklaşım: Gençlerin sadece sportif başarı değil, aynı zamanda sosyal bağ, öz güven ve yaşam becerileri geliştireceği alanlar yaratmak. Toplumsal Sağlık ve Refah: Sporu, fiziksel sağlığın ötesine taşıyarak ruh sağlığı ve toplumsal dayanışmanın temel bir bileşeni olarak konumlandırmak. Kapsayıcılık ve Fırsat Eşitliği: Dezavantajlı gruplar, kadınlar, yaşlılar ve özel gereksinimli bireyler için eşit katılım imkânları sağlamak. Manifesto; sporun yalnızca rekabet ya da başarıya odaklı bir faaliyet olmadığını; toplumun her bireyinin yaşam kalitesini yükselten, sosyal bağları güçlendiren, eşitlikçi bir araç olduğunu vurguluyor. TÜRKİYE’DE BİR İLK: STRATEJİK SPOR POLİTİKASI Belediyeler geleneksel olarak spor tesisleri inşa eder, kulüpleri destekler veya gençlik programları yürütür. Ancak Nilüfer’in Spor Manifestosu, bu çalışmaların ötesine geçerek sporu stratejik bir kamu politikası haline getiriyor ve bütüncül bir sosyal dönüşüm aracı olarak tanımlıyor. Sporun kent planlamasından eğitim politikalarına, toplumsal sağlığa kadar uzanan geniş bir vizyonla ele alınması, bu yaklaşımı Türkiye’de benzersiz kılıyor. Sporun kent yaşamına entegrasyonu ve herkese ulaşan fırsatlar sunması, manifestonun en çarpıcı yönlerinden biri. Bu vizyon, yalnızca yarışma odaklı değil; hayat boyu spor, katılımcı topluluklar ve sağlıklı nesiller yaratma perspektifini benimsiyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Derimod İlk Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı Haber

Derimod İlk Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı

Türkiye’nin lider ayakkabı ve deri giyim markası Derimod, 50. yılını geride bırakan yolculuğunda önemli bir adım daha atarak ilk sürdürülebilirlik raporunu paylaştı. Raporda markanın sorumlu büyüme yaklaşımı, sürdürülebilirlik hedefleri, çevresel sosyal ve yönetişim çalışmaları yer alıyor. Derimod bir yeniliğe imza atarak rapora “sektörünün ilk Sorumlu İletişim Taahhüdü”yle başlıyor. Ayrıca rapor, moda sektörünün karbon ayak izi dengelenmiş “ilk sürdürülebilirlik raporu” olma özelliği de taşıyor. Modanın her aşamasında etkilerini olumlu hale getirerek; insanlar, gezegen ve sürdürülebilir kalkınma için daima “iyi olma” halini iş modelinin merkezine aldığını vurgulayan Derimod; rapor aracılığıyla “Sürdürülebilir Yaşam Taahhüdü” ile kapsayıcı süreçler geliştirdiğini duyurdu. Yayınlanan rapora göre Yönetim Kurulu’nda % 43, merkez ofis yönetici dağılımında ise % 45 kadın oranına sahip olan Derimod, 2028 yılına kadar mağazalardaki kadın çalışan sayısını iki katına yükseltmeyi hedefliyor. Şirket, raporda insan hakları, çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık, ekosistem, iklim, döngüsellik başta olmak üzere pek çok konuda yürüttüğü çalışmalara ve hedeflerine de yer veriyor. Raporda yeni projelerine de yer veren Derimod, “Sürdürülebilir Moda Girişimcilik Merkezi” ve “Biyoçeşitlilik Fonu” gibi dünyada örneğine az rastlanır girişimlere de öncülük ederek modayı dönüştürme ve toplumsal faydayı yaygınlaştırma konusundaki kararlılığını gösteriyor. “Sürdürülebilirlik Bizim İçin Yeni Bir Kavram Değil, DNA’mızın Bir Parçası” Derimod İcra Kurulu Başkanı Murat Zaim, raporla ilgili yaptığı açıklamada “moda sektörü durmaksızın değişiyor ve dönüşüyor. Biz bu değişime sadece uyum sağlamakla kalmıyor, onu yönlendirmeyi de hedefliyoruz ve bu noktada sorumlu büyüme anlayışımız devreye giriyor. Derimod’un 50 yıllık geçmişi boyunca kısa vadeli kazançların ötesinde; tedarikçilerimizden çalışanlarımıza, mağazalarımızdan müşterilerimize kadar tüm ekosistemimizle birlikte varlıklarımızı koruyarak ve değer yaratarak sorumlu büyümeye odaklandık. Sürdürülebilirlik bizim için yeni bir kavram değil DNA’mızın bir parçası” dedi. “Gerçekçi ve Ulaşılabilir Sürdürülebilirlik Hedeflerine İnanıyoruz” Derimod Yönetim Kurulu Üyesi Ali Zaim, “Sürdürülebilirlik yolculuğumuzu şirket olarak tek başına değil tedarikçiler, çalışanlar, müşterilerimiz ve yaşadığımız toplumla kapsayıcı şekilde ele alıyoruz. Derimod Eğitim ve Kültür Vakfı ile kurumsal sorumluluk projelerini, toplumsal cinsiyet eşitliği hedeflerini ve kalıcı kalkınma hedeflerimizi daha güçlü şekilde hayata geçirmek istiyoruz” diyerek görüşlerini ifade etti. Aynı zamanda markanın Sürdürülebilirlik Lideri olan Zaim, “sürdürülebilirliğin kendileri için bir iletişim konusu değil iş yapış biçimi olduğunu” belirterek; “gerçekçi ve ulaşılabilir hedeflerle kadının istihdamda ve üretimde güçlenmesi, döngüsel moda, iklim dostu uygulamalar ve toplumsal etki projeleriyle sektördeki dönüşüme öncülük etmek istiyoruz” dedi. Derimod Kategori Direktörü ve Sürdürülebilirlik Sözcüsü Canberk Akkaya ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Sürdürülebilirlik kavramının aşırı kullanımından kaçınıyoruz. Bu yaklaşımımızı paydaşlarımıza da gösterebilmek için sektörümüzde ‘Sorumlu İletişim Taahhüdü’ yayınlayan ilk marka olduk. Sürdürülebilirlik yönetimi bizim için işimizin odağında, katılımcı ve sürekli gelişen bir süreç. Raporumuzun ve hedeflerimizin iletişimini de Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’ndaki gönüllü arkadaşlarımız yürütüyor.”

Great Place To Work® Türkiye, Best Workplaces for Women™ 2025 Raporunu Yayınladı Haber

Great Place To Work® Türkiye, Best Workplaces for Women™ 2025 Raporunu Yayınladı

Kapsayıcılık ve Adalet: Güven Kültürünün Temeli Best Workplaces for Women™ 2025 verileri, kadın çalışanların aidiyet duygusunun adalet ve kapsayıcılıkla güçlendiğini ortaya koyuyor. Listede yer alan şirketlerde kadın çalışanların %85'i, "çalışanlara yaşlarına bakılmaksızın adil davran ldığını" belirtirken; bu oran liste dışı şirketlerde %56'ya düşüyor. Bu fark, yalnızca politikaların değil, kültürün de kapsayıcı bir anlayışla şekillendiğini gösteriyor. En iyi iş yerlerinde adil ve eşit davranma algısının güçlü biçimde yerleşmiş olması, kapsayıcı ve güvenli bir çalışma ortamının çalışanların aidiyet duygusunu güçlendirmede belirleyici bir rol oynadığını ortaya koyuyor. Takdir Kültürü İşte Kalma İsteğini Güçlendiriyor Kadınların iş hayatında sürdürülebilir aidiyetini şekillendiren en önemli unsur, emeklerinin fark edilip değer görmesi olarak vurgulanıyor. Araştırma verileri de bu durumun, kadınların işyerine uzun vadeli bağlılığını belirleyen en kritik faktör olduğunu göst eriyor. Best Workplaces for Women™ 2025 listesinde yer alan şirketlerde kadın çalışanların %68'i, "burada herkesin fark edilme ve takdir edilme imkânı bulunmaktadır" ifadesine katılıyor. Bu oran, liste dışı şirketlerde ise yalnızca %35. Bu fark, takdir kültürünün sadece bir motivasyon unsuru değil, güveni ve aidiyeti besleyen bir kurum değeri olduğunu gösteriyor. Görülmek ve takdir edilmek, kadın çalışanlar için yalnızca bir duygusal ihtiyaç değil, sürdürülebilir başarı kültürünün de temel taşı haline geliyor. Psikolojik Güvenliğin Yol Haritası: Etik ve Şeffaf Bir Kültür Kadın çalışanların güçlü bir aidiyet duygusu hissettiği kurumlarda ortak bir payda göze çarpıyor: etik değerlere bağlılık ve şeffaf iletişimin nceliklendirilmesi. Best Workplaces for Women™ 2025 listesinde yer alan şirketlerde kadın çalışanların %76'sı, "çalışanlar entrikaya başvurmaz, başkalarının arkasından iş çevirmez" ifadesine katılıyor. Bu oran, liste dışında kalan şirketlerde %47'ye düşüyor. Bu sonuçlar, etik değerlere dayanan organizasyon kültürünün, kadınların hem kendilerini güvende hissetmelerini hem de potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koymalarını desteklediğini gösteriyor. Eyüp Toprak: "Güven, Sürdürülebilir Başarının Ön Koşulu; Eşitlik ise Güvenin Temel Taşı" Great Place To Work® Türkiye CEO'su Eyüp Toprak, 2025 Best Workplaces for Women™ raporuna ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi: "200 bine yakın çalışanın deneyimiyle ortaya çıkan sonuçlar, Türkiye iş dünyasına çok açık bir mesaj veriyor: Güven inşa eden, emeği görünür kılan ve adil biçimde değerlendiren organizasyonlar, geleceğin kazananları olacak. Eşitlik, artık sadece etik bir sorumluluk değil, aynı zamanda sürdürülebilir ekonomik başarının stratejik bir zorunluluğudur. Nitekim, kadın çalışanların sesine kulak veren ve onları karar mekanizmalarına dahil eden şirketler, liste dışı şirketlere kıyasla tam %31 daha yüksek adalet algısı yaratarak bu alanda liderliğini kanıtlamıştır. Güven, sadece güçlü iş yeri kültürlerinin değil, aynı zamanda geleceğin de temel taşıdır. Türkiye iş dünyası liderlerini, bu farkındalığı kalıcı bir kültürel dönüşüme evirmeye davet ediyoruz. Kadınların güven ini kazanan kurumlar, yetenek savaşını da kazanacaktır."

Starbucks’tan Türkiye’de Bir İlk: İşaret Dili Konseptli Mağaza  “Community Store Starbucks Elden Ele” Haber

Starbucks’tan Türkiye’de Bir İlk: İşaret Dili Konseptli Mağaza “Community Store Starbucks Elden Ele”

Starbucks, Türkiye’deki ilk Signing Store konseptinin açılışını 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde gerçekleştirdi. Starbucks, İşitme Engelliler Eğitim Faaliyetleri Derneği (İEEF) danışmanlığında İstanbul Göztepe Loft mağazası daha erişilebilir ve kapsayıcı bir konseptle “Community Store Starbucks Elden Ele” mağazasına dönüştürdü. Proje, işitme engelli ve sağır topluluğuna yepyeni bir buluşma noktası sunuyor. Starbucks Elden Ele, işitme engelli bireylerin hem çalışabildiği hem de topluluk olarak bir araya gelebildiği bir alan olarak tasarlandı. Mağazada düzenlenecek eğitimler, atölyeler ve sosyal etkinliklerle, herkes için daha erişilebilir bir Starbucks deneyimi hedefleniyor. İşaret Diliyle Kahve Deneyimi Starbucks Elden Ele Mağazasında Proje kapsamında oluşturulan “Kahve Sözlüğü”, menüden servis sürecine kadar her aşamada işaret diliyle iletişimi destekliyor. Bu özel sözlük hem kasa önünde hem de dijital ekranlarda konumlandırılarak müşterilerin kolayca menüye ulaşmasını sağlıyor. Böylece ziyaretçiler, kahve siparişlerini işaret diliyle verebiliyor. Starbucks, mağazada görev alacak tüm partnerlerine işaret dili eğitimi sağlayarak hem iletişim bariyerlerini ortadan kaldırıyor hem de toplumsal farkındalığı güçlendiriyor. “Starbucks Elden Ele” mağazası, yalnızca bir kahve noktası değil; eşitlik, anlayış ve birlikte üretme kültürünü yansıtan bir buluşma alanı olarak konumlandırılıyor. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde gerçekleştirilen açılışta konuşan Alshaya Starbucks Avrasya Başkan Yardımcısı Figen Ilgaz, proje hakkında şunları söyledi: “Starbucks olarak kapsayıcılığı iş yapış biçimimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. ‘Starbucks Elden Ele’ mağazamız, yalnızca bir kahve noktası değil; kapsayıcılığın, birlikte üretmenin ve iletişimin her dilde mümkün olduğunun bir göstergesi. Bu özel mağazamızla işitme engelli ve sağır topluluğuna güçlü bir alan kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. 2026 yılı içinde farklı illerdeki mağazalarımızı da bu konseptle dönüştürerek, işitme engelli ve sağır topluluğuna daha fazla alan açmayı ve kapsayıcılık yolculuğumuzu büyütmeyi sürdüreceğiz.” Türkiye’de işitme engelli ve sağır topluluğuna özel olarak tasarlanan ilk Starbucks mağazası olan Community Store Starbucks Elden Ele, herkesi işaret diliyle kahve deneyimini paylaşmaya davet ediyor. Proje ile ilgili İşitme Engelliler Eğitim Faaliyetleri Derneği Başkanı Ebru Akça da Ülkemizde yaşayan yaklaşık 3 milyon işitme engelli birey için hazırlanan ‘’Elden Ele’’ projesinin kendi dillerinde hizmete erişim yollarının açılmasının yanı sıra bu özel mağaza ile pekiştirildiğini ve mağazanın işitme engelli bireylerin sosyal saatlerinin ötesinde her türlü ihtiyaçlarında kullanabilecekleri bir alan olduğunu belirtti. Akça, “Keyifle sürdürülen projenin bir parçası olmaktan büyük mutluluk duyar iken işitme engelli dostlarımızın keyifli saatler geçireceği mağazanın hazırlanmasında emeği geçen tüm Starbucks ailesine teşekkür ederiz” dedi.

Shell Türkiye, Engelsiz Yaşam Vizyonuyla Hayatın Her Alanında Eşitlik ve Kapsayıcılık İçin Çalışıyor Haber

Shell Türkiye, Engelsiz Yaşam Vizyonuyla Hayatın Her Alanında Eşitlik ve Kapsayıcılık İçin Çalışıyor

Dünyanın önde gelen enerji şirketlerinden biri olarak Türkiye’nin gelişimine 102 yıldır katkı sağlayan Shell, Türkiye’deki operasyonel faaliyetlerinin yanı sıra toplumsal ihtiyaçlara yönelik geliştirdiği sosyal yatırım programlarıyla değer yaratmaya devam ediyor. Şirket, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan Eşitsizliklerin Azaltılması hedefi ve kendi Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık ilkeleri doğrultusunda engelli bireylerin toplumsal hayata tam ve eşit katılımını destekliyor. Shell Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü ve Shell & Turcas İcra Kurulu Üyesi Meltem Okyar Perdeci, hem şirket içinde hem de toplumda engelsiz yaşam yaklaşımını genişletmek amacıyla yürüttükleri programlar olduğunun altını çiziyor: “Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık ilkelerimizin bizi güçlendirdiğine inanıyoruz ve fırsat eşitliği için mümkün olan her alanda adımlar atıyoruz. Bu anlayışımızı istasyonlarımıza taşımak için sektörde bir ilke imza attık ve 2017’de istasyonlarımızda Engelsiz Hizmet Alanları oluşturmaya başladık. Bugün Türkiye çapında 946 istasyonumuzda bedensel engelli misafirlerimiz, market içindeki alışverişlerinden tuvalete kadar istasyon çalışanlarımızdan refakat desteği alabiliyor veya araçlarından inmeden hizmet alıp ödeme yapabiliyor.” Engelsiz yaşam için attıkları adımlara Mayıs 2021’de bir yenisini eklediklerini belirten Perdeci, istasyonlarda satılan deli2go sandviçlerinden elde ettiği gelirin bir kısmını Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği'ne (TOFD) bağışladıklarını belirtiyor. Bu iş birliği sayesinde Shell misafirleri, istasyonlardaki lezzetlerle buluşurken aynı zamanda engelsiz yaşama da katkı sağlamış oluyor. Shell & Turcas, engelsiz yaşam girişimlerini güçlendirmek amacıyla, 20 yılı aşkın süredir paralimpik harekete katkı sunan Türkiye Milli Paralimpik Komitesi (TMPK) ile 2023’te yol arkadaşlığına başladı. Meltem Okyar Perdeci, kendilerini komitenin resmi taraftarı olarak gördüklerini belirterek şunları söylüyor: “Türkiye’de 10 milyondan fazla engelli birey, günlük hayatta ulaşım, kamusal alanlara erişim gibi pek çok alanda zorlanıyor. Para sporcular, başta gençler olmak üzere dışarı çıkmaktan imtina eden herkes için birer rol model oluyor. Sporcular, yarattıkları başarı hikayeleriyle toplumsal dönüşümün öncülüğünü üstleniyorlar. Paris Paralimpik Oyunları’nda ve İstanbul’daki Avrupa Para Genç Oyunları’nda ülkemizi temsil eden ve başarılar kazanan tüm milli sporcularımızla gurur duyuyoruz; markamızla onların yolculuklarını desteklemeye devam edeceğiz." Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Eşitliğin Liderleri 2025 Ödülleri, Denizli'de Sahiplerini Buldu Haber

Eşitliğin Liderleri 2025 Ödülleri, Denizli'de Sahiplerini Buldu

Denizli'nin Gücü Kadınlar Zirvesi kapsamında düzenlenen ödül töreninde, bu yılın eşitliğe inanan erkek liderlerine ödülleri takdim edildi. Kadın Dostu Markalar Platformu tarafından 19 Kasım Dünya Erkekler Günü kapsamında Türkiye'de ilk kez hayata geçirilen "Eşitliğin Liderleri Ödül Töreni"nin dördüncüsü bu yıl Denizli'nin Gücü Kadınlar Zirvesi kapsamında gerçekleştirildi. Platform, bu özel günü "Eşitliğe İnanan ve Eşitliği Güçlendiren Erkekler Günü" olarak anlamlandırıyor ve toplumsal cinsiyet eşitliği için sorumluluk alan, bu vizyonu kurumsal kültürlerine taşıyan erkek liderleri görünür kılmak amacıyla bu töreni gerçekleştiriyor. 17 Kasım'da Denizli'de Merkezefendi Kült r Merkezi ev sahipliğinde düzenlenen zirvenin ardından gerçekleştirilen tören, eşitlik odağında güçlü bir farkındalık yarattı. Farklı sektörlerden kadın ve erkek liderleri bir araya getiren etkinlik, iş dünyasında kapsayıcı dönüşümün önemine vurgu yapan mesajlarla dikkat çekti. Eşitliğe Dair Güçlü Mesajlar Verildi Birleşmiş Milletler tarafından da kabul gören 19 Kasım Dünya Erkekler Günü'nün Türkiye'de ilk kez 2022 yılında Kadın Dostu Markalar Platformu öncülüğünde özel bir törenle kutlanmasıyla başlayan bu yolculuk, bugün eşitlik savunuculuğunu görünür kılan önemli bir program haline geldi. Her yıl etki alanını büyüterek sürdürülen tören, bu yıl da eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunda örnek yaklaşım sergileyen erkek liderleri onurlandırdı. Eşitlik odaklı çalışmaları, kurumsal duruşları ve örnek liderlikleriyle öne çıkarak ödüle layık görülen 10 erkek lider arasında; İDO Genel Müdürü Dr. Murat Orhan, QNB İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Cenk Akıncılar, Yorglass Yönetim Kurulu Başkanı Semavi Yorgancılar, Bahçeşehir & Uğur Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel, Zürich Sigorta CEO'su Yılmaz Yıldız yer aldı. Ayrıca programda bu yıl Denizli'de üretime eşitlikle güç veren 5 erkek lider de ödülle onurlandırıldı. Denizli'den ödüle layık görülen erkek lider arasında ise; Yavuzçehre Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yavuzçehre, Sadık Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Oktay Mersin, Askon Demir Çelik Yönetim Kurulu Başkanı Okan Konyalıoğlu, Mercan Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Gültekin Okay Salgar ve Tosunoğlu Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tosunoğlu yer aldı. "19 Kasım, Eşitliğe Katkı Sunan Lider Ruhlu Erkeklerin Günü" Töre nde, ödül alan erkek liderler, toplumsal cinsiyet eşitliğine dair kurumlarında hayata geçirdikleri uygulamaları, dönüşüm odaklı yaklaşımlarını ve kişisel bakış açılarını katılımcılarla paylaştı. Liderlerin iş dünyasında eşitliğin güçlenmesine yönelik görüşlerini aktardıkları törende konuşma yapan Kadın Dostu Markalar Platformu Kurucu & Yönetim Kurulu Başkanı Nazlı Demirel de19 Kasım Eşitliğe İnanan ve Eşitliği Güçlendiren Erkekler Günü'ne dair yaptıkları organizasyona verdikleri önemi anlattı. 19 Kasım'ın Uluslararası Erkekler Günü olarak isimlendirilen ve Birleşmiş Milletler tarafından da desteklenen uluslararası bir gün olduğunu hatırlatan Nazlı Demirel, yaptığı konuşmada şunları söyledi; "Biz Platform olarak 19 Kasım'ı 2022 yılından bu yana 'Eşitliğe İnanan ve Eşitliği Güçlendiren Erkekler Günü' olarak kutlamaktan büyük gurur duyuyoruz. Bugün, eşi tliğe katkı sunan lider ruhlu erkeklerin günü. Eşitlik bilincini desteklemenin en önemli yolu, eşitliğe inanan ve buna güç veren erkeklerin bu yönde sunacakları katkılardır. İşte bu nedenle biz de Kadın Dostu Markalar Platformu olarak eşitlik bilincinin gelişmesi adına çok değerli projelere imza atan, bu bilince katkı sunan erkeklerimizi de özel ve ayrıcalıklı bir "gün" olan 19 Kasım'da anmak ve bir araya getirmek istedik. 19 Kasım Eşitliğe İnanan ve Eşitliği Güçlendiren Erkekler Günü'nüzü kutluyoruz!"

Fiba Perakende’nin “Wondermoms Mentorluk Programı”na Uluslararası Ödül Haber

Fiba Perakende’nin “Wondermoms Mentorluk Programı”na Uluslararası Ödül

Fiba Perakende, çalışan deneyimini geliştirmeye yönelik yenilikçi uygulaması Wondermoms Mentorluk Programı ile uluslararası düzeyde prestijli Bronz Stevie Ödülü’nün sahibi oldu. Bu başarı, şirketin toplumsal cinsiyet eşitliği, kapsayıcılık ve çalışan bağlılığı konusundaki güçlü vizyonunu bir kez daha ortaya koydu. Yeni anne olan Fiba Perakende çalışanlarının doğum izni sonrası işe dönüş sürecini desteklemek amacıyla hayata geçirilen Wondermoms Mentorluk Programı, gönüllülük esasına dayalı bir mentorluk modeli sunuyor. Program, annelerin doğum sonrası işe adaptasyonunu kolaylaştırmayı, işe dönüş sürecinde yaşanabilecek kaygıyı azaltmayı ve annelerin iş hayatındaki sürekliliğini desteklemeyi hedefliyor. Program kapsamında gönüllü mentorler hem online hem de yüz yüze eğitimler alarak danışanlarına rehberlik etmenin yanı sıra çocuk bakım ve kreş desteği, psikolojik danışmanlık ve ebeveynlik hizmetleri gibi uygulamalarla desteklenen programda ayrıca babalık izni 10 güne çıkarılarak eşitlikçi bir yaklaşım benimsendi. Proje kapsamında 50 yeni anne mentorluk desteği aldı; 15 gönüllü mentor sürece aktif olarak katıldı ve toplamda 240 mentorluk görüşmesi gerçekleştirildi. Programın memnuniyet oranı %100 olarak ölçüldü. *Wondermoms Mentorluk Programı, Fiba Perakende İnsan Kaynakları İş Ortaklığı Ekibi tarafından tasarlanarak yürütülmektedir. Çalışanların iş-yaşam dengesi, psikolojik iyilik hâli ve kariyer sürekliliğini destekleyen bu örnek uygulama, Fiba Perakende’nin kapsayıcı ve sürdürülebilir kurum kültürünün en güçlü göstergelerinden biri olarak öne çıkmaktadır.

L’Oréal Türkiye, Kapsayıcı İş Kültürüyle Yaşamın Her Evresinde Çalışanlarının Yanında Haber

L’Oréal Türkiye, Kapsayıcı İş Kültürüyle Yaşamın Her Evresinde Çalışanlarının Yanında

Serinin ilk adımı olan “Menopozu Konuşuyoruz” oturumunun ardından, erkek çalışanlara yönelik “Prostat Sağlığı ve Andropoz Farkındalığı” başlıklı oturum düzenlendi. Böylece L’Oréal Türkiye, yalnızca kadın değil erkek sağlığı alanında da tabuları yıkarak farkındalık oluşturma yolunda önemli bir adım daha atmış oldu. Çalışanlarına her alanda ilham veren ve onları destekleyen projeler geliştirmeyi sürdüren tekno güzellik devi, bağlı bulunduğu L’Oréal Grup’un küresel çapta sahiplendiği, yaş ve jenerasyonlar ile cinsiyet eşitliği gibi temel ÇHK politikalarının bir uzantısı olarak, Vichy markasının da desteği ile “Tabuları Yıkalım: Menopozu Konuşuyoruz” başlıklı üç oturumluk farkındalık serisi düzenlendi. Serinin ilk adımı olan “Tabuları Yıkalım: Menopozu Konuşuyoruz” başlıklı üç oturumluk farkındalık programında, menopoz konusunun biyolojik bir süreç olmasının yanında; iş hayatı, toplumsal algı ve kişisel yaşam üzerindeki çok boyutlu etkileriyle ele alarak mevcut tabuları yıkmak amaçlandı. Bu sürecin devamında ise, erkek çalışanlara yönelik “Prostat Sağlığı ve Andropoz Farkındalığı” oturumu düzenlenerek, erkeklerde yaşla birlikte ortaya çıkan hormonal değişimlerin fiziksel ve ruhsal etkileri, düzenli sağlık kontrollerinin önemi ve toplumdaki tabuların nasıl aşılabileceği konuşuldu. Böylece L’Oréal Türkiye, hem kadın hem de erkek sağlığına dair konularda farkındalık yaratarak, çalışanlarının hayatlarının her evresinde kendilerini anlaşılmış ve desteklenmiş hissetmelerini sağlamak amacıyla çalışmalar sürdürmeye devam etti. “Çeşitliliği bir hedef değil, bir kültür olarak görüyoruz” Şirketin kapsayıcı ve farkındalık yaratıcı iş kültürü ile ilgili konuşan L’Oréal Türkiye Ülke İnsan Kaynakları Direktörü & Çeşitlilik, Hakkaniyet ve Kapsayıcılık Lideri Murat Yüksel, “L’Oréal Türkiye olarak konuşulmayan konuları açıkça gündeme taşıyor ve sesli bir şekilde ifade edebiliyoruz. Bu yaklaşım, yalnızca çalışanlarımızın kendilerini değerli ve desteklenmiş hissetmesini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda şirket içi kültürümüzü güçlendiriyor. Çalışanlarımızın yaşamlarının her evresinde kendilerini anlaşılmış ve desteklenmiş hissetmeleri bizim için öncelikli. Bu tür farkındalık projeleriyle, kapsayıcılığı iş yerinde ve hayatın her alanında daha görünür hale getiriyoruz” dedi. Menopozu konuşarak öğreniyoruz Üç oturum boyunca, Akademisyen Doç. Dr. Ece Paralı Öztan, Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Egemen Koyuncu ve Beslenme Terapisti ve Menopoz Koçu Pınar Gedik menopozun farklı boyutlarını ele aldı. İlk oturumda, menopozun biyolojik, duygusal ve sosyal etkilerine odaklanıldı. İkinci oturumda, yaşam biçimi değişiklikleri, bedenin yeni dengesine uyum sağlama ve sağlıklı alışkanlıkların rolü konuşuldu. Üçüncü oturumda ise, katılımcılar kişisel deneyimlerini paylaşma ve destekleyici bir topluluk ortamında birbirlerinden öğrenme fırsatı buldu. L’Oréal Türkiye ofisinde gerçekleşen bu diyalog serisiyle L’Oréal Türkiye, menopozun konuşulabilir hale gelmesine katkı sunarak hem kadın çalışanlarını güçlendirdi hem de kurum genelinde farkındalık yarattı. Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık alanındaki kararlılığının güçlü bir göstergesi olduğunu bir kez daha gözler önüne seren L’Oréal Türkiye, her çalışanın yaşam döngüsünün farklı evrelerinde kendini değerli hissetmesini sağlayan bu tür uygulamalarla, daha bilinçli, destekleyici ve empatik bir kurum kültürünü inşa etmeye devam edecek. Erkek Sağlığı Perspektifiyle: Prostat Sağlığı ve Andropoz Farkındalığı L’Oréal Türkiye, erkek çalışanlarına yönelik bir farkındalık çalışmasına da verimli bir oturumla imza attı. “Prostat Sağlığı ve Andropoz Farkındalığı” başlıklı oturumda, Üroloji Uzmanı Dr. Bülent Özbilek, Medikal Bölge Müdürü Gökhan Sarıca moderatörlüğünde andropoz ve prostat sağlığı konularını ele aldı. Etkinlikte; erkeklerde yaşla birlikte ortaya çıkan hormonal değişimlerin fiziksel ve ruhsal etkileri, düzenli sağlık kontrollerinin önemi ve toplumdaki tabuların nasıl aşılabileceği konuşuldu. Bu oturum, erkek sağlığına dair farkındalık yaratmanın yanı sıra, kadın-erkek tüm çalışanlarda “yaşamın her evresinde birbirimizi anlamak ve desteklemek” bilincini pekiştirdi.

Madencilikte Eşitlik Masada: Kadınlar, Kapsayıcılık ve Çeşitlilik İçin Bir Araya Geldi! Haber

Madencilikte Eşitlik Masada: Kadınlar, Kapsayıcılık ve Çeşitlilik İçin Bir Araya Geldi!

Madencilik Sektöründe Kadınlar Derneği, sektördeki kadın üyeleriyle bir araya gelerek Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'ndan biri olan "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" üzerine kritik bir buluşma gerçekleştirdi. Dernek, toplantının son derece verimli ve ilham verici geçtiğini sosyal medya hesabı üzerinden duyurdu. Toplantının odak noktası, sektörde kapsayıcılığı ve çeşitliliği artırmaya yönelik stratejiler oldu. Etkinliğe katılan üyeler, Sibel Alp'in ilham verici sunumu eşliğinde derinlemesine tartışmalar yürüttü. Gündemdeki Kritik Başlıklar: İş Dünyasında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Sektördeki kadınların karşılaştığı zorluklar ve fırsatlar masaya yatırıldı. Kapsayıcılık ve Çeşitlilik: Çalışma ortamlarında farklılıkların bir zenginlik olarak kabul edilmesi için atılacak adımlar değerlendirildi. Dayanışma Güçlendirildi: Üyeler, sorunlara karşı "Nasıl dayanışmalıyız?" sorusuna güçlü ve uygulanabilir yanıtlar üreterek ortak hareket etme kararlılığını pekiştirdi. Dernek, bu anlamlı buluşmada emeği geçen herkese teşekkür ederek, daha eşit, kapsayıcı ve çeşitli bir gelecek için birlikte çalışmaya ve dayanışmaya devam edeceklerini vurguladı. Bu toplantı, madencilik gibi geleneksel olarak erkek egemen sektörlerde kadınların liderlik ve aktif rol alma çabalarının önemli bir göstergesi olarak kayıtlara geçti. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.