Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Su Sorunu

Kapsül Haber Ajansı - Su Sorunu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Su Sorunu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İklim Krizi Kentlerin Geleceğini Tehdit Ediyor Haber

İklim Krizi Kentlerin Geleceğini Tehdit Ediyor

Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Kent Konseyi, iklim değişikliğinin kent yaşamı ve doğal ekosistemler üzerindeki etkilerine dikkat çekmek amacıyla ‘İklim Değişikliğinde Ormanlar ve Kentler’ başlıklı panel düzenledi. Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’ndeki programda konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, “Hepimiz biliyoruz ki; iklim değişikliği artık yalnızca çevresel bir mesele değil, insanlığın ortak sınavıdır. Dünyanın bir kısmı kentlerin sular altında kalmasının nasıl önleneceğini konuşurken; bir kısmı ise susuzlukla nasıl mücadele edileceğini konuşuyor. Kuraklık, seller, ani ve yıkıcı iklim olayları ile orman yangınları artık uzak coğrafyaların değil, yaşadığımız kentin gerçekleridir. Bilim insanların öncülüğünde çalışmalıyız. Ancak bu şekilde kentimizi geleceğe hazırlayabiliriz” dedi. “Tedbir alınsaydı 20-30 metreden suya ulaşabilirdik” Son 5-6 yıl ele alındığında ovanın neredeyse dörtte birinin kaçak fabrika yapılaşmalarıyla kaybedildiğini belirten Başkan Bozbey, “Uzun süredir boyahanelerin inanılmaz su tükettiğini, su çektiğini dile getirdik. Tedbir alınması gerektiğini anlattık. Ama bir adım atılmadı. 155 kuyumuz var. 5-10 gün arayla bazı kuyular çöküyor. Bu sefer 280 metreye kadar iniyoruz. Toplum olarak ovanın korunması için çalışma yürütseydik belki şimdi 20-30 metrede suya ulaşabilecektik” diye konuştu. “Kentin ortak değerlerinde bir arada olabilmeliyiz” Bursa’nın yaşadığı susuzluğa da dikkat çeken Başkan Bozbey, Bursa’nın su sorunu yaşayacağının yıllar öncesinden belli olduğunu, bilim insanların sık sık uyardığını hatırlattı. Yöneticilerin hazırlık yapmasının, 30-40 yıllık planlama hazırlamasının önemine değinen Başkan Bozbey, ovadaki yeraltı su seviyesinin 250 metreye kadar indiğini dile getirdi. 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın çevre değerlerini önceleyen bir anlayışla hazırlandığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, “Çevreyi korumak için el birliğiyle mücadele etmeliyiz. Nilüfer Çayı’nın temiz akması için öncelikle BUSKİ olarak görevlerimizi yerine getirmeliyiz. Tüm atıkları toplayıp arıtma tesisinden geçirdikten sonra suyu Nilüfer Çayı’na göndermeliyiz. O zaman biz insanlardan daha fazlasını talep etme hakkına sahip oluruz. Tüm bunlar gerçekleştikten sonra Nilüfer Çayı temiz akmaya başlayacak. Hepimiz aynı kentin havasını soluyoruz, aynı sokaklarında geziyoruz. Bu kentin ortak değerlerinde bir arada olabilmeliyiz” dedi. “Her bir Bursalıya teşekkür ediyorum” Suyun az olduğu dönemde Bursalıların inanılmaz bir birliktelik ve hoşgörü gösterdiğinin de altını çizen Başkan Bozbey, “Halkımızdan tasarruf edilmesini istedik. Günlük 525 bin metreküplük su kullanımı 450 bin metreküpe kadar düştü. Bursalılarla doğruları paylaşınca, beklentinizi ilettiğinizde karşılığını görüyorsunuz. Her bir Bursalıya teşekkür ediyorum” diye konuştu. “Ormancılık dışı faaliyete açılan ormanlık alan 375 bin 861 hektar” Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy ise, Meclis’te bazı kanunlarda yapılan değişikliklerle doğa koruma yaklaşımının tümden terk edildiğine dikkat çekti. Korunması gereken alanlarda yatırımların önünün açıldığını, kamu yararı ve çevresel etkilerin ise göz ardı edileceğini söyleyen Aksoy, “Son 10 yılda enerji, maden gibi birçok ormancılık dışı faaliyete açılan ormanlık alan 375 bin 861 hektardır. Bu büyüklük Kocaeli’yle eşdeğerdir. TEMA, 29 ilde yaptığı çalışmada, bu illerin toplam yüz ölçümünün ortalama yüzde 67’sinin IV. Grup madenlere ruhsatlı olduğu belirlenmiştir” dedi. Türkiye’de ve Bursa’da yaşanan orman yangınlarının sonrasında Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Kent Konseyi işbirliğinde ‘Temizle, yeşert ve koru’ etkinliği düzenlendiğini hatırlatan Ertuğrul Aksoy, panelin de bu çalışmaların devamı niteliğinde olduğunu vurguladı. Uzmanlar, iklim değişikliğine dikkat çekti Açılış konuşmalarının ardından program oturum bölümüyle devam etti. Bursa Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Dr. Özge Sivrioğlu’nun moderatörlüğünde yapılan panelde, Türkiye Ormancılar Derneği Genel Başkanı Hüsrev Özkara, ‘Ormanlarda Yangın Öncesi, Yangın Anı ve Yangın Sonrası’ başlıklı sunum yaptı. BTÜ Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gül Sayan Atanur ise ‘Kent ve Yeşil Alan’ isimli konuşmasıyla iklim değişikliği ve kentlerdeki yeşil alan sıklığı arasındaki ilişkiyi değerlendirdi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay da ‘Yeni Yangın Rejimi’ başlığı altında orman yangınlarının değişen dinamiklerini aktardı. BTÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Neşat Erkan da ‘İklim Değişikliği, Ormanlar ve Orman Yangınları’ sunumu ile iklim değişikliğinin orman yangınları noktasındaki rolünü masaya yatırdı. Panele, Başkan Mustafa Bozbey’in CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Genel Sekreter Yardımcıları Nazlı Yazgan ve Mehmet Emin Direkçi, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, geçmiş dönem Büyükşehir Belediyesi Başkanı Erdem Saker ve vatandaşlar katıldı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Başkan Bozbey: “Su Sorununu Kökünden Çözeceğiz” Haber

Başkan Bozbey: “Su Sorununu Kökünden Çözeceğiz”

Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Ekim ayı birinci oturumu, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in başkanlığında yapıldı. Gündem maddelerine geçmeden önce BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, su durumu hakkında meclis üyelerine bilgi verdi. Kentin su ihtiyacının yüzde 85’inin Doğancı ve Nilüfer barajlarından, yüzde 15’inin Uludağ pınar kaynaklarından karşılanmasının planlandığını belirten Subaşıoğlu, “Yaşanan kuraklık nedeniyle güncel durumda yüzde 40’ı Doğancı ve Nilüfer barajlarından, yüzde 20’si Çınarcık Barajı’ndan, yüzde 5’i Uludağ pınar kaynaklarından, yüzde 35’i 155 adet derin su kuyusundan karşılanmaktadır. Bugün itibariyle iki barajımızın ortalama doluluk oranı yüzde 1’in altında 0.70’tir. Son iki yılda aynı döneme ait doluluk oranı 9 Ekim 2024’te yüzde 28, 9 Ekim 2023’te yüzde 50’dir. Kent merkezinin ortalama günlük su tüketimi 480 bin metreküptür. Hiç yağmur yağmazsa 3 günlük su rezervi mevcuttur” dedi. “Barajlarımızdaki su rezervinin muazzam bir şekilde düştüğü görülmektedir” Su kesintilerinden dolayı 423 bin 128 metreküp kente su verildiğini açıklayan Subaşıoğlu, “Bunun 132 bin metreküpü Doğancı Barajı’ndan, 89 bin metreküpü Çınarcık Barajı’ndan, 32 bin metreküpü pınar kaynaklarından, 169 bin metreküpü de yeraltı kuyularından temin edilmektedir. 2024 Ocak ayında Doğancı ve Nilüfer barajların doluluk oranı yüzde 62 iken, 2025 Ocak ayında yüzde 19’dur. 2024 Şubat ayında yüzde 86 olan doluluk oranı, 2025 Şubat ayında yüzde 31’dir. 2024 Mart ayında yüzde 92 iken, 2025 Mart ayında yüzde 37’dir. 2024 Nisan ayında yüzde 98 iken, 2025 Nisan ayında yüzde 46’dır. 2024 Mayıs ayında yüzde 99 iken, 2025 Mayıs ayında yüzde 56’dır. 2024 Haziran ayında yüzde 92 iken, 2025 Haziran ayında yüzde 54’tür. 2024 Temmuz ayında yüzde 77 iken, 2025 Temmuz ayında yüzde 40’tır. 2024 Ağustos ayında yüzde 58 iken, 2025 Ağustos ayında yüzde 23’tür. 2024 Eylül ayında yüzde 42 iken, 2025 Eylül ayında yüzde 10’dur. 9 Ekim itibariyle 2024’te yüzde 27 iken, 2025’te yüzde 0.70’tir. Barajlarımızdaki su rezervinin muazzam bir şekilde düştüğü görülmektedir” diye konuştu. “İlave hat yaparak ilave 100 bin metreküplük suyu bu şekilde elde ettik” 2009 yılından beri ilk defa 2025 yılında Nilüfer Barajı’nın sıfırı gördüğünü anlatan Subaşıoğlu, 2023 yılında 32 milyon metreküp olan barajlara giren su miktarının 2024 yılında 18 milyon metreküpe, 2025’te ise 460 bin metreküpe düştüğünü söyledi. Bursa’ya 2023 yılında metrekareye 437 milimetre yağmur yağmışken, 2024’te 381 milimetre, 2025’te 229 milimetre yağmur yağdığına dikkat çeken Subaşıoğlu, 2025 yılında yaşanacağı ön görülen su kıtlığına karşı alınan önlemlerden bahsetti. 1 Eylül itibariyle Çınarcık Barajı suyunun Dobruca İçmesuyu Arıtma Tesisi’ne ulaştırıldığını anlatan Subaşıoğlu, “Çalı Yolu mevcutta döşenmiş olan 1000 milimetre olduğu için günlük azami 100 bin metreküp su taşıyabilmektedir. Çınarcık Barajı’nda su olduğu halde niye 100 bin metreküp su alıyoruz? Daha da fazla su verebilir. Ama bu projede temiz su hattı Çalı Yolu’nda işe başlarken 1000’lik hat olarak yapılmıştı. Sonradan tadilat yapıp değiştirmesi mümkün değildi. Biz buna ilave hat yaparak ilave 100 bin metreküplük suyu bu şekilde elde ettik” Alınan ve alınacak önlemler anlatıldı İkinci önlem olarak hali hazırda devrede olan derin su kuyularına ilave olarak 2025 yılının başından bu yana 33’ü merkezde, 12’si ilçelerde olmak üzere 45 adet derin su kuyusu açıldığını anlatan Subaşıoğlu, şunları söyledi; “Üçüncü önlem olarak Gemlik Büyükkumla İçmesuyu Arıtma Tesisi’nden cazibe ile Kurşunlu Su Deposu’na gelen su, Kurşunlu ve Altıntaş su Depolarına kurulan 2 adet terfi merkezi vasıtasıyla Mudanya ilçesine ulaştırılarak 10 bin metreküp ilave su verilmesi sağlanmıştır. Dördüncü önlem olarak Bursa Büyükşehir Belediyesi, Osmangazi, Yıldırım ve Nilüfer belediyeleri ile yeşil alanların sulamalarının durdurulması konusunda görüşmelerde bulundu. Yeşil alanların sulamalarına Temmuz ayı itibariyle ara verildi. Büyükşehir Belediyesi önemli kavşaklar ve alanlarda sulama için şebeke suyu yerine kuyu suyu kullanımı veya arasözle sulama yöntemine geçti. Beşinci önlem olarak 1 Ekim itibariyle DSİ ile görüşerek Dağdibi, Kocayayla ve Kızılkaya Sulama göletlerinin kapaklarının açılmasıyla sularının Nilüfer Barajı’na ulaştırılmasını sağladı. Altıncı önlem olarak 15 Ağustos 2025 tarihinde Nilüfer Barajı’nda bulunan suyun su alma yapısının en alt kotu olan +714,00 kotunun altına düşmesiyle birlikte ölü hacminde bulunan 1.25 milyon metreküp hacmindeki suyun pompaj yöntemiyle basılması suretiyle Doğancı Barajı’na günlük 25 bin metreküp su ulaştırılması sağlandı. Yedinci önlem olarak 256 adet okula gidilerek musluklara 7051 adet perlatör aparatı takılma işi gerçekleştirildi. Sekizinci önlem, Doğancı Barajı’nda bulunan suyun, su alma yapısının en alt kotu olan +305,00 kotunun altına düşmesi durumunda ölü hacimde bulunan 8 buçuk milyon metreküp hacmindeki suyun pompaj yöntemiyle basılması suretiyle Dobruca İçmesuyu Arıtma Tesisi’ne günlük 125 bin metreküp su ulaştırılması için hazırlık tamamlandı”. “Çınarcık Arıtma Tesisi’ndeki çalışmalar yüzde 63 seviyesindedir” En kötü durum düşünüldüğünde ellerinde 125 bin metreküp Doğancı Barajı’ndan Dobruca Arıtma Tesisi’ne sallı pompaj ile, 90 bin metreküp Çınarcık Ham Su İsale Bypass hattı ile, 165 bin metreküp yer altı derin su kuyusu ile, 30 bin metreküp pınar kaynaklarıyla toplam 410 bin metreküp suyun şehre verilebileceğini açıklayan Subaşıoğlu, “şöyle konuştu; “Şehrin ihtiyacı olan günlük 480 bin metreküp suyu karşılamak için 70 bin metreküp suyun planlı kesinti yoluyla sağlanması hedeflenmektedir. En kötü senaryoda elimizde 410 bin metreküp su vardır. Çınarcık Barajı’ndan gelen suların Dobruca Arıtma Tesisi’nde Sağlık Bakanlığı’nın 68 tane, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 99 adet parametrelerinin testleri devamlı yapılmaktadır. Çınarcık Barajı’ndan arsenik bir miktar yüksektir. Çınarcık’tan gelen ham suda, 15.6 pg/l arsenik bulunmuştur. Bizim limit değerimiz 10’dur. Doğancı suyu ile Çınarcık’tan gelen hum su karıştığında hiçbir işleme tabi tutulmadığı halde kendiliğinden 8.3 pg/l düşmüştür. Arıtma tesisi çıkışında ise 3.8 pg/l düşmüştür. Çınarcık Arıtma Tesisi’ndeki çalışmalar yüzde 63 seviyesindedir. İnşaat kısmının yüzde 90’ı bitti. İşin bitiş tarihi 4 Mayıs 2026’tır. Planlı su kesintileri 1 Ekim itibariyle başlamış olup 3 grup halinde yapılmaktadır. Kesinti süresi 12 saatte sınırlandırılmıştır. Günlük 70 bin metreküp su tasarrufu yapılması hedeflenmekte olup, yağmurların yağması akabinde barajlarımızda yeterli miktarda su rezervi oluştuğu takdirde kesintiler sona erdirilecektir. Kesintilerden Uludağ Üniversitesi, Şehit Hastanesi ve Devlet Hastanesi etkilenmemektedir”. “Barajlara yeterli miktarda su gelirse su kesintileri bitecek” Suyun hiçbir zaman siyaset malzemesi olarak kullanılmaması gerektiğini söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, “Bizler açık ve şeffaf bir şekilde Meclisimizi bilgilendirdik. Bilgilendirmeye de devam ediyoruz. Neticede hepimizin sorunu. Gönül isterdi ki çevre ve ısı değerlerinden etkilenmeyelim. Dünyanın yaşadığı kuraklık ülkemizde ve Bursa’da çok daha fazla hissedilmektedir. Bu da barajlarımızdaki doluluk oranıyla belli olmaktadır. BM Belediye Başkanları Forumu’nda da 3 konu çok öne çıktı. Onlardan bir tanesi su, kuraklık, iklim değişimleridir. Yağmur yağışlarıyla birlikte barajlara yeterli miktarda su gelirse su kesintileri bitecek. Tarihi verebilmeniz için yeterli suyun geleceği tarihi bilmeniz gerekiyor. Bunu bilmek de mümkün değil” dedi. “Bu sorunu kökünden çözeceğiz” Çınarcık Barajı’nın 20 sene önce bitirildiğini hatırlatan Başkan Bozbey, “20 senedir su niye getirilmedi? Ben bugüne kadar söylediklerimin aynısına imza atarım. İsterseniz kapalı oturumda nelerin olduğunu anlatabilirim. Bursa’yı susuz bırakmışsınız. Yağış düşüşlerini 5-6 sene önce görmediniz mi? Tüm süreçleri bilimsel olarak takip ediyoruz. Onun için bypass hattını yaptık. Bizlere söylenenlerin attığı sözleşmenin farkında değil. Biz geldiğimizde yüzde 5’ti. Arıtma tesisi hiç başlamamıştı. Hafriyat yapılıyordu. Müteahhitlere ödeme garantisi vererek işleri hızlandırdık. Para olmamasına rağmen Büyükşehir’den BUSKİ’ye para aktararak yaptık biz. BUSKİ’nin gelirleri yetmiyor. Birileri hikaye anlatarak toplumu yönlendirmeye çalışıyor. Bizim derdimiz gerçeklerle. Bizim derdimiz, vatandaşların sorununu en aza indirmektir. Hiç birimiz bu durumdan hoşnut değiliz. Eğer bypass hattını yapmasaydık 1 Eylül’de kesintilere başlamamız gerekirdi. Suyu, bir siyaset malzemesi olarak görmüyoruz. Aldığımız ve alacağımız kararlarla, yapacağımız ve yaptığımız işlemlerle bu sorunu kökünden çözeceğiz. Bursalılara özellikle teşekkür ediyorum. Tasarruf tedbirleri konusunda büyük hassasiyet gösterdiler” diye konuştu. Meclis üyelerinin sorularını da yanıtlayan Başkan Bozbey, iyi yapılan işleri takdir ettikleri gibi kötü işleri de eleştirdiklerini anlattı. Meclis oturumu, gündem maddelerinin görüşülmesiyle sona erdi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Türkiye'nin Su Geleceği Denizlerde Mi? Haber

Türkiye'nin Su Geleceği Denizlerde Mi?

Son yıllarda yaşanan kuraklık, Türkiye’nin su yönetimi politikalarını kökünden değiştirebilecek bir tartışmayı alevlendirdi: desalinasyon (tuzdan arındırma). Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye için, deniz suyunu arıtma teknolojisi, kuraklığa karşı kalıcı bir çözüm olarak görülse de, devasa yatırım maliyetleri ve çevresel etkileri nedeniyle karmaşık bir denklem sunuyor. Kriz Kapıda, Deniz Suyu Çözüm Olabilir mi? İklim değişikliğinin etkisiyle düzensizleşen yağış rejimleri ve hızla artan nüfus, büyükşehirlerin su kaynakları üzerindeki baskıyı artırıyor. Baraj doluluk oranlarının alarm verdiği bu dönemde, uzmanlar, deniz suyunu temiz içme suyuna dönüştüren desalinasyon teknolojisinin, bir "son çare" veya "stratejik bir sigorta" olarak gündeme alınması gerektiğini belirtiyor. Bu teknoloji, su kaynaklarını iklim koşullarından bağımsız hale getirme potansiyeliyle öne çıkıyor. Milyar Dolarlık Fatura ve Yüksek Enerji Maliyeti Desalinasyon tesislerinin en büyük dezavantajı, yüksek kurulum ve işletme maliyetleridir. Uzmanlara göre, günde 100.000 metreküp su arıtabilecek orta ölçekli bir tesisin yatırım maliyeti 50 milyon ila 250 milyon dolar arasında değişebiliyor. Türkiye'nin İstanbul, İzmir, Kocaeli gibi birden fazla büyük şehrinin su ihtiyacını karşılayacak kapsamlı bir desalinasyon altyapısının ise milyar dolarları aşan bir toplam yatırım değerine ulaşabileceği belirtiliyor. Kurulum maliyetlerinin yanı sıra, tesislerin en önemli gider kalemini enerji oluşturuyor. Ters ozmoz teknolojisi, son derece enerji yoğun bir süreç olduğu için, üretilen suyun metreküp başına maliyeti ortalama 0,50 ila 1,50 doları bulabiliyor. Bu durum, su faturalarına yansıyacak maliyet artışını da beraberinde getiriyor. Çevresel Riskler ve Tartışmalar Teknolojinin sunduğu faydaların yanında, ciddi çevresel riskler de mevcut. Desalinasyon işlemi sonucunda ortaya çıkan yüksek tuz konsantrasyonuna sahip atık su olan "brine", denize geri bırakıldığında deniz ekosistemine zarar verebilir ve canlı yaşamını tehdit edebilir. Bu nedenle, tesislerin çevre dostu bir yaklaşımla, atık suyun bertarafına yönelik gelişmiş çözümlerle kurulması büyük önem taşıyor. Öncelik Nerede Olmalı? Analistler, desalinasyonun "tek çözüm" olmadığını ve önceliklerin doğru belirlenmesi gerektiğini vurguluyor. Türkiye'nin öncelikle su altyapısındaki kayıp-kaçak oranlarını düşürmesi, tarımda vahşi sulama yerine damla sulama gibi verimli yöntemleri yaygınlaştırması ve halkın su tasarrufu bilincini artırması gerektiği belirtiliyor. Sonuç olarak, desalinasyon, Türkiye için kritik bir ihtiyaç anında devreye girebilecek güçlü bir alternatif olarak görülse de, beraberinde getirdiği yüksek ekonomik ve çevresel maliyetler, kararın uzun vadeli ve stratejik bir planlama gerektirdiğini gösteriyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.