Haftanın beş günü, kompleks projeleri yönettiğim profesyonel hibrit yönetici kariyerimde stratejiler ve sonuç odaklı çözümler üretirim. Bu, analitik düşünceyi ve disiplini gerektiren bir alandır.
Ancak bu dikey başarının bir de doğal uzantısı var: Dağlar…
Hafta içi profesyonel mesleki kariyerimden, dağların huzurlu atmosferine uzanan outdoor kimliğim...
Haftanın yorgunluğunu üzerimden atmak için sadece bir klavyeye değil, bir baltaya da ihtiyacım var. Beyaz yakalı kariyerimin getirdiği disiplin ve planlama yeteneğini, dağlarda edindiğim temel hayatta kalma ve outdoor becerileriyle harmanlayarak hafta sonlarımı bir yeniden doğuş deneyimine dönüştürebiliyorum. Bu denge, benim için hayati.
Hazırlık, Ateşin Ruhu ve Dağ Ziyafeti
Hafta içinin yoğun toplantılardan ve telaşından sonra, Cumartesi sabahı üzerime dağ kıyafetlerimi ve botlarımı giyiyorum. Dağdayız ve tüm gün sürecek olan eylem başlıyor:
1. Kaynak Yönetimi: Odun Tedariki
Bir dağcının en temel becerisi olan kaynak bulma, burada devreye giriyor. Birikmiş dalları ve devrilmiş ağaç parçalarını bulup, küçük bir balta yardımıyla yakacak odunlarımı hazırlıyorum. Bu anlar, dijital dünyanın karmaşasından uzak, sadece fiziksel çabanın ve doğanın ritminin olduğu anlar.
2. Hayatın Özü: Ateş Yakma Sanatı
Beyaz yakalı bir zihin, detaylara odaklanmayı bilir. Kuru otlar, ince dallar ve biraz kül... Ateşi yakmak sadece bir ısı kaynağı değil, aynı zamanda huzurun ve hayatta kalmanın sembolü. Alevler yükseldikçe, yüzümdeki gülümseme yorgunluğun yerini alıyor.
3. Doğada Pişirme: Közde Tavuk Ziyafeti
Sadece hayatta kalmak değil, aynı zamanda keyif almak da önemli. Kendi ellerimle hazırladığım ateşte, tavukları közleyerek dağların ortasında muhteşem bir ziyafet çekiyorum. Dumanı tüten bu anlar, en iyi 'fine dining' deneyiminden çok daha değerli.
4. Dağ Kahvesi ve Dinlenme
Tavuk ziyafetinin ardından sıra dinlenmeye geliyor. Dağın küllerinde, metal cezvede pişirilmiş koyu kıvamlı bir Türk kahvesi keyfi... Şehrin lüks kafelerindeki hiçbir kahve, bu deneyimin yerini tutamaz. Bu, sabırla ve özenle hazırlanan bir ritüeldir.
Sonuç: Yenilenmiş Zihinle Yeni Haftaya
Dağların sunduğu bu deneyim, sadece fiziksel bir mola değil, aynı zamanda zihinsel bir detoks. Pazartesiye, doğanın ritmiyle yenilenmiş, projelerime odaklanmaya hazır, hibrit bir yönetici olarak başlıyorum.
Kapanış: İki Dünyanın Tek Yolu
Hayatın dikey dünyasında zirveye tırmanmak, yalnızca iş hayatında değil, doğada da aynı kararlılığı gerektiriyor. Şehirdeki disiplin ile dağlardaki özgürlüğü bir araya getirdiğimde, ortaya çıkan şey yalnızca bir denge değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi oluyor.
Bu iki dünyanın mükemmel dengesi bana şunu hatırlatıyor: İnsan, hem aklın hem de ruhun yolculuğuna ihtiyaç duyar. Biri olmadan diğerinin anlamı eksik kalır. İşte bu yüzden, haftanın beş günü stratejilerle ilerlerken, hafta sonu doğanın kalbine dönmek benim için bir zorunluluk değil, bir tamamlanma.
Sevgili “Benim Dikey Dünyam” okurları, belki sizin de kendi dağınız, kendi ateşiniz, kendi kahveniz vardır. Onu bulduğunuzda, hayatın karmaşası içinde yeniden doğuşun kapısını aralayabilirsiniz. Çünkü gerçek başarı, yalnızca zirveye ulaşmak değil; zirveden inerken ruhunuzun da hafiflemiş olmasıdır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hakkı Şenkeser
Hafta İçi Beyaz Yaka, Hafta Sonu Yeşil Yaka Olmak
"İki Dünyanın Mükemmel Dengesi"
Merhaba çok değerli Kapsül Haber Ajansı okurları.
Haftanın beş günü, kompleks projeleri yönettiğim profesyonel hibrit yönetici kariyerimde stratejiler ve sonuç odaklı çözümler üretirim. Bu, analitik düşünceyi ve disiplini gerektiren bir alandır.
Ancak bu dikey başarının bir de doğal uzantısı var: Dağlar…
Hafta içi profesyonel mesleki kariyerimden, dağların huzurlu atmosferine uzanan outdoor kimliğim...
Haftanın yorgunluğunu üzerimden atmak için sadece bir klavyeye değil, bir baltaya da ihtiyacım var. Beyaz yakalı kariyerimin getirdiği disiplin ve planlama yeteneğini, dağlarda edindiğim temel hayatta kalma ve outdoor becerileriyle harmanlayarak hafta sonlarımı bir yeniden doğuş deneyimine dönüştürebiliyorum. Bu denge, benim için hayati.
Hazırlık, Ateşin Ruhu ve Dağ Ziyafeti
Hafta içinin yoğun toplantılardan ve telaşından sonra, Cumartesi sabahı üzerime dağ kıyafetlerimi ve botlarımı giyiyorum. Dağdayız ve tüm gün sürecek olan eylem başlıyor:
1. Kaynak Yönetimi: Odun Tedariki
Bir dağcının en temel becerisi olan kaynak bulma, burada devreye giriyor. Birikmiş dalları ve devrilmiş ağaç parçalarını bulup, küçük bir balta yardımıyla yakacak odunlarımı hazırlıyorum. Bu anlar, dijital dünyanın karmaşasından uzak, sadece fiziksel çabanın ve doğanın ritminin olduğu anlar.
2. Hayatın Özü: Ateş Yakma Sanatı
Beyaz yakalı bir zihin, detaylara odaklanmayı bilir. Kuru otlar, ince dallar ve biraz kül... Ateşi yakmak sadece bir ısı kaynağı değil, aynı zamanda huzurun ve hayatta kalmanın sembolü. Alevler yükseldikçe, yüzümdeki gülümseme yorgunluğun yerini alıyor.
3. Doğada Pişirme: Közde Tavuk Ziyafeti
Sadece hayatta kalmak değil, aynı zamanda keyif almak da önemli. Kendi ellerimle hazırladığım ateşte, tavukları közleyerek dağların ortasında muhteşem bir ziyafet çekiyorum. Dumanı tüten bu anlar, en iyi 'fine dining' deneyiminden çok daha değerli.
4. Dağ Kahvesi ve Dinlenme
Tavuk ziyafetinin ardından sıra dinlenmeye geliyor. Dağın küllerinde, metal cezvede pişirilmiş koyu kıvamlı bir Türk kahvesi keyfi... Şehrin lüks kafelerindeki hiçbir kahve, bu deneyimin yerini tutamaz. Bu, sabırla ve özenle hazırlanan bir ritüeldir.
Sonuç: Yenilenmiş Zihinle Yeni Haftaya
Dağların sunduğu bu deneyim, sadece fiziksel bir mola değil, aynı zamanda zihinsel bir detoks. Pazartesiye, doğanın ritmiyle yenilenmiş, projelerime odaklanmaya hazır, hibrit bir yönetici olarak başlıyorum.
Kapanış: İki Dünyanın Tek Yolu
Hayatın dikey dünyasında zirveye tırmanmak, yalnızca iş hayatında değil, doğada da aynı kararlılığı gerektiriyor. Şehirdeki disiplin ile dağlardaki özgürlüğü bir araya getirdiğimde, ortaya çıkan şey yalnızca bir denge değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi oluyor.
Bu iki dünyanın mükemmel dengesi bana şunu hatırlatıyor: İnsan, hem aklın hem de ruhun yolculuğuna ihtiyaç duyar. Biri olmadan diğerinin anlamı eksik kalır. İşte bu yüzden, haftanın beş günü stratejilerle ilerlerken, hafta sonu doğanın kalbine dönmek benim için bir zorunluluk değil, bir tamamlanma.
Sevgili “Benim Dikey Dünyam” okurları, belki sizin de kendi dağınız, kendi ateşiniz, kendi kahveniz vardır. Onu bulduğunuzda, hayatın karmaşası içinde yeniden doğuşun kapısını aralayabilirsiniz. Çünkü gerçek başarı, yalnızca zirveye ulaşmak değil; zirveden inerken ruhunuzun da hafiflemiş olmasıdır.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.